‘Mavi Boğa’nın öcü’

Antik uygarlıklar nasıl noktalanıyor? Bu sorudan hareket eden Amerikalı arkeologlar Harwey Weiss ve Raymond Bradley, “White Drives Scietal Collapse?/Uygarlıkları Çöküşünü Kışkırtan Ne?”başlıklı bir deneme kaleme aldı. Her iki arkeolog, çok hızlı bir biçimde yok olan uygarlıkların iklimsel değişiklikler nedeniyle silinmiş olabileceğini öne sürüyor.

Sümer arkeolojisi uzmanı, filolog ve Irak’ta Nassiriya kenti yakınındaki Abu Tbeirah kazılarını Roma La Sapienza üniversitesi adına yöneten Franco D’Agostino, Sümer uygarlığının da felaket boyutundaki köklü iklimsel değişiklikler nedeniyle ortadan kalkmış olabileceğini savunuyor.

En son küresel ısınma sonucu Filipinler’de patlak veren tayfun ve Sardunya adasında şiddetli yağışlar ve alüvyonları tetikleyen doğa olaylarının benzerlerinin geçmişte Sümer kültürüne beşiklik eden Mezopotamya ovasında da aşırı kurak ya da yağışlı dönemlere neden olduğunu aktarıyor. Antik uygarlıklar konusunda araştırma yapan tarihçiler, anide ortadan kaybolan uygarlıkları yeryüzünden silen nedenleri iklimsel değişikliklerde arıyor. Sözün kısası araştırmacılar tarih sahnesinden yok olan dev uygarlıklar ile doğal çevreyi tehdit eden felaket boyutundaki değişimler arasında bir ilişki olduğunu düşünüyor.

Yaklaşık otuz yıldır Sümer uygarlığı ve kültürü konusunda arkeolojik ve filolojik içerikte araştırmalar yapan D!Agostino, önceki yüzyıllarda çivi yazılı tabletlerde de dile getirilen tufan ile Sümerlerin yok oluşu arasındaki bağlantıların izini sürüyor. İtalyan arkeolog, Sümer uygarlığının M.Ö. üçüncü bin yılın sonunda iklimsel değişiklikler nedeniyle tarih sahnesinden silindiği tezini, felaket boyutundaki çevresel faktörlerin bu uygarlığı önce zayıflattığını ardından da çökmesine neden olduğunu savunuyor..

Ya kanıtlar? “M.Ö. 2400 dolayında Anadolu’da faaliyete geçen bir yanardağ, binlerce kişiyi Mezopotamya’ya “Verimli Hilal” diye tanınan bölgeye göç etmeye zorladı. Kazılar sırasında volkanın faaliyete geçtiği döneme tarihlenen katmanlarda söz konusu lavlardan arda kalan küller bulduk. O dönemde büyük bir göç dalgasına sahne olan Mezopotamya’da yerel kültür, dışarıdan gelen halklar tarafından istila edildi. Bağdat’ın kuzeyinde yaptığımız kazılarda sulama kanallarının kuruma noktasına geldiğini, güneyde Sümerlerin yön verdiği tarım faaliyetlerinin bu göç dalgasından olumsuz etkilendiğini, 200 yıl devam eden kuraklığın Sümer uygarlığını tehdit ettiğini gördük.” diyor Franco D’Agostino.

Bu iklimsel değişimin sonuçlarının Sümer uygarlığını tarihten silen felaket boyutundaki etkileri olduğuna dikkat çeken D’Agostino, kuraklık sorunu bir yana denizin geri çekilmesiyle Ur kentindeki iki limanın işlevlerini yerine getiremediğini, Hindistan ve Afrika’yla deniz yoluyla gerçekleştirilen ticari ilişkilerin durma noktasına geldiğini paylaşıyor.

Su kaynaklarının yetersizliği, tarım alanlarını tehdit eden zehirli maddelerin varlığı, nüfus patlaması, küresel ısınma ve bunun sonucunda ortalama sıcaklıkların artması, ekonomisi bütünüyle tarıma dayanan Sümer uygarlığını tarihten sildi” diyor . Franco D’Agostino,

“Gılgamış destanında Mezopotamya’yı tehdit eden kuraklığın ‘Mavi Boğa’nın öcü’ diye anıldığını anımsatan, Sümer kültürü konusunda uzman arkeolog ve filolog D’Agostino, “Ölümsüzlüğün Keşfinde Gılgamış” adlı bir kitabın da yazarı aynı zamanda. Ur şehri ve çevresindeki yerleşimleri odak alan arkeolojik bir parkın tasarlandığını aktaran D’Agostin’nun bir başka hedefi, Ur şehrinin sonunu getiren olayları aktaran, kentin son birkaç yılına tanıklık eden yazılı metinlere ulaşmak.

[email protected]