Sokullu'da tarikatlar ve laiklik etkinliği

Ankara Sokullu Semt Evi’nde konuşmacı olarak Serpil Güvenç’in katılımıyla 'Tarikatlar ve Laiklik' başlığı altında gerçekleşti. 

soL - Ankara

Dayanışma Meclisi geçen yılın sonunda Türkiye’de sosyalizmin güncelliğine ilişkin bir tartışmayı emekçi halka taşımaya karar vermişti. Günümüz Türkiye’sinde yaşanan sorunların sosyalizmde ilk elden nasıl çözüleceğine ilişkin söyleşiler Türkiye’de önemli yaygınlığa ulaşan Semt Evi ve İşçi Evleri’nde yürütülüyor. 

Etkinliklerin bir yenisi 15 Ocak Pazar günü Ankara Sokullu Semt Evi’nde, konuşmacı olarak Serpil Güvenç’in katılımıyla “Tarikatlar ve Laiklik" başlığı altında gerçekleşti. 

Etkinlikte açılış konuşmasını Sokullu Semt Evi adına Deniz Aksoy gerçekleştirdi. Aksoy konuşmasında: “Dünya şairi, komünist şair bizim de yoldaşımız Nâzım Hikmet’in adını anmadan geçmek doğru olmazdı. İyi ki bu dünyadan Nâzım Hikmet geçti” dedi.

'Tarikatlar toplumsal farklılaşmalarla ortaya çıkıyor'

Açılış sonrası sözlerine başlayan Güvenç, ilk bölümde şunları söyledi:

"Şu anda AKP hükümeti için tarikat koalisyonu diyebiliriz. Tarikatlar el ele kol kola girmişler ‘Cumhuriyet Türkiyesi’ diye birşey bırakmamışlar. Bunun anlamak için geçmişe bir bakmak lazım. Biz bugünlere nasıl geldik? Bunun ekonomik, siyasal ve toplumsal koşulları nedir? Sadece Türkiye’de mi bu kadar din ağırlıklı doğma ağırlıklı bir muhafazakarlık var? Anti komünizmle, Türkçesi emek düşmanlığı ile nasıl bir ilişkisi var? 

Müslümanlıkta şeriat anlayışında siyasal iktidar çok önemli. Şerit devlet olmadan ayakta kalamaz. Hem bir siyasi eylem olarak, hem de tanrıya hizmet ettiklerini düşünüyorlar. Tarikatlar toplumsal farklılaşmalarla ortaya çıkıyor. Şeriat güncel hayatın pratiğinin toplumsallaştırılması oluyor. Çok dünyevi çünkü. Darülhârp diye birşey kabul ediyorlar. Bir yerde Müslüman olmayanları Müslüman yapmak. Mesela Cumhuriyet Türkiyesi darülhârp. İslami yönetim yok. Şeriat yok. Cumhuriyet var. Buna karşı mücadele ediyorlar. 

'Halk yurttaş artık ümmet değil'

Cumhuriyet ne yapmış? Cumhuriyet padişahı halifeyi ortadan kaldırmış. Toplumsal yaşamdan dinin çıkarılması. Egemenliğin gökten yere inmesi, ulusun özgür birey olan yurttaşları yönetimde olacak diyorlar. Halk yurttaş artık ümmet değil.

İşçi sınıfının temel çelişkisi patronlar ve düzenledir. Din unsurunun sınıfsal eşitsizlikleri görmezden kıldırması öne çıkıyor. Patronla işçiler namazda beraber duruyorsa işçiler patronla arasındaki sömürü ilişkisini göremez hale geliyorlar. 

'24 Ocak kararları tarikat sermayesinin dünya finans kapitaline bağlanmasını sağladı'

Orta Doğu ve Kuzey Afrika özellikle de OPEC ülkelerinden sermaye akışını sağlamak istenmişti. İslami sermaye Türk finans sektörüne Aralık 1983’de yani ANAP'ın hükümeti döneminde yürürlüğe giren bir kararname ile kurulan "özel finans kurumları" aracılığıyla eklemlendi. Bu eklemlenme doğrudan dış yatırımları teşvik ederek iç piyasaları genişletmeyi hedefleyen bir politikanın ürünüdür. 24 Ocak kararları, petro-İslam sermayesinin ülkeye gelişi, tarikat sermayesinin dünya finans kapitaline bağlanmasını sağladı. Asker desteğinde, ABD destekli Suudi sermayesi, Türk İslamcılarını, kimi tarikatları ve özellikle RABITA örgütünü kullanarak girdi.

1980 başında Bülent Ulusu hükümeti bir tarikatçı profesörü, Nevzat Altıntaş'ı Cidde'ye gönderiyor. İslam Kalkınma bankası bünyesinde bir enstitü kurmayı başlattı. atmıştan fazla uzman yetiştiriyor bu ekonomi için. Türkiye'nin üyesi bulunduğu İSEDAK (İslam Konferansı Örgütüne Bağlı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Komitesi) Evren'i başkan seçti.

Korkut Özal MSP milletvekili 1980 başlarından itibaren Al Baraka Türk adıyla petro-dolar sermayesinin Türkiye'ye akışını sağladı. İslam bankası danışmanı oldu ve sonra İslam finans kurumlarının Türk şirketlerine eşit haklar elde etmesini kolaylaştıran yasa değişiklikleri yapıldı. Özal petro-İslam'ın girişi için özel yasalar çıkarttı. Faisal finans ve Al baraka Türk, Türk iflas yasasından muaftır. İslam Kalkınma Bankası'nın vergi muafiyeti genişletildi.

ABD destekli Arap-İslam sermayeciler Türkiye'ye aktılar. Özel finans grupları (bankalar) Suudi, Kuveyt, İran firmaları geldi.

'Bu koşullarda buna karşı mücadele edeceğiz'

Bize görev olarak neyi getiriyor? Ne yapmamız gerekiyor? Önemli olan o. Küçücük çocukları tarikatların eline bırakabilir miyiz? Her gün kadınlar öldürülüyor. Kadınlara karşı verilen bir savaş haline geldi. Bu kadınlar Afganistan'daki gibi evlerine mi tıkılacaklar? Şeriat kurallarına göre mi yaşayacaklar?  Eşit yurttaş olmayacak mı kadınlar? Bu ne biçim iş? Bu nasıl bir yaşam? Altı yaşındaki çocukların kafasını kapatıp Kuran kursuna götürüp tecavüz etmek yaşam mıdır? Onları bu ülkedeki yaşam hakkı bu mudur? Biz buna razı olmak durumunda mıyız? Yani okullarda mantığı kaldıracaksınız, felsefeyi kaldıracaksınız, sosyolojiyi kaldıracaksınız sabahtan akşama kadar ne idüğü belirsiz adamlar imamlar getirip, bizim çocuklarımızın kafasına kefen gibi şeriat mı saracak? Bu mudur? Ben şahsen buna evet diyemiyorum. Bunu kabul etmem mümkün değil. Bu koşullarda buna karşı mücadele edeceğiz. ‘Tarikatlar kapatılsın’ diyeceğiz. İkinci bir cumhuriyet kuracağız. Ve bu kurduğumuz cumhuriyet bir emek cumhuriyeti olacak. Bu emek cumhuriyetinde kadınlar,  gençler, çocuklar, işçiler özgür yaşayacaklar. Bu cumhuriyet ilk cumhuriyet gibi geri dönüşü olmayacak. Çünkü sosyalist bir cumhuriyet olacak. Emeğin cumhuriyeti emekçilerin kurduğu bir cumhuriyet olacak. 

'Türkiye’deki emekçilerin sesini duyuran Sosyalist Güç Birliği olacak'

Ben Sosyalist Güç Birliği’nin imzacınlarındanım. Bugün Türkiye’nin kurtuluşu için benim düşündüğüm çıkış yolları Sosyalist Güç Birliği ile örtüşüyor. Çok büyük görünüyor ‘Millet’, ‘Cumhur’ falan diye. Ama çok küçük görünsek de temsil ettiğimiz güç çok büyük. O seksen üç milyonluk Türkiye’deki emekçilerin sesini duyuran Sosyalist Güç Birliği olacak. Bu seçim ortamı karışık bir ortam. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Sosyalist Güç Birliği ne söylediği belli olan, önünü görebilen, emekçilerin çıkış yolu için gerçekten solun sosyalizmin, laikliğin, aydınlanmanın ne kadar önemli olduğunu sesini yükseltip herkese anlatmaya çalışan bir ittifaktır."

Etkinlik katılımcıların katkıları ile son buldu.