NATO’nun 75. kuruluş yılına denk gelen ve ABD'nin başkenti Washington'da yapılan bu yılki liderler zirvesinden daha fazla silahlanma ve savaş tehdidi öne çıkarken, ittifakın vermeye çalıştığı birlik görüntüsünü bozan çatlaklar da belirginleşiyor.
Zirvenin en çok konuşulanlarından biri ABD Başkanı Joe Biden’ın yaptığı gaflar oldu. Biden zirve kapsamında Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i kürsüye “Putin” diye çağırdı. Zirve sonrası düzenlediği basın toplantısındaysa Başkan Yardımcısı Kamala Harris’ten “Trump” diye bahsetti. Aynı toplantıda Biden fiziksel ve zihinsel sağlığıyla ilgili sorulara yanıt olarak "Bu işi en iyi şekilde yapabilecek kişiyim” dedi.
Biden’ın gafları Kasım’daki başkanlık seçimlerine adaylığını geri çekmesi için partisinden yapılan çağrıların da artmasına sebep oldu.
Macaristan çatlağı ve ABD Başkanlık seçimleri
NATO Zirvesi’nde belirginleşen en büyük çatlak, bu ayın başında AB Dönem Başkanlığı’nı devralan Macaristan’ın ittifakın Ukrayna planlarına karşı çıkması ve Başbakan Viktor Orban’ın Ukrayna’da barış misyonu görüşmelerine Zelenskiy, Putin, Şi ve Erdoğan’dan sonra ABD Başkan Adayı Donald Trump ile devam etmesi oldu.
Üç günlük zirvede ABD Başkanı Biden ile yalnızca ayak üstü bir araya gelen Orban, zirvenin ardından Trump’la buluştu. Sosyal medya hesabından “barış misyonu 5” diye adlandırdığı görüşme hakkında bir video yayınlayan Orban “Barışı sağlamanın yollarını görüştük. Günün iyi haberi, (Trump) çözecek” ifadelerini kullandı.
NATO Zirvesi öncesinde Moskova ve Pekin ziyaretleriyle AB yetkililerinin şimşeklerini üzerine çeken Orban’a destek Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan geldi. Orban'ın bu ülkelere Macaristan Başbakanı olarak gittiğini vurgulayan Macron "Bu, onun seçimi, bunu egemen bir şekilde yaptı ama ziyaretlerini yaparken bizi hiçbir şekilde bağlamadı çünkü önceden bize hiçbir bilgi vermedi ve hiçbir yetki almadı. Hepsi bu kadar, bu sadece Macaristan'ı bağlar” dedi.
NATO’daki Macaristan çatlağı Ukrayna’daki savaşın akıbeti için ABD’deki başkanlık seçiminin sonucunu beklendiğini ortaya koyuyordu.
Çin ilk kez Ukrayna konusunda doğrudan NATO'nun hedefi oldu, Pekin sert tepki gösterdi
Zirvenin sonuç bildirisinde NATO ilk kez Ukrayna’daki savaş konusunda Rusya’ya destek vermekle suçladığı Çin’i doğrudan hedef aldı.
Bildiride Çin’in Rusya’nın savunma sanayisini önemli ölçüde desteklediği ve Rusya'nın Ukrayna'daki askeri eylemlerini mümkün kıldığı iddia edilirken, Pekin’den bu açıklamalara sert tepki gösterildi.
Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi NATO'nun asılsız suçlamalarını asla kabul etmeyeceklerini söyledi, “Çin ve NATO ülkeleri farklı siyasi sistemlere ve değerlere sahiptir. Ancak bu, NATO'nun Çin ile çatışmayı kışkırtması için neden olmamalıdır" ifadelerini kullandı.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian da Washington’daki zirvede yayımlanan bildirinin “Soğuk Savaş zihniyeti ve saldırgan söylemlerle dolu olduğunu, Çin’e ilişkin önyargılı, iftiracı ve provokatif içerik barındırdığını ve Asya-Pasifik bölgesindeki gerilimi abarttığını” belirtti.
"NATO’nun sözde güvenliğinin başkalarının güvenliği pahasına olduğu"nu kaydeden Sözcü Lin, NATO’nun güvenlik endişesinin büyük bir bölümünü kendisinin yarattığını ve ittifakın övündüğü başarısı ve gücünün de dünyaya önemli bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
Sözcü Lin NATO’nun hayali düşmanlar yaratarak varlığını koruyup gücünü genişletmesinin ittifakın alışıldık bir taktiği olduğunu belirtti. Çin’in AB Misyonu da NATO’nun iddialarını reddederek Çin’in Ukrayna’daki pozisyonunun açık olduğunu, barış görüşmelerine desteğinin de yaygın küresel toplumca bilindiğini duyurdu.
Gazze için düşük tonlu çıkışlar
Ukrayna'daki savaşı merkeze alan NATO Zirvesi’nin gündeminde İsrail’in Gazze’de 9 aydır sürdürdüğü, 16 bine yakını çocuk olmak üzere 38 binin üzerinde Filistinlinin yaşamını yitirdiği saldırıları yoktu. Sonuç bildirgesinde de bu konuda tek bir sözcük yer almadı.
Gazze’ye ilişkin bir çıkış İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’den geldi. İspanyol basınında yer alan haberlere göre Sanchez basına kapalı bir oturumda yaptığı konuşmada “Ukrayna'ya desteğimizi zayıflatacak çifte standart uygulamakla suçlanamayız. Tam tersine Rusya'nın Ukrayna'daki işgaline karşı takınılan birlik ve tutarlılığın aynısını Gazze için de talep ediyoruz” dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da zirvenin ardından düzenlediği basın toplantısında konuya kısaca değindi, "Bazıları, Ukrayna'ya nazaran Gazze ile daha az ilgilendiğimizden şikayet ediyor ve bu eleştiri bize derin zarar veriyor. Bunun asılsız olduğunu göstermemiz gerekiyor" dedi. Macron savaşın Lübnan’a yayılmaması için çaba sarf edilmesi gerektiğini söyledi.
Erdoğan'dan ilginç çıkış: Gazze başka Ukrayna başka
Bu konuda AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın basın toplantısında kendisine yöneltilen bir soruya yanıt verirken “iki konunun birbirine karıştırılmaması gerektiğini” söylemesiyse dikkat çekti.
Filistin’de barış tesis edilinceye dek Türkiye’nin İsrail ile NATO nezdinde işbirliği girişimlerine onay vermeyeceğini belirten Erdoğan’a bir gazeteci “NATO, müttefiki olmadığı halde Ukrayna'ya bir yardımda bulunuyor. Filistin'e yönelik ise böyle bir çalışma içinde değil. NATO'ya bu yönde bir telkinde bulundunuz mu? Bulunduysanız nasıl bir geri bildirim aldınız?" diye sordu.
AA’nın aktardığına göre Erdoğan “bu iki konuyu birbiriyle karıştırmamak gerektiğini” dile getirdi.
Şu anda Rusya ile Ukrayna arasındaki gelişmenin farklı, toplantının içeriğinin farklı olduğunu söyleyen Erdoğan, "Öbür tarafta İsrail, Filistin konusu çok daha farklı. Onunla ilgili de aynı şekilde gerek dünya gerek İslam dünyası bazı kampanyaları malum, yürütüyor. Nakdi noktada bazı adımlar atılıyor. Başta Türkiye ve Körfez ülkeleri olmak üzere elimizden geleni aynı şekilde İsrail-Filistin savaşında da ortaya koymaya çalışıyoruz. İnşallah vicdan, insaf sahibi olan ülkeler bu konuda elinden geleni yapacaktır diye düşünüyorum" diye konuştu.
Silah sanayiinde kapasite genişlemesi ve işbirliğinde çatlak
NATO Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde de yer alan bir konu da ittifak üyelerinin silah endüstrisinde kapasite genişlemesi ve daha fazla işbirliğine gitmesiydi.
Almanya’nın Türkiye'nin Eurofighter alımını engellemesine ilişkin soru üzerine Erdoğan, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile Eurofighter konusunu görüştüğünü, Scholz’un konuya “olumsuz bir yaklaşımda bulunmadığı”nı söyledi. Erdoğan İngiltere tarafında da “bu tür olumlu gelişmeler” olduğunu kaydetti. Türkiye’nin F-35’ler için ödediği paraya ve F-16 satın alımına ilişkin bir soru üzerine ise Erdoğan’ın yanıtı Biden ile bu konuyu görüştüğü ve Biden’ın “3-4 hafta içinde bu sorunu çözeceğini söylediği” şeklinde oldu.
Akkuyu için Siemens'ten türbinler Erdoğan'ın gündeminde
Erdoğan’ın basın toplantısında gündeme getirdiği dikkat çekici bir başka başlıksa, Akkuyu Nükleer Santrali için Siemens’ten sipariş edilip Alman gümrüklerinde bekleyen malzemelerle ilgili oldu.
Erdoğan “Akkuyu'nun en önemli ünitelerinden bir tanesi de Siemens ile ilgili olan münasebetlerimiz. Siemens'in bize göndermesi gereken türbinler meselesi var. Bu türbinlerde de şu anda Alman gümrüklerinde bunlar bekliyor. Bunları da kendilerine söyledik” dedi. Erdoğan "Buralarda bazı tıkanıklıklar var ama aşacağımıza inanıyorum” diye belirtti.
Suriye Devlet Başkanı’na daveti açıkladı: ‘İnşallah bu dargınlığı aşmak suretiyle…’
Basın toplantısında Erdoğan, iki hafta önce Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a ya Türkiye’de ya da üçüncü bir ülkede görüşme çağrısı yaptığını da açıkladı.
Bir gazetecinin Kayseri’deki olayların “Türkiye'yi Suriye'de istemeyen farklı dış güçlerin” provokasyonu olup olmadığına ilişkin sorusu üzerine Erdoğan "Şimdi elimdeki bilgiyi sorma. Ben, şimdi size hangi bilgiyi aktardım? Özellikle Sayın Esed'e 'Ya ülkeme gel veya üçüncü bir ülkede bu görüşmeyi yapalım' çağrımı iki hafta önce yaptım. Bu konuyla ilgili olarak da Dışişleri Bakanımı görevlendirdim. O da muhataplarıyla görüşmek suretiyle inşallah bu dargınlığı, kırgınlığı aşmak suretiyle yeni bir süreci başlatalım istiyoruz” ifadelerini kullandı.
AKP iktidarının 22 yıl sonra NATO’ya bir kez daha ev sahipliği sevinci
NATO Zirvesi’nin gelecek yılki zirvesinin Hollanda’da, 2026 zirvesininse Türkiye’de yapılması kararlaştırıldı. AKP iktidarlarının ilk yıllarında 2004 yılında İstanbul’da yapılan NATO Zirvesi büyük protestolarla karşılanmıştı.
Erdoğan 2026’daki zirvenin de büyük ihtimalle İstanbul’da yapılacağını belirterek “Yine İstanbul'da inşallah böyle bir zirveyi yapar ve buradan NATO ile birlikte dünyaya selamımızı çakarız” diye konuştu.
Öte yandan Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi (THTM) tarafından bugün yapılan bir açıklama NATO’ya karşı gösterilecek tepkinin köşe taşlarının örülmesine bu Eylül ayından itibaren başlanacağına işaret ediyor.
THTM tepkinin köşe taşlarını örmeye başlıyor
THTM Bağımsızlık, Egemenlik ve Barış Komisyonu bugün “NATO’nun Yarattığı Tehlike Büyüyor” başlık bir açıklama yayımladı.
ABD’nin Washington DC kentinde tamamlanan NATO 2024 zirvesinin “sermayenin bu uluslararası savaş örgütünün dünya halkları için ne kadar tehlikeli olduğunu” bir kez daha teyit ettiği vurgulanan açıklamada, zirvenin gündemini emperyalizmin sözde “barışı korumak” adına dünyanın çeşitli bölgelerine yönelik müdahale kararlılığının oluşturduğuna dikkat çekildi.
Zirvenin sonuç bildirgesinde Ortadoğu, Afrika, Karadeniz ve Doğu Balkanlar, Asya-Pasifik bölgelerindeki NATO varlığını güçlendirme vurgusunun ön planda yer aldığı belirtildi.
Ukrayna’nın zirvenin odağında yer aldığı ve burada sürmekte olan savaşta Ukrayna’ya yenilmemesini sağlayacak kadar destek vermek ve böylece savaşın en uzun süreye yayılmasını sağlamak üzerinde mutabakat sağlandığı kaydedilen açıklamada NATO’nun hedefinin ne Ukrayna’da ne de dünyanın bir başka noktasında barışı sağlamak olmadığı vurgulandı.
NATO’nun çıkarına olan şeyin “uzun sürelere yayılan, farklı biçimler alan ve sonuçlanmayan savaşlar yaşanması; savaş düzeyine ulaşmasa da gerginliklerin devam etmesi” olduğu ifade edilen açıklamada “Bu nedenle NATO zirvesinde Doğu Avrupa’da, Ortadoğu’da ya da Uzakdoğu’da gerginliklerin sürmesi ve daha da artması için bir irade ortaya konmuş oldu” denildi.
2026 yılında NATO zirvesinin Türkiye’de yapılacağı kararı hatırlatılan açıklamada “AKP hükümeti zaman zaman aykırı ifadeler kullansa da ülkemizi NATO’ya mahkûm kılma ve emperyalizmin destekçisi olma çizgisinden vazgeçmiyor ve bu eli kanlı örgütün savaşları sürdürme stratejisinin önemli bir unsuru olmaya devam ediyor” ifadelerine yer verildi.
“Ancak Türkiye sahipsiz değil. Ülkemizin emperyalizmin stratejileri hakkında dünya halklarına düşman kılınması ve emperyalizmin suçlarına ortak edilmesine karşı büyük bir tepkinin ortaya çıkması gerekiyor” denilen açıklamada THTM’nin bu doğrultuda attığı adım da duyuruldu.
Açıklamada “Eylül ayından itibaren NATO’nun merkeze alınacağı, halkımızın bu terör örgütünün planları doğrultusunda bilgilendirileceği ve ona gösterilmesi gereken tepkinin köşe taşlarının örüleceği bir çalışma başlatıyor.
Ülkemiz er ya da geç NATO’dan çıkacak. Bu, halkımızın, ülkemiz emekçilerinin çabalarıyla gerçekleşecek. Dünya halkları er ya da geç NATO’dan kurtulacak. Gerçek bir barış dünyaya ancak o zaman hâkim olacak.”