SÖYLEŞİ | Kadınlar anlattı: Okullar yeniden açılınca neyle karşılaştılar?

Pandeminin en mağdur kesimlerinden biri kadınlar oldu: Onlar veli, anne, öğretmen, emekçi... Okulların kapalı olduğu dönemde neler yaşadılar ve yüz yüze eğitim yeniden başlayınca neyle karşılaştılar?

Haber Merkezi

Pandemi boyunca okullarından uzak kalan çocuklar yeni eğitim yılında  okullarına, öğretmenlerine ve arkadaşlarına kavuştular. Ev işleri ve ailenin bakımını sıklıkla tek başına üstlenmek zorunda olan kadınlar, pandemide çocukların eğitimi işini de yüklenmek zorunda kaldı. Eğitimi kolaylıkla gözden çıkaran hükümetin okulları açma kararında, bu süreçte türlü zorluklarla baş başa bırakılmış olan ebeveynlerin yüz yüze eğitime geçilmesi konusundaki haklı ısrarının etkisi oldu. Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki Kadın Dayanışma Komiteleri’nden anneler ve öğretmenlerle pandemide eğitim sürecini ve yaşamlarına etkilerini konuştuk.

Pandeminin etkisinin en yoğun hissedildiği geçtiğimiz dönemdeki deneyimlerinizle başlamak istiyoruz. Okulların kapatılması alınan ilk önlemlerden oldu ancak beklenilenin çok ötesinde bir durumla karşı karşıya kalındı. Okulsuzluk sizin evlerinize nasıl yansıdı?

Sabriye (Akkapı KDK-Veli): Pandemiden dolayı okulların kapatılması hem ben hem çocuklarım için maddi ve manevi açıdan yıpratıcı oldu, daha doğrusu var olan sıkıntılarımız daha da katlandı dersem sanırım abartmış olmam. Çocukların dört duvar arasında psikolojileri bozuldu. Asıl sorunu online derslere katılımda yaşadık. Evde ne internet ne bilgisayar ne de tablet vardı bunlar yarın ne yiyeceğini düşünen bizim gibi aileler için lükstü zaten. Telefonumdan dersi takip etmeye çalıştı kızım. Çoğu zaman dersleri kaçırdık, internet paketimiz yetmiyordu. Artık yarın ne yiyeceğimizi değil derse nasıl gireceğimizi düşünmeye başladık. Resmen yalnız bırakıldık bu süreçte. Bu kadar mı zordu okulları açık tutmak?

Mehtap (Seyran KDK-Veli): Öncelikle geçen bir buçuk yılda uzaktan eğitimle çocukların birçok alanda eksiklerinin olduğunu bir veli olarak gözlemlediğimi söyleyebilirim. Bağlantı sorunları, öğretmenlerin uzaktan eğitimde her şeye hakim olamamaları, öğrencilerin bire bir eğitim kadar ciddiye alamamaları bu eksikliğin başlıca nedenleriydi. Evde çocukların eksiklerini bir veli olarak belirlemek çok zordu.

Ö. M. (Esat KDK- Öğretmen, Veli): Evler rutininden saptı. Öğretmen olarak öğünlerim bile yarım kaldı. Sürekli bilgisayar başında olma zorunluluğu fiziksel olarak da zarar verdi. Evdeki öğrenci hem ruhsal hem de fiziksel olarak yıprandı ve yoruldu. Bir anne ve öğretmen olarak ben de aynı durumdaydım.

Ayşegül (Doğukent KDK-Veli): Ben bir anneanneyim. Pandemide okulların kapanmasının ardından torunumun bütün sorumluluğu bana kaldı. Kızım özel sektörde çalışıyor. Gelirleri bir bakıcı tutmaya yetmiyor. Çocuk mecburen benimle kalmaya başladı, anne ve babasından uzak kalmak ruh halini olumsuz yönde etkiledi. Okul, ödev, ders gibi kavramlar birbirine karıştı.

Pelin (Seyran KDK-Veli): Evet, bizler kısa bir dönem okullar kapalı kalır diye düşünmüştük fakat 1,5 yıl okula gitmedi çocuklar. Okulu eve taşıdık. Bu durum hem çocukları hem anneleri yani bizleri hayli zorladı. Zoom üzerinden eğitim yetersiz kaldığı için evde onlara öğretmen olmak durumunda kaldık. Hadi biz ilkokul olduğu için bu durumu idare edebildik ama asıl önemli olan gelişme çağında,  paylaşma çağında olan çocuklarımızın tüm bunlardan mahrum kalmasıydı. Biz kadınların ve özellikle çalışan kadınların yükü iki kat daha arttı. Ev temizliği, yemek ,öğretmenlik, çocuk bakımı ve bir de ev ekonomisi için dışardan yaptığımız işler. Ama en çok çocuklarımızın bir arkadaş ve onunla oyun oynama özlemini derinden hissettik. Örneğin oğlumu spora götürüyorum ve çok heyecanlanıyor fakat onu asıl heyecanlandıran orada arkadaşlarının olması, onlarla vakit geçirecek olması.

Anlattıklarınız sanıyoruz tüm ülkede özellikle emekçi ailelerinde yaşananların özeti oldu.  İlk dönemlerde hastalık kaygısıyla çocuklarını okula göndermekten çekinenler olmakla birlikte son dönemde ebeveynlerden bir an önce yüz yüze eğitimin başlamasına yönelik ciddi bir talep yükseldi. Sizler yüz yüze eğitime geçiş ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Mine (Kocamustafapaşa KDK-Veli): Her yer açık, AVM'ler dolup taşarken, bu sadece bir örnek tabii ki, okulun kapanmasının felaket olduğunu düşünüyorum... Okul bizden topladığı paraları gerçekten temizliğe harcarsa, eleman alınırsa, veliler de evlerde hem kendilerini hem çocukları eğitirse okul kapanmadan pandemi bitebilir. Çünkü eğitimin telafisi olmuyor, okulun kapanmasını destekleyen bir veliyi anlamakta güçlük çekiyorum. Okul pandemi döneminde açıkken mecburen fedakarlık yapmak gerekiyor. Yani ekstra dikkat edilecek. Milli Eğitim Bakanı’nın bir okulun sınıfında neden bu kadar öğrenci olur diye düşünmesi gerek okul kapatmayı düşünmeden önce! 50 kişilik sınıfta, üç kişilik sıralardan ne bekleniyor? Temas olmadan yapılabilir mi? Bazı kesimlerin de okulların kapatılmasını özellikle istediğini düşünmeye başladım. Daha okulun açıldığı birinci gün okul kapanacak diye fısıltı gazetesi başladı.

Ö. M. (Esat KDK- Öğretmen, Veli): Yüz yüze eğitim bence de gerekli ancak okullarda bu konuda tam bir tedbirsizlik var. Aşı olmamış öğretmenler ve veliler mevcut. Bu ortam bilimsel bir yaklaşımdan uzak ve açıkçası bu da korkutucu.

Ayşegül (Doğukent KDK-Veli): Yüz yüze eğitimin şart olduğunu düşünüyorum. Gerekli önlemler alınmalı, ilk gözden çıkarılan okullar olmamalı. Okullarda gerekli önlemlerin alınmaması kaygılarımızı artırıyor. Okul sadece öğrenmek için değil çocukların sosyalleşmesi için de gerekli.

Pelin (Seyran KDK-Veli): Devlet ne yapıp edip biran evvel yüz yüze eğitime geçmeli dedi bir çok veli, gerekli önemlerin alınması gerektiğini söyledi. Bu zaten devletin önceliklerinden biri olmalıydı. Fakat biz biliyoruz ki diğer önemli birçok konuda olduğu gibi bu konuda gerekenleri yapmadılar. Eğitim en son önem arz eden konular arasında. Zaten okumasın diyorlar çocuklar. Kuran kursları açılsın, camiler açılsın, AVM’ler açılsın ama okullar kapansın diyorlar. Yüz yüze eğitim olmalı ama bilimsel çalışmalar ışığında, deneme yanılma ile değil. Veliler hala endişeli çünkü gerekli önemler alındı mı alınmadı mı bilmiyoruz.

Tam da sizin bıraktığınız yerden devam edelim.  Okullar açıldı ancak ne veliler ne öğretmenler rahatlayabildi. İlk haftaları geride bıraktık, okullarda neler oluyor?

Esma (Bayraklı KDK-Öğretmen): İzmir’de bu konuda büyük zorluk yaşıyoruz. Depremden sonra sağlam okul sayısı azaldı, çoğunda yıkılma kararı var. Biz iki ortaokul ve bir ilk okul olarak lise binasına geçtik. Lisedekiler de sıkıntı içinde çünkü şehrin dışında bir yere taşındılar. Sabahçılar 7:30’da başlıyor, öğlencilerin çıkışı ise 20:00’yi buluyor. Sınıf yetersizliğinden dolayı bazı şubeler kapandı, sınıflar kalabalıklaştı. Temizlik konusu ise ayrı bir muamma. 3500 kişilik okul hiç temizlik elemanı olmadan başladı. Okul açıldıktan sonra görüşmeler yapıldı, görüşmeye gelen bir sürü genç insan varken çok az sayıda ve işe hiç uygun olmayan, torpilli olduğunu düşündüğümüz kişiler alındı. Okulda doğru dürüst temizlik yapılmıyor yani.

Ö. M. (Esat KDK- Öğretmen, Veli): Yeni dönem biraz el yordamıyla ilerliyor. Hep bir belirsizlik var, çünkü kapanma her an söz konusu. Tam bir plansızlık hakim. Geleceğe güvenle bakamıyoruz.  Bu da rahatsız edici. Muhatap da bulamıyoruz ve bunun kendisi de tek başına bir sorun. Sağlıklı herhangi bir adım atılmadı, yeterince adım atılmadı. Gerçek bir açıklama da yapılmadı maalesef. Öğrenciler için de yeterli bir bilgilendirme yapılmadı.

Sabriye (Akkapı KDK-Veli): Okulların açılmasına sevindik ama okulların hali berbat. Her yer kirli, hizmetli yok, temizlik malzemesi bizden isteniyor. Ne yapacağımızı şaşırdık vallahi. Açılır açılmaz kayıt parası istediler küçük kızım için. Anaokuluna başladı bu yıl. 600 tl kayıt parası getir yoksa kayıt yapamayız dediler. Bu konuda hiçbir muhattap bulamadık. Zar zor ikna ettim kayıt için. Bir de elime ihtiyaç listesi tutuşturdular. Buna mecbur muyum? Her yıl bu stresi yaşatıyorlar bize. Bıktık artık. Okullar açıldı açılmasına ama sevinemedik bile.

Mehtap (Seyran KDK-Veli): Yeni dönem kaygılı ilerliyor. En büyük sorun sınıfların kalabalık olması. Yetkililerin bu sorunu çözüp eğitimle ilgili her şeye hakim olmalarını beklemek vatandaş olarak hakkımız diye düşünüyorum. Bununla ilgili gerçekçi çözümleri henüz göremedik. Çocuğum hasta olur mu, olur da bilmeden başkasına da bulaştırır mı ya da okullar yine kapanır mı gibi kaygılarım var.

Peki ya öğretmenler cephesinde neler oluyor? Uzaktan eğitim sürecinin öğretmenler açısından da pek çok sıkıntı barındırdığını biliyoruz. Yüz yüze eğitime nasıl hazırlandınız?

Ö. M. (Esat KDK- Öğretmen, Veli): Öğretmenler çok yalnız bırakıldı. Kendi kendimize bir şeyler öğrendik. Başlı başına bir alan olan uzaktan eğitim, tam ortasına atıldığımız bir deniz gibi oldu. Yaşı ileri olan öğretmenler kendilerini yetersiz hissetti. Üstelik teknik imkanları da biz kendimiz yarattık. Yüz yüze eğitim için de herhangi bir hazırlık yapılmadı. Direk başladık. Kalabalık okullar hijyen tehlikesi yaşıyor. Kaotik bir süreç bizi bekliyor.

Esma (Bayraklı KDK-Öğretmen): Ben özel eğitim öğretmeniyim, bir koridoru camla kapatarak yaptıkları bir bölüm var, bize orayı verdiler. Özel eğitim öğrencileri için tehlike barındıran bir yer. Mesela sürekli cama vuran bir öğrenci var sınıfta, camların önünü dolap gibi malzemelerle kapatmak zorunda kaldık. Havasız, sağlıksız, riskli ortamlarda çalışmaya devam ediyoruz.

Azize (Keklik KDK-Öğretmen): Öğretmenler uzaktan eğitimde sanılanın aksine çok zorlandılar. Öğrenciye ders anlatmak ona bir konuyu kavratmak bilgisayar karşısında oldukça zor oldu. Sınıf yönetimi konusunda da sıkıntı yaşandı. Bu süreçten sonra çok daha iyi bir hazırlık yapılmalıydı  öğretmen ve  öğrencinin yüz yüze eğitime uyum sağlaması için ancak hazırlıklar istenilen düzeyde olmadı.

Hem ebeveynler hem de öğretmenler yüz yüze eğitim sürecinde de kaderine terk edilmiş gibi görünüyor. Yeterince hazırlık yok, koşullar kötü, kaygılısınız ancak bir yandan da yüz yüze eğitimin sizin açınızdan vazgeçilmez olduğunu söylüyorsunuz. Bu durumda ne yapılmalı, bundan sonrası için neler düşünüyorsunuz?

Azize (Keklik KDK-Öğretmen): Belli ki biz bu sürecin de üstesinden kendimiz geleceğiz. Öğretmenler bir araya gelerek kendi hazırlıklarını kendileri yapmalı. Yüz yüze eğitime uyum sağlama konusunda uzmanlardan yardım alınabilir. Çeşitli etkinliklerle yüz yüze eğitim konusunda öğretmen ve öğrenciler motive edilmeli. Pandemi boyunca çocukların bakımını tek başına üstlenen annelerle önemli dayanışma örneği gösteren Kadın Dayanışma Komiteleri’nde bizim için de yapacak çok iş var.

Mine (Kocamustafapaşa KDK-Veli):  Okulların kapatılmasını değil salgını bitirecek önlemlerin alınmasını istiyoruz. Acilen ek sınıflar açılmalı, sınıfların sayısı azaltılmalı. Hâlâ aşı olmayan öğretmenler, veliler var. Hepimizin sağlığı ama en çok da çocuklarımız için aşı olmalıyız. Biz de KDK olarak bu konuda uzmanların desteği ile bilgilendirici toplantılar yapmayı planlıyoruz, çünkü bir çok insan doğru bilgiye ulaşamadığı, güvenemediği için aşı olmuyor.

Ö. M. (Esat KDK- Öğretmen): Yapılması gereken planlı ve bilimsel hareket etmek. Ancak örgütlenme ile olabilecek bir şey. Kadın Dayanışma Komiteleri bu süreçte bilgilendirme ve dayanışma konusunda pek çok şey yapıyor. Bazı semt evleri öğrencilere destek eğitimleri de veriyor. Bence bu yaygınlaştırılmalı. Ortak hareket etmek ve dayanışmak başlıca amacımız olmalı. Veli, öğretmen ve öğrenciler hem sorun hem de çözüm noktasında bir araya gelmeli.

Sabriye (Akkapı KDK-Veli): Bir yılı daha okulsuz geçiremeyiz, ne biz ne de çocuklarımız bunu kaldırabilecek durumda değiliz. Gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyoruz. Çocuklarımızın sağlıklı, güvenli bir ortamda okullarına devam edebilmesini istiyoruz.

Ayşegül (Doğukent KDK-Veli): Burada paylaştığımız tüm sorunların takipçisi olmak zorundayız. Okullara pandemi bahane edilerek veliler alınmıyor. Önlemleri tam olarak görmek mümkün olmuyor. KDK olarak kendi çevremizdeki okulların önlemleri yeterince alıp almadığını teyit etmeye çalışıyoruz. Birbirimizden haberdar olduğumuzda ve birlikte sesimizi çıkardığımızda sonuç alabiliyoruz. Yeter ki biz vazgeçmeyelim, çocuklarımıza, birbirimize sahip çıkalım. Ben son olarak velileri ve öğretmenleri dayanışma içinde olabileceğimiz ve birlikte mücadele edebileceğimiz Kadın Dayanışma Komiteleri’ne davet ediyorum.