Sefa sınıfının saadet zinciri parolası: Evet, evet, evet...

"Biz de dün gece ABD'li reklam şirketlerinin açık izlerini taşıyan bir kampanyada "ben de varım" diyen sefa sınıfı mensuplarının seferberlik çağrısını izledik. Ne için? Dedikleri gibi vatan millet için mi? Ne alakası var! Onların sefası ve milyonlarınsa sefaleti sürsün, kendi saadet zincirleri bozulmasın diye!"

Aytek Soner Alpan

Bir süre önce sefa sınıfı meselesine değinmiştik… Gelişmeler yine değinmeyi gerekli kılıyor.

Sefa sınıfı derken, çok kaba tabirle lüks tüketimi bir itibar kaynağı olarak gören ve gösteren, en önemli özelliği üretmemek olan ve dolayısıyla ürettiği değerden her daim fazlasını tüketen bir toplamdan bahsediyoruz. Bu sınıf için çalışmadan kazanmak ve gösterişçi şekilde harcamak bir çeşit soyluluk göstergesidir.

Bu çürümüş düzende, "ayrıcalıklı bir zümre" aranıyorsa, öncelikle bakılması gereken sefa sınıfının üyeleri olmalıdır. Bu tanıma, yani üretmeden tüketen bahse konu sınıfa, bu sınıfın ana gövdesi etrafında yaşam bulan ve hayatları bu ana gövdenin yaşamını sürmesine bağlı olan parazit formlar da dahil edilebilir. Dolayısıyla denebilir ki toplumun geneli düşünüldüğünde parazit olan sefa sınıfına yapışarak sefa süren başka parazitler mevcuttur. Parazitolojinin kavramlarını kullanacak olursak, sefa sınıfı bir hiperparazitizm vakasıdır.

Bu durumun doğadaki en bilinen ve eskiden ilkokullarda okutulan örneği, anofel cinsi dişi sivrisineğe sıtma etkeni plasmodium türlerinin yerleşmesidir. Sivrisinek insan için parazitken, plasmodium sivrisineğin parazitidir. Ancak sıtma etkeni taşıyan sivrisinek insanı ısırdığında kanını emmekle kalmaz, bir de insana sıtma bulaştırır.

Benzetmeyi daha fazla zorlamadan devam edelim.

SEFA SINIFI: MUHAFAZAKAR HİPERPARAZİTİZM

Üretmeden tüketiyorlar.

Marx'ın tabiriyle varlıklarını hissettirebilmek için lüks tüketime ihtiyaçları var. Tüketim, bir çeşit temsil gideri bu sınıf için.

Mevcut düzen içinde büyük oranda korunaklı bir konakta yaşamlarını sürdürüyorlar. İktisadi alanın olası risklerinden ve zorunluluklarından ileri gelen stresten büyük oranda uzaklar. Geçim araçları için mücadele etmek zorunlulukları diğer sınıflara mensup bireylerle mukayese edildiğinde çok sınırlı. Bizim anladığımız anlamda çalışma zorunluluğu onlar için büyük oranda ortadan kalkmış durumda.

Bir değirmen var! Ancak bu değirmenin dönmesi, dönmesi için de su kaynağının daimi olması gerekir. Bu nedenle akan su zaman zaman azalsa da suyun yön ya da yatak değiştirmemesi için bu sınıf her zaman tetikte olmalıdır. Sefa sınıfı, bu nedenle son derece muhafazakardır. Kendi değirmenine su taşıyan düzenin korunması ya da pekiştirilmesi için kolayca seferber olur.

Başka bir şekilde söyleyecek olursak, mevcut düzenin korunması, muhafaza edilmesi, pekiştirilmesi konusunda son derece hassastır. Düzeni sarsacak her türlü hamleye büyük bir muhafazakarlıkla karşı çıkar.

Sefa sınıfına mensup parazitlerin "yaşam tarzları" nasıl olursa olsun, siyaseten muhafazakar olmalarının temel nedeni çalışma zorunluluklarını ortadan kaldıran ve kendilerini korunaklı bir konuma yerleştiren bu düzeni koruma refleksleridir.

Uyuşturucu operasyonunda kelepçelenip emniyete götürülen, üstelik ceza da alan kimi isimlerin aynı zamanda ecdadın görkemli tarihini canlandırıp, uygun anlarda şanlı bir dirilişi hatırlatarak milliyetçi duyguları gıdıklamaları arasında bu açıdan çelişki yoktur.

Benzer şekilde futbolculuk yıllarında aile yaşantısına "eşlik eden" özel hayatı "karda yürür izini belli etmez" vecizesiyle anlatılan, ismi at yarışı ve kumar borcu ile anılan bir kişinin "kurtuluş savaşı" çağrısı yapması çelişkili gibi görünse de değildir.

Savundukları düzenle kişisel yaşamları arasındaki çelişkiler bu üst belirleyen sayesinde ortadan kaybolur. Zira onlara o yaşamı sağlayan, o yaşamla çelişki içindeki düzenin kendisidir.

SEFA SINIFI PARAZİTLERİNİN İKİ İŞLEVİ

Nazilerin 1920'lerde siyaset sahnesinde yükselirken takındıkları sefa ve lüks tüketim karşıtı söylem 1933'ten itibaren yerini, Halk'ın (Volk) zenginleşmesi için bir mücadele aracı olarak tüketimin özendirilmesine bırakmıştır. Ancak mesele, tüketimciliğe giydirilen bu ahlaki peçeden ibaret değildir.

Nazizme yamanan eski rejimin parazitleri ve türedi parazitler Führer'e duydukları aşkı her daim artıran bir hazcılık (hedonizm) geliştirirler. Ülkedeki yağmadan pay kapma yarışında önde giden, yahut yağma esnasında ortaya saçılan döküntülerden en fazla şekilde yararlanmayı veyahut yüksek ve görünür bir mevkiden devlete kapılanmayı amaçlayan bu kişiler, iktidarın sunduğu olanaklardan faydalanarak devasa malikanelere sahip olurlar. Bu malikaneleri "stil" şekilde döşerler, yıllanmış paha biçilmez şaraplarını sakladıkları mahzenleri vardır. Meselenin olmazsa olmazı elbette sanat eserleridir. Çoğunlukla eski zenginlerden yağmalanmış sanat eserlerinden yeni bir parça günbegün koleksiyonlarına eklenir! Shelley Baranowski'nin ifadesi ile söyleyecek olursak, yeni bir "aristokrasi" ortaya çıkar. Bu kez doğuştan gelen ayrıcalıklar yoluyla değil, "ırk" ve Nazi partisinin kimlik kartı sayesinde...

Başka bir zaman daha detaylı ele alınabilir, ancak akla gelen en önemli örneklerden biri bugün hala "seçkin" bir marka olarak varlığını sürdüren Hugo Boss olmaktadır. Nazi üniformalarını tasarlayan, üreten aynı zamanda yüksek mevkilerdeki Nazileri giydiren Boss'tur. Kimi mi çalıştırmaktadır? Naziler tarafından köleleştirilen insanları… Az sayıdaki Alman "özgür" çalışan, şirketin üst düzey yöneticilerinin devletle neredeyse entegre hale gelmelerine paralel olarak günden güne nasıl da daha çok Nazileştiğini detaylarıyla anlatmıştır.  

Başka bir örnek de şu olabilir: Ülkenin ezici çoğunluğu yoksulluk sınırının altındayken, asgari ücret açlık sınırındayken aynı ülkenin sokaklarında Aston Martin yahut Ferrari marka arabalarla dolaşan bir topçu olabilmek, top koşturmak dışında belli "görevleri" yerine getirmeyi gerektirir.  

Kabaca bu sınıfın ana gövdesi etrafında kümelenen parazitlerin iki ana işlevinden söz etmek mümkündür:

Bunlardan ilki seferberliktir.

Bu asalak kitle, toplumda yaratılan deformasyon oranında, psikolojik savaşın önemli unsurlarından biri haline gelir. Çoğunlukla kerameti kendinden menkul isimler, yaşadıkları hayatın bozucu "çekiciliği" oranında bir arzu merkezi oluştururlar. Sınıf atlama hayallerinin gerçekliğin duvarına toslayarak tamamen tükendiği, piyasanın göstermelik liyakat kurallarının dahi işlemez hale geldiği bir dönemde merdivenin basamaklarını tırmanmanın muhtemel tek yolu parazitleşmektir. Bu sebepledir ki, bu isimler geniş halk kesimleri üzerinde "seferber edici" güce sahiptir.

Bunun en önemli nedeni bu sınıfın ve parazitlerinin kültürel propagandadaki işlevlerinden ve özellikle parazitlerin "eğlence sektörü" içindeki rollerinden kaynaklanmaktadır. Kültürel propaganda, "sefa sınıfı" kavramını geliştiren Thorstein Veblen'in ifade ettiği gibi, statü ve parasal itibarın, üst sınıfların yaşam şemasına adapte edilen yeni zevklerin sefa sınıfı rehberliğinde toplumun geneline telkinidir.

Öte yandan "eğlence sektörü" büyük oranda sefa sınıfının parazitlerinin faaliyet alanıdır. Eğlence deyip geçmemek gerekir. "Eğlence"nin güçlü bir ideolojik mobilizasyon aracı olduğu gerçeğini en önce farkedenler, şaşırtıcı olmayan şekilde, Nazilerdir. Nazilerin Propaganda Bakanı Goebbels'in günlüğüne düştüğü şu notu hatırlatmakla yetinelim: "Bugünlerde eğlence siyasi açıdan son derece önemlidir, hatta savaş için hayati önemdedir."

Saltanat kayığına kişilik olarak da şekillendirilmeye müsait popüler futbol oyuncuları ve yorumcularının, dizi ve film "yıldızlarının," şarkıcıların, eğlencelik yazar-çizerin davet edilmesi amaçsız değildir. İşin seferberlik boyutunda, biçim ve içeriği sıkıca denetlenen "ürünler" ve kuklalaştırılan bu kişiler yoluyla gerçekleştirilen endoktrinasyon ve toplumsal çürüme derinleştirilir, boyutlandırılır.

Bu aşamada sefa sınıfı parazitlerinin ikinci işlevi de açığa çıkmaktadır: Oyalama ve dikkat dağıtma.

Yaşanan trajedi ve yıkımı gölgelemenin tek yolu "cambaza bak" oyunudur. Aranan cambaz, sefa sınıfının bu unsurlarıdır. İdeolojik dağınıklığa mahal vermeden, yaşanan trajediyi görünmez kılmak, yahut zaten bunları görmek istemeyen gözlere bir alternatif sağlamak misyonu işte bu cambazlardadır. Bu cambazların cambazlıkları da şansa bırakılmaz, genellikle merkezi olarak kontrol edilir. Goebbels gibi eli kanlı bir katilin gayriresmi olarak "Eğlence Bakanı" şeklinde adlandırılmasının bir nedeni vardır.

Eğlencenin bir sektör olarak propaganda ile ilk kez bu derece yakın bağlar kurduğu bağlam Nazi Almanyası olmuştur.   

Kimi tarihçiler, yaratılan yıkım ve yaşanan sayısız trajediye rağmen bu dönemi Almanların en fazla eğlendiği dönem olarak adlandırmaktadır. Yaşanan büyük kıyım ile eğlence tezat değil, bir bütünün parçalarıydı. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse patlayan bombalar ya da büyük katliamların ardından konfetili, selfili törenler yapılmış mıdır Autobahn'lar açılırken, bilemiyorum…

AKLIN UYKUSU

Hem seferberlik hem de oyalama/dikkat dağıtma meselesinin özü bireysel ve toplumsal aklın uykuya yatırılmasıdır... Yani sefa sınıfı ve çevresinde kümelenen asalaklar, Ressam Goya'nın tabiriyle aklın uykuya dalmasıyla ortaya çıkan canavarları seferber etmek için gereklidir.

Aklın uykusu aynı zamanda üretmeden tüketen bu parazit sınıfın kendisinin de en önemli ihtiyacıdır. Zira kendilerinin toplumsal varlığı akılla açıklanamaz. Akıl devreye girdiği anda üzerinde yükseldikleri zemin ortadan kaybolur. Hatta varlıkları ve görünürlükleri düzen için tehlike arz etmeye başlar. Bu nedenle bir arzu merkezinden nefret objesine dönüşmeleri çok da zor değildir.

Bu ince çizgi üzerinde durduklarından aklın uyanmaması için ellerinden geleni yapar, her türlü pespayeliğin altına imza atabilirler. Verilen direktifleri harfiyen yerine getirmek konusunda çekince belirtmezler. Saadet zincirlerinin kopup dağılmamasıdır önemli olan.

Biz de dün gece ABD'li reklam şirketlerinin açık izlerini taşıyan bir kampanyada "ben de varım" diyen sefa sınıfı mensuplarının seferberlik çağrısını izledik.

Ne için? Dedikleri gibi vatan millet için mi?

Ne alakası var! Aklı uyutmak, uyuyan aklın yarattığı canavarları seferber etmek ama hepsinden önemlisi değirmenlerini döndüren suyun devamını sağlamak için.

Onların sefası, milyonlarınsa sefaleti sürsün, kendi saadet zincirleri bozulmasın diye!

Bu nedenle tam da sefa sınıfının doğasına ve hazcılığına uygun şekilde bağrışıyorlar: Evet, evet, evet!

Hayır, bir de bunun için gerekiyor. Sefa sınıfının saadet zincirini parçalayıp atmak, yetmese de bu halk düşmanlığına bir tokat atmak için.