TKP Deprem Takip Merkezi'nden sorular: ​​​​​​​'Yurttaşlarımızın durumunu merak ediyoruz'

TKP Deprem Takip Merkezi geçtiğimiz günlerde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı raporundaki verilere dikkat çekerek bir açıklama yayınladı.

Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partisi Deprem Takip Merkezi geçtiğimiz günlerde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) raporundaki verilere ve seçime hazırlanan Türkiye'de depremzedelerin durumuna dikkat çekerek bir açıklama yayınladı.

Açıklamada, "Bu insanlarımızın sağlık durumlarına, barınma koşullarına ilişkin tam ve net bilgiler neden yayınlanamıyor? Neden toplam can kaybının ve tıbbi ya da sosyal yönden etkilenen yurttaşlarımızın sayılarına ve durumlarına ilişkin resmi bir rapor yok?" denildi.

TKP Deprem Takip Merkezi, depremlerin üzerinden bir buçuk ay geçmiş olmasına rağmen ne doğrudan deprem bölgesinde ne de göç alan diğer illerde sağlıklı barınma koşullarının var olmadığı koşullarda ülkemizin seçime gittiğini de hatırlattı.

"YSK, on binlerce can kaybından ve milyonlarca insanın adres değiştirmesinden sonra elindeki verileri güncelleyemiyor" ifadesine yer verilen açıklamanın tamamı şöyle:

SORUYORUZ

Depremin üstünden geçen süre, bağlantılı bütün soruların yanıtlanmasına yetecek uzunlukta olmasına rağmen, 6 Şubat tarihinden bu yana yaşanan felaketin muhasebesinin halen yapılamamış olması anlaşılabilir değildir. Zaman geçtikçe hesabı verilmesi gereken yeni sorular ortaya dökülmekte, tablo iyiden iyiye içinden çıkılmaz hale gelmekte… Korkarız, akan giden günler iktidarın ipe un serme niyetini yansıtıyor.

Deprem Takip Merkezi olarak özellikle önümüzdeki süreçte toplumsal yaşamın sürdürülebilmesi için yanıtları zorunlu soruları sormaya, yanıtların takipçisi olmaya devam edeceğiz.

YURTTAŞLARIMIZIN DURUMUNU MERAK EDİYORUZ

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) tarafından 6 Mart tarihinde yayınlanan raporda, depremden etkilenen 11 ilin toplam nüfusu 31 Aralık 2022 tarihi itibarıyla Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre 14.013.196 kişi olarak belirtilmiş. Bunu biliyoruz.

Çalışma Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen hasar tespit çalışması sonucuna göre acil yıkılacak, yıkık veya ağır hasarlı kategorilerine giren toplam konut sayısı 518.009 olarak açıklanmış; orta hasarlı konut sayısının 131.577 ve az hasarlı konut sayısının ise 1.279.727 olarak tahmin edildiği yazılmış. Bu verinin de doğru olduğunu varsayalım.

SBB’nin raporu bu verilere dayanarak, deprem sonrasında 2.273.551 kişinin doğrudan barınma sorunuyla karşı karşıya kaldığını yazıyor. Aynı belgede Jandarma Genel Komutanlığı tarafında tahliye edilen veya kendi imkanları ile bölgeden tahliye olup gittiği illerde valilik ve kaymakamlıklara başvurarak kayıt yaptıran toplam kişi sayısının 1.971.589 olduğu da yazmakta.

Öte yandan devletin ancak bir ay sonra yayınlayabildiği deprem raporunda bir “maliyet tablosu” yer aldı. Toplam yıkım ve hasar, raporda sadece milyar TL cinsinden, sayılara yansıtılıyor. Depremden etkilenen 11 ildeki emekçilerse bu rapora, piyasa dışına düşmüş “insan sermayesi”nin ötesinde yansıtılmadı.

SORUYORUZ

14 milyon yurttaşımızdan 2 milyonu aşkını deprem yıkımından etkilenmiş. Ölü sayısının 50 bin olduğuna emin miyiz? Bu insanlarımızın sağlık durumlarına, barınma koşullarına ilişkin tam ve net bilgiler neden yayınlanamıyor? Neden toplam can kaybının ve tıbbi ya da sosyal yönden etkilenen yurttaşlarımızın sayılarına ve durumlarına ilişkin resmi bir rapor yok?

AFAD’ın Başarsoft firmasına sattığı ve “milli yazılım” olmasıyla övünülen Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi Projesi (AYDES) ürünü olan Bütünleşik Afet Yönetimi Platformu, neden kullanılmıyor?

AFAD açıklamaları hangi verilere dayandırılıyor, neye göre güncelleniyor? Rakamlar neden resmi raporlara yansıtılmıyor, depremlerin yıkımının insani boyutları neden saklanıyor?

Ülkemizin nüfusu ve yurttaşların güvenlik ve temel haklarından sorumlu Devlet birimleri mahalle, belde, köyler düzeyindeki idari sistemini neden devreye sokmuyor?

SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ NASIL KULLANILACAĞINI BİLMİYORUZ

Depremlerin üzerinden bir buçuk ay geçmiş olmasına rağmen ne doğrudan deprem bölgesinde ne de göç alan diğer illerde sağlıklı barınma koşullarının var olmadığı koşullarda ülkemiz seçime gidiyor.

Yurttaşlık haklarını düzenlemesi ve koruması beklenen sorumlu kurumlar, daha depremlerde yıkımın ve hasarın ne kadar can kaybına yol açtığını, depremden etkilenen yurttaşların sağlık durumlarını açıklayamıyor. Devlet, her ikisi de İç İşleri Bakanlığı bünyesinde bulunan ne afet ve acil durumların yönetimi için oluşturduğu AFAD ne de yurttaşlarının bilgilerini tuttuğu ve izlediği Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü üzerinden yurttaş bilgilerine ilişkin tek resmi deprem raporu yayınlayamıyor.

Seçimlerin düzenini ve güvenliğini sağlamakla yükümlü kurumsa Yüksek Seçim Kurulu. YSK, on binlerce can kaybından ve milyonlarca insanın adres değiştirmesinden sonra elindeki verileri güncelleyemiyor. En son 2019 yerel seçimlerindeki seçmen sayılarını biliyoruz. Ama değişiklikler yalnızca depremzedelerin zamanında beyanda bulunmalarına bağlı olarak güncellenebiliyor. Yani bütün imkanlara rağmen 1.535.332 Adana, 405.579 Adıyaman; 1.408.250 Diyarbakır; 419.071 Elazığ; 1.227.454 Gaziantep; 1.067.817 Hatay; 704.604 Kahramanmaraş; 87.320 Kilis; 561.708 Malatya; 362.759 Osmaniye ve 1.093.515 Şanlıurfa seçmeni olmak üzere toplam 8.563.409 seçmenin bilgileri belirsiz!

SORUYORUZ

YSK ve diğer ilgili devlet birimleri depremlerden etkilenen 11 ilde, muhtarlık, belde ve köyler düzeyinde seçmen bilgilerinin güncellenmesi ile ilgili herhangi bir çalışma gerçekleştirdi mi?

Deprem sonrasında, 11 ilden diğer illere 3 milyonu aşan sayıda göç gerçekleştiği bilgisi var, bu rakamların gerçek karşılıkları resmi olarak neden raporlanmıyor?

SBB’nin yayınladığı raporda, deprem bölgesinden tahliye olup gittiği illerde valilik ve kaymakamlıklara başvurarak kayıt yaptıran toplam kişi sayısının 1.971.589 olduğu açıklanmıştı. Bu kişilerin kaçı seçmen olmasına rağmen seçim hakkını kullanabilecek koşullara sahip? 

Daha toplam seçmen sayısını bilemediğiniz, milyonlarca seçmenin temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamadığınız, eğitimi, sağlığı, barınmayı, ulaşımı, haberleşmeyi kuramadığınız bir dönemde, ülke için bu denli kritik bir seçimin koşullarını nasıl tesis edeceksiniz? 

Deprem geçirmiş kaç seçmen kurumların çalışmaması yüzünden seçme hakkını kullanamaz duruma düşecek?"