UCM'nin Netanyahu ve Gallant'ı tutuklama kararının sonuçları ne olur? Dr. N. Sinan Odabaşı'na sorduk

Avrupa ülkelerinin hiçbirinin kararı uygulayacağına dair bir ifade kullanmadığına dikkat çeken Dr. Odabaşı kararın hukuki sonuçlarından bahsetmek için henüz erken olduğu görüşünde...

Haber Merkezi

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmasının ardından kararın uygulanıp uygulanmayacağı merak ediliyor.

ABD'nin karara karşı UCM'nin yetkisiz olduğunu iddia etmesi, mahkeme üyelerine yaptırım uygulama olasılığı da gündemde.

Altınbaş Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Dr. Nazım Sinan Odabaşı'na kararın hukuki ve siyasi sonuçlarının ne olacağını sorduk. Odabaşı kararın "eğer olacaksa" hukuki sonuçlarını konuşmak için henüz erken olduğu görüşünde. Ancak bu kararın hem Netanyahu ve Gallant hem de onlarla yakın ilişkideki ülkeler açısından siyasi sonuçları olacağını belirtti.

ABD mahkemenin yetkisini tartışmalı hale getirmeye çalışıyor

UCM'nin tamamlayıcı nitelik taşıyan bir uluslararası mahkeme olduğunu söyleyen Odabaşı "Yetki alanına giren dört kategorideki -soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları, saldırgan savaş suçu (barışa karşı suçlar olarak da bilinir)– suçların öncelikle işlendiği yerde yargılanması öngörülüyor" dedi.

Bunun mümkün olmadığı hallerde mahkemenin tamamlayıcı niteliğiyle devreye girip soruşturma yürütebildiğine ve yargılama yapabildiğine dikkat çeken Odabaşı ABD ve Almanya gibi Batılı devletlerin İsrail’in işlediği savaş suçlarına ve diğerlerine ilişkin olarak “bu konularda İsrail makamlarının yürütecekleri soruşturmaları beklemeliyiz” mealindeki açıklamalarının UCM’nin tamamlayıcı niteliğine yapılan bir atıf olduğunu belirtti.  

Odabaşı "Yani bir durun bakalım, İsrail çürük elmaları ayıklayıp adaleti tesis edecektir diyorlar ancak elbette hiç kimse, en başta kendileri, bu yoruma inanmıyor. Aslında UCM, tam olarak İsrail gibi, Roma Statüsü’nde yer alan suçlara dair hiçbir hesap verme mekanizmasının işlemediği örneklerde devreye girmek üzere tasarlanmış bir yapı. Dolayısıyla, en çok da İsrailli askeri ve diğer personelin işlediği suçları soruşturmak üzere yetkisini kullanması gerekiyor." dedi.

ABD ayrıca, Mahkemenin Gazze’de işlenen suçlara ilişkin yetkisini tartışmalı hale getirmeye çalışıyor. Burada, İsrail’in UCM’ye taraf olmamasını gerekçe olarak gösteriyor.

Bu yorumu uluslararası hukuk dersi alan bir üniversite öğrencisi yapsa sınavından düşük not alacağını söyleyen Odabaşı "Zira Filistin UCM’ye taraftır ve dolayısıyla Filistin topraklarında işlenen suçların soruşturulmasında UCM’nin yetkisi tartışmasızdır" diyor.

Washington Post’un Editoryal yazısındaki “UCM’nin, Rusya, Sudan ve Myanmar’daki savaş suçlarını çözüme bağlaması gerekiyor. İsrail’in hedef alınması bunu zorlaştırıyor” şeklindeki ifadelere işaret eden bunun ABD’nin ve “kurallara dayalı uluslararası düzen”in mantığını özetlediğine dikkat çekti.

'Hukuki sonuçlarından söz etmek için erken ama siyasi sonuçları olacaktır'

Odabaşı Netanyahu ve Gallant hakkında hazırlanan iddianamenin kabul edilmesi ve bunların hakkında yakalama kararı verilmesinin hukuki sonuçlarından bahsetmek için "eğer gerçekte herhangi bir sonuç doğacaksa" henüz erken olduğu görüşünde.

Ona göre bu kararın hem söz konusu kişiler açısından hem de onlarla yakın ilişkilerini sürdüren ülkeler açısından bazı siyasi sonuçları olduğunu da vurgulamak gerekiyor.

'Bazı seyahatler iptal edilebilir'

"İlk bakışta, Netanyahu ve Gallant’ın uluslararası seyahatlerini daha titiz planlamasının gerektiği düşünülebilir" diyen Odabaşı zamanında, eski ABD Başkanı oğul Bush’un ve onun Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in bazı seyahatlerini benzer nedenlerle iptal etmek durumunda kaldığına dair haberler geçildiğini hatırlatıyor.

Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı, Güney Amerika ülkeleri, Kuzey Afrika hariç kıtadaki birçok ülkenin de aralarında bulunduğu 124 ülke, UCM kurucu antlaşması olan Roma Statüsü’ne taraf ve bu nedenle, Mahkemenin emrini uygulama yükümlülüğü altında bulunuyor.

Hollanda hariç Avrupa ülkelerinin kararı uygulamayacakları açık

Ancak Odabaşı'na göre devletlerin, yüksek siyasetin etkisi altındaki konularda uluslararası hukuk yükümlülüklerini göz ardı etmesi hiç de nadir görülen bir durum değil:

"En azından Avrupa ülkelerinin, UCM’ye ev sahipliği yapan ve yakalama kararını uygulama doğrultusunda en güçlü açıklamayı yapan Hollanda hariç, yakalama kararını uygulamaya dökmeyeceği açık.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, UCM’nin bağımsızlığına, aldığı kararlara ya da uluslararası hukuka saygı gösterilmesi gerektiğini ifade eden Avrupa ülkelerinin hiçbirisinin yakalama kararını uygulayacağına dair bir ifade kullanmadığıdır.

Üstelik, açıklamaların satır aralarından böyle bir şeyin beklenemeyeceği de anlaşılmaktadır.

İsrail’e karşı çok daha eleştirel tutum alan diğer ülkeler açısındansa bu kararı uygulamaya dökmek, ABD’nin ekonomik ve siyasi yaptırımlarıyla karşılaşmaları sonucunu doğurabilir.

Yine de yakalama kararının, Netanyahu ve kısa süre önce görevden alınan eski savunma bakanı Gallant açısından prestij kaybı yarattığı söylenebilir."

ABD'nin 'Lahey İşgal Yasası' ve UCM'ye yaptırım olasılığı

ABD'nin UCM Antlaşması’na taraf olmadığı için zaten böyle bir yükümlülüğe tabi olmadığını kaydeden Odabaşı'na göre ABD'nin mahkeme üyelerine yaptırım içeren bir tasarıyı yasalaştırması da sürpriz olmayabilir:

"Üstelik, Antlaşma yürürlüğe girdikten hemen sonra çıkardığı (2002) ve kamuoyunda The Hague Invasion Act (Lahey İşgal Yasası) olarak da bilinen yasa, ABD başkanlarına, bir ABD personelinin UCM tarafından yargılanması durumunda “her türlü tedbiri” alma yetkisini sunuyor ve bu nedenle böyle adlandırılıyor. Trump’ın önceki başkanlık döneminde, Afganistan’da ABD’liler tarafından işlendiği iddia edilen bazı suçları soruşturmak isteyen Savcı Bensouda hakkında yaptırım kararı alındığını ve sonrasında göreve gelen ve halen görevde bulunan Karim Khan’ın bu soruşturmadan vazgeçtiğini görmüştük. Netanyahu ve Gallant hakkında verilen yakalama kararına karşı ABD’den yapılan resmi açıklamada bunun “temelden reddedildiği” ifade edildi ve buna bazı Kongre üyelerinin Mahkeme üyelerine yaptırım uygulanması yönündeki çıkışları eşlik etti. UCM tarafından soruşturma başlatıldığında Mahkeme üyelerine karşı alınacak yaptırım kararlarını içeren bir yasa tasarısı Kongre’ye gelmiş, ancak bu tasarı onaylanmamıştı. Senato’daki çoğunluğun Cumhuriyetçilere geçmesinden sonra böylesi bir tasarının yasalaşması sürpriz olmayabilir."