Kitap | Ayı Olmayan Ayı

Her ne kadar kendisinin bir ayı olduğunu söylese de yaratılan çevrenin, bürokrasinin, kalabalığın etkisi onun 'kendi' olmasından daha baskın çıkar.

Nişan Mesut Oyardı

Bazı kitaplar yazıldıkları zamanı ve mekânı aşarak evrenselleşir ve zamansızlaşırlar. Böyle kitaplara “klasik” tanımlamasını yakıştırıyoruz. 

Frank Tashlin’in ilk defa 1946’da yayınlanan “Ayı Olmayan Ayı” kitabı, “birey, kimlik, doğa ile kurduğumuz bağ ve bürokrasi” gibi konulara yönelttiği eleştirel yaklaşımıyla zamanı ve mekânı aşan bir metin sunuyor. Az sözcükle çok şey anlatan kısa metni ve karikatür tadındaki eğlenceli resimleriyle yoğun bir içeriği yalın biçimde anlatması başarısını pekiştiriyor. 

Sanayileşme ile birlikte doğanın insan eliyle yok edilmesine ve hayvanların yaşam alanlarının da bir bir yok edilmesine tanık olduk. Sürecin bugün ulaştığı noktayı göz önüne getirdiğimizde Frank Tashlin’in 75 yıl kadar önce yaş farkı gözetmeksizin buraya dikkatleri çekmesinin özel bir anlamı olmalı. 

Kış uykusuna yatan bir ayının uyandığında yaşadığı ormanın yok edildiğini ve yerine tanımlayamadığı bir fabrikanın kurulduğunu görmesiyle başlıyor kitap. Fabrikada bir ayının işi olmadığına göre o bir ayı değildir. Yalnızca “tıraş olması gereken, kürk palto giymiş budala adamın tekidir”.

Her ne kadar kendisinin bir ayı olduğunu söylese de yaratılan çevrenin, bürokrasinin, kalabalığın etkisi onun “kendi” olmasından daha baskın çıkar.

Hikâye bu haliyle “kendi” olmaya çalışan herkes için tanıdıktır. Yaratılan düzende yalnızca ekonomi içindeki işlevselliğine göre tanımlanan birey, etrafındaki bürokrasi ve hiyerarşiyle buradan çıkmanın yollarını bulamaz. Özgün kimliğinin yanı sıra kendini ifade etmenin yollarını da kaybetmiştir.

Ayının ayı olduğuna dair ısrarı ile fabrika içinde ustabaşıdan, yardımcı başkan yardımcısının yardımcısına, oradan yardımcı başkan yardımcısına, başkan yardımcısına ve başkana uzanan hiyerarşi hem alt metinler hem de çizimlerle eğlenceli bir sorgulamaya dönüştürülmüş. Hiyerarşinin basamaklarında yukarıya doğru çıktıkça büyüyen odalar, değişen sekreter sayıları ve artan şatafat, beraberinde sertliği ve alt kademelerden başlayan kraldan çok kralcılığı da beraberinde getirir.

“Ayı Olmayan Ayı” hangi yaşta olursanız olun “benlik, kimlik ve birey” kavramları üzerinden tartışılmayı hak eden bir kitap.