Politico yanıtladı: Avrupa Birliği neden Erdoğan'ı seviyor?

Politico'da yayımlanan seçim analizinde, Erdoğan yönetiminde Türkiye'nin Avrupa'dan farklı çizgi izlemesi nedeniyle AB üyeliğinin söz konusu olmadığı için AB'nin Erdoğan'ı sevdiği belirtildi.

Dış Haberler

Batı'da yayımlanan seçim analizlerinde çoğunlukla Batı ve AB'nin Erdoğan'ın "otokratik, baskıcı ve Batı'nın tersine hamleleri" sebebiyle AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan hoşnut olmadığı tekrar tekrar ifade edilmesine rağmen Politico'da yayımlanan seçim analizinde farklı bir görüş dile getirildi: "Avrupa Birliği Erdoğan'ı seviyor". 

Erdoğan iktidarında Türkiye'nin Avrupa'nın çizgisinden uzaklaştığını hatırlatan Politico, böylece Türkiye'nin AB üyeliği tartışmalarının gündemden düştüğünü ve AB'nin de Erdoğan'ı bu sebeple "sevdiği" ifade edildi.

'Erdoğan AB için yararlı bir engel oldu'

Dış politikada Erdoğan'ın Rusya'ya yakınlaşmasının, Batı'nın isteğinin tersine Suriye'ye müdahale ettiğini, İsveç'in NATO üyeliğini engellediğini hatırlatan Politico'dan Suzanne Lynch'in kaleme aldığı makalede, "Erdoğan'ın iktidarda olması, özellikle de son yıllarda giderek daha otoriter bir hal alması dolayısıyla, AB'nin Türkiye'nin saflarına katılıp katılmaması gerektiği sorusunu geçiştirmesine izin verdi" diyerek Erdoğan'ın Avrupalı siyasetçiler için "yararlı bir engel" olduğu belirtildi.

'Türkiye ve AB zıt yönlerde hareket ediyor'

Türkiye'de olası iktidar değişikliğinin mevcut dinamikleri değiştireceğini belirten Politico, konuya ilişkin Türkiye'nin eski AB Büyükelçisi Selim Kuneralp'in şu görüşlerini aktardı:

"Son yıllarda Türkiye ve AB'nin zıt yönlerde hareket ettiğini görüyoruz. Erdoğan yönetimindeki Türkiye, Avrupa değerlerinden uzaklaştı; üyelik süreci tamamen durdu ve bunun sonucunda Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olma fikri artık inandırıcı bir hedef olmaktan çıktı."

AB ülkelerinin Türkiye'yi kabul etmek istemedikleri ortaya çıktı

AB-Türkiye ilişkilerinin 60 yılı aşkın bir süredir devam ettiği ve AB'nin Türkiye'ye "aday üye" statüsü vermesinin ardından Erdoğan ve AKP'nin iktidara geldiği hatırlatılan makalede, Türkiye'nin AB'nin talepleri üzerine orduyu zayıflattığı ve bunun da AB tarafından hoşnutlukla karşılandığı belirtildi. Ancak makalede de belirtildiği gibi, AB'nin talepleri sonucunda Erdoğan'ın ordu üzerinde hakimiyeti perçinlenmiş oldu.

Sonrasında Ankara-Brüksel ilişkilerinin bozulmaya başladığı ifade edilen analizde, bazı ülkelerin açıkça Türkiye'yi AB'ye kabul etmeye istekli olmadıklarının ortaya çıktığını ve ortaya çıkan ikiliğin ilişkileri daha kırılgan hale getirdiği belirtildi.

Sarkozy'nin ziyareti 'dönüm noktası' oldu

Politico, Türkiye-AB ilişkilerinde kırılma noktasının dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin çok kısa süren Türkiye ziyaretinde açıkça Fransa'nın Ankara'nın AB'ye katılımına karşı olduğunu ilan etmesi olduğunu belirtti. Konuya ilişkin yorumda bulunan pek çok yetkili de Fransa'nın tavrını "dönüm noktası" olarak tanımladı.

Makalede, "Türkiye'nin üyelik umutları için ölüm çanlarının çalınmasının Erdoğan'ın otoriter dönüşü" olduğu iddia edildi. Gezi Direnişi, 15 Temmuz, 2017'deki referandumu, Kopenhag kriterlerine aykırı kararlar, insan hakları konularının AB'yle ilişkileri kopardığı belirtilirken; 2018'e gelindiğinde Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin "durma noktasına geldiği" hatırlatıldı.

'İktidarda kim olursa olsun, zorluklar aynı kalacak'

AB-Türkiye ilişkilerinde mevcut koşullarda asıl sorunun artık 14 Mayıs seçimlerinde sandıktan çıkacak sonucun olduğunu iddia eden Politico, iktidar değişikliğinin muhtemelen Türkiye ile Batı arasındaki ortaklığa yeni bir soluk getireceğini düşünüyor. Ancak değişimin birçok sorunu da ortadan kaldırmayacağı yorumunda bulunulan makalede, Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden Gallia Lindenstrauss'un "İktidarda kim olursa olsun, zorluklar aynı kalacak. Derin bir ekonomik kriz var ve mevcut hükümet, seçimden sonra devam edecek olan mevcut krizi hafifletmek için her türlü popülist önlemi sunuyor" yorumu aktarıldı.

ABD'nin de Türkiye'de iktidar değişikliğini "arzuladığı" hatırlatılırken; Lindenstrauss, Kılıçdaroğlu'nun iktidara gelmesi durumunda Brüksel ile Ankara arasında “daha iyi bir atmosfer” olacağını öngördüğünü dile getirdi.

'AB ülkelerinin Türkiye'nin üyeliğini düşünmeye yaklaşması mümkün değil'

Makalede, "birçok ülkenin Türkiye gibi çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin katılmasına izin verme konusunda da temkinli davrandığı" söylenirken, üst düzey bir AB diplomatının "AB üye devletlerinin Türkiye'nin AB üyeliğini düşünmeye hiçbir şekilde yaklaşması mümkün değil" demeci paylaşıldı.

'Demokratik bir Türkiye, Avrupa için sorun teşkil edecek'

Öte yandan Politico, "Avrupa'daki herkesin Erdoğan'ın kaybetmesini kutlamayacağını" dile getirdi.

Konuya ilişkin demeç veren Chatham House'tan Galip Dalay, "AB'de bazıları için, üyelik konusunu ciddi bir şekilde ele almaktansa, komşu otoriter bir lidere sahip olmak ve Türkiye ile daha işlemsel bir ilişkiye sahip olmak daha uygun olabilir. Demokratik bir Türkiye, Avrupa için çok daha temel bir sorun teşkil eder" dedi.