“Je suis Erri”

İtalya'da, yeni Cumhurbaşkanı adayının seçimi, Yunanistan’da Tsipras’ın başarısına odaklanan tartışmalara yoğunlaşırken Torino mahkemesi, Lyon-Torino arasında tasarlanan Hızlı Tren projesine karşı çıktıkları için yargılanan 53 aktivisti toplam 145 yıl ve 7 ay hapis cezasına mahkum etti. “No Tav” hareketinin aktivistleri, 27 haziran ve 3 Temmuz 2011’de Susa vadisindeki şantiyede ve Torino’da patlak veren protestolar ve çatışmalar nedeniyle cezalandırıldı.

Hızlı Tren projesine karşı çıkanlara destek veren bir başka isim, İtalyan yazar Erri de Luca. Susa vadisinde doğal çevreyi tehdit eden ve zarar veren projeye en başından beri karşı çıktı Erri de Luca. “Hızlı Tren’in sabote edilmesini savundum. Sabotaj, Gandhi’nin de kullandığı soylu bir sözcük. Hızlı Tren’in sabote edilmesi gerektiğini bugün de savunuyorum, projeyi noktalayacak kaynak mevcut olmadığı için Hızlı Tren kendisini sabote edecek.” diye konuşan yazar, aktivistlere sözleriyle destek verdiğinden yargıç karşısına gelecek mart ayında.      

Geçtiğimiz 28 ocakta görülen No Tav davasına 53 aktivistle birlikte katıldı Erri de Luca. Düşünce özgürlüğünü savunan Napolili yazara destek vermek için gelenler, “Je suis Erri” yazılı mesajlarında 2015 yılında İtalya’nın düşünceleri nedeniyle bir yazarı nasıl olup da yargıladığını kabul etmediklerini duyurdu.

“Autonomia operaia”nın kurucusu, Kızıl Tugayların ideologu olmakla suçlanan 1970’li yılların siyasi felsefe doçenti Toni Negri, Erri de Luca’yı Hızlı Tren’e karşı çıktığı için yargıç karşısına çıkaran süreç ve gelişmeleri Lettera 43 haber portalına değerlendirdi. Bugün 81 yaşında olan ve yaşamını Paris’te sürdüren Toni Negri’yle yapılan söyleşiyi özetleyerek paylaşıyorum.    

-Bir aydını savunduğu düşünceler nedeniyle yargılamak doğru mu?

Bir yazar ya da aydının değil hiçbir vatandaşın düşünceleri nedeniyle yargılanmaması gerektiğini düşünüyorum. Düşünce özgürlüğü, herkes için geçerli bir hak.Ben Fransa’da yaşıyorum. Charlie Hebdo saldırısının ardından “Je suis Charlie” diye başlatılan protesto, bir tek aydınlar tarafından dile getirilmedi halkın katıldığı protestolar ve tartışmalarda da gündeme geldi.

- “Je suis Charlie”, No Tav davasında “Je suis Erri”ye dönüştü. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

-Torino’da görülen dava ve genel durum hakkında ayrıntılı bilgim yok ama Luca’nın düşüncesini özgürce dile getirme hakkına sahip olduğu düşüncesindeyim, bu yasal bir hak.

 -Sözlerle suça kışkırtmak, bir tür suç diye algılanmamalı değil mi? 

Ben açıklamalarımla ayaklanmaya neden olduğum gibi dayanaksız bir suçlamayla mahkum edildim. Erri de Luca’nın Susa vadisine giderek polise ve başka güvenlik güçlerine karşı geldiğini, çatıştığımı  düşünmüyorum. Birçok kişinin paylaştığı bir düşünceyi ifade etti.

-Erri de Luca, Susa vadisinde Hızlı Tren karşıtlarının bazı protestolarına katıldı ama elbette polisle çatışmadı…

Direniş hakkının da yasada bir karşılığı olmalı. Yasal sınırı benim belirlemem mümkün olmadığı gibi hukukla da belirlenemez.

-De Luca’ya göre “sabotaj”, soylu bir kavram. Sizin düşünceniz nedir?

Ben sabotaj üzerine bir kitap da yazdım. Sabotajı yasal bir boyutta yorumlamaktan çok mülkü hedef alan bir duruma karşı patlak veren sistematik bir savunma çerçevesinde inceledim. Sabotaj konusu bugün de tartışılmaya devam ediyor.

 

-Ya No Tav?

1970’lerde yaşanan sabotajları No Tav hareketiyle karşılaştırmak doğru değil. Ben ve arkadaşlarım yargılanmadan hapse mahkum edildik. Önce dört buçuk ardından on yıl hapis yattım. Umarım Erri, hemen tahliye edilir.

-Tahliye yerine mahkumiyet çıkarsa?

Bu türden suçlamaları savunanlara karşı derhal mücadele başlatmak gerekir.

-Sonuçta düşünceleri nedeniyle mahkum edilecek.

Evet, elbette.

[email protected]