SÖYLEŞİ | Afgan gazeteci: Nüfusun yarıdan fazlası aç, çıplak ve işsiz

'Din ve emperyalizmin çıkarları hiçbir şekilde birbirine zıt değil. Emperyalizm için insanları cahil tutmaya ve kullanmaya, din gibi şeyler lazım. Taliban tam olarak bu görevi üstleniyor.'

Ali Mert Canel

15 Şubat 1989'da Sovyet ordusu Afganistan'dan çekildi. Bu çekiliş ve emperyalizmin yıllar süren talanı geriye dünyanın en talihsiz ülkelerinden birini bıraktı. Açlık, gericilik, savaş...

Afganistanlı gazeteci Fehim'le ülkenin dünden bugüne kısa bir fotoğrafını çekmeye çalıştık.

'Sovyet döneminde bugün de vardığını koruyan birçok temel çalışma yapıldı'

Sovyetler Afganistan'da bulunurken Afganistan ne durumdaydı? Ülkede sosyalist düşünceler nasıl filizlendi? 

Genel olarak Afganistan'daki Sovyet döneminde, birçok temel çalışma yapıldı. Bunlar halen varlığını koruyor. Birçok fabrika ve üniversite kuruldu. Yollar yapıldı. Kadınların özgürlüğü vardı. Sovyet döneminde yapılan binalar, yollar ve mekanlar halen ayakta.

Afganistan'daki Marksist fikirler ilk olarak 1960'larda halka açıldı ve ülkedeki ilk Marksist düşünce çevreleri Noor Mohammad Taraki, Babrak Karmal ve Mir Ghulam Mohammad Ghobar tarafından oluşturuldu.

Marksist fikirlerin Afganistan'daki etkisi, Amanullah Han'ın saltanatına ve Afgan Gençlik Grubu'nun oluşumuyla şekillenen İkinci Meşrutiyet Hareketi'ne kadar uzanmaktadır. Ancak herkesin hemfikir olduğu şey, Marksist sol fikirlere meyleden ilk entelektüel örgütün 1960'larda kurulduğudur. Bu çevrelerin ana işi kitap alışverişi, alınan dersler ve bilgi alışverişiydi. 

Bir süre sonra, aynı toplantılar Halkın Demokratik Partisi'nin kurulmasına yol açtı. Partinin kongresi 4 Aralık 1964'te gizli olarak yapıldı. 

'Afganistan toplumunun temel sorunu etnik ve ulusal çatışmalardı'

1964'teki kongreden sonra sosyalistler siyasete nasıl müdahil oldular? 

En başından beri, Halkın Demokratik Partisi birleşik bir parti değildi ve çok geçmeden üyeleri arasında temel farklılıklar ortaya çıktı. Sonunda da "Halk" ve "Bayrak" olmak üzere iki gruba ayrıldı. Halk Partisi Noor Mohammad Taraki, Bayrak hizibi ise Babrak Karmal tarafından yönetiliyordu. Halkın Demokratik Partisi iktidara geldiğinde, çatlak parti içinde kanlı bir tasfiyeyle sonuçlanmıştı.

Tahir Badahşi, Noor Mohammad Taraki ve Hafızullah Amin ile çatışan Halkın Demokratik Partisi'nin kurucularındandı. Aralarındaki farklılıklar, Tahir Badahşi'nin sonunda Halkın Demokratik Partisi'nden ayrıldığı ve Afganistan Devrimci İşçi Örgütü'nü (Saza) kurduğu noktaya kadar tırmandı.

Ulusal Baskı olarak bilinen bu örgütün üyeleri çoğunlukla Tacik'ti. Marksist fikirleri takip etmesine rağmen, Afganistan toplumunun temel sorunu etnik ve ulusal çatışmalardı ve grubun üyeleri, Peştunların Afganistan'ın diğer bölgelerinde "sefalet ve zorbalığa" neden olduğuna inanıyorlardı. Sonunda, Taher Badahşi tutuklandı öldürüldü.

27 Nisan 1978 darbesinden sonra Noor Mohammad Taraki Sovyet yardımıyla devlet başkanı oldu. Halk tabanı olmayan hükümet, her zaman Sovyet ordusunun Afganistan'a girmesini istedi. Amerika ve Batı yanlısı olan Hafızullah Amin, bir süre sonra cumhurbaşkanını öldürerek mutlak hakim oldu. Sovyetler, Amin'in Pakistan ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yaklaşmasından korkuyordu, 27 Aralık 1979'da Afganistan'a girdiler ve Amin ve akrabaları öldürüldü ve Babrak Karmal Sovyetlerin tam desteğiyle iktidara geldi.

'Gorbaçov'un ortaya çıkmasıyla Sovyetler'in Afganistan'a yönelik politikaları da değişti'

Mihail Gorbaçov'un ortaya çıkmasıyla ülkenin Afganistan'a yönelik politikaları da değişti. Kasım 1986'da Babrak Karmal istifaya zorlandı, Necibullah Afganistan Devlet Başkanı oldu.

Afganistan o sırada büyük ölçüde Sovyet ekonomik ve askeri yardımına bağımlıydı. Savaşın uzamasının getirdiği maliyetler ve SBKP liderliğindeki değişiklikler sonucunda 15 Şubat 1989'da son Sovyet askeri Afganistan'dan ayrıldı.

Nacib, yönetiminin başlarında şiddetli bir figürdü ve birçok rakibini öldürdü. Ancak sonlara doğru Sovyetler Birliği'nin Afganistan'dan çekileceğini hissettiğinde elini yumuşattı ve mücahidlere barış çağrısı yaptı. Ancak mücahidler İslam ülkeleri, Batı ve özellikle ABD tarafından desteklenerek her geçen gün daha da güçleniyordu ve onun koşulsuz teslimiyetini talep ettiler. Necibullah rejimini yenilgiye mahkum eden, mücahidlerin hükümet güçlerine karşı savaş alanında devam eden başarısı değil, Moskova'nın mali ve askeri desteğinin kesilmesiydi.

'Dr. Necibullah'ın gitmesine izin verilmedi'

Dr. Necibullah Afganistan için önemli bir karakterdi. Nasıl öldürüldü, bu tarihten sonra neler oldu? 

Dr. Necibullah, Birleşmiş Milletler'in kendisini iktidardan vazgeçmeye ikna etmesinin ardından BM'nin Afganistan Özel Temsilcisi'nin tavsiyesi üzerine Afganistan'dan ayrılmaya hazırlandı. 17 Nisan 1992'de Afganistan'dan ayrılmak isteyen Dr. Necibullah'ın uçmasına General Dostum'un güçleri tarafından izin verilmedi. Necib ayrıca doğrudan BM ofisine giderek orada beş yıl kaldı.

Taliban güçleri Eylül 1996'da Kabil kapılarının arkasına ulaştığında, Kabil içindeki savaşı felaket olarak gören Ahmed Şah Mesud (Tacik mücahidler ve Necib'in rakibi), Kabil'den ayrılmaya karar verdi ve ayrıca Dr. Necibullah'a Kabil'i terk etmesini söyledi. Ancak Taliban'ı kendi Peştunları olarak gören Dr. Necibullah ayrılmayı reddetti ve aynı BM ofisinde kaldı. 26 Ekim'de şafak vakti Taliban Kabil'e girdiğinde, önce BM ofisine gittiler. Dr. Necibullah ve kardeşi Shahpour Ahmadzai'yi kaleye götürdüler. İşkence edilerek öldürüldüler. Cesetleri Ariana Meydanı'ndaki kalenin yanına asıldı.

'Afganistan aynı yolda kalsaydı bugünün ileri ülkelerinden biri olacaktı'

Afganistan o zamandan beri çok değişti. Hayatımın dördüncü on yılına giriyorum. Çocukluğum, gençliğim hep savaş ve sefalet içinde geçti. Yine bazı şeyleri inceleme ve öğrenme fırsatım oldu. Bizden önceki nesil gibi biz de savaşta doğup büyüdük.

Afganistan iyi gidiyordu. Aynı yolda kalsaydı bugünün ileri ülkelerinden biri olacaktı. Ama bugün emperyalizm ve din sayesinde Afganistan uyuşturucu üreten ülkeler listesinin başında yer alıyor. En değersiz pasaportlardan birine sahip. Faşizm ve milliyetçilik Afganistan'ı parçalanmaya götürüyor. Okuma yazma bilmeme ve köktencilik zirveye ulaştı. Afganistan'da yaşayan milletler birbirlerinden nefret etmekte ve birbirlerini öldürmektedir.

'Afganistan nüfusunun yarısından fazlası aç, çıplak ve işsiz'

Sovyetler Afganistan'dan çıktıktan sonra neler değişti?

11 Eylül ve ABD'nin Afganistan'a gelişinden sonra herkes iyimserdi. Ancak bu iyimserlik uzun sürmedi ve insanlar yavaş yavaş sermayenin ve emperyalizmin gerçek yüzünü gördüler. Emperyalizm ve paralı askerleri Afganistan'ı paramparça etti ve onu ikiyüzlülük ve sefaletin savaş alanına çevirdi. Amerika Birleşik Devletleri ve kukla hükümetleri yüzünden yaklaşık 3-4 milyon eroin bağımlısı var. Afganistan nüfusunun yarısından fazlası aç, çıplak ve işsiz. 

'Herkes Taliban'ı eleştiriyor ama kimse Taliban'ın yaratıcısını, emperyalizmi eleştirmiyor'

Taliban'ın Afganistan'daki konumunu nasıl görüyorsunuz?

ABD müdahaleleri ve dini baskı nedeniyle artık gençler ülkeyi terk etmek istiyor. Kadınların evden çıkma hakları yok. İnsanlar kendi sakallarına ve saçlarına karar veremiyorlar. İnsanlar, yaşamın en temel haklarından mahrum. Müzik duyamıyorum. Giyinmeye bile ehil değiller. İnsanlar anadillerini konuşamıyor. Herkes Taliban'ı eleştiriyor ama kimse Taliban'ın yaratıcısını, emperyalizmi eleştirmiyor.

Din ve emperyalizmin çıkarları hiçbir şekilde birbirine zıt değil. Emperyalizm için insanları cahil tutmaya ve kullanmaya din gibi şeyler lazım. Taliban tam olarak bu görevi üstleniyor. Nefretim ve öfkem her zamanki gibi ABD'ye, emperyalizme ve Taliban'a.