Bir cambaza bak taktiği daha: Özel araçlarda sigara yasağı

Ekonomik daralma, sosyal devletin yok edilmesi, eğitim ve sağlığın kötüleşmesi daha ne kadar derinleşecek, kayıp kuşaklar bunların etkilerden nasıl kurtulacak derken, dün AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, partisine 'özel araçlarda sigaranın tümüyle yasaklanması, içenlerin cezalandırılması' talimatı vermesi gündeme düştü.

Meryem Vitni

Özel alanda tütün ürünü tüketme yasağının hukuksallığı başlı başına bir mesele. Bu konuyu bir yana koyup, söz konusu talimatı, Türkiye’nin tütün kontrolü uygulamasının çöküşü ile ilişkisi açısından ele almakta fayda var.

İktidar, 2008’den beri bireyde davranış değişikliğine odaklı önlemler ile arzı büyüten politikaları bir arada yürütmeye çalıştı. Sonuçta ulus ötesi tütün şirketlerinin saldırgan pazarlama faaliyetleri, politika müdahaleleri, yerli sermaye gruplarıyla kurduğu ittifaklar ile kayıt dışı piyasa güçleri galip geldi. Çözümsüz kaldıkça büyüyen bu sorunların en tipik örneği, AKP’lilerin bile dilinden düşmeyen kapalı kamusal alanda tütün ürünü tüketimi yasaklarındaki tavsamaların, ihlallerin kronikleşmesi.

DELİK DEŞİK MEVZUAT

Kamusal kapalı alanda tütün ürünü tüketim yasakları, "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun"da düzenleniyor. Kanun, Türkiye’de kamu hizmet binalarında, eğitim, kültür ve sosyal hizmet alanlarında, özel hukuk kişilerine ait iş yerlerinde, ikram işletmelerinde ve toplu taşıma araçlarında tütün ürünlerinin tüketimini yasaklıyor. Bu geniş çerçeveli yasak, "Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi"ne tamamen uygun. Bu bağlayıcı uluslararası sözleşmeye imza atan taraflar, bilimsel kanıtların tütün dumanına maruz kalmanın ölüm, hastalık ve sakatlıklara neden olduğunu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtladığını kabul ediyor ve kamusal alanlarda toplumu tütün dumanından tam korumak için gerekli yasal ve idari önlemleri alacaklarını taahhüt ediyorlar.

Ne var ki kanun, yıllar içinde kaynağı, gerekçesi belirsiz, bölük pörçük müdahalelere konu oldu. Örneğin, 2013’te yapılan bir değişiklikle, özel araçların sürücü koltuklarında oturanlara yasak geldi. Bu yasak eğer yol güvenliği açısından öngörüldüyse, yanlış kanun içinde yer alıyor. Yok tütün kontrolü amacıyla eklendiyse, bu hüküm altında araçtaki diğer herkes tütün ürünü tüketebileceği için ve varsa araçtaki çocuklar ve şoför dahil tütün tüketmeyen başka bireyler dumana maruz kalabileceği için, halk sağlığının korunması açısından hiçbir anlam taşımıyor. Zaten kimse tarafından da bilinmiyor ve uygulanmıyor. Bu tarz oksimoron hükümlerin yanı sıra tütün tüketimi üzerinde olumsuz etki yapabilecek bazı hükümler de kanuna sokuldu. Türkiye’nin örnek olarak gösterilen tütün kontrolü mevzuatı, gittikçe delik deşik hale geldi. Kanun söz konusu talimatın gereği yapılacak değişikliği artık taşıyamayacak halde.  

ESASSIZ UYGULAMA

Kapalı kamusal alanda sigara yasağıyla ilgili asıl sorun uygulama alanında. Yasağın 2008’de ikram işletmelerinde yürürlük kazanmasıyla uygulamanın genelge düzeyindeki mevzuatla yürütülmesi tercih edildi. Baştan itibaren, siyasi gidişata göre gaz-fren verilerek, yetkilerin, görev tanımlarının, sorumlulukların muğlak bırakıldığı mekanizmalarla yürütülen denetimler, sahadaki sorunların pekişmesine yol açtı. 2012’den sonra, kurumlar arası iş birliğinin de yok olmasının ardından, açılır-kapanır alanlı döneme geçildi ve "nargile kafe" furyası başladı. Denetim ve yaptırımlar iyice etkisizleşti. Bu zafiyetin, yönetsel kapasite eksikliği meselesi olmadığı, iddia edildiği gibi bir kültür meselesi hiç olmadığı, aksine siyasi tercihlerin sonucu olduğu açık.

Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü ve ABD Hastalık Kontrol Merkezi’nin ortak araştırması niteliğindeki, "2016 Türkiye Küresel Yetişkin Tütün Araştırması"nın sonuçlarına göre, yetişkin nüfusun yüzde 10,6’sı iş yerlerinde, yüzde 28’i kahvehanelerde ikinci el tütün dumanına maruz kaldığını ifade ediyor. "2017 Türkiye Küresel Gençlik Tütün Araştırması" sonuçları ise 13-15 yaş grubu öğrencilerin yüzde 51,8’inin kanunla yasaklanmış kapalı alanlarda tütün dumanına maruz kaldıklarını, yüzde 59,3’ünün okul içinde ya da bahçesinde tütün içen birini gördüklerini ifade ettiklerini gösteriyor. Türkiye’de milyonlarca çocuğun ve yetişkinin kamusal alanlarda kanunen gerekli koruma altında olmadığı bu resmi araştırmalarda ortaya konuyor.

TÜKETİM ARTIŞI

İzlenen siyasetin en önemli sonucu, Türkiye’de tütün tüketiminde gözlemlenen artış. Euromonitor verilerine göre, sigara tüketimi dünya genelinde düşüşe geçerken, 2017 itibariyle Türkiye, Irak’tan sonra sigara satışının en fazla arttığı ikinci ülke konumunda.

Yukarıda sözü edilen "2016 Türkiye Küresel Tütün Araştırması"nın sonuçları uzun süre açıklanmadı. Bilgi notu düzeyinde yeni açıklanan veriler ise oldukça çarpıcı. Türkiye’de 2016 yılı tütün kullanım sıklığı erkeklerde yüzde 44,1, kadınlarda yüzde 19,2 olarak saptanmış. Bu sonuçlar, aynı araştırmanın 2008 ve 2012 sonuçlarından daha yüksek. "2017 Türkiye Küresel Gençlik Tütün Araştırması" ise 13-15 yaş grubu gençlerde halen bir tütün ürünü kullananların, halen sigara içenlerin oranının iki katından fazla hale geldiğini gösteriyor. Öğrencilerin yüzde 17,9’u halen bir tütün ürünü kullanıyor (erkeklerin yüzde 23,2'si, kadınların yüzde 12,1'i). Resmi araştırma sonuçları, Türkiye’de tütün kullanım sıklığının ne yazık ki yükseldiğini gösteriyor.

Tüketimdeki tehlikeli yükselişi yasal sigara satışlarındaki artıştan da izlemek mümkün. Resmi verilere göre, 1980’de 57 milyar adet olan sigara satışı ulus ötesi tütün şirketlerinin Türkiye pazarına girmesinin ardından 1999’da 114,4 milyar adet ile zirve yapmıştı. Bu zirvenin ardından, 1996 tarihli "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun" uygulamalarının da etkisiyle, dünya trendlerine uygun olarak yaklaşık 10 yıl süreyle düzenli bir düşüş seyri izlenmişti. Ancak son 7 yılda artış trendi tekrar baş gösterdi ve 2018’de 118,5 milyar adetle ikinci ve daha yüksek bir zirve yaşandı. 2018’de yasal sigara satışları bir yıl içinde yüzde 11,6 oranında arttı. Üstelik son yıllarda kayıt dışı yerli üretim sigara muadilleri piyasası (sarmalık kıyılmış tütün ile dolgulu makaron) da yasal sigara piyasası ile eşanlı büyüyor. 

TOPLUM ETKİSİ

Özetlediğimiz bu resim karşısında, özel araçta sigara yasağı ne halk sağlığını korumak, ne de tüketim sorununu çözmek için ihtiyaç duyulan bir düzenleme değil. Aksine, temel sorunları çözümsüz bırakan, bunların üstünü örten göstermelik politikalar aslında daha fazla zarar veriyor. Halk sağlığı ilke ve amaçlarından uzaklaşmış, günlük siyasete hizmet eden, aldatıcı politikaların inandırıcılığı taraftarlar arasında da eriyor, “cambaza bak” taktikleri bıkkınlık veriyor. Buradan çıkacak toplumsal tepkinin bilimsellik ve sağlık hakkı temeline oturan bir tütün mücadelesine yönlendirilmesi gerekiyor.