Petrol müjdesi: ‘Rezerv ve üretim açıklamasının bilimsel karşılığı yok, verilere dayalı tespit lazım'

Enerji Politikaları Uzmanı Necdet Pamir, 'Bilimsel bir karşılığı yok. Tek kuyudan elde edilen yetersiz verilerle yapılan rezerv, üretilebilir rezerv ve üretim değeri açıklamaları, değer taşımaz' dedi.

BAHADIR BATUR

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, Gabar Dağı'nda günlük 100 bin varil üretim kapasitesine sahip petrol bulunduğunu öne sürdü. “Cudi Gabar'da günlük 100 bin varil üretim kapasitesine sahip petrol bulduk” diyen Erdoğan, “Cizre'ye 20 kilometre mesafedeki petrol rezervi çok yüksek kaliteye sahip” ifadelerini kullandı. 

İlk kuyudan petrol çıkarılmaya başlandığını ve işlemek için rafinerilere sevk edildiğini ifade eden Erdoğan, “Bulduğumuz petrolü, bölgede açacağımız 100 kuyu ile 100 bin varillik üretim kapasitesine çıkartabileceğiz” dedi.

Belirsizlikler

Lakin Erdoğan’ın “Gabar petrolü müjdesi”ni 14 Mayıs seçimlerine iki haftadan az bir süre kalmışken açıklaması dikkat çekiyor. Erdoğan geçtiğimiz günlerde “Karadeniz gazı müjdesi”ni de büyük bir etkinlikle duyurmuş, ardından konutlara bir ay süreyle bedava doğalgaz sağlanacağını bildirmişti. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlı olduğu bir tabloda Erdoğan’ın bu müjdeleri, dışa bağımlılığı azaltmadan çok seçim yatırımları olarak yorumlanmıştı.

Öte yandan bir kuyudan ifade edildiği gibi günlük bir varillik petrol üretimi sağlanıyor olsa dahi 100 kuyu açıldığında bunun orantısal olarak 100 bin varile çıkacağının deklare edilmesi de soru işaretlerine neden oldu.

Rezerv değeri de belirsiz

2022 yılı sonuna dönüp baktığımızda, Aralık ayında Erdoğan’ın Gabar Dağı’nda “toplamda 150 milyon varil net petrol rezervinde saha keşfedildiğini” bildirdiği açıklamasını görebiliyoruz.

Rezerv değerini yaklaşık 12 milyar dolar” olarak ifade eden Erdoğan, Şırnak'taki petrol keşfinin Türkiye’nin en büyük keşiflerden biri olduğunu söylemişti. Aynı zamanlarda Erdoğan’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de “Son dönemde karada yapılmış en büyük keşiflerden birisi olabilir” yorumunda bulunmuştu.

Dönmez yaklaşık 5 ay önce yaptığı açıklamada, “Orada şu anda 4 kuyuda üretim var. Beşinci kuyuda sondaj tamamlandı. Oradaki günlük üretimimiz şu anda 5 bin, 6 bin varil civarında” demişti.

‘Arap petrolü kalitesinde’ denildi

TPAO Genel Müdürü Melih Han Bilgin de yaptığı açıklamada, Gabar petrolü hakkında, “Yıllık 3 milyar dolar ekonomimize katkı sağlayacaktır. 70 milyar dolarlık toplam değeri var diyebiliriz” açıklamasında bulundu. 

"Arap petrolü kalitesinde bir petroldür" diyen Bilgin, "Komşularımızda çok yüksek verimlilikte çıkarılan petrol var. Biz onun merkezini bulduk" ifadelerini kullandı. Hedeflerinin 2 yıl içinde 100 bin varil üretime çıkmak olduğunu ifade eden TPAO Genel Müdürü Bilgin, “Bu kuyu da üretime dahil olduğunda yüzde 10'luk bir üretim katkısı sağlayacak” dedi.

Diğer yandan AKP’li İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da önceki gün yaptığı açıklamada, "Suudi Arabistan kalitesinde, Türkiye'nin en büyük petrol rezevlerinden birinin bulunduğunu" ileri sürdü. Bulunan petrolün “Arap petrolü kalitesinde” olduğuna ilişkin resmi bir veri paylaşılmadı.

Türkiye'nin toplam petrol üretimi ne kadar?

Türkiye'nin toplam üretimi ne kadar?” sorusuna Enerji Bakanı Dönmez, “Biz 1200 kuyudan günlük 65 bin varil petrol üretiyoruz” yanıtını vermişti.

Türkiye'de günlük petrol tüketimi yaklaşık 950 bin varilken, Türkiye'de petrol üretimi ise 65 bin varil civarında. Mevcut tabloya bakıldığında Erdoğan’ın açıkladığı Gabar petrol rezervleri günlük 100 bin varil üretim imkânı sağlayacaksa, bu da demek oluyor ki tek bir bölgeden Türkiye’nin petrol ihtiyacının yüzde 10’u karşılanmış olacak. Erdoğan da dün yaptığı konuşmada benzer şekilde, “Günlük tüketimimizin onda birini tek başına karşılayacak bu petrol rezervinin ülkemizin ve milletimizin hayrına olacağından şüphe yok” demişti.

2020 yılı enerji verileri incelendiğinde, en fazla üretim yapılan ham petrol kuyusu Batman-Batı Raman kuyusu olarak öne çıkıyor. Söz konusu kuyudan günlük ham petrol üretim miktarı yaklaşık 18 bin varil.

Türkiye’nin petrol ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayabilir mi?

Ek olarak Gabar sahası ifade edildiği gibi 150 milyon varillik rezerve sahipse, dünyada 2022 yılında karalarda keşfedilen en büyük 10 petrol sahası arasında yer alacak. 2023’te bölgede günde 25 bin varile yakın petrol üretimi hedefleniyor. 2000 yılında 40 bin varil/gün olan petrol üretimi 2022'de günlük 65 bin varilin üzerine çıkmıştı. 

2023 yılında ise günlük petrol üretiminin 100 bin varile çıkarılması hedefleniyor. Mevcut verilere göre, Türkiye’nin petrol tüketiminin yüzde 10’undan fazlasının kendi üretimi ile karşılanması hedefleniyor.

Necdet Pamir: ‘Bilime aykırı siyasi bir açıklama, seçim yatırımı’

Enerji Politikaları Uzmanı Necdet Pamir

Enerji Politikaları Uzmanı, Petrol Mühendisleri Odası eski Başkanı, TPAO eski Genel Müdür Muavini Necdet Pamir, soL’a verdiği demeçte seçim öncesinde açıklanan Gabar petrolü hakkında yapılan açıklamalara ilişkin ilk olarak “Bilime aykırı siyasi bir açıklama, seçim yatırımı” yorumunda bulunuyor.

Necdet Pamir, gerekli olan bilimsel çalışmaların ve testlerin yapılmadan sadece bir kuyudan çıkan petrol miktarına bakarak yapılan öngörülerin gerçeği yansıtamayacağını vurguluyor.

Gabar’da petrol bulunmasının bir “keşif” olduğunun altını çizen Pamir, çıkarılacak petrolün günde 100 varil olması halinde dahi bir önem arz edeceğini, lakin denildiği gibi 100 bin varil seviyelerinin öngörülebilmesi için yeterli sayıda tespit kuyusu açıp, bunları uzun süreli test etmeden bu tür rezerv, üretilebilir rezerv ve üretim miktarı açıklamalarının, geçersiz olacağını ve mevcut durumda bu keşfin bir “bulgu” olarak kalacağını ifade etti.

Pamir bir noktayı sohbetimiz sırasında tekrar tekrar vurguladı: “Üretim potansiyeli 100 varil de olsa 200 varil de olsa prensipte bu bir keşiftir, ve geçmiş yıllardan bugüne dek, kimin emeği geçtiyse alkışlamak gerekir. Ama bunu tek bir kuyu üzerinden açıklamanın hiçbir şekilde bilimsel bir karşılığı yok."

‘Bir kuyu açıp petrole rastlarsanız bunun adı ‘keşif’tir’

Enerji Politikaları Uzmanı Necdet Pamir’in soL’un sorularına yanıtları şu şekilde:

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, Cudi Gabar’da günlük 100 bin varil petrol üretimi sağlanacak bir rezervin keşfedildiğini açıkladı. Lakin verilere dönüp baktığımızda, Türkiye’nin (ortalama) günlük petrol ithalatının 950 bin varile tekabül ettiğini, buna ek olarak Türkiye’nin de 65-90 bin varil arasında petrol üretimi gerçekleştirdiğini görüyoruz. Erdoğan’ın açıklaması, Türkiye’nin petrol üretiminin 2 katına çıkması anlamına geliyor. Rezervin büyüklüğünün deklarasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Temelinden başlayayım. Beni ilgilendiren tarafı AKP ne söylerse ‘doğrudur’ veya ‘yanlıştır’ gibi bir derdim yok. 43 senedir boyunca mesleğimde nerede yanlış varsa bilimsel olarak, iktidarda kim olursa olsun, aynı şeyleri söyledim ve söyleyeceğim; Karadeniz’deki gaz keşfi için de söyledim, Rumların Kıbrıs adasının güneyinde tek kuyu açarak iddia ettikleri “rezerv” değeri için de aynı eleştiriyi yaptım.

Bir sahada bir kuyu açıp, orada petrol veyahut doğalgaz bulgusuna rastlarsanız onun adı “bulgu” ya da “keşif”tir. Arama sürecinde, sismikte bir yapı görüyorsunuz. Sismik çalışmalar yapıyorsunuz, jeolojik etütleri gerçekleştiriyorsunuz. Toprağın altında bir antiklinal yapı görüyorsunuz– burası özelinde de söylüyorum – (bir tepe gibi düşünün) binlerce metre derinliğinde bir yapıyı sismikle görüntülüyor, jeolojik etütlerle belli varsayımlarda bulunuyorsunuz.

‘Bulgu üzerinden rezerv genellemesi yapamazsınız’

Ve burada rezervden söz edebilmek için, bir tane kuyu açıp petrolü bulduğunuzda/rastladığınızda bu bulgudan rezerv genellemesi ya da açıklaması yapamazsınız. Yaparsanız; bilimsel değil, siyasi bir açıklama olur.

Bunun bilimsel bir karşılığı yoktur. Neden? Şimdi siz belli bir noktada ilk kuyuyu deldiniz; o alan kaç kilometre kareyse bu yapıyı, daha doğrusu bu hacmi, tespit edecek başka kuyular açmanız gerekiyor. Bunların adı “tespit kuyusu”. Açıklamasına bakın TPAO Genel Müdürü’nün, ne diyor: “Tespit kuyuları açacağız”.

Necdet Pamir ‘petrol tespit çalışmaları nasıl ilerlemesi gerektiğini’ açıkladı

“Tespit” ne demektir? Sahanın bütün özelliklerini görebilmek için “birçok parametrenin tespitini yapmanız gerekiyor” - gözeneklilik, yatay ve dikey geçirgenlik, su ve petrol doymuşluğu, rezervuar itki mekanizması, vb. - demektir. İlk kuyuda gördüğünüz özellikler, saha genelinde bir devamlılık arz ediyor mu, bunun kontrol edilmesi lazım. Burada buldun, akıyor; peki ne kadar süreyle aynı debiyle akmaya devam edecek? 10 gün sonra devam edecek mi, misal 1 ay sonra devam edecek mi aynı debi…

Bilmiyorsunuz ki, çünkü arada fay olabilir yapı içerisinde, kayaç tipi değişebilir, fasiyes değişikliği olabilir. Dolayısıyla; rezerv açıklaması için yapılması gereken şey, 7-8 tane – ortalama rakam söylüyorum- tespit kuyusu açacaksınız; yapının farklı olarak gördüğünüz yerlerinde, mesela kanatlarda (flank) kuyular açacaksınız - eğer ilk kuyu antiklinalin tepe noktasında (apex) açıldı ise. Bunun ardından bu tespit kuyularını uzun süreli teste tabi tutacaksınız. Farklı akış debilerinde basıncın nasıl düştüğünü görmeli, kuyular arasında irtibat var mı bunları kontrol etmelisiniz. Örneğin, ilk kuyudan 2 kilometre ötede başka bir kuyu delersiniz, orada petrol bulamayabilirsiniz, kuru olabilir. Ya da daha olumlu bir veriyle karşılaşırsınız. Bu da olabilir.

Dolayısıyla bu peynir kalıbı değil, Allah’ın emri değil. 250-300 milyon yılda oluşmuş bir yapı. Bu ekonomik mi değil mi, yapacağınız yatırımı değer mi; bunları görmeniz lazım.

Birincisi, şu andaki bilgilerle rezerv açıklaması doğru değildir. İkincisi, “üretilebilir rezerv” kavramı var. Üretilebilir rezervi öngörebilmek için, hem öncelikle dediğim tespit kuyularını açacaksınız hem de rezervuarın itki mekanizmasını kontrol edeceksiniz tanımlayacaksınız: Örneğin petrolün altında taban suyu mu var, yanlardan mı geliyor su, su hiç gelmiyor mu, eriyik halinde ya da serbest halde gaz var mı, kontrol edilmeli. Bütün bunlar farklı itki mekanizmalarıdır. Dolayısıyla bir sahada bulduğunuz “yerinde petrol”ün, en kötü ve olumsuz bir olarak yüzde 1-1,5 kadarını alabilirsiniz; buna bir örnek Batı Raman sahasıydı. Buna yerinde petrol denir ki TPAO açıklamasında da kullanılmış bu terimi. Ama bazen olur petrol sahasının yüzde 30’unu 40’ını alırsınız. Doğalgaz sahalarında ise yüzde 60-65 seviyelerine çıktığı görülmüştür. Anladığımız kadarıyla TPAO açıklamasını yapanlar, kurtarım faktörünü yüzde 60 almışlar ki bu da son derece abartılıdır. Bu yapıda yüzde 25-30 arası bir kurtarım faktörü olabilir; aktif taban suyu itimli olduğu varsayımıyla. Ayrıca, ilk kuyuda uzun vadedeki üretimi ve basınç düşümünü görmeden, “hep bin varil/gün üretecek; 100 kuyu açarsak 100 bin varil/gün üretilecek” varsayımı gerçekçi değildir. Birileri oturuyor kilometrekarelerce uzanan, belli formasyon kalınlığı olan bir rezervuarda; her santimetrekarede aynı gözeneklilik, aynı geçirgenlik, aynı su ve petrol doymuşluğu varsayımıyla, “kibrit kutusu hesabı ile 'rezerv hesaplıyor'". Biraz! ciddiyet, biraz! sorumluluk ve - eğer kaldıysa - mesleğe de saygı gerek! 

‘Hele ki üretilebilir rezervi açıklamaya yetecek hiçbir veri yok’

"Yerinde petrolün" (original oil in place) hiçbir zaman tamamını alamazsınız. Bir kere rezervin büyüklüğünü açıklamaya yetecek yeterli bilgi yok. Hele ki üretilebilir rezervi açıklamaya yetecek hiçbir veri yok henüz. Dediklerim yapıldıktan sonra, çok daha fazla rezerv de saptanabilir. 

Bir tane kuyudan elde edilen sınırlı bilgiyle, seçim yatırımı olsun diye, bu şekilde açıklama yapmanın bir ciddiyeti yok. Benim mesleğimde, mesleğine saygısı olan yer bilimcilerin gözünde, bunun hiçbir değeri yok. Sonuç olarak, böyle bir rezervden söz edecek hiçbir bilgi (henüz) yok elimizde. Olunca biz de seviniriz.

‘100 varil de üretilse buna kimse karşı çıkamaz’

100 varil de üretse söz konusu saha, bu bir keşiftir. Bunun ekonomik değeri vardır. Dolayısıyla buna kimse karşı çıkamaz; kimin emeği geçtiyse sadece bugün değil yıllar öncesinden yapılmış bir sürü sismik çalışma var söz konusu coğrafyada; katkısı olan herkesi alkışlamak gerekir. Bütün eski sismik ve jeolojik verileri, sondaj verilerini kullanarak yeni bir değerleme yapmış olabilirsin, yeni bir keşif yapmış olabilirsin. Seneler içerisinde kimin emeği geçtiyse herkese teşekkür ederiz.

‘Türkiye’nin bugüne kadar karadaki en büyük keşfi Batı Raman’dır’

Dolayısıyla, bu sınırlı verilere dayalı olarak; “Efendim, 1 milyar varil yerinde petrol var” demenin anlamı ve karşılığı yok. Bir de TPAO ve Bakanlık açıklamalarında deniyor ki ‘Türkiye’nin bugüne kadar karadaki en büyük keşfi’ymiş. Kusura bakmasınlar ama Türkiye’nin bugüne kadar en büyük petrol keşfi, rezerv büyüklüğü itibarıyla, Batı Raman sahasıdır, yerinde petrol rezervi de 2 milyar varildir. Ve de ispatlanmıştır, 2 milyar varil yerinde petrol olduğu. Zira öyle bir tane kuyuyla değil, 300-400 tane kuyu açıldı; senelerdir de üretim sağlanıyor. 

Örneğin sizin “en büyük keşif” olarak hatırlattığınız Batı Raman’da günlük petrol üretimi 18 bin varil civarında olarak gözüküyor. 

Kaç sene olmuş ve üretim devam ediyor. Şimdi Gabar’da (Aybüke Yalçın sahası) açıklanan rezerv büyüklüğü doğru değil; belki de 5 katı büyüklüğünde bir rezerv çıkacak. Önce tespit kuyularını açın, ondan sonra bunları uzun süreli testlere tabi tutun, testlerin sonucunda tahmini bir rezerv söyleyebilirsiniz. İtki mekanizmasını gördükten, sahadaki geçirgenliğin, su doymuşluğunun, petrol doymuşluğunun nasıl geliştiğini gördükten ve hangi itki mekanizması olduğunu saptadıktan sonra; üretilebilir rezerv büyüklüğünü söylerseniz. Buna dayalı olarak da hedef üretimleriniz olabilir. 

“100 kuyu açacağım, 100 bin varil üreteceğim” demenin de (petrol) rezervuar mühendisliğinde bir karşılığı yok.

12 Eylül döneminde de benzeri yaşandı: ‘O gün şirin gözükme çabası, bugün seçim yatırımı’

Size Güney Dinçer örneğini anlatayım: 12 Eylül döneminde bir saha keşfi olmuştu: Güney Dinçer. Artezyen yapıyordu, yani pompaya ihtiyaç olmadan bir süre günde 1000 varile yakın kendiliğinden akıyordu. Kenan Evren’e de şirin gözükmek için de çağırdılar, orada tören yapılacak. Kenan Evren gitmeden bir gün önce artezyen gelişi kesildi. Dönemin Genel Müdürü’nün Güney Dinçer-1 kuyusunun (keşif kuyusu) ardından yaptığı açıklaması şuydu: “Buradan günde 1000 varil geliyor, 35 varil açacağız. Bu saha da 35 bin varil bize üretim verecek”. 

Bakın bugüne benzer bir kafa yapısı, nedeni de belli. Aynı bugün nasıl siyasi olarak seçime yönelik bir yatırımsa, o zaman da 12 Eylül yönetimine şirin gözükme çabasıydı. Ama böyle bir şey yok. Bir kuyunun diğer bir kuyuyla mutlaka aynı özellikleri göstermesi de beklenemez. Adama tören yapacağız dedikleri için bir düzenek kurup başka taraflardan petrol fışkırttılar. Bugünün sahte temel atma törenleri gibi…

Sonra da sahada başka kuyular açıldı. Güney Dinçer sahası tarihçesinde, en fazla günde 3 bin varil üretti (35 bin varil yerine!) ve şu anda günde 40 varil üretiyor tüm saha.

Sonuç olarak; öncelikle tespit kuyuları açılması lazım Gabar’da. Yazmışsınız açıklamanızda yazınıza “tespit kuyuları açacağım” diye… İyi de tespit kuyusu açmadan nasıl rezervi açıklayabiliyorsun? Adı üstünde tespit kuyusu, rezervini ve üretilebilir rezervini, itki mekanizmasını belirlemek için açılır. Sen bunları yapmadan açıklıyorsun. Önce tespit et; sonra açıkla… Yaptıkları bilime tamamen aykırı, siyasi bir açıklama. 

‘Petrolde yüzde 92, doğalgazda yüzde 99’un üzerinde dışa bağımlıyız’

Keşfedilen petrol sahasındaki rezerv Türkiye’nin petrol ihtiyacının hatırı sayılır bir bölümünü karşılayabilir mi? En azından açıklandığı üzere -TPAO Genel Müdürü Bilgin bu şekilde ifade etti - yüzde 10’unu karşılar mı?

Açıklanan rezerv ve üretilebilir rezerv, belirttiğim nedenlerle henüz geçerli bir değer ifade etmediğinden, yorum yapmanın anlamı yok. Türkiye’nin bağımlılığı açısından da bu “rezerv”i şu tabloda inandırıcı görmediğim için, bunun üzerine “günde 100 bin varil üretilecek, bu yeter mi yetmez mi?” diye sormanın anlamı yok. Tabii ki tek başına günlük 100 bin varil olsa bile yetmez bizim bağımlılığımız açısından.

Türkiye petrolde yüzde 92 oranında dışa bağımlı, doğalgazda yüzde 99’un üzerinde dışa bağımlıyız. Her bir varil önemlidir. Lakin ortada net olarak günlük 100 bin varil diye bir şey de yok. 

Önce benim dediklerim yapılmalı, olur ya, belki de günlük 200 bin varil de üretilebilir. 

Türkiye’de daha önce yapılmış saha çalışmalarında bu seviyede veya daha fazla boyutta petrol çıkmasının beklenildiği bir alan var mı?

Batı Raman’da 2 milyar varillik yerinde petrol miktarı keşfedildi zamanında. Ama öyle ağır bir petroldü ki (12 API) bunun ancak yüzde 1,5’ini konvansiyonel üretim yöntemleriyle elde edebiliyorduk. Sonra karar verdik, sahaya karbondioksit basarak, kurtarım faktörünü yüzde 1,5’ten yüzde 10’ların üzerine çıkardık. Yani yerinde petrolün, yüzde 1,5’i yerine yüzde 10’undan fazlasının üretilebilmesi sağlandı. Bu da ayrı ve çok başarılı bir projeydi. 

‘Gülünç bile değil, utanç verici’

Ancak bugün bulunanı “bugüne kadar, Türkiye’de karadaki en büyük keşif” diye pazarlamaya kalkmanın anlamı ve geçerliliği yok. Bin varillik saha da bulunsa ben alkışlarım, kimin emeği geçtiyse. Ama böyle gereksiz, kendini bir milat olarak ilan eden açıklamalar, yakışıksız, gereksiz ve gülünç oluyor. Hatta gülünç bile değil, utanç verici oluyor. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da TPAO Genel Müdürü Bilgin de açıklamalarında Gabar’da bulunan petrolün “Arap petrolü kalitesinde” olduğunu iddia ettiler. O vakit bu açıklamaları da tasdik eden bir veri yok elimizde?

Petrolün kalitesi farklılık gösterebilir. Petrolün spesifik bir gravitesi var; kimisi asfalta yakındır (Batı Raman örneği), kimisi suya yakındır; hafif petroldür. Yani ağır petrol vardır, hafif petrol vardır, kükürtlü petrol vardır kükürtsüz petrol vardır. Dolayısıyla oradan gelenin spesifik gravitesinin suya yakın olması, yani hafif petrol olması olumlu bir özelliktir. Ama ne rafine edilmeden kullanılabilir, ne de bir şeyin göstergesidir. “Kaliteli” demek istemişlerdir.
Hafif petrolse iyi, kaliteli petrol “keşfedilmiştir”. Tekrar ediyorum: Yapılan işin adı “keşif”tir. Rezerv değildir, rezerv denilmesi için dediklerimin yapılması ve ne kadar üretilebileceğinin ortaya konması gereklidir.

‘Seçim yatırımı olarak böyle palavradan verilere dayalı analiz yapılmaz’

Seçim arifesindeyiz. Son 10 gün içerisinde hem gaz hem de petrol “müjdeleri” duyduk. Seçimin ardından bu “keşifler” ve açıklanan boyutlar unutulacak mı? Siz bu müjdelerinin sadece birer seçim yatırımı olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Abartılıyor; bir keşif var ortada ama bunun miktarının ne olduğu belli değil. Eğer gerçekten işi bilen insanlar yönetime gelirse, bilimsel yöntemlerle bakılacaktır. Yapılacak yatırım, elde edilecek gelire değecek mi? Değerse, yatırımlar sürdürülür. Yeraltı kaynakları halkın malıdır; AKP’nin ya da herhangi bir siyasi partinin değil.

Hiçbir şey suya yazılmıyor, orada bir keşif var. Bakılır, yeni kuyular açılır. Bir Esma Çevik Petrol Sahası keşfi var, onun kuzeyine doğru çıkıldı. Yeni bir keşif açıklandı: Buraya da Aybüke Yalçın Sahası denildi. Bunun üzerinde de iki tane potansiyel antiklinal yapı daha var. Yani kuzeye-kuzeydoğuya gittikçe iki yapı daha var. Mutlaka buralara bakılacak. Aramamız lazım. Ama abartısız, bilime uygun olarak…

Öyle bir şey olur ki üretilebilecek rezerv, deklare edilenin 2 katına çıkar. Ama önce doğru rezerv hesabı yaparsın, üretilebilir rezervini doğru belirlersin, itki mekanizmasını görürsün ki ne kadarını alabileceğini bilesin. Ondan sonra hesabını kitabını yaparsın, yapacağın yatırım üreteceğin petrole değiyor mu, değmiyor mu diye. 

Ya da diyelim ki petrol fiyatları çok düşük seyrediyordur; sahayı geçici olarak terk edersin; uygun koşullarda yeniden değerlendirmek üzere… Veyahut petrol fiyatı çok yüksektir, hemen yatırıma başlarsın. 

Bu projelere, bilime uygun yöntemlerle yaklaşılması gerekiyor. Seçim yatırımı olarak böyle sınırlı ve bilerek şişirilmiş verilere dayalı analiz yapılmaz.

Tabii ki üzerine gidilecek. Böyle bırakılmaz. Öbür iki yapıya da gidilmesi lazım. Neden bırakılsın? Bunlar bize ait, ülkenin. Kimsenin babasının malı değil.

‘Tespitler için en azından bir yılın üzerinde zamana ihtiyaç var’

Petrol rezervinin belirlenmesinin, üretilebilir rezervin hesaplanmasının, saha çalışmalarını yapılmasının ne kadar süre içerisinde yapılması gerekiyor? Öngörülebilir hale gelmesi için ne kadar süre gerekiyor?

Ortalama 1,5-2 ay deseniz bir sondajı, sizin burada en azından 7-8 kuyu açmanız gerekir. Kaç kule çalıştırdığınıza bağlı. Belki en kısa olarak bir sene içinde doğru tespit yapılabilir, belirttiğim gibi 7-8 kuyu açıp onları uzun süreli test edeceksiniz. Uzun süreli testten kasıt birkaç saat değildir, sadece bir kuyunun testi birkaç ay sürebilir zaman zaman. 

Tespitler için en azından bir yılın üzerinde zamana ihtiyaç var, ondan sonra nihai kararı verirsiniz. Doğru verileri açıklarsınız. 

‘Seçim yatırımı olduğu açık’

Her yeni kuyu açıldıkça, üretim yapıldıkça yeni bilgiler elde edersiniz. Bu sayede sürekli olarak bilgilerinizi güncellersiniz. Modellemelerinizi daha iyi hale getirirsiniz. Yapılması gereken budur. Kalkıp bir kuyu açıp rezerv açıklamak diye bir şey yok. Seçim yatırımı olduğu açık.

Tekrar ediyorum, günde 100 varil dahi üretsek bu bir bulgudur, alkışlamak lazım. Ama bu gerçekten yeterli bir rezerv mi değil mi görelim, sonrasında daha çok alkışlarız. Bu sayede meslektaşlarımıza iş imkânı açılır, dışa bağımlılığımız yüzde 1 bile azalsa bu da alkışlanır. Ama bunun hesabı kitabı doğru ve abartısız yapılmalı. 

Kimsenin babasının parası değil, vergi mükelleflerinin vergilerini kullanıyorsunuz Yatırım kararı, doğru verilere dayalı olarak, büyük bir sorumlulukla verilmelidir.  Bu iş Karadeniz’deki doğal gaz keşfi için de geçerli.

‘Çıkıp farklı bir şey söyleyince tanımlar değişmiyor’

Sizin öngörüleriniz neler?

Bakın “bunlar (AKP) ne yaparsa, ben ona karşı çıkacağım” diye bir derdim yok. Ben daha önceki hükümetler döneminde de benzer yanlışlıkları ya da bilinçli sorumsuzlukları eleştirdim. ANAP döneminde Mavi Akım’ı Türkiye’yi Rusya’ya daha fazla bağımlı hale getirecek diye, ayrıca Samsun – Ankara boru hattı ihalesiz yaptırıldı diye de eleştirdim. Yurtdışındaki bazı projelerde, eksik ve doğru olmayan rezervuar verilerine dayalı yapılan yatırımlara da karşı çıktım. Zaman, haklılığımızı gösterdi. Benim söylediklerim ülkenin çıkarlarıyla ilgili. Beni o parti bu parti ilgilendirmiyor açıkçası.

Benim yaptığım açıklamalar ve kullandığım terimler; uluslararası kuruluşların, yani yer bilimcilerin ortak çalışmalarıyla ortaya konulmuş Petroleum Resources Management System adlı raporu ile birebir uyumludur. Bu raporda, American Association of Petroleum Geologists, Society of Petroleum Engineers’ın, jeofizikçilerin, vb. hepsinin ortaklaşa çıkardıkları ve en son 2018’de güncelledikleri tanımlar var. Keşif nedir, rezerv nedir, üretilebilir rezerv nedir; bunların tanımları var. TPAO’nun mevcut genel müdürü, bakan ya da cumhurbaşkanı, bu tanımlara aykırı olarak, “kendilerince” farklı şeyler söyleyince, onların dedikleri geçerli olur diye bir şey olamaz değil mi?