SÖYLEŞİ | İBB Başkan Danışmanı Tonguç Çoban: TÜGVA işgalci durumunda

TÜGVA'nın, İBB ekiplerini polis zoruyla Büyükada İskelesi'ndeki binadan çıkartmasıyla ilgili soL'a konuşan İBB Başkan Danışmanı Tonguç Çoban, 'TÜGVA burada fuzuli işgalcidir' dedi.

Osman Serkan Düz

İstanbul Adalar'da Bilal Erdoğan'ın Yüksek İstişare Kurulu üyesi olduğu TÜGVA tarafından kullanılan Büyükada İskelesi’nin üst katı Şehir Hatları tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) devredilmişti. Binanın devrine TÜGVA itiraz edince mahkeme yürütmeyi durdurmuştu. İBB’nin mahkemeye itirazı sonucu yürütmeyi durdurma kararı iptal edilmişti.

Çarşamba günü İBB'ye bağlı zabıta ekipleri binanın tahliyesi için Büyükada İskelesi'ne gitti. Zabıta ekiplerini engelleyen TÜGVA üyeleri durumu polise bildirince İBB ekipleri polis ve TÜGVA üyelerinin zoruyla binadan ayrılmak zorunda kaldı. Adalarda polislerin amiri durumundaki Kaymakam Mustafa Ayhan'ın AKP'den aday olduğu ortaya çıkmış, adının çeşitli yolsuzluk iddialarına karıştığı basına yansımıştı.

TÜGVA’nın binayı üçüncü şahıslara da kiraladığı ve binada düğün, kına gecesi gibi organizasyonların yapıldığı da haberlere konu olmuştu. TÜGVA üyelerinin iskelede yaptıkları basın açıklamasında iddialar reddedilmiş, belediye işgalcilikle suçlanmış ve "TÜGVA'nın neyinden rahatsızsınız, dinini ve milletini seven bir gençlik yetiştirmesinden mi, onbinlerce gencimize Kuran eğitimi vermesinden mi?" denilerek tepki gösterilmişti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı Tonguç Çoban, Büyükada’da yaşananları ve sürecin nasıl ilerleyeceğini soL’a değerlendirdi.

Süreçle ilgili Adalar Kaymakamı Mustafa Ayhan ile bir görüşme sağlayabildiniz mi?

Tabii, biz sürekli görüşüyoruz. Zaten Adalar’ın daha önce fayton süreci, UKOME kararları yani Adalar’ın mülki idareyi de ilgilendiren konularında İBB ile eğer tüm ilçelerde olduğu gibi mülki idare ile ilgili bir konu varsa o temaslar zaten yürüyor. Kendisi zaten bildiğim kadarıyla hafta başı izindeydi ama çarşamba günü tekrar Adalar’a döndü. Onlar şunu söylüyorlar özetle, burada bir kiracılık ilişkisi olduğundan bu tahliye mahkeme sonuçlanana kadar gerçekleşemez gibi bir düşüncesi var. Biz de diyoruz ki o kiracılık ilişkisi bizim açımızdan yok. Büyükşehir açısından bir kiracılık ilişkisi yok. Şehir Hatları ile olan kiracılık ilişkisi de fesih yoluyla sona ermiş.

Kaymakam: Tahliye kararını geri aldık

Bizim açımızdan orada fuzuli işgal var. İşgalin sonlandırılmasının yolu da 2886 sayılı yasanın 75. Maddesine göre idare (İdare burada Büyükşehir Belediyesi) kaymakam yoluyla bu tahliyeyi yapar yönünde. Bizim bu yöndeki taleplerimiz zaten baki. Kaldı ki sayın Kaymakam daha önce ilk talebimizde bu tahliyeye yönelik gün vermişti. Daha sonra yürütmeyi durdurmayla bir aşamada bu durdu. Ancak bizim itirazımızla yürütmeyi durdurmalar iptal edildiği için verilen tahliye kararının devam etmesi gerekiyor. Yani normal idare hukukunda bunun böyle uygulanması gerekir. Kendisininse "Biz sonradan yaptığımız değerlendirmeyle bu tahliye kararını geri aldık. Bizi ilgilendiren boyutu yok idare olarak. Bu özel hukuktan kaynaklanan kiracılık ilişkisinin tahliyesiyle yürümesiyle gerekir" şeklinde bir yorumu var. Mahkeme böyle bir karar vermiş değil. İdarenin böyle bir kendisini mahkeme yerine koyarak karar vermesi doğru değil. Burada özel hukuk işlemiyor, İBB bir kamu kurumudur. Eğer tahliye yolu bugüne kadar kaymakamın bize tarih vererek sağladığı bir olay olsaydı zaten ortaya bu tablo çıkmazdı.

TÜGVA’lı ve AKP’lilerden "bina işgali sona erdi, defettik" gibi açıklamalar yapıldı. Şu anda son durum ne?

Burası İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kendi tapulu mülkü. Bir kurum, bir kamu kurumu; bir yerel yönetim kendi tapulu mülkünde işgalci olabilir mi? Böyle bir mantık olabilir mi? İBB’nin tapulu mülkünde bulunmasının hiçbir hukuki gerekçesi olmayan bir vakıf orada kalmaya gayret ediyorsa budur işgalcilik.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı Tonguç Çoban

'TÜGVA fuzuli işgalci'

Benim söylediğim hukuki bir terim. Onlar siyasi bir belagatle bunu söylemeye çalışıyorlar ama benim söylediğim hukuki bir terim. 2886 sayılı yasanın ilgili maddeleri der ki; bir kamu kurumunda, bir belediyede herhangi bir hukuki bağı bağlı kalmaksızın bulunanlar orayı fuzuli olarak işgal etmiş sayılırlar. Şu anda fuzuli işgalcidir TÜGVA. Kaldı ki Şehir Hatları kiracılığını feshetmiş. Şehir Hatları'nın bir bağı kalmadı orada, Orası şu anda Büyükşehir’in.

Kamu kurumlarının kiracılık ilişkisi ya ihale yoluyla olur ya da herhangi bir vakıfla, toplum yararına vakıfla. Bu da Meclis'ten geçen kararla bir işbirliği programına dayalı olur. Bunların hiçbirisi yok. Dolayısıyla bizim açımızdan Şehir Hatları aradan çıkıp bu alanı bize devrettiği için TÜGVA orada işgalcidir; çok açık ve net.

TÜGVA’nın binayı terk etmemesi hâlinde ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Dün Valilik'le bir görüşme oldu. O görüşmenin sonuçlarını bekliyoruz. Sayın Ekrem Başkan da dün Vali'nin kendisini aramasını beklediğini söyledi. Oradan gelen sonucu bekliyoruz. Görüşmeye hukukçular gitti, detaylarını ben bilmiyorum. 

Polisin tavrına dair yorumunuz nedir? Mahkeme kararını göstermenize rağmen hukuksuz bir karşı koymadan mı bahsediyorsunuz polis açısından? Emniyetle nasıl bir görüşme yapıldı?

Halkın polisi, vatandaşın polisi olması gereken polisin oradaki tavrını kabul etmek mümkün değil. Çünkü ben de oraya gittim ilgili genel sekreter yardımcımızla beraber. Polise "zabıtalarımızı zorla çıkarmasını hangi karara dayanarak yaptınız" dediğimizde bize bu talimatı kimin verdiği yönünde bir söz söyleyemediler. Hangi savcı? Şifahi karar da olsa bunun yazılıya dönüşmesi lazım. Hani yazılı karar? Bunu size hangi idari yetkili söyledi? Cevap yok... Hiçbir idari yetkili de "bu talimatı ben verdim" diyemedi. O zaman ne geliyor akla; TÜGVA polisi çağırdı ve kendisini korumaya aldırdı.

Biz o binanın Büyükşehir tarafından kullanılmasına yönelik her türlü hukuki süreç bizim lehimizdeyken ve orada gerekli düzenlemeleri yaparken, içerideki eşyalar bir güvence altına alınmak için dışarı çıkarılırken, TÜGVA’lı olduğu söylenen TÜGVA’nın toparladığı bazı gençler ve aynı zamanda polisin zorlamasıyla zorla oradan çıkarıldık. Doğrudan doğruya şu anda TÜGVA tarafından işgal altında orası.

Sabah Gazetesi yazarı Hilal Kaplan tahliye kararının olmadığını, olsa polisin tahliye edeceğini söyledi. Tahliye kararı yok mu?

İki türlüdür o iş. Bir, sizin özel bir binanız vardır, kiraya vermişsinizdir, kiracınızı çeşitli gerekçelerle çıkarmak istersiniz, borçlar hukukuna göre onun için mahkemeye gidersiniz. Mahkemeden süreci ilerletirsiniz. Mahkeme kiracının faslının düştüğüne karar verir. Siz de icra yoluyla çıkarırsınız. Bu başka bir süreç. Bu açıdan sürdürülürse bir tahliye kararını, kiracılık vasfının sonra ermesine yönelik kararı beklersiniz.

'Mahkemenin aldığı kararlar hukuki dayanaktır'

Bizim açımızdan süreç idare hukukuna göre yürümeli, idari işlemlerde ise idare doğrudan işlem başlatır. Tekrar söylüyorum burası İBB açısından kendi mülküdür. Kendi mülkü içerisinde bir işgalci vakıf bulunmaktadır. Bu "fuzuli işgal"i hukuki bir terim olarak kullanıyorum. Buna yönelik tahliye işlemi ise doğrudan idari bir işlem olarak yürür. Bir mahkeme kararı burada beklenmez. İdari işlem olarak önce ihtarname çekersiniz. İhtarnameye cevap vermezse kaymakamlık yoluyla tahliye istersiniz. Kaymakam tahliye günü verir ki, verdi bu süreçte. Daha sonra karşı taraf bunu mahkeme yoluyla durdurmasını talep edebilir. Mahkeme bu yürütmeyi durdurursa işlem durur. Son örnekte öncelikle işlem mahkeme tarafından durduruldu ancak sonradan yaptığımız itirazımızla yürütmeyi durdurma iptal edildi. O zaman o idari işlem devam eder. Tahliye süreci devam eder. Tekrar itiraz ettiler, o da reddedildi. İhtiyati tedbir olmadığına karar verdi. Mahkemenin onların itirazı üzerine aldığı bu kararlar zaten bizim tahliye işlemimizin arkasındaki hukuki dayanaktır.

İdari işlem ancak bir yürütmeyi durdurmakla durur. Onun dışında idari işlem yürür, tahliye işlemi yürür. Ve nihayetinde en son 25 Ağustos 2021 bizimde mahkemenin TÜGVA’nın İBB’ye yaptığı itirazı reddeden kararı, tahliyenin hukuki dayanağını oluşturmaktadır. Burada kaymakamlığın yapması gereken bu tahliye işlemini yapmakta Büyükşehir’e yardımcı olmaktır. Çok net bir biçimde 2886. Sayılı yasanın ilgili mahkemesi der ki idare bir fuzuli işgalci varsa bir taşınmazında bunu ilgili mülki idare yoluyla 15 gün içerisinde tahliye ettirir. Burada görevini yapmayan aslında mülki idaredir.

'Hilal Kaplan'ın beklediği tahliye kararı özel hukuka dayalı'

Hilal Kaplan’ın beklediği tahliye kararı özel hukuka dayalı. O şehir hatları ile kira sözleşmesi olduğunu varsayıyor. Oysa Şehir Hatları kira sözleşmesini feshetmiş. Burayı kamu kurumu olan İBB’ye teslim etmiş. İBB bir özel kişilik değil doğrudan doğruya bir kamu kurumu ve öncelikle kamu yararını göz etmek durumunda taşınmazlarını kullanırken. Bu taşınmazını yeniden kiralayabilir mi, kiralayabilir. Ama bu kiralamanın da yolu var. İçeride bir kiracı var, kiracılık vasfını sonuna kadar devam ettirir diye bir şey yok. O kiracılık vasfı sona erer. Bunun sona ermediğinin ispatı oradaki vakfa düşer. Onu da ispat edemediler bugüne kadar.

Bugüne kadar yaptıkları tüm başvurularda mahkemeler ihtiyati tedbir kararı koymadığı için kiracılık vasfının iddiası henüz kanıtlanabilmiş değil. Dolayısıyla kiracılık vasfı bizim açımızdan zaten yok. Bizim açımızdan işgalci. Hilal Kaplan iki hukuku birbirine karıştırıyor. Şehir Hatlarının kiracısı olarak devam etselerdi belki haklılardı. Şehir hatları zaten burayı bize devretmiş. Bizim kiracılık ilişkisi yürütmemizin de iki tane yolu var: Ya ihale yapacağız ya da Meclis'ten kararı geçirip bir iş birliği protokolü imzalayacağız. İkisi de olmadığına göre kiracılık vasfı sona ermiştir TÜGVA’nın. İBB açısından fuzuli işgal sebebiyle bulunmaktadır. Bunun tahliyesi de Kaymakamlık tarafından yapılmak zorundadır ilgili yasaya göre. Ve bu engellenmiştir; esas olan o.