Trump tarifeleri: Dünya ticaretinde yeni müzakere masası

ABD Başkanı Trump’ın “Kurtuluş Günü” şovuyla açıkladığı ilave gümrük vergisi oranları, ülkelerle sadece ticaret ilişkilerinden ibaret olmayan bir müzakere döneminin açıldığını gösteriyor. ABD emperyalizminin bu eksende elinin güçlü olduğu alanlar kadar elinin zayıf olduğu alanlar da bulunuyor.

Haber Merkezi

ABD Başkanı Donald Trump, “Kurtuluş Günü” olarak ilan ettiği 2 Nisan Çarşamba günü çok sayıda ülkeye yönelik ilave gümrük vergileri açıkladı. 

185 ülkeyi kapsayan “karşılıklı tarifeler” listesinde halihazırda ABD’ye uygulanan gümrük vergisi oranları ve ABD’nin yeni uygulayacağı gümrük vergisi oranlarına yer verildi. En düşük yüzde 10 olmak üzere yüzde 50’ye ulaşan ilave vergi ilan edildi. 

ABD’nin genel ithalatında uygulanacak oranlar dışında otomotiv ve çelik başta olmak üzere bir dizi sektöre/ürüne daha yüksek oranlı ilave gümrük vergisi tanımlandı. Örneğin AB’den ithalatta uygulanacak gümrük vergisi oranı yüzde 20 iken, otomobil ithalatında uygulanacak oran yüzde 25 olarak belirlendi. 

Gümrük vergisi oranları nasıl belirlendi?

ABD’nin ticaret açığı verdiği ülkeler için ilave gümrük vergisi oranları ticaret açığı o ülkeden yapılan ithalata bölünerek hesaplandı. Ticaret fazlası veren ya da ticaret açığının yaptığı ihracata oranı yüzde 10’un altında kalan ülkeler içinse yüzde 10 oranı belirlendi. İlk grupta ABD’nin yüksek ticaret hacmine sahip olduğu ve yüksek ticaret açığı verdiği Çin, Endonezya, Vietnam, Kamboçya gibi ülkeler için yüksek oranlar ortaya çıktı. En yüksek ticaret hacmine sahip Çin’de daha önce uygulanan yüzde 20’ye ilave yüzde 34’lük ek vergi tanımlandı ve gümrük vergisi oranı yüzde 54’e çıktı. AB yüzde 20, Japonya yüzde 24 ile yine yüksek gümrük vergisi uygulanacağı ilan edilen büyük ticaret ortakları.

Yüksek ticaret hacmine sahip ülkeler dışında ABD ile ticareti ihmal edilebilir düzeydeki bazı küçük ülkeler, ada devletleri için de tamamen “hesaba dayalı” yüksek oranlar ortaya çıktı. Örneğin Madagaskar için yüzde 47, Norfolk Adası için yüzde 29 ilave gümrük vergisi ilan edildi. (Madagaskar’ın ABD’ye ihracatı 2024 yılında 400 milyon dolar civarındayken ABD’den yaptığı ithalat 100 milyon doların altında. ABD’nin devasa ticaret hacmi yanında çok düşük bir hacim söz konusu. Ancak ABD’nin Madagaskar’a karşı verdiği ticaret açığı ihracata bölünerek yüksek gümrük vergisi hesaplandığı görülüyor.)

İlave gümrük vergisi oranlarının bir bölümünün “otomatik” sonuç olduğu, detaylı bir analize dayanmadığı söylenebilir. Yine Madagaskar’dan örneklenirse ülkenin ABD’ye ihracatında öne çıkan ürünler arasında kahve ve kakao da yer alıyor. ABD açısından bu ürünlere ek vergi uygulamasının kendi iç tüketimini baskılamak ve genel olarak vergi gelirlerini artırmak dışında bir karşılığı bulunmuyor. Diğer yandan Çin başta olmak üzere Asya ülkeleri ve AB söz konusu olduğunda ABD’nin “ticaret savaşı” yöneliminin belirginleşmesinden bu yana detaylı hesapların çok ötesine geçen analizlerin yapıldığı, çok boyutlu bir stratejinin söz konusu olduğu söylenebilir. Ancak bu noktada da Trump’ın “Kurtuluş Günü” şovunun nihai olarak ABD emperyalizminin hegemonyasını güçlendirmeye yönelik çok boyutlu yaklaşımı çerçevesinde bir milattan çok bir adım olarak değerlendirilmesi doğru görünüyor.

Türkiye, görece düşük ticaret açığı verilen ülkeler kategorisinde yüzde 10 gümrük vergisi kapsamında. Ancak hem ürün bazında, örneğin çelikte yüzde 25 uygulanıyor, hem de Avrupa Birliği dolayımıyla Türkiye’ye yönelik etkilerin yüzde 10’dan fazla olacağı öngörülüyor. Bu eksende hızlı değerlendirme yapmanın güçlükleri bulunuyor. Özellikle vergilerin kalıcı olması durumunda AB’den, hatta Çin’den Türkiye gibi oranların daha düşük olduğu ülkelere üretim kayışları olması muhtemel. (Trump’tan kaynaklanan belirsizlikler, öncelikle ABD pazarına yakın ülkelerin bu tür kayışlarda öncelikli olması gibi nedenlerle yatırım kararlarıyla ilgili öngörüler için henüz erken olduğu söylenebilir.)

Meksika ve Kanada listede yok

Ticaret savaşı bağlamında Trump’ın hedef tahtasına yerleştirdiği, aslında bir tür “içeriye çekidüzen verme”nin parçası olarak düşünülebilecek, hem üretim hem de ticaret söz konusu olduğunda ABD ekonomisinin uzantısı haline getirilmiş iki ülke, Meksika ve Kanada, listede yok. 2020 yılında ABD ile yaptıkları ticaret anlaşması kapsamındaki ürünler dışındaki ürünler için yüzde 25 gümrük vergisi uygulanacak.

İlave gümrük vergilerinin daha standart görünen yüzde 10’luk bölümünün 5 Nisan’dan itibaren yürürlüğe girmesi, yüksek vergilerin ise 9 Nisan’dan itibaren uygulanması bekleniyor. 

Trump, 2 Nisan’da yaptığı konuşmada otomobillere yönelik uygulanacak yüzde 25’lik gümrük vergisinin gece yarısından itibaren geçerli olacağını söyledi. 

ABD hegemonyasını güçlendirme arayışı

ABD’nin emperyalist hiyerarşideki yerini koruma, hegemonyasını iktisadi olarak da güçlendirme arayışı şeklinde ifade edilebilecek hamlelerinin zemininde güçlü bir belirsizlik yatıyor. GSYH (Gayrisafi Yurt İçi Hasıla) olarak bakıldığında hâlâ dünyanın en büyük ekonomisi ABD, 2023 verilerine göre 27,4 trilyon dolarla dünya GSH’sinin yüzde 26’sına sahip. Ancak Çin’in 1990 yılında yüzde 1,5 olan payının yüzde 17’ye yaklaştığı ve önümüzdeki 15-20 yılda farkın kapanacağı, ekonomik ölçek olarak ABD’ye yakınsayacağı görülüyor. 

Hiç kuşkusuz ölçek tek başına yetersiz bir karşılaştırma kriteri. Ama ABD aynı zamanda büyük ekonomiler içinde imalat sanayi üretimi en zayıf ülke. Bu nedenle dünya imalat sanayi üretimindeki payı GSYH payının aksine Çin’in gerisine düşmüş durumda. Çin, dünya imalat sanayi üretiminden yüzde 32 civarında pay alırken ABD’nin payı yüzde 16 civarında. Daha önemlisi imalat sanayi katma değerinin ülke GSYH’si içindeki payına bakıldığında ABD’de bu oran yüzde 11 gibi düşük bir seviyede.

grafik

ABD, 2023 verilerine göre 1,1 trilyon dolarla dünyada en fazla ticaret açığı veren ülke. Dünya ihracatındaki payı yüzde 8,8, Çin’in ardından en fazla ihracat yapan ülkeyken yüzde 13,5 payla en büyük ithalatçı ülke. Trump’la agresifleşen ama 2008 krizine kadar geriye taşınabilecek artan korumacılık, imalat sanayi üretimini güçlendirme eğiliminden kimi sonuçlar alındığı görülüyor. Ancak ABD’nin üretimi “yerelleştirmesi”nin önünde hiç hafife alınmayacak engeller bulunuyor:

  • Her ne kadar başka ülkelere kıyasla imalat sanayi üretiminin GSYH içindeki payı düşük olsa da dünya imalat sanayi üretiminin yüzde 16’sını gerçekleştiren, hem kendi iç pazarı hem de dünya pazarlarındaki en önemli üreticilerden biri. İlave vergilerin getireceği maliyet artışlarının dış pazarlarda rekabet gücü kaybı, iç pazarda daralma yaratması olası. İthalatın tam boy ikamesi gibi stratejinin gerçekçi olmadığı, stratejik sektörlerde dahil olmak üzere bir dizi sektörde yeni üretim kapasitesi yaratma perspektifinin olamayacağı açık.
  • Sadece Meksika, Kanada değil Asya’dan Avrupa’ya dünyanın pek çok yerinde ABD’li tekellerin yatırımları mevcut. Yüksek ithalatın bir bölümü bu tekellerin başka ülkelerde yaptığı üretimlerin transferi. Yüksek teknolojili sektörler, bazı seçilmiş alanlarda, özellikle yeni kapasite yaratmaya yönelik yatırımların bir bölümünün içeriye çekilmesi hedeflense de tüm yatırımların ABD’ye geri dönmesi gibi bir perspektif iktisadi irrasyonalitenin dışında siyasi, askeri pek çok açıdan rasyonellik taşımıyor.
  • İlave gümrük vergilerinin ABD iç pazarını baskılaması, hem üretim hem ticaret kanallarında hafife alınmayacak sarsıntılar yaratması muhtemel.

Yukarıda işaret edilen noktalar Trump’ın el yükselttiği ticaret savaşında muhatapları arasına başka ülkeler kadar ABD’li tekellerin, her tür ticaret baronu vb., eklenmesi anlamına da geliyor. Devasa, karmaşık bir sistemin iyi yönetilemediği takdirde hedef ülkeler kadar, hatta daha fazla kendi tekellerine zarar verme olasılığı da bulunuyor.

ABD’nin uzun yıllardır dominant rezerv para sahibi ülke olarak ticaret açığını dış borçla finanse ettiği, üretim kanalına ek olarak finansman kanalıyla da dünyanın kalanından değer aktarımını gerçekleştirdiği biliniyor. “Kurtuluş Günü” tarifelerinin dünyada genel fiyat düzeyini/enflasyonu yükselteceği, ABD’nin bu yükselişi kendi lehine çevirerek açığın finansmanı konusunda ek olanak sağlayacağı yorumları yapılıyor. Ancak hem ABD’nin hareket alanını diğer oyunculardan bağımsız düşünmek hem de bir fiyat sarmalının kolay yönetilebileceğini söylemek için henüz erken.

Trump 'ticaret savaşı'nın tetiğini çekti mi? 185 ülkeye ek tarife getirdi, ABD müttefikleri 'müzakere' istiyor
tarifeler