DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - İTALYA yazıları
Son yılların en sönük Noel&rsquoini yaşıyor İtalyanlar. Ekonomik kriz, yoksulluk, işten çıkarmalar, ücretsiz izin, küçülen şirketler. Hıristiyan yardım kuruluşu Caritas'ın yoksullara dağıttığı aştan yararlananların sayısı ikiye katlandı. Bir tabak sıcak çorba için sıraya girenler arasında emekliler, öğrenciler, işten çıkarılmış olanlar da göze çarpıyor artık.  
Noel nedeniyle sokaklar, vitrinler ışıl ışıl ama alışveriş yüzde 20 düzeyinde azaldı. Halk bir fincan kahvenin bile hesabını yapar oldu. Geçtiğimiz gün Milano'da bir süpermarkette iki paket biftek çalan genç bir kadın yakalandı. Üstelik hamileydi. Bir aydır et yemediğini anlatıyordu kameralara. Ama market sahibi dikkate almadı öyküsünü ve polise teslim etti çaresiz anne adayını.
İtalya'da hükümet kriz için yeterli önlemleri almamakla eleştiriliyor. Berlusconi R. Tayyip Erdoğan gibi kriz İtalya'yı teğet geçecek demese de somut paketler önermiyor. Muhalefet partisi senatosu Marilena Adamo hükümeti krizi aşmak için aspirin vermekle eleştirdi. Başka Avrupa ülkelerinin yoksul aileler için ayırdığı fonlar karşısında İtalya'nın gülünç denecek fonlardan söz etmesi halkı daha da umutsuz kılıyor.  
Birkaç hafta önce hükümetin yoksul kesimin elektrik, su, gaz gibi doğal harcamalarını karşılaması için 40 avroluk bir sosyal kartı gündeme getirmesi ise Berlusconi hükümetinin krize gerçekten de aspirinle çözüm aradığını doğruladı. 
İtalyan siyasetçiler suskun, her gün bir fabrika üretime ara veriyor ya da işçi çıkarıyor. Bu derin umutsuzluk döneminde Milano'da Kardinal Tettemanzi'nin yoksul ailelere kilisenin 1 milyon avro fon ayırabileceğini açıklaması umutsuzların gönlüne su serpti biraz. Ne yazık ki siyasetçilerin yapmadığını Kardinal öneriyor. Dayanışmacı kimliğiyle tanınan Milano kardinali, ekonomik gelir düzeyi yüksek 50 ailenin yoksullar için fon ayırabileceğini anlatsa da kimseden ses-seda çıkmıyor. 
Bugünlerde dayanışmacı Kardinal Tettemanzi Berlusconi hükümetinin hedef tahtası oldu. Krize karşı aldığı dayanışmacı tavır bir yana, Kuzey Birliği'nin camilerin inşası konusunda yasak getirilmesi için verdiği yasa teklifine de muhalefet yaptığı için 'Katokomünist' ilan edildi. Kardinal Tettemanzi, "politikacılar da harekete geçmeli" diye konuşsa da siyasi yöneticiler duymazdan geliyor kardinali. 
Çalışana saygı da yok artık. Geçtiğimiz gün Il Manifesto gazetesi Ikea ile ilgili bir haber yayımladı. 'İşçiler İtalyan, mobilyalar İsveç, ücretler Çin işi" başlıklı haber çokuluslu dünya devi Ikea'nin başkent Roma'daki bir mağazasında yaşanan bir olayı aktarıyordu.
Ikea personelinin çok düşük ücretlere çalıştığını herkes biliyor. Ortalama ücret 500 avro. Pazar günü çalışanlar 600 avro alıyor. Gençleri kariyer yapabilecekleri iddiasıyla çağırıyor Ikea ama sonraki yıllarda ücretler hep 500 avro dolayında kalıyor. Bu nedenle daha iyi bir imkanı bulan hemen terkediyor Ikea'yı.  
Şimdi Luisa adlı bir Ikea çalışanı Ikea'ya bir dava açma hazırlığında. Çünkü Luisa bir kaza geçirdi ve boynu zedelendi. Doktor raporu Luisa'nın iş yerinde ağır kaldırmaması gerektiği yönünde bir rapor yazdı. Ama Luisa'nın bölüm şefi raporu olmasına karşın Luisa'dan mal çekme bölümünde ağır bir mobilyayı almasını istedi. Luisa sağlık sorunu nedeniyle bunu yapamayacağını söyledi ama şefi dinlemedi. Şimdi Luisa Ikea'nın sağlık sorununu ciddiye alması için mahkemeye başvurmak zorunda. Bu Luisa'nın yasal hakkı olmasına karşın.  
Luisa'nın sağlık sorununu ciddiye almayan Ikea çalışanları hem arkadaşlarına yapılan uygulamaya dikkat çekmek hem de şirketin düşük ücret politikasını protesto etmek için Noel baba giysisiyle işi bıraktı. Kısa eylemlerinde verdikleri mesaj, "Neden kâr yapan, rakibi olmayan Ikea bizi açlık sınırındaki ücretlerle çalıştırıyor" oldu.  
Noel tatilini ücretsiz izinle evde geçiren, iki ay sonra ne olacağını bilmeyen halk 2009 için ne dilesin bilemiyor. Her yer ışıl ışıl olsa da herkes kaygılı.