Raziye Oskay'ın 6 yıl süren mücadelesini avukatı anlattı: En büyük korkumu yaşıyorum

Mersin Kadın Dayanışma Komitesi 6 yıl boyunca tehdit ve tacize uğradığı Barış Can Uçuk tarafından katledilen Raziye Oskay'ın avukatı Işıl Akan ile görüştü.

soL - Mersin

Mersin'de 24 yaşındaki Raziye Oskay yaklaşık 6 yıl boyunca kendisini defalarca taciz ve tehdit eden, evine silahla saldıran ancak tüm taleplere karşın tutuklanmayan Barış Can Uçuk tarafından 10 Ocak tarihinde sokak ortasında silahla öldürüldü.

Mersin Kadın Dayanışma Komitesi Raziye Oskay'ın avukatı ve aynı zamanda Adalet Yüksekokulu'ndan hocası olan Işıl Akan ile görüştü. 6 yıldır süren en büyük korkusunu, en acı şekilde yaşamakta olduğunu anlatan Akan "Bu ‘kaybediş’i yeni ve güçlü bir mücadele aracı haline getirmezsek ne yazık ki sadece ağıt yaktığımız ile kalacak ve yarını yeniden üretmek için bir adım atmamış olacağız" dedi.

'6 yıldır süren en büyük korkumu en acı şekilde yaşıyorum'

Yaklaşık 6 yıldır Raziye Oskay’ın avukatlığını yapıyorsunuz uzun süren bir hukuk mücadelesi, ancak Raziye maalesef geçtiğimiz hafta sokak ortasında canice öldürüldü. Sanırım bu hukuk mücadelesi kaldığı yerden zorlu koşullarda devam edecek. Mutlaka Raziye’yi savunurken zorluklar yaşadınız bize bu zorluklardan bahseder misiniz?

Öncelikle ben, şu an sorularınızı yanıtlarken 6 yıldır süren en büyük korkumu yaşadığımı belirtmek istiyorum. Raziye nasıl 6 yıldan fazladır her gün evden çıktığında, evine dönerken veya her hangi bir yere giderken başına “bir şey” geleceği korkusu ile ve hep tedirgin olarak, hep önünü arkasını kontrol ederek yaşadıysa; ben de hep, bir gün basında veya sosyal medyada Raziye’nin fotoğraflarını görecek olmaktan veya Raziye ile ilgili sorulara cevap verecek olmaktan korkuyordum. Ne yazık ki bu korkumu en acı şekilde yaşıyorum. 

'Hocam tehdit ediliyorum'

Raziye’nin hukuk mücadelesi, benim için bir mesleki faaliyetten ziyade idi. Bundan 7 yıl kadar önce Adalet Meslek Yüksekokulunda öğrenci olduğu ve benim de Ceza Hukuku derslerine girdiğim dönemde bir gün yanıma gelerek, “hocam tehdit ediliyorum” dediği an ne aklımdan ne de gözlerimin önünden gitmiyor. O tarihten günümüze kadar Raziye’yi, kendisini “çok sevdiğini” iddia eden bir adamdan korumak için hem hukuksal olarak hem de bir kadın dayanışması ile mücadele ettik. Böyle uzun soluklu, yoğun ve yorucu bir mücadeleyi kaybettiğini söylemek de kabullenmek de ne yazık ki çok ağır ancak ne yazık ki kaybettik. Ancak bundan sonraki süreçte bu ‘kaybediş’ten bir umut üretmez ve bu ‘kaybediş’i yeni ve güçlü bir mücadele aracı haline getirmezsek ne yazık ki sadece ağıt yaktığımız ile kalacak ve yarını yeniden üretmek için bir adım atmamış olacağız…

'Hiç ara vermeyen örgütlü bir şiddetle karşı karşıyayız'

6 yıllık hukuki mücadele sürecinden biraz bahseder misiniz? Örneğin Raziye hakkında koruma kararları var mıydı? Bu cinayet göz göre göre mi geldi? 

Bizler, kadın cinayetlerinin münferit birer olay olmadığını, çoğu zaman evveliyatının olduğunu; “anlık sinir, çok sevmek, aşk” gibi kavramlarla açıklanamayacağını; aksine bu kavramların cinayetleri toplum nezdinde yumuşatarak, bir anlamda meşrulaştırdığını ısrarla söylüyor ve bu tip açıklamaları reddediyoruz. Kadına yönelik hiçbir şiddetin, ne haklı bir “aşk, öfke, anlık duygu patlaması” gibi duygusal bir gerekçesi ne de şiddeti meşrulaştıracak herhangi bir tahrik gerekçesi olabilir. Toplumsal algıda yer alan, kadını suçlamaya yahut kadına şiddeti meşrulaştırmaya yönelik her türlü kabule “ama”sız olarak karşı çıkmalı ve bu tür kabulleri külliyen reddetmeliyiz.

'Tutuklama taleplerimiz reddedildi'

Zira Raziye’nin bir kadın olarak senelerce verdiği mücadele de bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bu olayda da seneler boyunca sürekli artarak devam eden ve hiç ara vermeyen örgütlü bir şiddetle karşı karşıyayız. 2017 yılında şüphelinin, Raziye’yi hedef alarak evine silahla ateş etmesi ile başlayan süreç ne yazık ki bugün ölümünü konuştuğumuz bir şekilde sonuçlandı. Bu süreç içerisinde, şüpheli Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı, bir süre tutuklandı, akabinde bir çok kez savcılığa şikayet edildi, Raziye için koruma kararları alındı ancak hiçbir hukuki işlem şüpheliyi durdurmaya yetmedi. Bu süreçte evinden dahi çıkmaya korkan Raziye yaşadığı çaresizlikle, telefon numaralarını değiştirmek, sosyal medya hesaplarını kapatmak gibi izini kaybettirecek tüm önlemleri alarak İstanbul iline yerleşti ise de şüpheli birkaç ay sonra orada da izini buldu. Raziye artık, bu adamdan kaçamayacağını düşündüğü derin bir çaresizlik içerisinde idi. Sürecin çok kısa bir özetinden dahi, her gün artan sistematik bir şiddetin sonunda cinayetin göz göre geldiğini görüyoruz. Bu süreçte Raziye’nin can güvenliği olmadığı ve şüphelinin tutuklanması gerektiği yönünde başvuru ve dilekçelerimiz bulunsa da bu taleplerimizin reddedilmesi de bize göre önemli bir eksikliktir. Kadına yönelik şiddete karşı verdiğimiz mücadelede, hukuki süreçlerdeki ve uygulamadaki aksaklıklar ile eksiklikler en çok zorluk çektiğimiz alanlardan biridir.

Şu an dava ne durumdadır? Bize güncel durum hakkında ne söyleyebilirsiniz?  Katilin gerekli cezayı alabilmesi için elinizdeki deliller yeterli midir? 

Şu an bu olayla ilgili dosya savcılıkta ve soruşturma devam ediyor. Yakın zamanda davanın açılacağını ve şüpheli şahsın yargılamasının başlayacağını düşünüyoruz. Deliller yönünden –ne yazık ki- elimiz güçlü… Az önce çok kısa özetini geçtiğim 6 yıllık süreçten, bu sürece ait dava dosyalarından ve olaya ilişkin basına da yansıyan kamera görüntülerinden bu cinayetin tamamen planlı ve sistematik bir şekilde ayrıca canice işlendiği görülüyor. Zira görüntülerde şüphelinin, Raziye’yi işe gittiği erken saatlerde evinin hemen altında beklediği, bir anda karşısına çıktığı ve Raziye’nin konuşmasına ve kaçmasına fırsat vermeden yanında getirdiği silahla doğrudan ve defalarca ateş ettiği görülüyor. Şüphelinin, suçtan ve cezadan kaçma maksadı ile Raziye’yi suçlaması muhtemel olan hiçbir savunmasına itibar edilmemesi için var gücümüzle çalışacağız.

Aileye sosyal medyadan tehdit

Mersin Kadın Dayanışma Komitesi olarak 16 Ocak'ta aileye yaptığımız başsağlığı ziyaretinde ailenin cinayetten sonra da sosyal medya üzerinden tehditler aldığını öğrendik. Bu tehditler cinayetin öncesinde ya da sonrasında size de yönlendirildi mi? 

Raziye’nin bunca yıllık mücadele serüveni boyunca hem Raziye’ye hem de çevresine yönelik bizzat şüpheli tarafından yahut sahte hesaplarla çok defa tehditler oldu. Belirttiğiniz gibi olaydan sonra da aile fertlerine sahte hesaplardan gelen benzer mesajlar var. Bunların doğrudan şüpheli ya da çevresi ile ilgili olup olmadığını bu aşamada bilmiyoruz. Bana ise bu süreçte gelen bir tehdit mesajı yok. Ancak bu ülkede, kadına yönelik şiddet eylemleri ile ilgili olarak az önce de değindiğim gibi kadını suçlamaya ve kadında bir kusur aramaya; şiddetin mutlaka kadından kaynaklı haklı bir sebebi olması gerektiği inancına sahip önemli bir kesim var. Bu kesimlerden gelmiş tepki ve tehdit mesajları da olabilir, süreç içerisinde açığa çıkacaktır. 

'En büyük gericilik kadına yönelik şiddete meşru bir gerekçe bulmaya çalışmak'

Bu tehditlerin arkasında kadın düşmanı, gerici bir zihniyetin olduğunu düşündüğünüzü söyleyebiliriz o halde?

Elbette ki en büyük gericilik en başta, kadına yönelik herhangi bir şiddet eylemine meşru bir gerekçe bulmaya çalışmakla başlıyor. Şiddete uğrayan bir kadının, kusurlu fiilini aramak ve uğradığı şiddete bir kılıf ya da meşruiyet yaratmaya çalışmak başlı başına gerici bir bakıştır. Bilindiği gibi şiddete başvuran erkeklerin sıklıkla başvurduğu savunmalar; kendisine hakaret edildiği, “erkeklik onuru(!)”nun zedelendiği, aldatıldığı gibi savunmalardır. Cinsiyet temelli ayrımcılığı besleyen, cinsiyetler arasında ayrım yaratarak erkeğe üstünlük kuran her tür toplumsal algı ve kabul ile yılmadan mücadele vermez isek; kadına yönelik şiddete, hem hukuksal düzlemde hem de toplum nezdinde bir gerekçe mutlaka bulunacaktır. Bu noktada, bu tip gerici ve kadın düşmanı saldırılara karşı politik düzlemde mücadele vermenin ve toplum algısına müdahale etmenin de hayati önemde olduğunu; bu mücadelenin ise hukuksal alandaki mevcut ve ilerideki kazanımlarımızın da en büyük yaratıcısı olduğunu ve olacağını belirtmek zorundayız. Dillerimize pelesenk olmuş “Kadın Cinayetleri Politiktir” söyleminin altını, hem hukuksal hem de politik mücadele süreçlerimizde ısrarla doldurmalı ve derdimizi, bu bakış açısından uzaklaşmadan her platformda anlatmalıyız. 

'Her düzlemde mücadeleyi ve dayanışmayı önemsiyoruz'

Mersin Kadın Dayanışma Komitesi olarak içinde yaşadığımız gerici ve piyasacı düzende kadın cinayetlerinin sonunun gelmeyeceğinin ve kadın cinayetlerinin politik olduğunun farkındayız. Yerelliklerde semt evlerinde gericiliğin püskürtüldüğü bir dayanışmanın kurulması sizce kadın cinayetlerini azaltabilir mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Aslında bu sorunuza biraz önce kısmen cevap vermiş bulundum. Toplumun kadına bakış açısına çeşitli araçlarla müdahale etmez isek, ülkede yönetsel düzeyde söz sahibi olanların dahi hiç çekinmeden dile getirdiği cinsiyet kaynaklı ayrımcı söylemler ile erkek egemen algı ve söylemlerin tamamına karşı “ama”sız bir mücadele vermez isek kadına yönelik şiddetle mücadelede yol kat edebileceğimizi düşünmüyorum. Biliyorsunuz, ülkede uzunca bir dönem, “kravat takan sanığın iyi hal indiriminden yararlandığı ve böylece cezasının düştüğü” yahut “kadın kendisine hakaret ettiği ve ‘erkeklik gururu’ incindiği için(!) şiddete başvurduğunu söyleyen sanığın tahrik indiriminden yararlandığı” şeklinde toplumun gündemine oturan tartışmalar oldu. Bu tartışmalara ilişkin verilen politik mücadele, bu mücadelenin ülke gündemine oturması, toplumun bilinçlenmesi ve farkındalığın artması hukuksal kararlara da yansıdı ve bir kazanım olarak bize döndü. Artık kadına yönelik şiddet davalarında soyut olarak ve suçtan kurtulmaya yönelik ortaya atılan savunmaların yersiz olduğu ve cezada indirime gidilmemesi gerektiği yönünde elimizde emsal kararlar var. Görüldüğü gibi gerek yerellerde çeşitli araçlarla sağlanan dayanışma gerek makro ölçekte ülke genelinde politik düzlemde verilen mücadele bizlerin hukuki olarak da elini güçlendiriyor. Bu nedenle her düzlemde verilen mücadele ve gösterilen dayanışmayı çok önemsiyoruz. 
Teşekkür ediyorum.