Van Büyükşehir Belediyesi trafik işaretleri için gerekli uyarıları Kürtçe yazdı. 26 Temmuz gecesi bu uyarı yazılarının üzerine “Türkiye Türk’tür, Türk Kalacak” boyaması yapıldı. Büyükşehir belediyesi yaptığı açıklamada bunun bir ‘ırkçı bir saldırı’ olduğunu ve aynı gün yazının eski haline getirildiğini duyurdu.
Yazılamayı yapanların kim olduğu henüz resmi olarak açıklanmadı. Ancak Kısa Dalga’dan Ruşen Takva, yazılamayı yapanın 16 yaşında bir çocuk olduğunu dile getirdi ve o kişiyle röportaj yaptı.
Şüpheli, henüz Emniyet yetkilileri tarafından açıklanmadı.
Takva’nın haberine göre çocuk söz konusu yazılamayı yapmadan önce Van’da bulunan bir avukattan hukuki bilgiler aldığını ve yine olaydan birkaç gün önce TEM’de tanıdığı polise planını anlattığını, söz konusu polisin kendisine "Dikkatli ol, yakalanırsan da bir şey olmaz ama Van Büyükşehir Belediyesi biraz başını ağrıtabilir" dediğini iddia etti.
Kürtler ve Kürtçe ile alıp veremediğinin olmadığını söyleyen çocuk, DEM Partili bir ismin Van’daki il-ilçelerdeki sokak adlarını Kürtçe yapacağını söylemesine "karşı görüş" olarak bu yazılamaları yaptığını ileri sürdü.
Siyasi parti üyeliği var mı?
16 yaşındaki çocuk tek başına bu eylemi nasıl yaptığını Takva'ya şu sözlerle anlatıyor:
“Önce anne ve babamın uykuya geçmesini bekledim. Onlar uykuya geçtikten sonra bir arkadaşımdan beni yazılamayı yapacağım yere götürmesini rica ettim. Herkes uyurken sessizce evden çıktım ve gece saat 3 gibi oraya vardım. Yazılamayı yaptıktan sonra yine kimse uyanmadan eve geri geldim.”
Önceki gün arkadaşının yanına gider gibi olay yerine gittiğini, kamera cihazıyla tespit yaptığını ve bu sayede de yazılama yaptığı alanın kamerasız bir alan olup olmadığını tespit ettiğini anlatan çocuk, ülkücü siyasetçileri takip ettiğini söylüyor. "Siyasi parti üyeliğin var mı?" sorusuna biraz düşünüp sonra “yok” yanıtını veriyor.
Polise teslim olup olmayacağı sorulunca zaten polisle konuştuğunu ekliyor:
“Olaydan sonra polisler Van’daki evimize gitmişler. Ancak ben daha önceden 26 Temmuz gününe biletimi İstanbul’a kesmiştim. Böyle bir şey yaparsam yakalanma riskine karşı bunu önceden düşünmüştüm. Öyle de oldu zaten. Bana, polisin bir sıkıntı çıkarmayacağını ve bunu gösteriş için yaptıklarını sadece bir kere Van’a gelmeyeceksem bile İstanbul’da ayarlayacakları bir karakolda ifade vermem gerektiğini şayet Van’a geleceksem de Van’da ifade verebileceğimi söylediler. Evet. Hatta bir tık bana yardımcı olacaklarını söylediler. Zaten o polislerden bazıları tanıdıktı.”
'Polisler bana yardımcı olacaklarını söyledi'
Lise öğrencisi olan şahıs LGS’den 484 puan almış, polisleri tanıma sebebini şöyle anlatıyor:
“Ben yazılımcıyım, yaptığım bazı illegal şeylerden sonra Çocuk Şubeye birkaç defa ifade vermeye gitmişliğim var. Asayiş Şube’den ekipler eve gelmişler. ‘Korkmanı gerekecek bir şey yok. Milliyetçi duygularını anlıyorum, iyi yapmışsın. Kanın hızlı akıyor ama bu şeyler Doğu’da yapılacak şeyler değil. Biz sana olabildiğince yardımcı olacağız’ dediler.”
'TEM'de çalışan bir tanıdığım vardı'
Avukatı da olduğunu söyleyen lise öğrencisi, öncesinde yapacağı şeyin cezasını araştırdığını ve avukatıyla konuştuğunu da şu cümlelerle anlatıyor:
“Evet avukatım var ve ben bu olayı planlamadan önce bunun cezalarına hepsine baktım zaten. Bu olaydan 2 gün önce avukatımla konuştum. ‘Kamu malına zarar vermekten en fazla ceza alırsın’ dedi. ‘Onda da bu sprey boyanın yıkanarak geçebileceği göz önünde bulundurulacağı için hafifletici sebepler sunarız’ dedi. ‘Yine de çok uzatırlarsa AYM’ye taşırız ve orada Anayasa’nın 3’üncü maddesini sunduğumuz zaman direkt davayı biz kazanırız’ dedi.
Avukatın dediğinden sonra ben TEM’de çalışan bir tanıdığım vardı onu aradım ve planımı anlattım. Bana çok dikkatli olmam gerektiğini, yakalanırsam bir şey olmayacağını ama Van Büyükşehir Belediyesi tarafından başımın biraz ağrıtılabileceğini söyledi.”
TEM polisiyle nasıl tanıştı?
TEM polisiyle iletişiminin nasıl başladığınıysa şu sözlerle anlatıyor:
“Benim adını vermek istemediğim Etüt Merkezlerinde görevli olan bir hocam vardı. Onun eşi direkt TEM’de çalışıyordu. Beni bir gün Terörle Şube Müdürlüğü’ne götürdü ve orada arkadaşına da benim yapabileceklerimi, zekâmı falan anlattı. Orada TEM’in yüksek rütbede görevli olan birisiyle tanıştırdı. Numarasını falan aldık, ara sıra onunla da görüşüyoruz. Yani benim özel ders öğretmenimin eşinin aracılığıyla oldu.
Ben bilgisayar başında 3 yaşından beri tanışan ve her konu hakkında neredeyse bilgi sahibiyim. Şu an bunu söylemem belki çok etik değil ama samimiyetinize inandığım için anlatıyorum. O adam yani TEM’deki yüksek rütbeli kişi bir gün bana ulaştı. Adına Ahmet demek istiyorum. Ahmet bir gün bana ulaştı ve bir kamera kaydından tespit ettikleri şahsın fotoğrafını göndererek ‘Bizim bu çocuğu bulmamız gerekiyor’ dedi. Bana bunu gönderirken de bunu ‘sen bul’ diye göndermedi, ‘senin arkadaşın mı veya arkadaşlarından gören var mı?’ diye sormak için gönderdi. Ben de bu çocuğu tanımıyordum ama sistemine sızdığım Halk Sağlığı sisteminden alınan verilerden bana gönderilen fotoğrafı tarayarak çocuğun sistemdeki fotoğrafıyla eşleştirdim ve tüm bilgilerini ona attım.”
Lise öğrencisi son olarak gidip polise ifade vereceğini dile getiriyor.