Sıra referandumda: Nükleer santrallere ‘hayır’

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - İTALYA Yazıları

İtalyanlar nükleer santraller, suyun özelleştirilmesi ve başbakan Berlusconi’yi şahsında açılan çeşitli davalarda sanık konumunda yargılanmaktan kurtaran dokunulmazlık yasası için 12 ve 13 haziran günlerinde referanduma gidiyor.

Referandum konusu uzun bir süredir siyaset gündeminde Çizme’de. Yerel seçimler öncesinde özellikle nükleer santraller konusunda alevlenen tartışmalarda Berlusconi komşusu Fransa’nın devlet başkanı Sarkozy’den yana çıkarak “Gelecek nükleer santrallerde” diye öne atılsa da İtalyanların çoğu nükleer enerjiye sıcak bakmıyor.

Takip edenler anımsayacaktır. Berlusconi’nin liderliğindeki merkez sağ hükümet, referendumu engellemek için elinden geleni yaptı bugüne kadar. Topraklarında nükleer santral kurulmasına karşı çıkan İtalyanlar bu geleneksel seçimlerini Fukuşima’da olan bitenden sonra da devam ettirmek amacında.

Dün tüm İtalya’da nükleer santraller ve suyun özelleştirilmesine karşı aylardır sürdürülen kampanyalar, ulusal çapta yüzlerce etkinlikle bir kez daha dile getirildi ve vatandaşlara referandum öncesi son anımsatmalar yapıldı. Yüzü aşkın etkinlik şenlik, konser, protesto, seminer, video gösterileri ile desteklenirken ortak ileti “Ben oyumu kullanmaya gidiyorum” oldu.

Yerel seçimlerde uğradığı bozguna karşın merkez sağın lideri Berlusconi dümeni bırakmaya niyetli olmadığı gibi liderlik koltuğuna son dakikaya kadar sarılıyor.

Türkiye’de pazar günü vatandaşlar sandık başına giderken, Çizme’de de sandıklar referandum sonuçlarını almak için iki gün süreyle açık kalacak.,

Nükleer enerjiye ve suyun özelleştirilmesine karşı çıkanlar referendum konusunda pembe bir tablo çizseler de, Yeşiller partisi haklı olarak Berlusconi’nin başında olduğu bu hükümete güvenmediğini söylüyor. Geçtiğimiz gün Yeşillerin düzenlediği bir toplantıda referandum sonucu nükleer enerji reddedilse bile, İtalya’da ABD’li Westinghouse’un önerisi ile mini reaktörlerden oluşan, geleneksel santrallerden teknolojik açıdan farklı bir başka yatırımın devreye girebileceğine işaret edildi.

Yeşiller’in lideri Angelo Bonelli, Berlusconi hükümetinin son 75 günde nükleer enerji politikası konusunda attığı adımları değerlendiren bir dosya tanıttı. Hükümetin referendumu engellemek için elinden geldiğini yaptığına dikkat çeken Yeşiller liderinden, vatandaşların nükleer enerjiye hayır demeleri durumunda bile, hükümetin siyasi çevrelerde ‘Amerikan opsiyonu’ adıyla da tanınan B planını devreye sokacağını dinledik.

Dosyada Berlusconi ile Sarkozy’nin 24 şubat 2009’da bir araya geldikleri zirvede nükleer enerji konusunda Fransız Areva ile Amerikan Westinghouse şirketlerinin önerdikleri ‘klasik nükleer enerji’ tekliflerinin yanı sıra, yine ABD’li Westinghouse’un deneysel amaçlı ‘mini reaktörler’ projesinin tartışıldığı anımsatılıyor.

İtalyanların çoğu nükleer enerjiye karşı çıksa da hükümetin mini reaktörler önerisini Fukuşima’da yaşanan felaketin hemen ardından devreye sokma çabası da gözden kaçmamalı.

1984 yılında Nobel Fizik ödülüne değer görülen Görizia’lı bilimci Carlo Rubbia, Fukuşima’dan ders almayanları anlamadığını söylüyor. Nükleer santralın 4-5 milyar avrolük bir bütçe gerektirdiğinin altını çizen fizikçi Rubbia, jeotermik santralların alternatif ve ekonomik bir çözüm olduğunu savunuyor.

Özellikle Akdeniz kuşağında sismik açıdan hareketli İtalya, Türkiye gibi ülkelerde atom enerjisine yatırım yapmaya çalışmak yangına körükle gitmekten farksız. Ama ne Berlusconi ne de sevgili dostu Tayyip Erdoğan anlamamakta direniyor. En azından İtalyanlar referanduma gidiyor. Sonuçta karar otoriter bir rejim gütmekle eleştirilen Berlusconi’nin değil vatandaşın olacak. Peki ya Türkiye’de?

Suyun özelleştirilmek istenmesi konusuna odaklanan tartışmaları ve getirdiği sakıncaları da, referandum sonrasına saklıyorum

[email protected]