SÖYLEŞİ | 'Barış ve halkların dostluğu ile birlikte adil bir dünya ancak emperyalizm yenildiğinde kurulabilir'

Dünya Barış Konseyi Yürütme Sekreteri İraklis Çavdaridis'le İsveç, Finlandiya ve Ukrayna gündemlerinin konuşulacağı NATO'nun Madrid zirvesi öncesinde barış mücadelesini tartıştık.

Haber Merkezi

Önümüzdeki hafta NATO'nun zirvesi gerçekleşecek. NATO yayılmacılık politikasını şiddetlendirirken Dünya Barış Konseyi Yürütme Sekreteri İraklis Çavdaridis'le barış mücadelesi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

29-30 Haziran'da bir başka NATO Zirvesi yaklaşıyor. Bu oldukça önemli çünkü Ukrayna'da savaşın başlamasından sonraki ilk zirve. Elbette NATO'nun bu savaştaki duruşu ana konu olacak. Bu savaşla yakından ilgili bir diğer konu da NATO'nun İskandinavya'ya, yani İsveç ve Finlandiya'ya genişlemesidir. Sizce bu konular nasıl değerlendirilecek?

NATO her zaman emperyalizmin silahlı kanadı olmuştur ve öyledir, hiçbir zaman savunmacı bir örgüt olmamıştır ve tarihi suçlar, savaşlar, darbeler ve işgallerle doludur. NATO, 1991'den beri istikrarlı bir şekilde Doğu Avrupa'ya doğru genişliyor ve ana rakiplerinden biri olan Rusya Federasyonu'nu askeri olarak daha da kuşatmak için Ukrayna'daki savaştan yararlanıyor. NATO saflarında genişlemesi ve güçlendirilmesi konusunda genel ve oybirliğiyle bir anlaşma var. Bazı ülkeler, NATO'nun ana akım stratejisine meydan okumadan NATO ile müzakere veya pazarlık yapma fırsatı görebilir. NATO, kimin başlattığına bakmaksızın Ukrayna'daki savaşı uzatmaya kararlı. NATO'nun Avrupa Birliği ile ortak stratejisi olan Avrupa-Atlantik ittifakı Madrid'de bir kez daha onaylanacak. Yukarıdakilerin tümü, Avrupa'daki halklar ve barışsever güçler için büyük endişe uyandıran konular.

Zirvenin gündemindeki tek konu Avrupa'daki durum değil. NATO'nun internet sitesine göre Çin de tartışılacak. Bu zirveden nasıl sonuçlar çıkabilir?

NATO, çıkarları ve hedefleri daha fazla pazar, daha fazla hammadde, etki alanı ve özellikle bu günlerde enerji ulaşım yollarını fethetmek olan büyük tekellerin ve çok uluslu şirketlerin çıkarlarına hizmet eden güçlü devletlerin gündemiyle uğraşıyor. Bir yanda ABD ile müttefikleri, diğer yanda müttefikleri ile Çin arasında şiddetli rekabet ve çelişkilere tanık oluyoruz. Aynı şekilde her kampın kendi içinde de çelişkiler vardır. Yükselen bir ekonomik güç olarak Çin, birçok kıtada varlığını artırıyor ve dünyanın en büyük ekonomisi olarak ABD'nin yerini alma arzusunu gizlemiyor. Dünya Barış Konseyi olarak kimi bahanelere dayanarak Çin Halk Cumhuriyet'ine yaptırım uygulanmasına, iç işlerine karışılmasına karşı çıkıyor, halkların çıkarını ve haklı mücadelelerini temel alarak dünyanın durumunu, Uluslararası Hukuk ve BM Yönetmeliğinin kurucu ilkeleri uyarınca yöntemsel biçimde inceliyoruz. Bize göre, halklar ve onların mücadeleleri yoksulluk, savaşlar ve sömürünün temel nedenlerine karşı mücadele etmek  için uluslararası bir tahakküm sistemi olan emperyalizmi hedeflemelidir. Barış ve halkların dostluğu ile birlikte adil bir dünya ancak emperyalizm yenildiğinde kurulabilir.

Zirve, gelecek dönem için ittifakın stratejik planını da şekillendirecek. Bu stratejik plandan ne beklenebilir?

NATO, 2030 ajandasını birkaç yıldan beri açıklıyor, “Dünya Şerifi” olma “hırslarını” gizlemiyor. NATO dünyanın her köşesinde ortaklıklar kurmuştur ve planları için dünyadaki yüzlerce yabancı askeri üs ağını kullanmaktadır. Ortadoğu, Latin Amerika, Asya ve Pasifik, Doğu Avrupa ve Afrika, ABD ve AB emperyalistlerinin operasyon sahnesidir. NATO, kendisini gezegenin herhangi bir köşesine kısa sürede askeri olarak müdahale edebilmek için hazırlıyor. Geçen yılki askeri harcama, dünyadaki açlık ve tedavi edilebilir hastalıklarla yüzleşmek ve ortadan kaldırmak için bu miktarın sadece yüzde 5'inin yeterli olacağı halde, dünya çapında 2 trilyon doları aştı. Tüm NATO üye devletlerinin hükümetleri, saldırgan NATO politikaları ve stratejisinden suçlu ve sorumludur. Dünya halkları NATO'dan ve Madrid'deki zirvesinden olumlu bir şey bekleyemez. Bu nedenle, tüm anti-emperyalist barışsever güçleri ve NATO ülkelerindeki insanları, ülkelerinin NATO'dan ayrılması ve ittifakın küresel ölçekte dağılması için mücadele etmeye çağırıyoruz.

Dünya Barış Konseyi son yıllarda NATO zirveleri konusunda daima etkin rol oynadı. Konsey Madrid zirvesine ilişkin bu kez ne yapacak?

Dünya Barış Konseyi (DBK) kuruluş günlerinden bu yana NATO'ya güçlü bir biçimde karşı çıktı. Geçtiğimiz 12 yıl içerisinde, pek çok yerdeki çeşitli NATO karşıtı gösterilerdeki ayırt edici ve görünür mevcudiyetinin yanı sıra Barışa-EVET, NATO'ya-HAYIR kampanyasını başlattı.

Madrid'de bu yılki varlığımız ve 26 Haziran'daki gösteri NATO'nun suçlarını ifşa etmeyi amaçlıyor. Ukrayna'da sürmekte olan savaş ile bağlantı içindeki NATO, ABD, AB küresel boyutları açısından daha genelleşmiş bir savasın devasa tehlikesini yaratıyor. Bizim açımızdan barış hareketi içerisindeki kimi güçlerin Avrupa Birliği'nin işbirlikçiliği ve silahlanması karşısında sesiz kalan, emperyalizm ile mekanizmalarını özdeşleştirmeyen, çağrılarında yalnızca ABD'yi hedef gösteren yaklaşımlarını gün yüzüne çıkarmak da bir o kadar önemli. Sonuç olarak DBK pazar günü Madrid'de, biricik “süper gücün” dünya halkları olduğu ve emperyalizmin yenilmez olmadığı iyimserliği içinde kaderciliği ve işbirlikçiliği alt ederek tutarlı anti-emperyalist ve barış sever güçleri kortej ve flamalarının ardında bir araya getirecek.