Süleyman Soylu'yu tanıyalım

‘At üzerinde duramayan ülkeyi de yönetemez’ dediği Erdoğan’ı ‘Türkiye’nin ilelebet ve ebedi başkanı’ ilan eden, işçileri, gençleri, kadınları; sokakta hakkını arayan kim varsa hedef alan, emniyeti ‘Cemaat’ten alıp Menzil’e teslim eden, tarikat şeyhinin cenazesine helikopterle giden, salgın sırasındaki kaos kararlarının altında imzası bulunan bir isim Soylu…

Haber Merkezi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, son dönemde kadına şiddet uygulayan iki polisi göreve iade etmesiyle, tecavüz suçlusu Musa Orhan’ın tahliyesi kararıyla, İstanbul Barosu ve TİP milletvekili Barış Atay’ı hedef alan açıklamalarıyla gündemde.

Soylu, 15 Temmuz sonrası İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturduğu günden bugüne attığı adımlarla sürekli tartışma konusu.

Şimdi Soylu’nun “siyasi kariyerine”, zikzaklarına, hedef gösteren açıklamalarına biraz daha yakından bakalım…

‘Zıkkımın kökünü göstereceğiz’ demişti…

“Başbakan kendisini padişah olarak görmek istiyor”, “At üzerinde duramayan ülkeyi de yönetemez”, “Bu hükümete zıkkımın kökünü göstereceğiz” diyordu Süleyman Soylu.

Bu sözleri daha sonra “Türkiye’nin ilelebet ve ebedi başkanı” ilan ettiği Erdoğan için söylemişti. O dönemde “heyecandan bayılan” bir genel başkandı, Demokrat Parti’nin başındaydı Soylu.

Sağın merkezi olarak görülen DYP’de başladı siyasi kariyerine. Orada gençlik kollarında görev aldı, 90’ların karanlık siyasetçilerinden Tansu Çiller’in gözdelerinden biri olarak anılıyordu.

Çiller’le başlayan kariyeri, yine bugünlerde Çiller gibi yolu Erdoğan’la kesişen Mehmet Ağar’la yön değiştirecekti.

Ağar’ın ANAP ve DYP’nin birleşmesi sonrası başına geçtiği Demokrat Parti’den istifası sonrası partinin genel başkanlığına seçildi.

Soylu’nun genel başkanlık koltuğuna oturduğu partide en büyük hedefi iktidar partisi AKP ve onun genel başkanı Erdoğan’dı.

Erdoğan’ı sürekli hedef alarak “ata binemeyen ülkeyi yönetemez” diyen Soylu, 2009 seçimlerindeki hezimet sonrası yapılan parti kongresinde son anda adaylıktan çekilme kararı aldı, bu görevden çekilmesinin hemen ardından da “kariyerinde” yeni bir sayfa açmak için yola koyuldu.

Sözlerinin diyetini ödedi, kariyerinde yükselişe geçti

Artık türlü hakaretlerle hedef aldığı partinin, AKP’nin bir parçası olmak istiyor, bunun için daha önce söylediği sözlerin diyetini ödemek için il il geziyor, 2010 referandumuna “evet” için çalışmalara başlıyordu.

“Tayyibi üzmeyen istatistikler kurumu”, “Erdoğan yolsuzluk çukurunun içinde”, “Erdoğan rantın babasını getirdi” sözlerini unutturmak için elinden geleni yapan Soylu, referandum performansından ancak iki yıl sonra AKP’nin kapısından girecekti.

Önce Ar-Ge'den Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Soylu, 2015’te Trabzon’dan milletvekili seçilip ardından Çalışma Bakanlığına gelecekti.

15 Temmuz’da “uçakta” olan Efkan Ala’nın ipi çekilince, 15 Temmuz günü TRT önünde poz veren, yandaş basın tarafından "darbe sırasında sokaktaki bakan" denilerek övülen Soylu, artık “kariyerindeki” en yüksek mertebeye çıkıyor, İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturuyordu.

Tarikatların bakanı…

Soylu, “ülkenin ilelebet lideri” ilan ettiği Erdoğan’ın talimatıyla 15 Temmuz sonrası birçok kritik operasyonun başında yer aldı.

Emniyet’te Cemaat’in tasfiyesi işlevini üstlenen Soylu, Gülencilerden boşalan görevlere özellikle Menzil tarikatının ve diğer tarikatların yerleştirilmesine de öncülük etti.

Menzil tarikatının devlet içindeki kadrolaşmasına ilişkin haberlere “Bir tane göstersinler görevi bırakırım” yanıtı veren, bu yanıtı sonrası ortaya çıkan fotoğraflar, basılan kitaplara karşın tek bir açıklama yapmayan Soylu, öldürülen Nakşibendi tarikatı şeyhi Abdülkerim Çevik için yapılan taziyeye katılmak için Mardin'den Bitlis'e helikopterle gidecekti.

İşçilerin, gençlerin, kadınların düşmanı

Kendisinden önce bu görevi yapan İdris Naim Şahin, Muammer Güler ve Efkan Ala’nın öne çıkan özelliğine de sahip bir bakan profili çizdi Süleyman Soylu. 

Bakanlığı boyunca işçilerin eylemlerini, kadınların sokakta şiddete karşı protestolarını, gençlerin eylemlerini düzenli olarak hedef aldı, sokağa çıkıp hakkını arayanları “terörist” ilan etti.

“Beni senin düzenin öldürür” diyen TIR şoförünün gözaltına alınmasıyla ilgili olarak, “Gariban olup olmadığına, arkasında bir niyet olup olmadığına ben bakarım” diyen bir isim Soylu.

Bu yönüyle de tipik bir sağcı profili çizen Soylu, patronların ve “ilelebet lideri” ilan ettiği Erdoğan’ın sözünden çıkmadığını her fırsatta gösterecekti.

Bir deprem ve Soylu’nun gerçek yüzü

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 41 yurttaşın öldüğü Elazığ depremi sonrası neredeyse her gün açıklamalarda bulundu, yaptıkları yardımları anlattı, görevlerinin başında olduklarını söyledi.

Aynı Soylu, sadece bir yıl önce, yine Elazığ’da meydana gelen 4,9’luk deprem sonrası yaptığı açıklamayı ise çoktan unutturduğunu sandı.

41 yurttaşın ölümünden birinci dereceden sorumlu olduklarını gösteren o açıklamasında şöyle demişti Soylu:

“Eğer 4.9 değil de 5.5 civarında bir şey olsaydı bu hasarlı binalarda insanlar oturmaya devam etseler, biz bunun sorumluluğunun altından kalkamayız. Biz bu bedeli ödeyemeyiz”.

O deprem oldu, AKP hiçbir önlem almadığı için 41 yurttaş yaşamını yitirdi. Soylu ise tipik bir AKP’li olarak “hesap ödemeyi” çoktan unuttu.

Salgın skandalı istifa getirdi, güç gösterisi yapıp geri döndü

Salgın sırasında alınan ilk sokağa çıkma yasağını, yasağa 2 saat kalan gece 22.00’da ilan eden Soylu, bu karar sonrası sokaklarda oluşan yığılmanın ve salgının yayılmasının sorumlusu olarak öne çıktı.

“Pelikan” ekibi olarak bilinen Berat Albayrak ve arkadaşları tarafından hedef alınan Soylu, daha önce de bir toplantıda omuz attığı Albayrak’ın baskısı sonrası kendi “güç gösterisini” yaptı, skandala dönüştürdüğü sokağa çıkma yasağı nedeniyle istifa kararı aldığını, kararı Erdoğan’a sunduğunu açıkladı.

Bu kararın ardından kendisine bağlı ekipleri sokağa döktü, göreve dönme çağrıları yapıldı. Kendisi lehine sosyal medya kampanyası da başlatan Soylu, Erdoğan’ın istifa kararını reddetmesi sonrası “güçlenerek” göreve geri döndü.

Soylu o günün ardından “agresif” açıklamalarına, artık gelenek haline gelen hedef göstermelerine vites yükselterek devam ederken, neredeyse her gün bir kurumu ve ismi hedef aldı, almaya da devam ediyor.