Giordano Bruno, evren konusunda düşündüğü için engizisyon mahkemesinin kararıyla yakıldı. Nola’lı felsefecinin yaşamı, 1600’de Campo de Fiori’de noktalandı. Yaşamın gizini araştırdığı için gerici çevrelerin tepkisini bir tek Giordano Bruno’nun çektiğini düşünmeyin.
Bir başka İtalyan felsefeci, Giulio Cesare Vanini de (1585-1619) evrenin yaradılışı konusuna kafa yorduğu, metafizik yöntemler yerine bilimsel bir çizgi izlediği ve ateist olduğu gerekçesiyle Bruno’nun ardından 1619’da Fransa’da Toulouse şehrinde bir meydanda yakıldı. Giulio Cesare’nin celladı önce felsefecinin dilini kopardı, ardından 34 yaşındaki genç düşünürü ateşe vererek öldürdü.
Tanrı’yı inkar etmek suçtu
Salento’lu felsefeci engizisyon mahkemesinin kararıyla değil Tanrı’nın varlığını inkar ettiği için sivil bir mahkemenin yetkisiyle ölüme mahkum edildi. Yargıçların aldığı kararda Giulio Cesare, ateist olduğu gerekçesiyle suçlandı, çünkü dört yüzyıl önce de Tanrı tanımazlık bugün baskıcı birçok ülkede olduğu gibi suç sayılıyordu ve Tanrı tanımazlar hedef gösteriliyordu.
“De Admirandis”
Giulio Cesare, 400 yıl önce “De Admirandis” başlıklı bir kitap kaleme aldı. Bu kitap,Giulio Cesare ile genç düşünür Alessandro arasında bir gün zarfında soru yanıt şeklindeki 60 diyalogdan oluşan felsefi bir tartışmadan doğdu. “De Admirandis”i özgün kılan, o dönem için çağdaş sayılabilecek öncü bilimsel düşüncelerin ortaya atılması bir yana Giulio Cesare’nin dünya konusundaki mantıksal ve doğacı düşünceleriydi.
Salentolu düşünür, evrenin kendine yeterli geldiğini, metafizik cisimlere gerek duymadığını savunuyordu. Giulio Cesare Vanini uzmanı Francesco Paolo Raimondi, “Vanini’nin düşünce dünyasında doğadaki düzen kendisiyle öylesine uyumlu ki, her türden metafizik boyut bu sistemin dışında kalıyor.” diyor. Vanini yazdığı kitaplarda Tanrı düşüncesine yer vermediği gibi gerçeklere ilişkin analizlerinde “ilahi” olan her türden tanımı dışlıyor.
F. Paolo Raimondi, M. Carparelli ile birlikte hazırladığı İtalya’da Bompiani’den henüz çıkan “Giulio Cesare Vanini, Tutte le opere” adlı kitapta, “Sonsuz bir evren düşüncesini savunan felsefeci her türden teolojik yorumun uzağında kalarak, vitrine şeytanı ve melekleri çıkaran dini tanımlarla arasına mesafe koydu” diye anımsatıyor.
Engizisyon mahkemesi aylar sonra uyanınca Giulio Cesare’nin “De Admirandis” adlı kitabını “şüpheli” yapıtlar arasına kattı ve kitabın dolaşımını engelledi. Engizisyon yargıçları kitap konusunda tartışırlarken yazarı Giulio Cesare’nin genç bedeninin çoktan kül olduğundan bile haberdar değillerdi. Arthur Schopenhauer’in yıllar sonra not düştüğü gibi “Vanini’yi ateşe vererek yakmak, karşı kanıtlar getirerek karşı çıkmaktan daha kolaydı”.