Liyakat diye diye mahvettiler: Ekonomiyi bu hale getirenlerin sorunu siyaset

Ülkenin tüm önemli dönemeçlerinde 'kurtarıcı' olarak gözümüze sokulan ABD tahsilli ekonomi patronları, her zaman emekçi halka düşman oldu, sermayeye arka çıktı.

Haber Merkezi

Türkiye'de uzun yıllar pek çok siyasetçi ve bürokrat özellikle de ekonomi alanında olanları, "ABD'de eğitim aldı", "yurtdışı tahsili var" denilerek göreve getirildi. Övgü konusu yapılan bu isimlere sonsuz güven duyuldu. Muhalefet partileri arka çıktı, "Ülkeyi refaha çıkaracaklar" denildi.

Oysa ülkeyi kurtaracak diye "pazarlanan" bu isimler, her zaman emekçi halkın başına dert oldu.

Gayrimenkul zengini ekonomi profesörü

İlk örneğimiz yakın tarihin önemli isimlerinden, adı katliamlar ve yolsuzluk haberleriyle anılan "ekonomist" Tansu Çiller. Kolejli Çiller, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nü bitirdikten sonra ABD yolcusu oldu. Orada akademik hayatını devam ettiren Çiller, Türkiye'de profesör oldu, mezun olduğu üniversitede dersler verdi.

Siyasi hayatına CHP'de başlayan Çiller'in ismi TÜSİAD'da yaptığı çalışmalar ve özellikle de Anavatan Partisi'nin ekonomi politikalarına yönelik eleştirel raporlarıyla duyuldu. Ülkenin ilk ve tek kadın başbakanı olmadan önce 1991-1993 yılları arasında Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak patronlara arka çıktı.

Başbakan olarak ekonomiyi doğrudan ya da dolaylı olarak yönlendiren Merkez Bankası, SPK gibi tüm kamu kuruluşlarını kendine bağladı. 

Çiller'in İngilizcesi ve yaşam tarzı ilgi odağı olurken ekonomiden sorumlu bakanken artan serveti ve milyonlarca dolarlık gayrimenkulu uzun süre gizlendi. Durum ortaya çıkınca tepkiler üzerine 95 seçimlerinden önce ABD'deki malvarlığını Zübeyde Hanım Şehit Anaları Vakfı'na bağışlayacağını açıklamasına rağmen daha sonra bundan vazgeçti.

Geçtiğimiz yıl yeniden siyasete döneceği ve ekonominin emanet edileceği konuşulan Çiller, Türkiye'nin başına neler gelebileceğini görüyorum. Onun için bir merkez sağa ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bunun kurulmasına yardımcı olabilirim" demişti.

AKP'ye desteğini gizlemeyen Erdoğan'ın dostlarından eski başbakanın kaçak arazisi görmezden gelinmiş, İstanbul Havalimanı’na yakın bölgedeki arazileri ihya edilmişti.

Çiller, 2022'de yaptığı açıklamada 'Merkez sağın kurulmasında başı çekebilirim' demişti

AKP'nin yolunu açan 'kurtarıcı' sahnede

Geçtiğimiz yıl ölen Kemal Derviş ise 2000'li yıllarda hayatımıza giren başka bir liyakatlı. Önce İngiltere'de ardından ABD'de ekonomi alanında eğitimini sürdüren Derviş, 1977'de Dünya Bankası’na girdi. Bu kurumda 1996 yılında Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan sorumlu başkan yardımcılığına yükseldi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanlığı görevinde bulundu.

2001 krizine doğru yuvarlanan ülkemizde DSP ve MHP’nin bulunduğu koalisyon hükümeti döneminde IMF programını yürütmesi için Türkiye’ye gönderilerek bakan tayin edilmişti. ABD ile dirsek teması içinde yeni bir siyasi senaryonun sahneye konulması için zemin hazırlayan ve AKP'ye yol açan Derviş, bir kurtarıcı olarak sunuldu. 24 Ocak Kararları’nın yarım bıraktığı işi tamamlayan Kemal Derviş sayesinde özelleştirmelerin önü açıldı, büyük şirketler komik bedellerle sermayeye peşkeş çekildi.

Aynı zamanda Sadrazam Halil Hamid Paşa'nın 7. kuşaktan torunu olan Kemal Derviş, döneminde milyonlarca emekçi büyük bir yoksullaşma içerisinde girdi, işsizlik arttı. Umutsuz yığınlar böylelikle çareyi AKP'de aradı. 

Eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, 8 Mayıs 2023'te 74 yaşındayken öldü

Eskinin bakanı yeni muhalif: Babacan

Bir diğer yolu ABD'den geçen kolejli de Ali Babacan. ODTÜ'yü 4.0 not ortalamasıyla bitirmesi çok övülen Babacan, 1992-1994 yılları arasında ABD'de de finans sektörünün üst düzey yöneticilerine danışmanlık yapan özel bir şirkette danışman olarak çalıştı. Türkiye'ye dönünce Ankara'da ticaretle uğraşırken yolu Melih Gökçek'le "kesişti".

Aile dostları Abdullah Gül, siyasete atılmasında önemli bir rol oynadı. Ve hızla AKP MKYK üyeliğine seçildi. Ardından 2002 seçimlerinde Ankara birinci bölgeden milletvekili yapıldı. 58. ve 59. hükûmetlerde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevinde bulundu. O da emekçiye "ekonomiyi düzeltecek" diye lanse edildi. Özelleştirmelere tam gaz devam etti. Ekonominin eski patronu Derviş'ten de övgü aldı.

AKP iktidarı boyunca bütün kritik ekonomik adımlarda imzası olan Babacan, patronları kolladı sermayeye kaynak aktarmayı sürdürdü. Ülke o dönemde borçlanmaya devam ederken AKP sağ cepten alıp sola cebe koydu, Babacan'sa IMF'ye borcun sıfırlanacağını iddia ediyordu.

Bugün kurduğu DEVA partisinde AKP'ye "muhalefet" ettiğini söyleyip geçtiğimiz günlerde bakanlık yaptığı dönemde özelleştirmenin ucunu kaçırdığını ifade etse de, her fırsatta eski partisinin gittiği yolu kendinde "düzeltmeyi", çözüm önerileri paketi açıklamayı ihmal etmedi.

Ali Babacan bugünlerde DEVA Partisi Genel Başkanlığı yapıyor

Sermayenin en gözde iki ismi: Ekonomiyi patronlar için yönetiyorlar

Bugünlerde sermayenin en gözde isimleri Mehmet Şimşek'le Hafize Gaye Erkan.

2023'te yapılan seçimlerin hemen ardından Hazine ve Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanlığı yapan isimler değiştirildi. İkisinin de ABD'de eğitim alması, liyakat sahibi atamalar oldukları söylenerek övgüler düzüldü.

Muhalefetin de alkışladığı bu isimler ABD ve Avrupa'daki çevreleri nedeniyle patronlara güven verdi. Önce İngiltere'ye giden ardından da uzun süre ABD'de yaşayan Bakan Mehmet Şimşek göreve gelir gelmez kollarını sıvayıp derhal yurtdışında kaynak bulmaya girişti. Patronlara daha fazla kaynak aktarılırken, emekçilerin payına kemer sıkmak düştü.

Mehmet Şimşek, ikinci kez bakan olmasıyla birlikte yeniden çok konuşulan "Her zamanki gibi fakir aile ve taziye ziyaretleri gerçekleştirdik" yazılı paylaşımını sildi 

2013'te "Foreign Policy" Dergisi tarafından dünyanın en etkili 500 kişisinden biri olarak gösterilen Şimşek, geçtiğimiz günlerde patronlara seslenerek, "Muazzam teşvikler getirdik, devam edeceğiz" demişti.

Bitirme tezi NATO Helikopter Projesi olan Boğaziçi Üniversitesi mezunu Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan da ABD'de eğitim gördü. 2016 yılında "Turk of America" dergisinin özel sayısında ABD'deki en etkin 40 Türk genci sıralanan Erkan, 9 yıl boyunca Goldman Sachs dahil birçok finans kuruluşunda çalıştı. TCMB'ye ilk kadın başkan olarak atandığında Yönetim Kurulu üyesi olduğu ABD'li finans tekeli Marsh McLennan’daki görevinden istifa edip etmediği gündem oldu. Daha da önemlisi yurtdışı tahsilli Erkan'ın ABD’de üst düzey yöneticisi olduğu çöken First Republic Bank’ın müşterileri tarafından "bankacılık yasalarını ihlal etmek, yanlış ve yanıltıcı beyanlar vermek" suçlamalarıyla hakkında toplu dava açıldığı ortaya çıktı.

Erkan First Republic Bank'ta yaklaşık sekiz yıl boyunca İcra Kurulu Eş Başkanı, Başkan, Yönetim Kurulu Üyesi, Baş Yatırım Sorumlusu, Baş Mevduat Sorumlusu ve Eş Risk Sorumlusu gibi görevlerde bulunmuştu.

Merkez Bankası Başkanı aynı zamanda CFR (Council on Foreign Relations) üyesi. CFR, ABD merkezli Ford Vakfı, Rockefeller Vakfı ve çok sayıda sermaye tabanlı vakıf tarafından fonlanıyor. Dev şirketlerle siyasetçileri bir araya getiren CFR, içinden ABD başkanları, bakanlar ve CIA yöneticileri çıkardı. CFR’nin üyeleri arasında ABD Başkanı Joe Biden, iş adamları Henry Ford, David Rockefeller, Gianni Agnelli, Eduard Şevardnadze, Mihail Gorbaçov, Madeleine Albright ve Rahmi Koç gibi isimler var.

Gaye Erkan'ın en son "İstanbul, Manhattan’dan pahalı olur mu? Biz İstanbul’da ev bulamadık. Müthiş pahalı. Annemlere yerleştik, onların yanında kalıyoruz", "Apartman görevlimiz olan Sadık Abi’ye de çoğu zaman fiyatları soruyorum. Onu sorguya çekiyorum. Ben ‘indi’ diyorum. O ‘inmedi’ diyor. Sürekli 'Fiyatlar inmedi, istersen git şu soğanın fiyatına bir bak' diyor" sözleri tepki çekmişti.

Hafize Gaye Erkan'ın görevden alınabileceği iddia ediliyor

Ailesi başına dert açtı

Adını Nakşibendi şeyhinden aldığı, bir yanında tarikat bağları olduğu iddia edilen Hafize Gaye Erkan'ın koltuğu bugünlerde biraz sallantıda. Bir TCMB çalışanın CİMER'e yaptığı şikayetle Hafize Gaye Erkan’ın babası Erol Erkan'ın personeli tokatlayıp işten çıkardığı, görevlilere emirler yağdırdığı, başkan yardımcısının odasına yerleştiği, kendisine makam aracı ve özel koruma tahsis edildiği gündeme geldi.

Bankada özel bir mutfak yaptırıldığı, Erkanların evine 3 öğün yemek gittiği söylenirken, Erkan'ın annesinin de yetkisi olmadığı halde banka çalışanlarına talimat verdiği öne sürüldü.

Ailesiyle ilgili iddialar arka arkaya gelince bu durumdan Erdoğan'ın da rahatsız olduğu, yaklaşık bir aydır ABD'de olduğu için eleştirilen Erkan'ın görevden bile alınabileceği kulislerde konuşuluyor.

'AKP Türkiye’de 20 yıldır piyasacılığın açık ara en has temsilcisi'

Yerel seçimler öncesi işçi adayları öne çıkan TKP'nin Merkez Komite üyesi Savaş Sarı'dan tabloyla ilgili görüş aldık. "Hep 'İşçiler yönetemez' deniyor, liyakat sahibi isimler böyle ortaya atılıyor. Siz işçi adaylar gösteriyorsunuz. Onların bu isimlerden iyi yöneteceklerine inanıyor musunuz?" diye sorduğumuz Sarı, "Turgut Özal, Kemal Derviş, Ali Babacan, Mehmet Şimşek ve şimdi de Gaye Erkan. Bu isimler Türkiye’de yaşanan ağır piyasacı saldırının gerçekten de önemli isimleri. Ortak özellikleri halkın karşısında sermayenin has aktörleri olarak faaliyet yürütmüş ve yürütüyor olmaları" dedi.

Savaş Sarı şöyle konuştu:

"Bu liyakat tartışmalarının nerdeyse hepsinde aslında başka bir kural kabul ettirilmeye çalışılıyor bizlere. Önce buna dair birkaç söz söylemek gerek. Ülke ile ilgili tüm meselelerde çözümün piyasacı bir yaklaşımla sağlanacağına dair bir iddia ile karşı karşıyayız. Sermayenin çıkarlarını temsil edecek, onun gönlünü hoş tutacak ve yeri geldiğinde de sermaye adına “radikal” kararların altına imza atacak deneyim ve bilgi birikimine sahip olmaya liyakat deniyor. Hatırlarsanız 2023 genel seçimleri öncesinde AKP iktidarının ekonomi alanına ve faizlere dair karar ve uygulamalarına ilişkin yürüyen tartışma ve eleştirilerde de baskın olan piyasacı ekonominin kurallarına uyum şartı idi. AKP genel seçim sonrasında ekonominin başına Mehmet Şimşek’i, Merkez Bankası’nın başına ise Gaye Erkan’ı getirerek aslında piyasacılıktan şaşmama kural ve şartına bağlılığını bir kez daha göstermiş oldu. AKP Türkiye’de 20 yıldır piyasacılığın açık ara en has temsilcisi. "

"Liyakat kavramına tekrar dönecek olursak, Türkiye ekonomisinin son elli yılında liyakatli diye parlatılan dört beş ismi anmak bugün liyakat propagandası yapanların neyi kastettiğini anlamamız açısından yeterli olacaktır. Turgut Özal, Kemal Derviş, Ali Babacan, Mehmet Şimşek ve şimdi de Gaye Erkan. Bu isimler Türkiye’de yaşanan ağır piyasacı saldırının gerçekten de önemli isimleri. Ortak özellikleri halkın karşısında sermayenin has aktörleri olarak faaliyet yürütmüş ve yürütüyor olmaları. Dünya Bankası, MESS, TÜSİAD gibi iş deneyimi ve referansları bu anlamda önemli. Bir beceri ise evet gerçekten halkın ve memleketin canına okumayı beceren isimler bunlar. Bu nedenle düzen medyası, düzen partileri, onların akıl hocaları liyakat dediler mi aman korkun."

'Halkın örgütlü iradesi yönetimde söz sahibi olduğunda ortaya çıkacak gücün çok değerli olacağını düşünüyoruz'

"TKP birbirinden kopmaz iki temel doğru üzerinden Türkiye’nin sorunlarına ve onların çözüm yollarına yaklaşıyor. Halkın, emekçilerin sorunlarına ve ihtiyaçlarına çözüm üretmeyi merkeze alan, işçi sınıfının çıkarlarını temsil eden bir yaklaşımı merkeze koyuyoruz. Bunun hayata geçebilmesinin olmazsa olmazı olarak da emekçi halkın her aşamada yönetime katılmasının ve söz sahibi olması gerektiğini savunuyoruz. Bu herkesin her işi yapabilmesi ve her konudan anlaması anlamına gelmiyor tabi ki. Önemli olan emekçi halkın çıkarlarını temsil edecek, onun refahını gözetecek deneyim ve bilgi birikimine sahip meslek sahibi kişilerin ortaya çıkmasını, cesaretlenmesini ve inisiyatif almasını sağlayacak koşulları, örgütlülük ve iradeyi kuvvetlendirmek."

"Komünistlerin ve TKP’nin bu açıdan çok güçlü bir geçmiş ve bugünü var. Bugün Türkiye’de merkezi olarak planlanan, devletçi bir ekonomik sistemi hayata geçirecek fazlası ile birikimli ve deneyimli dost ve partililerimiz var. Hele bir de halkın örgütlü iradesinin Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi olduğu koşullarda ortaya çıkacak nitelik ve gücün çok değerli olacağını düşünüyoruz."