Arama kurtarmada aşırı politikleşme: AFAD'ın kısa tarihi

Özelleştirmeci dönemin bir sonucu, alanda önemli birikimi olan devlet kurumlarının geriye itilip sahneye AKUT'un çıkarılmasıydı. Bunu AKP'nin AFAD partizanlığı izledi. Son yaşananlar bu sürecin maliyetlerini ortaya çıkartıyor.

soL - Haber Merkezi

Van'ın Bahçesaray ilçesinde dün bir minibüs ve iş makinesinin üzerine düşen çığın altında kalan 5 kişi hayatını kaybederken, bugünkü arama çalışmalarında düşen ikinci çığda 26 kişi daha hayatını kaybetti. Çığ altında daha kaç kişinin olduğu bilinmezken, yaşanan bu facia 2009'da lağvedilen iki uzman kurumun yerine kurulan AFAD'a daha dikkatli bakmayı zorunlu kılıyor...

AKP PLANSIZLIĞININ ÖRNEĞİ: AFAD

AFAD 2009 yılında Türkiye'nin alanında uzman ve yetkin iki kurumunun lağvedilmesiyle kuruldu; İlki 1958 yılında kurulmuş olan Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, ikincisi ise 1964 yılında kurulan Bayındırlık ve İskan Bakanlığına bağlı Afet İşleri genel müdürlüğü. Bu iki kurum birbirini bütünleyen iki işlevi yerine getiriyorlardı, kaynaklarının arttırılmasıyla bugün olduğundan çok daha yetkin kurumlara ulaşılması mümkündü. AKP bu hamleyle sivil savunmanın özveriyle çalışan kamucu ekiplerini de lağvetmiş oldu. Afet İşleri Müdürlüğü'nün, yapı teknolojilerinin afetlere yönelik tasarlanmasındaki araştırma faliyetleri, belediyelere özel hazırlanan afete uygun bina denetim kılavuzları ve benzeri tüm mühendislik çalışmaları da sonlandırılmış oldu.

AFAD'ın üzerine bina edildiği başbakanlığa bağlı bir kurum daha vardı: Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü. O dönem iktidarının 1999 Marmara depremlerine heyecanlı bir çıkışı olmanın ötesine geçemedi bu kurum. Büyük bir kayıp sayılamaz bu nedenle.

Her türlü afetin kurtarma sorumluluğunun bir anda tek bir organizasyonda toplanması, AKP iktidarının çoğu başlıktaki plansızlığının bir örneği.

GEÇMİŞ DENEYİMİ YOK ETTİLER

Birçok ülke afete zaten müdahale eden ekiplerinin uzmanlıklarını derinleştirme yolunu tercih ederlerken, AKP iktidarının geçmiş deneyimi yok eden tepeden inmeciliğinin yeni bir örneği olarak yerini aldı AFAD. İtfaiye birimleri, maden işçileri, ordunun ilgili birimleri dünya ölçeğinde başarısı kanıtlanmış verimli çalışan kamu birimleridir. Bu birimlerin başarısını sağlayan; afet anında zaten yapageldikleri işleri yani uzmanlıklarını sadece daha farklı bir boyutta yapmalarının yeterli olmasıdır. Gündelik mesailerinde afete hazırlanır bu tür birimler. Her an yetkin ve hazırdırlar. 

Tüm kurumların kaynakları konsolide etme ve yönetme aracı olarak kullanıldığı AKP iktidarında AFAD kuruluş gerekçeleri de anlaşılabilir.

AKP öncesi iktidarlar da arama kurtarma ve afet yönetiminde kamuya kaynak ayırmak yerine işi sivil topluma havale etmeyi tercih etmişlerdi. Özelleştirmelerin çok yoğun yaşandığı 90'lı yıllarda AKUT arama kurtarmanın sivil toplumca özelleşmesinin adresi olarak kuruldu. 1996'da daha çok dağ kazalarına müdahale etmeyi hedefleyerek kurulan AKUT 1999 depremindeki devlet boşluğunu hükümetin de desteğiyle kapattı, aksaklıkların görünmez kılınmasında önemli rol üstlendi. Yasalar zorlanarak vakıf olanakları sağlandı. Türkiye'de arama kurtarmanın "marka"sı AKUT oldu.

Bu elbette bir tuzaktı.

TÜRKİYE'Yİ ARTIK AKUT DEĞİL AFAD 'KURTARIYOR'
AKUT sahnede parıltılı bir biçimde yer aldı, ta ki tüm olanak ve kaynakları üzerinde toplayan AFAD'ın görünür olması bir ihtiyaç halini alana kadar. AFAD'ın görünürlüğü AKUT'un silikleşmesini gerektirdi.

Geçtiğimiz birkaç yılda bu sağlandı. En son Elazığ depreminde AKUT'a son "çiziğin atıldığı" iyice görünür oldu.  

Öyle ki, bu görünürlük meselesi işin şansa bırakılmadığını kanıtlayan birçok örnekte ortaya çıktı. Sadece AKUT değil, olay yerinde yoğun ekipleri olan bazı kurum ve örgütlerin kıyafetlerinin logoları bile kimi yayınlarda gizlendi. AFAD dışındaki kurum ve ekiplerin varlığı örtülürken, AFAD "arama kurtarmanın tek markası" haline getirildi.