Aladağ katliamı duruşması: Bilirkişi yangına 'iş kazası' dedi!

Adana'nın Aladağ ilçesindeki tarikat yurdunda 12 kişinin yaşamını yitirdiği yangınla ilgili davanın beşinci duruşmasına devam edildi. Duruşmada bilirkişi heyetinin raporunda skandal detaylar ortaya çıktı. Raporda, olay 'iş kazası', yaşamını yitiren yurt eğitmeni Fatma Canatan ise 'misafir' olarak gösterildi. Avukatlar, 'Çocuklar işçi değil. Bu utanca ortak olmayalım…

Adana’nın Aladağ ilçesinde Süleymancılar cemaatine ait yurtta meydana gelen faciayla ilgili davanın beşinci duruşması ailelerin beyanlarıyla devam etti.

AİLELER: VİCDANINIZ RAHAT MI?

Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre adalet isteyen ailelerin mahkeme başkanına sorduğu "Siz bir anne veya baba oldunuz mu?" sorusuna “Dosya üzerinden konuşun” yanıtı verildi. Bunun üzerine aileler, mahkeme heyetine “İlçe Milli Eğitim Müdürünü neden sormuyorsunuz? Hepsini tahliye ettiniz. Vicdanınız nasıl kabul ediyor?" sorularını sordu.

BİLİRKİŞİ RAPORUNDA SKANDAL İFADELER

Daha sonra konuşan müşteki avukatlar, bilirkişi raporuna itiraz ederek, raporu kabul etmediklerini ve yeni bir heyet atanarak raporun tekrar hazırlanmasını talep etti. Tutuklu dört sanığın “tali kusurlu” gösterilip tahliye edilmesine tepki gösteren avukatlar, bilirkişi raporunun hukuk eğitimi almamış teknik elemanlar tarafından hazırlandığını savundu. Mevzuatta “birinci ve ikinci derecede kusurlu” diye bir tabir olmadığını dile getiren avukatlardan Evren İşler, raporun mühendis ve iş güvenliği uzmanı gibi teknik elemanlar tarafından hazırlandığını vurguladı. 
 
YANGIN 'İŞ KAZASI', YURT GÖREVLİSİ 'MİSAFİR' OLDU 

Raporda olayın “iş kazası” şeklinde geçmesine itiraz eden İşler, raporda yurt belletmeni Fatma Canatan'ın misafir diye geçtiğini belirtti. İşler, “Çocukların İş Kanunu’ndan kaynaklanan hiçbir ilişkisi yok. 15 sayfası önceki raporların özeti, dört sayfa mevzuat, üç buçuk sayfalık bilirkişi raporu var elinizde. Delillerin değerlendirmesi aracıdır, delil değildir. Mevzuatımıza göre bilirkişiler kusur derecelendirmesi yapamaz" dedi. 

Sanık beyanları dışındaki beyanların dikkate alınmadığını ifade eden İşler, raporun çelişkili olduğunu söyledi. İtfaiye teşkilatının önce mevzuata uygun, daha sonra kusurlu bulunduğunu dile getiren İşler şöyle dedi: "Daha çarpıcı kamu görevlilerinin deneyim görevini yapmadığını, yurt açmaya izin verdiğini ve raporların özde olmadığını söylüyor, sonra da bazılarının 1'inci bazılarının 3'üncü derece kusurlu olduğunu söylüyor. ‘Asli kusurlu’ sorumluluğu çıkması gerekir. Dernekler yönetim kurulu kararı ile yönetilir başkan ve üyeler arasında sorumluluk farkı yoktur. Alınan ve alınmayan kararların tamamı yönetim kuruluna aittir. İddianamenin ‘taksirle’ işlendiğini söylüyor ancak biz ‘kast’ ya da ‘olası kast’ uygulanmasını talep ediyoruz." 

'KUSUR DEĞİL SORUMLULUK BELİRLEMESİ YAPILSIN'

Sanıkların yangını öngörmemelerinin mümkün olmadığını vurgulayan İşler, kusur belirlenmesine ihtiyaç olmadığını, sorumluluk belirlemesi yapılmasını istedi. Diğer avukatlar da, tutuksuz sanıkların tutukluluğuna karar verilmesini talep etti.

'BU UTANCA BİZLER ORTAK OLMAYALIM'

Avukat Can Atalay ise, raporun İş Kanunu'na bağlı olarak hazırlandığını belirterek, “Çocuklar işçi değil. Bu utanca bizler ortak olmayalım. Bilirkişi heyeti olmuş olabilir ama biz olmayalım" diyerek tepki gösterdi. 

Adana Barosu Başkanı Avukat Veli Küçük, olayın iddianamede geçtiği gibi “basit bir ihmal suretiyle ölüme sebebiyet verme” olmadığını belirterek, sanıkların tamamının “kasten öldürme”den tutuklanmasını istedi.

Ardından sanık avukatları, tutuklu müvekkillerinin tahliyesini talep etti.

İddia makamı ise, mütalaasında belgelere ve bilirkişi raporuna katıldıklarını belirterek, yeniden bilirkişi raporunun hazırlanmasının mahkemenin takdirine, itfaiye ile ilgili suç duyurusu talebinin reddine, tutuksuz sanıkların tutuklanması talebinin reddine ve tutuklu 2 sanığın ise tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. 

YURT MÜDÜRÜNDEN ÇOCUKLARI SUÇLAYAN SAVUNMA 

İddia makamının mütalaasına karşı savunma yapan tutuklu sanıklardan Cumali Ali Genç, yangında ihmalinin olmadığını savunarak, yurt ile ilgili her türlü denetimi yaptıklarını ve yurdun tüm tesisatının eksiksiz olduğunu iddia etti. Çocukların ve kendilerinin akıllarıyla oynandığını kaydeden Genç, çocukların yalan söylemeye zorlandığını ileri sürdü. Kendileriyle ilgili beyanların yalan olduğunu savunan Genç’in ara ara sesini yükseltmesi dikkat çekti. 

İddia makamının mütalaasına karşı savunma yapan sanık avukatları da, itfaiyenin ihmali olduğunu ve yurt müdürü ile yöneticilerin ihmalinin olmadığını iddia ederek, tutuklu 2 sanığın tahliyesini talep etti.

Tutuklu sanık İsmail Uğur ise, yaşlı ve hasta olduğunu belirterek, koğuştaki arkadaşlarının yardımıyla yaşamını idame ettiğini söyledi. Uğur, tahliyesini talep etti.

'HAK ADALET' VE 'İHMAL DEĞİL CİNAYET' SLOGANLARI

Sanık avukatlarının savunmaları ile devam eden duruşma salonu önünde bir araya gelen gençler sık sık, "Hak, adalet" ve “İhmal değil cinayet" sloganı atıyor.