Kitap | Karanlığa Yakalanmak

'Karanlığa Yakalanmak' sizi esir alan karanlıktan çıkmaya, yaşamı kendi ellerinize almaya davet ediyor. Gerçekten yaşamaya…

Nişan Mesut Oyardı

İnsan var olduğu koşulların bir ürünüdür ama aynı zamanda var olduğu koşulları yaratan ve değiştirecek olan da kendisidir. Bu haliyle hem özne hem de nesne olagelen yegâne canlıdır. Doğduğumuz koşulları belirleyemeyiz ama yaşayacağımız koşulları değiştirebilmek ellerimizdedir.

Çocuk da olsanız bu tam olarak böyledir. Koşulları kabul etmek ya da değiştirmek için kendini bir özne olarak inşa etmek, karanlığa yakalanmak ya da aydınlığı arayan yola çıkmak. Bu yol her zaman düşünüldüğü kadar uzak olmayabilir üstelik.

Çağdaş Yunan edebiyatının önemli isimlerinden Vassiliki Nevrokopli Türkçeleştirilen ilk romanı Karanlığa Yakalanmak’ta birbirleriyle doğrudan bağlantılı iki farklı karanlığı resmediyor.

Şehirde bir arıza sonucu ortaya çıkan elektrik kesintisi bir anda yayılır ve bütün şehri kapsayan bir “felakete” dönüşür. Şehir karanlığa bürünmüştür. Ne telefonlar çalışır ne buzdolapları ne de benzin istasyonları. Şehirde elektriğe bağlı olan her şey durur. Okullar, hastaneler, marketler, kasaplar…

Kahramanımız Argiris de bir uyuşturucu gibi kafasını gömdüğü telefonu, bilgisayar oyunları olmadan ne yapacağını bilemez. Oyalanacak, vakit geçirilecek hiçbir şey kalmamıştır. Bunca “zamanla” ne yapacaktır şimdi? Kendi “karanlığını” burada fark eder.

Elektriksiz dünyada insan ilişkileri de bir hayli farklılaşır. Arkadaşlarıyla sohbetleri artık oyunlar ve telefonların dışına çıkmıştır. Hayatın daha içindedir. Kendi yaşamını sorgulamaya girişen Argiris, bunca zamandır görmezden geldiği sorunlarını ve gerçek hayatı fark etmeye başlar. Kendi yaşamının “öznesi” olma yolunda özel bir adımdır bu ve hikâyenin her bir satırında o özel adımı takip ederiz. Evden çıkarken “Nereye?” diye soran annesine “Yaşamaya gidiyorum” deyişi bundandır. 

“Ya ben, ben bunca zamandır ne için çabalıyordum? Karanlıkla birlikte yaşamayı öğrenmek için mi?.. Pek çok kez karşı koymadığım için beni emdiğini, içine çektiğini hissetmedim mi?.. O an anladım ki, gerçekten karanlıktan nefret ediyordum… Belki de artık hepimizi kölesi yapan o büyük düşmanla savaşma zamanıdır.”

Bir kez yaşamınızı sorgulamaya başladığınız da hayatın bütününe sorgulayarak bakmaya başlarsınız. Bedeninizi ve aklınızı uyuşturan ne varsa geride bırakıp aydınlığı aramaya girişirsiniz. Koşullar Argiris’i koca dünyanın içinde kendi yaşamını sorgulamaya ve yeniden kurmaya ittiğinde artık eski Argiris olmadığını anlar. Zor koşullar insanı bir an da büyütebilir, başka birine dönüştürebilir.

Anne ve babası ayrıldığından beri (tam beş yıldır) sadece yarım saat uzaklıktaki babasını ve babaannesini görmeye gitmeyen Argiris, hayatındaki dönüm noktalarını bir bir gözden geçirir ve hesaplaşma cesaretini bulur kendinde. Yola çıkmak ona yeni yollar, keşifler ve cesaretler sunar. 

İçine kapanık Argiris’in sorunlarına kafa tutan bir gladyatöre dönüşme hikâyesi, haykıramadığımız, içimize attığımız sözlerde saklı. “Çünkü ışığa çıkan sözlerin kendileri de ışık oluyor.” 

Zifiri karanlıkta da olsanız yolunuzu aydınlatacak güç, yüreğinizi birilerine açabilmekte gizli. Yüreğimizi bile açamayacak hale getirebilen teknolojik aletler yokken harcayabileceğiniz tek şey, sevgi oluyor. Ve harcandıkça çoğalan sevgiyi dağıtmak üzerinize çöreklenen kara bulutları dağıtmanın, gerçek hayatın yegâne yolunu açıyor.

“… hayatı seyrettiğimiz ekranların ardında, boyalı çöp kovalarına attığımız çöplerin hiç kokmadığını, içine kapandığımız dünyalarda gerçek pislikten kaçarken aynı zamanda gerçek kokulardan da mahrum kaldığımızı düşündüm. Çiçeklerin, çamların, denizin kokusu. Diğer bir deyişle gerçek hayatın kokusu…”

“Karanlığa Yakalanmak” sizi esir alan karanlıktan çıkmaya, yaşamı kendi ellerinize almaya davet ediyor. Gerçekten yaşamaya…

Künye: Karanlığa Yakalanmak, Vassiliki Nevrokopli, Günışığı Kitaplığı, 2021, 187 sayfa.