'Gökçek tarihi mahalleyi TÜRGEV'e mi verecek?'

Ankara'nın sembol mekanlarından, cumhuriyet tarihinin ilk toplu konut alanı olan Saraçoğlu Mahallesi, uzun süredir ranta direniyordu. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Üzüntü verici bu durum nedeniyle çok kaygılıyız. Saraçoğlu’nun Büyükşehir’e devredilmesi, alanın bugünlerde ismi sıkça zikredilen TÜRGEV’e verileceğine dair kaygılarımızı artırıyor” dedi.

Ankara'nın sembol mekanlarından, cumhuriyet tarihinin ilk toplu konut alanı olan Saraçoğlu Mahallesi, uzun süredir ranta direniyordu. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan karakuş Candan, “Üzüntü verici bu durum nedeniyle çok kaygılıyız. Saraçoğlu’nun Büyükşehir’e devredilmesi, alanın bugünlerde ismi sıkça zikredilen TÜRGEV’e verileceğine dair kaygılarımızı artırıyor” dedi.

Ankara'nın eski "devlet mahallesi" olan Saraçoğlu, son dönemde bakanlıklarda alt düzeydeki bürokratlar için lojman olarak kullanılıyordu. Bahçe ve etkileyici mimarisiyle Ankaralıların gözdesi mahalleye ilk ve ağır darbe, önce yollarının minibüs yolu haline dönüştürülmesiyle vurulmuştu.

"MAHALLE ABLUKA ALTINA ALINDI"

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Saraçoğlu Mahallesi’nin Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesinin büyük üzüntü verici olduğunu belirterek, Saraçoğlu Mahallesi’nde ikamet eden son insanın da çıktıktan sonra mahallenin artık abluka altında olacağına işaret etti.

Candan, “Saraçoğlu, kamusal yaşantımız olmaktan çıkarılacak. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde herkesi Saraçoğlu Mahallesi’ne sahip çıkmaya, Gezi’nin yıldönümünde bu konuda herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz. Saraçoğlu mahallesinin ranta kurban edilmemesi kamuya kazandırılması için Başkent Dayanışması Bileşenleri olarak mücadeleye devam edeceğiz” diye konuştu.

SARAÇOĞLU'NDA 5 HAZİRAN'DA EYLEM VAR

Candan, “Dünya Çevre Günü olan 5 Haziran Pazar günü saat 12.00’de Başkent Dayanışması olarak Konur Sokak’ta buluşacağız ve Saraçoğlu Mahallesi’ne yürüyeceğiz. Saraçoğlu Mahallesi’ne sahip çıkmak için, basın açıklamasını da Saraçoğlu Mahallesi’nde gerçekleştireceğiz. Cumhuriyet’in kültürel mirasına sahip çıkan herkesi 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde Saraçoğlu’na sahip çıkmaya davet ediyoruz” dedi.

"SARAÇOĞLU MAHALLESİ EL Mİ DEĞİŞTİRİYOR?"

Candan, Saraçoğlu’nu Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devrine ilişkin şunları söyledi:

Dün itibariyle Saraçoğlu Mahallesi’nde Namık Kemal Ortaokulu’nun kapatılacağına dair gelen bilgiyle öğrenci velilerinin eylemi gerçekleşti. Biz de ona destek verdik, eylemden sonra kaymakamla görüşmeye gidildi. Kaymakamla görüşmeye giderken, kaymakamlığın yanındaki sokakta iş makinelerinin bir hareketlilik içinde olduğunu gördük ve yerinde tespit etmek istedik. İki kişi alana girdik. Saraçoğlu Mahallesi’nin kaymakamlığın olduğu sokak tamamen işgal altında emniyet güçleri tarafından kullanılıyor. Çöpler toplanıyor yaklaşımıyla ahşap kapılar, panjurlar ve kiremitler sökülmüş durumda yani yıkılmadan önceki içler acısı son durumunu gördük. Durumu koruma kuruluna anlattık. Koruma Kurulu Başkanı artık Saraçoğlu Mahallesi ile Büyükşehir Belediyesi’nin Koruma Uygulama ve Denetim Büroları’nın (KUDEB) ilgileneceği bilgisini verdi. Birinci derece kentsel SİT alanı olan ağaçları, alanını tamamı tescilli olan bir noktada Koruma Kurulu Müdürü'nün böyle bir açıklama yapması oranın el değiştirdiğine ilişkin şüpheler oluşturdu.”

"KORUYARAK HALKA KAZANDIRILMALI"

Kaymakamla yapılan görüşmeyi de aktaran Candan, şunları kaydetti:

“Kaymakamla olan görüşmede ben de vardım. Kaymakam da Saraçoğlu Mahallesi’nin Büyükşehir Belediyesi’ne devredildiğini söyledi. Kaymakam Saraçoğlu Mahallesi’ne ilişkin projenin içeriğini bilmemekle birlikte kaymakamlık, Namık Kemal Ortaokulu, kütüphane ve tüketici haklarıyla ilgili olan binaların kendisinde kalmasını talep ettiğini ancak herhangi bir görüşme ve bilgilenme olmadığını ifade etti. Bu da ikinci kuşku uyandırıcı durumdu. Resmi Gazete'de yayımlanan ‘Saraçoğlu Mahallesi’nin lojman statüsünün kaldırılarak ekonomiye kazandırılması için kamu kurumlarına yerel yönetimlere belediyelere vakıflara ve derneklere verilmesi kararı’na açtığımız dava devam ederken, böyle bir söylemle karşı karşıya kaldık. Başkent Dayanışması bileşenleri olarak hemen harekete geçtik. Çünkü Büyükşehir’e devredilen alanların başına neler geldiğini biliyoruz. AOÇ’de 2006 yılında plan yapma yetkisi Büyükşehir’e verilmişti, bugün aynı durumla Saraçoğlu Mahallesi karşı karşıya kaldı, kaygılıyız.”

"BÜFEKENT OLMASIN!"

Saraçoğlu mahallesi konusunda ise Ankaralıların da düşünceleri var: Ankaralılar mimari ve çevresel düzenin kesinlikle değiştirilmemesini, binaların aslına uygun restore edilmesini. Binaların hiçbir şekilde hiçbir çevrenin tekeline verilmemesini ve halka açık tutulmasını, Milli Kütüphane'yi de içine alacak biçimde sanatsal, kültürel faaliyetlerle değerlendirilmesini talep ediyor.
Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri de Saraçoğlu'nun aynı biçimde korunması ve sanatsal-kültürel mekanların yanısıra kahvehane, kafeterya ve restoran türü işletmelerin de yeralacağı bir kompleks haline dönüştürülmesinin düşünüldüğünü bildiriyor.

BİR SARAÇOĞLU ANALİZİ...

ANKA'da yer alan habere göre, Alman Goethe Institute'ye göre eski adıyla Saraçoğlu, yeni adıyla Namık Kemal Mahallesi'nin mimari özellikleri ve kısa tarihçesi şöyle:

"Saraçoğlu Mahallesi Yapım Yıllı: 1933-35 Yeri: Kızılay, Ankara Tasarım: Paul Bonatz Ankara’daki mesken bunalımını önlemek üzere 1944 yılında çıkarılan Memur Mesken Yasası uyarınca başlatılan bu konut grubu, II. Ulusal Mimarlık Akımının başkentteki önemli bir örneğini oluşturmaktadır. Mimar, 1920’ler Almanya’sının Siedlung anlayışını getirmeye çalıştığı yerleşmede, konut bloklarının yanısıra çocuk bahçesi, ilk ve ortaokul ve bugün İl Halk Kütüphanesi olarak işlev gören o zamanki sosyal binayı ortak kullanım için tasarlamıştır. Mahallenin yerleşme düzeni yapıldığı yıllarda eleştirilere hedef olmuş, topoğrafyaya uyumun başarılı olduğu, ancak yönlendirmenin iyi olmadığı ifade edilmişti. Bitişik nizamda, gruplaştırılmış değişik tip ve yükseklikte tasarlanan apartmanlarda iki, üç ve beş odalı, altı tip üzerinde planlanan 642 daire gerçekleştirilmiştir. Konut blokları bodrum üzerine iki, üç ya da dört katlıdırlar. Cephelerinin odalara tekabül eden kısımları dışa doğru, bazıları balkon olan çıkmalar yaparlar. Konutların dış biçimlenmelerinde 1940’lı yıllarda mimarların millî mimarlık arayışları içinde bir öneri çözüm olarak Sedat Hakkı Eldem tarafından ortaya atılan “Türk Evi” temasının yansımaları izlenmektedir. Geniş saçaklar, cumbaya öykünen destek üzerindeki cephe çıkmaları, pencere modülasyonları, sacdan yapılma kafes biçimli balkon korkulukları geleneksel Türk evinden alıntılardır. Ancak mimar Türk evinin plan düzenini bu konutlar için kaynak olarak görmemiş, hem bu nedenle hem mekân organizasyonu açısından ve de yapı ekonomisi ilkelerinin göz önüne alınmaması nedeniyle yapıldıkları yıllarda planları başarısız bulunmuştur. Goethe-Institut Ankara 2010."