'Bize bir Mussolini gerekli!'

Matteo Renzi’nin dümenindeki İtalya elli yıl öncesine geri döndü. “Jobs Act”ı hasta ekonominin iyileşebilmesi için uygulamaya geçiren hükümet, çalışanların sendikal haklarını koruyan “iş yasası” diye bilinen 18. maddeyi bir kalemde sildi.  Ekonomik krizi gerekçe gösteren Renzi hükümeti İtalya’yı satışa çıkardı.  Tarih kasabalar, arkeolojik ören yerleri yabancılara satılıyor. En son Milano’nun merkezinde inşa edilen gökdelenlerin yeni sahibinin  Katar şeyhi olduğunu öğrendi İtalyanlar. Raylı ulaşımı maliyeti çok yüksek olan Hızlı Tren “Freccia Rossa”yla çözmeye çalışan, Çizme’de bir dönem Trenİtalia diye anılan Freccia Rossa’nın ise Japonlara satıldığını öğrendik.

Expo ‘gönüllü’ çalışacak arıyor

Resmi açılışı 1 Mayıs'ta gerçekleştirilecek Expo komedisi ise bu tablonun bir başka yüzü. Expo için açılan ihalelere en başından beri mafya örgütlerinin sızdığını herkes biliyor. Durum dallanıp budaklandıkça Milano yerel yönetimi çareyi “Mafya Karşıtı Komisyon” kurmakta aramıştı. Ama bu da bir çözüm getirmedi. Pastadan bir dilim almak adına her türden yolsuzluğun gerçekleştirildiği ülkede pastanın kaymağını  üst düzey yöneticiler ve kriminal örgütler yediği için Expo’ya iki ay kala işsiz gençlere çağrı yapan Expo yönetimi, “gönüllü” çalışacak gençler arıyor.

1996 yılında İnsan Yerleşimleri Zirvesi Habitat’a ev sahipliği yapan İstanbul’u anımsatıyor Milano. Expo için şehir merkezine makyaj yapan kent, çarpık yapılaşma, gereksiz otoyol projeleri, Milano’yu çevre belediyelere bağlayacak inşaatlarla iş bitirme çabasında. Habitat sırsında İstanbul’un merkezine çeki düzen verildiği, İstiklal caddesinde kaldırım taşlarının değiştirildiği, bir iki sokak geride ise ara yolların kaderine terk edildiğini anımsıyorsunuzdur sanırım. İstanbul’un simgesi sokak köpeklerinin uzaklaştırılmak istendiğini de. Milano’da sokak köpekleri olmadığı için yerel yönetim köpeklerle uğraşmıyor ama kent merkezi ve özellikle de havalimanı Malpensa yöndeki çevre belediyeler aylardır şantiyeye dönüştü.

Postaneler kapatılıyor, sokaklar karanlıkta

Yerel yönetimlerde kaynak sıkıntısı yaşandığı için birçok belediye tasarruf etmek adına düşük enerji tüketen sokak lambalarını tercih ediyor. Kuzeyin başkentinde banliyö semtlerinde yaşayanlar yeterince aydınlatılmayan sokaklarda güvencesiz yol alıyor. Yine birçok belediyede hiçbir bakım onarım çalışması yapılmadığı için caddeler delik deşik. Kaynak noksanlığı nedeniyle birçok belediyede postaneler kapatılıyor.

Hastaneler konusuna hiç girmeyelim. Milano’nun yeni fuar merkezindeki Rho devlet hastanesinin acil servisinde bir gece geçirmek sağlık hizmetlerinin ne boyuta geldiği konusunda bir fikir verebilir. Personel kesintisine gidildiği için acil servisin tek bir doktora emanet edilen Rho’da çeşitli kodlarla başvuran hastalar en az 12-24 saat bekletiliyor. Koridorlara terk edilen sedyeler, asık yüzlü personel, koridorlarda gereksiz bir kalabalık yapan hasta yakınları, üç gün yemek verilmeyen bir hastanın tanıklığı Milano’nun yanı başındaki Rho’da bir devlet hastanesinin portresini çiziyor. Artık acil bir sağlık sorunu olanların devlet hastanelerinde hizmet alması neredeyse olanaksız. En basit bir muayene için 3-5 ay sonrasına randevu veriliyor. Bu durumda birçok ziyaretçi zorunlu olarak özel sağlık hizmetlerine başvuruyor.

Kadın cinayetleri konusunda İtalya Türkiye’yi aratmıyor. Her gün bir kadın cinayetine tanık olduğumuz ülkede eşlerini öldüren erkekler, çocuklarının canını alan anneler, anne ya da babasını öldüren gençlerin haberleriyle dolu gazeteler.

İŞİD İtalya’yı tehdit ediyor

Öte yandan İŞİD tehdit ediyor İtalya’yı. Hıristiyan Avrupa’nın merkezi Roma ve İtalya, İŞİD’in hedefinde diyor İtalyan kaynakları. İŞİD, “Roma’yı feth edeceğiz!” diye mesaj verirken, Nijerya’dan Boko Haram, “İtalyanları Akdeniz’de köle yapacağız!” diyor.  İtalyan hükümeti sanal ortamda erkekler, kadınlar ve ailelerin katılımıyla saldırılar düzenleneceği duyumlarını ciddiye alıyor. Böylesi bir ortamda yaklaşan 1 mayıs ve Expo, İtalya’nın iki gerilim noktası. Her gün binlerce göçmenin geldiği Sicilya adasındaki Lampedusa’da neler olup bittiği konusunda ise bilgimiz yok.

Bu karmaşa içinde Silvio Berlusconi, İtalyan devlet televizyonu RAİ’nin yayın haklarının yüzde 49’unu satın alarak “RAİ-Mediaset” imparatorluğunun düşlerini kuruyor. Demokrasi için bir tehlike olan bu kontrol, anayasaya aykırı olmasına karşın, başbakan Matteo Renzi, “Ehh bu siyasi değil ekonomik bir seçim!” diye yorumda bulunmakta sakınca görmüyor.

Bugün Milano’da Renzi hükümeti, Jobs Act, sendikal hakları silen 18. madde, Expo’da gönüllü çalıştırılacak personel, hükümetin özelleştireme politikaları ve işsizlik ve düşük ücretlere  karşı bir yürüyüş düzenlenecek. Ama İtalyanları anlamak güç. Sokakta karşılaştığımız başka birçokları, “Ahh bize bir Mussolini gerekli!” diyecek kadar çaresiz.

[email protected]