Yapı Kredi çalışanları anlattı: Efe hepimize 'kral çıplak' dedirtti

Banka emekçileri, maruz kaldıkları baskıları ve ağır çalışma koşullarını anlattı.

Haber Merkezi

Depremzedelerin kredilerinin ertelenmesine dönük talebinden dolayı bir süredir işyerinde mobbinge maruz kalan Yapı Kredi Teknoloji çalışanı Efe Demir, geçtiğimiz günlerde uzun saatler çalıştırıldıktan sonra sinir krizi geçirerek camdan atlayarak intihar etmişti.

Bankadan yapılan açıklamada işyerinde mobbing uygulandığı kabul edilmezken Efe Demir'in ölümünden önce yöneticilerine attığı e-posta birçok meslektaşının duygularına tercüman oldu. Banka emekçileri, yaşadıklarını ve görüşlerini soL'a anlattı.

'İş yetiştiremiyorum ve mutsuzum demek yasak'

Eski bir Yapı Kredi çalışanı olarak bankada çalışırken neler yaşadın? çalışma koşulları nasıldı? 

Özge: Ben de Yapı Kredi Bankası'nın krediler bölümünden istifa etmiş eski bir çalışanıyım. Uzun çalışma saatleri, hafta sonu mesaileri, yöneticilerin iş, süre baskıları ve bazılarının histerik davranışları, devamlı çıkan acil işler ve yetiştiremiyorum demenin yasak olması, dayanamayanların üst üste istifaları ve fakat sanki her şey yolundaymış, herkes çok mutlu çalışıyormuşçasına üst düzey yöneticinin sosyal medya paylaşımları ve altındaki yöneticileri de bunu yapmaya zorlaması. Bir çok arkadaşımın bu sebeple fiziksel ya da ruhsal bozuklar yaşadığına şahit oldum. Ne yazık ki yaşadığımız sorunları dile getirmeye çalışınca da stres yönetimimizin kötü olduğuna, yöneticilik özellikleri gösteremediğimize, aslında bunun kendi başarısızlığımız sebebiyle olduğuna inandırmaya çalıştılar. Yapı Kredi deyince içeride sömürünün hat safhaya çıkmasına rağmen dışarıya ise Türkiye'nin aydınlık yüzlü kurumu imajı yansıtılan, birçok insanın da ne yazık ki buna inandığı, çelişki dolu bir kurum hatırlıyorum. İşin açıkçası bu kurumdan ayrıldığıma bir gün bile pişman olmadığımı ve şu an ne kadar haklı olduğumu tekrar anlıyorum.

'Artık emekçilerden korkmalılar'

Koç ailesi ve şirketleri sürekli olarak sermayenin 'çağdaş ve aydınlık yüzü' olarak gösteriliyor ülkemizde. Gerçekten böyle mi, senin düşüncen ve tecrübelerin nedir? 

Özge: Koç grubunun da, ne kadar büyük olursa olsun yegane amacı diğer sermaye grupları gibi kar elde etmek. Tek farkları Türkiye'nin en büyük sanayi gruplarından biri oldukları ve Türkiye kapitalizmini kuran ailelerden biri olmaları dolayısıyla toplumda kendilerine yönelik algıyı da nasıl yöneteceklerini çok iyi bilmeleri. Çeşitli sosyal sorumluluk projeleri, sözüm ona 'he for she' ile kadın çalışanlara destek verdikleri iddiası, içi boş bir Atatürkçülük ki AKP döneminde özelleştirmelerin en büyüğünü yapan ve en çok kar eden grup haline gelmiş olduğunu unutmamak lazım. Gezi'de Divan otellerini açmaları da o zaman beyaz yakalılar üzerinde büyük bir sempati yaratmıştı. Fakat artık beyaz yakalının bilinçlenmeye başladığına, çelişkileri gördüğüne ve bu göz boyamaya artık aldanmadıklarına inanıyorum ve bunu bizzat çevremdeki insanlarda görüyorum. Koç grubu ve diğer tüm sermaye grupları artık korkmaya başlamalı çünkü emekçi beyaz yakanın bu düzende çalışmayı kabul etmeyeceği bir dönem geliyor.

'Hayat dolu bir insandı, çalıştığım kurum adına utandım'

Dışarıya çok yansıdı ama banka içerisinde de konuşulmuştur mutlaka. Yapı Kredi çalışanı olarak haberi alınca neler hissettin? 

Onur: Haber medyaya yansımadan bir gün önce duyduk Efe'nin ölümünü, çok üzüldük. Tüm iş arkadaşlarımız aramızda bu konuyu konuştuk tüm gün. Bir taraftan şaşkındık, böylesine hayat dolu gözüken bir insan neden istifa değil de intihar etti diye… Sonra Efe'nin yazdıklarını okuma fırsatı bulunca anladık tükenmişliğini. Banka dışından insanlar bana bu konuyu sorduklarında herhangi bir sorumluluğum olmasa da çalıştığım kurum adına utanç ve suçluluk duydum.

'Bir araya gelmekten, tepki vermekten korkmamalıyız'

Yapı Kredi'de bir dönem çalışmış ya da hala çalışmakta olan insanlar olarak arkadaşlarınıza ve diğer banka emekçilerine neler söylemek istersiniz? 

Özge: Başka banka çalışanı arkadaşlarımın buna daha fazla maruz kalmaması ve bu çaresizlik içinde tek başına hissetmemek için bir araya gelmemizin şart olduğuna inanıyorum. Ben istifa ettim fakat bu bir çözüm değil, sonuçta çalışmak zorundayız fakat farklı bir kurumda da aynısına ya da daha kötüsüne maruz kalmayacağımızın bir garantisi yok. Bu sebeple dayanışma ön plana çıkmalı, bir araya gelmekten ve tepki vermekten korkmamalıyız.

Emre: Öncelikle bir banka emekçisi olarak Efe'nin ailesi ve sevenlerine baş sağlığı dilerim. Efe'nin haberini öğrendiğimde ben de binlerce banka çalışanı gibi üzüldüm. Sonrasında mektubunu okuduğumdaysa onu her gün yıpratan ve tüketen sistemi gördüm. Koskoca finans kurumu dedikleri Efe'lerin üstünde büyüyen, büyürken de Efe'leri tüketen yapının ta kendisidir.

Vefatından sonra taziye mesajı yayınlamayanlarınsa, haberler duyulunca marka değerine zarar gelmesin diye yaptıkları açıklamalar, haberi duyuran sayfalara attıkları mesajlar, "koskoca finans kurumları" için çalışanların da birer rasyodan ibaret olduğunun göstergesidir. Bunu tamamen değiştirecek olan ise, emekçilerin kendi çıkışını örgütlemesidir diye düşünüyorum.

'Efe hepimize 'kral çıplak' dedirtti'

Patronların Ensesindeyiz Banka Emekçileri Dayanışma Ağı adına da konuşan Tuğhan Çağlayan ise şu açıklamalarda bulundu:

"Öncelikle Efe'nin ailesine, sevenlerine ve tüm emekçilere tekrar başsağlığı diliyoruz. Bu olayın ve tüm sürecin başından beri takipçisiyiz ve olmaya da devam edeceğiz. Efe'nin yaşadıkları hepimizin yaşadıklarıdır, hesabını soracağız.

Efe arkadaşımız yaşadığıyla ve attığı mail ile, tüm banka emekçilerini ve toplumun bir kesimini bir anlamda kendi yaşadıklarını da sorgulamaya itti. Efe gibi üretmek için varını yoğunu ortaya koyan, kendi hayatından fedakarlıklar yapan emekçilerin daha fazla kar uğruna nasıl tüketildiklerine şahit olduk. Efe'nin ölümünde bütün arkadaşlarımız kendinden bir parça buldu ve aslında iş yerinde yaşadıklarımızla bu duygu halinden sadece bir nefes uzaklıkta olduğumuzu fark ederek hem üzüldük, hem de öfkelendik.

Bir diğer nokta da olayın Türkiye kapitalizminin yıldızlı pekiyi ailesi Koç'un bir şirketinde gerçekleşiyor olması. Onca reklama, toplumun algısını manipüle etmek için dökülen tonlarca paraya rağmen bu olayda maskeleri düştü, herkese 'Kral Çıplak' dedirtti. Depremzedeler için duyurulan bağışlar ve kampanyaların da gerçek yüzleri ortaya çıktı. Hala dikensiz gül bahçesi gibi gösterilmeye çalışılan bankalara dönük algı da çöktü.

Biz PE Banka Emekçileri Dayanışma Ağı olarak bu düzenin sessizleştirdiği, çaresiz hissettirdiği tüm banka emekçilerini bir araya getirmeye çalışıyoruz. İnsana değer vermeyen, kendi karından başka hiçbir şey düşünmeyen patronlara karşı emeğin ve emekçinin temsil ettiği değerleri yükseltmeye ihtiyaç var. Birbirimizin elinden tutacağız ki yalnız ve çaresiz hissetmeyelim, bir araya geleceğiz ki insanı çürüten, değersizleştiren bu düzenin karşısına emekçilerin seçeneğini çıkartabilelim. Tüm banka emekçisi arkadaşlarımızı bize ulaşmaya ve aramıza katılmaya çağırıyoruz."