İtalya’nın Guatanamo’su Lampedusa Hâlâ Cehennem Gibi

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - İTALYA yazıları

Sicilya adasında Lampedusa'da geçtiğimiz hafta sınır dışı etme merkezinde kapalı tutulan bin 200 dolayında kuzey Afrikalı göçmen, 102 Tunuslunun sınır dışı edilmesini protesto edince göçmenler ile güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı. Çatışma kısa sürede büyüdü, ardından bir grup Tunuslu merkezdeki şilteler, yastıklar ve mobilyaları ateşe verdi. Kuvvetli esen rüzgarın da etkisi ile yangın hızla büyüdü ve Lampedusa semalarında 10 bin metreye ulaşan bir duman bulutu oluştu. 24 Afrikalı göçmen ve 22 polis duman zehirlenmesine bağlı şikayetlerle hastaneye kaldırıldı.

Lampedusa belediye baskani De Rubeis, toplama kampından farkı olmayan barınma merkezinde tutulan bini askın Afrikalının insanlık dışı koşullarda yaşadığını, Lampedusa'daki bu dramatik tabloda tüm sorumluluğun Berlusconi hükümetine ait olduğunu sürekli tekrarlasa da hükümet üç maymunları oynuyor.

Öte yandan hükümetin 102 Tunusluyu sınır dışı etme kararı gündeme oturunca bunu protesto etmek için 300 Tunuslu açlık grevine başladı.

Lampedusa cehenneminde yaşananları yakından gözlemek için Sicilya'ya giden Il Manifesto gazetesi muhabiri Stefano Liberti'nin tanıklığı, İtalya'nın göçmen politikasında attığı yanlış adımların neden olduğu dramatik tablonun sonuçlarını yansıttı.

Liberti'nin 14 Şubat 2009 tarihli Il Manifesto'da "Banyoda yemek yiyoruz" başlığıyla yayımlanan haber röportajı Lampedusa Belediye Başkanı De Rubeis'in da söylediği gibi gerçek bir cehenneme dönüştüğünü gösteriyor. Liberti, bini aşkın Kuzey Afrikalının sınır dışı edilmeyi bekledikleri merkezde ısıtılmadığı için buz gibi odalarda kaldıklarını, odaların büyük bölümünün nemli ya da ıslak olduğunu yazdı. Göçmenlerin yemek yemek için banyoyu kullandıkları, plastik tabak ve çatallardan oluşan çöp yığınlarının gerek koridorlarda gerekse banyolarda biriktiğine dikkat çekti.

Il Manifesto muhabiri merkezi ziyaretinde bazı göçmenlerin kendisine "Arkadaş tek umudumuz sizsiniz. Kurtarın bizi buradan!" diye umutsuzca seslendiğini aktardı. Merkeze geçtiğimiz 9 0cak'ta Libya'dan gelen bir göçmen ise yasadığı sıkıntıyı "9 0cak'tan beri burada kapalı kaldım. Ne olacak benim geleceğim?" diye dile getirdi.

Liberti'nin gözlemlerine göre Afrikalı göçmenler haftalardır kafesi andıran hücrelerde tutuluyor. Havalandırmaya çıkmaları dahi yasak. Avluda da büyük bir cop yığıntısı dikkat çekiyor. Bazı mahkumlar "gazetecilerin geleceğini bildikleri için ilk kez bugün çöpleri toplamaya başladılar" diye anlatıyor. Yirmi metrekarelik odalarda 30 kişi uyuyor. Nefes almak mümkün değil. Tüm odalar soğuk. Pencerelerde cam olmadığı gibi herhangi bir ısıtma sistemi de mevcut değil. Geçtiğimiz hafta Sicilya'da kar yağdığı için birçok odayı su bastığını anlatıyorlar. Merdivenler dahi göçmenlerle dolu.

400 kişi kapasiteli olduğu açıklanan merkezde su anda bin 800 kişi barınıyor. Bazı göçmenler Il Manifesto muhabirine polisin kendilerini dövdüğünü anlatarak bedenlerindeki morlukları gösteriyor. Bir çoğu hasta, ateşli ama hiçbirine sağlık hizmeti verilmiyor.

Komünist Yeniden Yapılanma partisi üyesi bir hekim Lampedusa'daki merkezde hijyenik koşulların noksanlığı nedeniyle salgın hastalık tehlikesine dikkat çekti. Kısacası Lampedusa Guatanamo'dan çok da farklı değil. Lampedusa halkı ve Belediye Başkanı De Rubeis seslerini duyurmaya çalışsa da hükümet soruna yapıcı çözümler getirmek amacında değil. Yabancı düşmanı ve ırkçı İtalyanların sayısı ne yazık ki gitgide artıyor. Korku ve cehaletin beslediği ırkçılığı tetikleyen, hiç şüphesiz korku politikasını yönlendiren merkez sağ iktidar.

Bu hafta güneyde Lampedusa'daki göçmen cehenneminde yaşananları aktardım sizlere. Gelecek hafta İtalya'nın ekonomi motoru kuzeye döneceğiz. Çünkü hükümet kuzeyde güvenliği gönüllü birlikler adı altında toplanan gruplara emanet etti. Tahmin edeceğiniz gibi bu gruplar aşı sağcı gençlerden oluşuyor. Berlusconi birkaç hafta önce tecavüz vakaları artınca "her güzel kadın için bir asker gerekir" demişti. Bu mümkün olmadığı için hükümet İtalyanların güvenliğini şimdilik askere ve jandarmaya alternatif faşist çetelere emanet etmekte çekinmedi.