Süleymancılar hakkında yeni gelişme: Cemaatin önceki liderinin ölümü hakkında soruşturma başlatıldı

Erdoğan'ın "ahtapot" söylemi sonrası operasyon başlatılan ve 4 üyesi gözaltına alınan Süleymancılar cemaatinin önceki liderinin ölümü hakkındaki soruşturma raftan indirildi. Ölen ismin yeğeniyse cemaatle ilişkili isim, şirket ve dernekleri ifşa ediyor.

Haber Merkezi

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İBB soruşturmasında "ahtapot"un bir kolu olarak işaret ettiği Süleymancılar cemaatine operasyonda düğmeye geçtiğimiz günlerde basılmış, Ankara’da cemaat üyesi 4 kişi gözaltına alınmıştı.

Gözaltına alınan isimler arasında yargı içindeki üst düzey bir bürokratın da olduğu öne sürülmüştü.

Henüz iktidar cephesinden detaylı bir açıklama gelmezken, 16 Mayıs'taki gözaltıların ardından başta cemaat mensubu eski AKP'li vekil Fatih Süleyman Denizolgun olmak üzere çeşitli çevrelerden isimler, şirketler sayılarak Süleymancılar hedefe alındı. Sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımların bir konusu da Fatih Süleyman Denizolgun'un amcası ve cemaatin eski lideri olan, daha önce bakanlık yapmış Ahmet Arif Denizolgun'un ölümünün şüpheli bulunup soruşturmanın yeniden açılmasıydı.

Ahmet Arif Denizolgun'un ölümü yeniden gündemde

Paylaşımların ardından Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığının Ahmet Arif Denizolgun’un ölümü hakkında "şüpheli" denilerek inceleme başlattığı öğrenildi.

Aydınlık'ın dün akşam saatlerinde duyurduğu habere göre, eski AKP'li vekil Fatih Süleyman Denizolgun ve MHP'li olduğu söylenen, daha önce Ayşe Ateş'i tehdit eden avukat Burak Bekiroğlu başsavcılığın konunun üzerine gittiğini bildirdi.

Denizolgun, "Amcamın cinayeti konusuyla ilgili olarak, terörist örgüt olan Kurişiilik sisteminin Adli Tıpta çevirdikleri filmlerle, fırıldaklarla ilgili olarak; geçtiğimiz aylarda Beykoz Başsavcılığımıza suç duyurusunda bulunduk. Başsavcılığımız dosyası incelemektedir. Kamuoyuna saygılarımla arz ederim" paylaşımını yaptı.

Bekiroğlu ise "Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık 2 ay sonra suikast sonucu öldürülen ve/fakat doğal ölüm süsü verilen, Süleymanlıların lideri Arif Ahmet Denizolgun cinayeti dosyasını meğer öncesinden yeniden açmış ve soruşturmayı derinleştirmiş. Soruşturma çok yönlü devam ediyormuş. Bu çok önemli bir durum" ifadelerini kullandı.

Savcılık 'şüpheli' dedi

Habere göre başsavcılık Ahmet Arif Denizolgun'un 7 Eylül 2016’daki ölümünü şüpheli olarak nitelendirdi.

Başsavcılığın hazırladığı bilgi notunda, "Ahmet Arif Denizolgun’un vefatının şüpheli olması sebebiyle başlatılan soruşturma kapsamında edinilen bilgiler ve belgeler şüpheli ölüm ihtimalini güçlendirmektedir" denildi.

45 yıldır Süleymancılar cemaati mensubu olduğunu belirten Rüstem Şahin isimli kişinin de Ahmet Arif Denizolgun, Hasan Arıkan, Mehmet Arıkan ve Burhan Candemir’in ölümlerinin araştırılması için savcılığa suç duyurusunda bulunduğu belirtildi.

'Alihan Kuriş devlet içerisinden gizli bilgi alıyor'

Erdoğan'ın işaret etmesi sonrası yaşanan gelişmeler bununla da sınırlı değil.

Cemaat içerisinden olduğu söylenen bir isim, yapıyla ilgili çeşitli bilgileri paylaştı, bazı isimleri ifşa etti. Aydınlık'taki habere göre 2000-2014 yılları arasında cemaatte yöneticilik yapan Erdal Arıkan isimli bu kişi savcılığa 50 sayfalık belge teslim etti. Cemaatin başındaki Alihan Kuriş'in cemaat yurtlarında yetişen bazı kamu görevlilerinden "zaman zaman gizli bilgi aldığını" söyledi.

Haberde Erdal Arıkan isimli kişinin "Kuriş’in devlet içinde nasıl yapılandığını, savcılığa anlattığına" yer verildi. Arıkan, Kuriş’in devlet içindeki adamlarından gizli bilgiler ve yardımlar aldığını, özellikle Emniyet’te çok sayıda adamının olduğunu iddia etti. Belgelerde Alihan Kuriş ve yöneticilerin cemaati nasıl yönettiği, devlet içindeki bağlantıları da ayrıntılı aktarıldı. 

Cemaatin önde gelen hocalarının 2016’da tasfiye edildiğini öne süren Arıkan, ülke genelinde cemaatin yurtlarında düzenlenen "sohbetlere", "namazlara" Emniyet’te görevli çok sayıda polisin katıldığına dikkat çekti.

b
2024 yerel seçimler sonrası Mersin'in Silifke ilçesinde Cumhuriyet Başsavcısı Seman Eskiler'in (arkadaki gözlüklü, takım elbiseli) Süleymancıların lideri Alihan Kuriş'in arkasında diğer cemaat mensuplarıyla birlikte ellerini önünde tutuşturmuş vaziyette fotoğrafının ortaya çıkmasıyla cemaat içi kavga yükselmişti. Süleymancılar’la fotoğraf veren başsavcıya soruşturma açılmıştı.

Cemaatle ilişkili şirketleri, dernekleri saydı

Savcılığa verilen dilekçede, Kuriş’e bağlı komisyonlarda görevli isimlerin, cemaatin kayıt dışı gelirlerini mavi renkli gizli defterlere kaydettiklerini söyleyen Arıkan, Afrika'da kurban yolsuzluğu yapıldığını belirtti ve cemaatin ilişkili olduğu dernek ve şirketleri saydı:

Hisar Hastaneleri, Arden Marketleri, Arden Kafe ve Restoranları, Arden Fc., Akdeniz Toros Et ve Tavuk, Fazilet Neşriyat, İsabet Okulları, Gülderen ve Kardelen Ana Okulları, Çamlıca Basım Yayın, İsabet Yayıncılık, Çamlıca Kitapevi, Hisar Turizm, Antalya Soğuk Hava Deposu (ANSO), Diversity ve Hedef Derneği.

Havalimanı ihalesinden milyonlarca lirayı kapmışlar

Cemaatin önceki lideri amcası olan, eski AKP'li vekil Fatih Süleyman Denizolgun da, cemaate operasyon başlatıldığı haberleri sonrası sosyal medya hesabında bir dizi isim paylaştı. Aralarında patronların ve avukatların bulunduğu söylenen ve özetle cemaatle işbirliği halinde iktidara karşı atılan adımların parçası olduğu ifade edilen paylaşımlarda bazı isimler öne çarpıyor.

Bunlardan biri 3. Havalimanı ihalesinde taşeronluk işi alan Şemsi Kopuz. Denizolgun, "Ali Erhan Kurişii kâğıt üzerinde ortak gösterilerek bedavadan 70 milyon TL'nin sahibi yapıldı" dedi.  Bir dizi patronun ismini sıralarken, Armina eşarplarının sahibi Mehmet Dursun'u da işaretledi. Başbakanken Ahmet Davutoğlu'nun, ondan önce de Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde Melih Gökçek'in danışmanlığını yapan Abdurrahman İlhan içinse "Cemaatin şirketlerine maliyeciler veya denetimciler geldiği vakit anında müdahale ederek, işi lehlerine çözer. Çok hatırlı yüksek mevkili tanıdıkları vardır. Bakanlıklarda çok tanıdıkları vardır. Süleymanlı olmadığı halde, Süleymanlı kılıfıyla her kapıyı açar" paylaşımını yaptı.

Cemaat iktidar desteğiyle göz önünde büyüdü

İmamoğlu ve İBB soruşturması üzerinden bugün "ahtapot" denilerek işaret edilen Süleymancılar cemaatinin büyümesine iktidar tarafından yıllarca göz yumuldu.

Uzun yıllardır şirketlerini büyüten, derneklerinin sayısını artıran, Avrupa'da ve Afrika'da ama özellikle de Almanya'da güçlenen cemaatin bu duruma gelmesi bürokraside yer edinmesi gizli atılan bir adım değil. Tesadüf de değil.

y
2016'da Adana'nın Aladağ ilçesinde Süleymancılara ait yurtta yaşanan yangında 11'i çocuk 12 kişi yaşamını yitirmişti.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ve kamuoyuna yansıyan gizli "Tarikatlar Raporu"nda da cemaatten bolca söz ediliyordu.

Tarikatların tek tek incelenip uyarılarda bulunulan rapora "Bu yapıların yabancı istihbarat örgütleriyle bağlantıları incelenmeli" notu da düşülmüştü. Süleymancılar içinse şöyle denilmişti:

"Cemaatin faaliyetleri günümüzde orta ve yükseköğretim öğrencileri için yurtlar, Süleymaniye Özel Eğitim Kurumları ve Kuran kurslarıyla devam etmektedir. Yurt, kurs ve okulların finansmanı, sahip oldukları çok sayıdaki holding ve halktan toplanan yardımlarla karşılanmaktadır.

Süleymancıların, Kuran kurslarına Diyanet’in ismini kullanarak yardım topladıkları, cenazelerde para karşılığı Kuran okuma ve ıskat hususlarında da oldukça aktif davrandıkları bilinmektedir. Süleymancılarla ilgili olarak, onların, birtakım yabancı istihbarat örgütleriyle bağlantısı olduğu iddialarının ciddiye alınması ve yeni bir FETÖ ile karşılaşmamak için gerekli incelemelerin yapılması, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Zira uzun yıllar cemaat bünyesinde çalışmış, içyüzlerine vâkıf olduktan sonra onlardan ayrılmış olan ve cemaat içinde ‘Kozan imamı’ olarak bilinen Mustafa Akyıldız, oluşumun din anlayışı ve yapılanmasıyla ilgili oldukça ciddi iddialarda bulunmaktadır.

Buna göre, cemaatin Türkiye genelinde bölgeler bazında ‘kolordu kumandanlığı’ ismi altında yapılandıkları öne sürülmektedir. Cemaat hakkında dile getirilen bir başka iddia da 16 yıldır derin güçler tarafından kontrol altında tutulduğudur. 1980 darbesinden sonra arkadaşıyla hapse alınan Kemal Kaçar’ın, o dönemki MİT tarafından hapiste anlaşmaya zorlandığı, anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldığı söylenmektedir."

AKP iktidarı diğer cemaatleri olduğu gibi Süleymancıları da yıllarca besledi büyüttü. Şimdi siyasi anlaşmazlık nedeniyle "operasyon" yapmaya karar verdi. Bu durum Gülen cemaatinin "istisna" olmadığını, bu kirli yapıların tamamının aynı zeminde gelişip ülke topraklarına yayıldığını bir kez daha göstermiş oldu.

Erdoğan'ın 'ahtapot' açıklaması sonrası Süleymancılara operasyon: Biri üst düzey bürokrat dört kişi gözaltında
s