Kılıçdaroğlu'nun önüne gittiği SADAT nedir, nelerle gündem oldu?

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun SADAT binası önünde yaptığı açıklamalar dikkat çekerken, 'SADAT nedir?' sorusu yeniden gündeme geldi.

Haber Merkezi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugün SADAT binası önüne giderek "burada terörist yetiştiriliyor" dedi, SADAT'ın seçim güvenliğini hedef alabileceğini dile getirdi.

Kılıçdaroğlu'nun bu çıkışının ardından SADAT yeniden tartışma konusu.

Peki nedir SADAT?

Ülkücü mafya Sedat Peker'in Suriye'ye silah göndermekle suçladığı SADAT'ın faaliyetleri uzun yıllardır tartışma konusuydu.

soL'da daha önce yer verdiğimiz SADAT haberini yeniden hatırlatıyoruz...

SADAT nedir? AKP korumasındaki SADAT'ın 'karanlık' hikayesi...

"Özel Harp Daire Başkanlığı'nda görev almış, Yeni Akit yazarı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin başkanlığında, yabancı orduların personeline eğitim vermek üzere savunma ve danışmanlık şirketi kuruldu. Şirket kadrosunda astsubaydan generale 58 emekli asker var. Yabancı ülke ordularının personeline 'teknik ve stratejik eğitim' vermek için TSK’dan emekli edilen askerlerin kurduğu SADAT (Uluslararası Savunmak Danışmanlık İnşaat, Sanayi ve Ticaret AŞ) Türkiye’nin Blackwater’ı olmaya aday."

SADAT kurulduktan kısa süre sonra, 2012'de soL'da yer verdiğimiz haberde bu ifadeler yer alıyor ve şöyle devam ediyordu:

"Şirketin danışmanları arasında Türk-İslamcı kimliğiyle bilinen Al Baraka Mütevelli Heyeti Üyesi Emekli Tuğgenaral Mehdi Sungur ve adı Bitlis Mutki’de bulunan toplu mezarla anılan bölge halkı tarafından “kelleci general” olarak bilinen Korkmaz Tağma dikkat çekiyor.

Yine Yeni Akit yazarları Ahmet Varol ile Abdurrahman Dilipak da şirketin Ortadoğu danışmanları.

Şirketin psikolojik harp danışmanlığını da, yaptığı açıklamalarla kamuoyunun sık sık tepkisini çeken Npistanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı ve Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan yapıyor."

Bu şekilde duyurduğumuz SADAT haberinin başlığı ise şöyleydi: "İslamcı Kontrgerilla Savunma ve Danışmanlık şirketi kurdu!"

Şirket, soL'un başta vurguladığı gibi hep "kirli" olaylarla anıldı. 

Suriye'ye saldırıların en başından beri içinde

Yıl 2012, SADAT'ın Suriye'deki faaliyetleri çoktan başlamış, şirket o dönem basının gündemine şu iddialarla girmişti:

Şirket Suriyeli muhaliflerin silahlandırılması, eğitilmesi ve finansmanı konusunda önemli roller üstlendi. Şirketin Suriyeli muhaliflerle ilişkisi hakkındaki iddialar şöyle:

Para aktarma: Körfezden gelen dolarlar, Türkiye’de çeşitli kuruluşların örtülü ödeneğinden ayrılan paraların bir kısmı Suriye muhalefetine ASDER/SADAT tarafından ulaştırılıyor.

Askeri eğitim: Özellikle gayri nizami harp (gerilla harekatı, sokak savaşı, sabotaj, suikast, keskin nişancılık vs.) eğitimi veriliyor. Bu, kendi internet sitelerinde açıkça yazıyor.

Silah tedariki ve sevki: Her türlü silah tedariki, bunların eğitimi ve mahalline sevki. Bu da internet sitelerinde verdikleri “hizmet”ler arasında sayılıyor.

2012'de bağlantı kurulduğunu itiraf ediyor

Şirketin kurucusu olan ve daha sonra Erdoğan'ın danışmanlığını da yapacak isim olan Adnan Tanrıverdi, 2012'de verdiği bir röportajda, Peker'in iddia ettiği olayı çoktan doğruluyordu.

O dönem "Suriye muhalefetine" Türkiye'de açık toplantılar yaptırılıyor, otellerde ağırlanıyorlar, resmi kabul görüyorlar. Bu koşullarda Tanrıverdi de açık konuşuyor ve "Suriye muhalefetinden kendilerine silah temini için başvurulduğunu" söylüyordu. Bu konuda yardımcı olup olmadıklarını ise "gizli" tutuyor ancak çoktan iletişim kurulduğunu doğruluyordu.  

SADAT'la ilgili neler soruldu, neler yanıtsız kaldı?

Bu konuşmalar yapıldığı sırada ilgili kurumla ilgili çok sayıda önerge Meclis'in gündemine geldi. Ancak hiçbirine yanıt verilmedi.

Bu iddialar o dönem ÖSO şemsiyesinde olan cihatçıların SADAT tarafından sokak savaşı konusunda eğitildiği, askeri eğitim ve danışmanlık verildiği, ayrıca silah desteği sağlandığına yönelikti.

Ancak hepsi AKP tarafından yanıtsız bırakıldı, şirket korumaya alındı.

Meclis'te soru: SADAT, Tayyip’in silahlı örgütü mü?, IŞİD'i besliyor mu?

Yıl 2016, SADAT yine gündemde. Dönemin CHP Milletvekili Fikri Sağlar, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, "SADAT, Tayyip’in silahlı örgütü mü?" diye soruyordu.

Sağlar'ın tek sorusu bu da değildi. Bir diğer soru Suriye'deki cihatçılara verilen destekti. Artık kadraja IŞİD de girmiş, soru şu şekilde olmuştu: Türkiye’nin IŞİD’i beslediği ve SADAT’ın kamplarında eğitildiği iddiası doğru mudur? 

2016'da Erdoğan'ın danışmanı oldu

"Kara Kuvvetleri Sağlık Daire Başkanlığı görevlerinde bulunduktan sonra 30 Ağustos 1996 yılında kadrosuzluktan emekliye sevk edilen Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni başdanışmanı oldu."

Haber, 2016 yılına ait. Yani hakkında onlarca iddia çıkan, Suriye'deki cihatçılara her türlü desteği verdiği öne sürülen SADAT'ın başı, bu iddialara rağmen Erdoğan'ın danışmanı yapılıyordu.

SADAT'ın Güvenlik Zirvesi'nde işi ne?

AKP'nin paramiliter gücü olduğu iddialarına konu olan SADAT'ın kurucusu, Afrin harekatı öncesinde yapılan "Güvenlik Zirvesi"ne de katılmıştı.

Zirvede, Başbakan Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcıları, İçişleri, Dışişleri, Milli Savunma Bakanları ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın yanı sıra Adnan Tanrıverdi'nin de yer alması tepki çekmişti.

SADAT'tan eski askerlere 4 bin dolar maaş teklifi

AKP'nin elini attığı tüm coğrafyalarda faaliyete geçen SADAT, 2019'un Mart ayında Somali iddialarına konu oldu.

Buna göre Somali’de eğitim vermek için eski SAT komandolarına iş teklifi yapan SADAT, eğitimlerin Eylül – Ekim ayında başlayacağı ve 4 bin dolar maaş verileceğini söylüyordu.

Konuya ilişkin o dönem Odatv’ye bilgi veren kaynaklar, 28 Şubat sürecinde TSK’dan ihraç edilen, bir güvenlik şirketinin yöneticisi olan M.N.E.’nin işe alım sürecinde aracı olduğunu belirtiyordu.

SADAT’ın kurucusu Tanrıverdi, 19 Şubat 2018’de yaptığı açıklamada Somali’yle ilgili iddialara ilişkin şunları söylemişti:

“Somali’de de silahlı kuvvetlerimiz oraya gitmeden önce Somali’den bir yetkili SADAT’tan orada bir üs kurmasını talep etti. Sonra silahlı kuvvetlerimiz gidince bize ihtiyaç kalmadı. Zaten biz silahlı kuvvetlerimiz olmadığı, ulaşamadığı yerlere hizmet verelim demiştik. Silahlı kuvvetlerimiz şimdi oraya hizmet verecek bir üssü kurdu.”

'Harp okullarına öğrenci alımı' iddiası

Yeniçağ Gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, 2018 yılında kaleme aldığı yazıda, SADAT'la ilgili kritik bir iddiada bulunmuştu. Demirağ, "Erdoğan'ın "askeri konulardaki Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi" ve ekibi bu defa Harp Okulları ve diğer askeri okullara öğrenci alımını organize ediyor" dedi.

Demirağ yazısında şu ifadeleri kullanmıştı:

"Geçtiğimiz gün kaleme aldığım 'Harb Okullarına alım mülakatı' başlıklı yazımız çok ses getirmiş. Nasıl e-posta yağmuruna tutuldum anlatamam. Bana ulaşan 40-50 vaka vardı. Meğerse binlercesinin sesi ulaşamamış.

Yazıda mülakat kurulunun Havada 4, Kara Harb Okulunda 5 kişiden oluştuğunu ve 4 sivile karşı bir subayın bulunduğunu belirtmiştik. Uzaktan öyle görünüyormuş. Canı yananlar haksız elenmelerin izini sürerken kazın ayağının böyle olmadığını, 4 sivilden ikisinin SADAT'çı -daha önce ordudan atılan askerler- olduğunu tespit etmiş. Ben de teyit ettim. SADAT'ın şimdi sarayda "Başdanışman" olan emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi olduğunu hatırlatalım."

Akşener'in 'silahlı eğitim kampı' iddiası

İYİP Genel Başkanı Meral Akşener, 2018 yılında bir açıklama yapmış, silahlı eğitim kamplarından söz ederek SADAT'ı işaret etmişti. 

"Son dönemde üniformalar uzun namlulu silahlarla bazı kişiler ortalıkta dolaşıyor. Bunlarla ilgili çok önemli iddialar var" diyen Akşener, "Örneğin Tokat ve Konya'da silahlı eğitim kampları bulunduğunu duyuyoruz, bu iddialar söyleniyor. Araştırılırsın ve bize bilgi verilsin. Bunların seçim döneminde rol alacakları, istenmeyen bir sonuç çıkması halinde karışıklık yaratacakları yolunda yoğun söylentiler var. Bunlardan birisi de Sadat diye bir yapı. İnanın Sadat da diğer yapılar da benim için toz zerresidir. Bu malum yapılar insanları çatışmaların içerisine sürükleyecekler. Şimdiden uyarıyorum ve önlem alınmasını istiyorum" ifadelerini kullanmıştı.

Şimdi de Libya'da...

Yıl 2020... Türk askerinin Libya’da Hafter güçlerine karşı savaşan cephede yer almasının önünü açan tezkerenin Meclis’ten geçmesinin ardından AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Muhalif güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak” şeklinde bir açıklama yapıyordu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, Erdoğan’ın bu sözlerini Meclis’e taşıyarak “Farklı ekipler SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlığı” şirketi tarafından mı sağlanmaktadır?” diye soracaktı.

Tam da bu sırada SADAT'ın zaten Libya'da olduğunu gösteren bilgiler ortaya çıkacaktı.

SADAT A.Ş.'nin web sitesinin hakkımızda bölümünde "Libya'dayız, çeşitli projeler hazırlanmaktadır" açıklaması yer alıyor:

"SADAT A:Ş. Libya Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarını yerinde tespit etmek ve Danışmanlık, Eğitim, Donatım hizmeti sunma imkanlarını görmek amacıyla Libya'da idi.

Yapılan görüşmeler neticesinde bir alayın Spor Tesislerinin dizaynı ve yapılması ile ilgili proje hazırlanmaktadır.

Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Trablus Büyükelçisi Sayın Ali Kemal AYDIN da makamında ziyaret edilerek, SADAT A.Ş. ve Libya'daki faaliyetleri konusunda bilgi verilmiştir."

soL'a dava açtı

SADAT adlı oluşum, geçen ay yazarımız Orhan Gökdemir’in 2016 yılında yayımlanan bir yazısını gerekçe göstererek kurumun itibarının zarar gördüğünü öne sürüp tazminat davası açtı.

Aradan 6 yıl geçtikten sonra açılan dava ve davanın içeriği ise oldukça dikkat çekici.

Eski MİT’çi Mehmet Eymür’ün o dönem yaptığı bir konuşma ve SADAT hakkındaki iddialarını köşesine taşıyan Gökdemir, SADAT’ın kurucularının ‘irticai faaliyet’ dolayısıyla ordudan atıldığını, SADAT’ın başkanlık sistemini esas alan bir anayasa hazırladığını dile getirmiş, ilgili kurumun Suriye’ye gönderilen cihatçılarla ilişkisi olduğuna ilişkin Meclis gündemine de gelen iddialara yer vermişti.

Yazıda dikkat çeken detaylardan birisi, 15 Temmuz darbe girişiminden bir ay önce kaleme alınan bu yazıda, SADAT’ın önerdiği TSK modelinin, 15 Temmuz sonrası neredeyse birebir hayata geçmesi oldu.

Bu başlıkları dava konusu yapmasına karşın “Suriye muhalefetinden kendilerine silah temini için başvurulduğunu” söyleyen bizzat Tanrıverdi’ydi.

“Mehdi gelecek, ortamı buna göre hazırlamalıyız” sözleriyle tartışma konusu olan Tanrıverdi, ordudan irticai faaliyet nedeniyle değil, “kadrosuzluktan” atıldığını iddia ediyor ancak tersi bilgi yıllardır tüm köşe yazıları, kitaplar ve haberlerde kabul görmüş durumda.

Anayasa hazırlığı ise zaten kurumun kendi açıkladığı bir faaliyetiydi.

Yazıdaki diğer iddialar Mehmet Eymür’ün SADAT’a ilişkin yaptığı açıklamaların aktarımı şeklindeyken, tüm bu tabloya karşın, 6 yıl sonra böyle bir dava açılması dikkat çekti.

Öte yandan yazıda “SADAT hazırlığı” olarak anlatılan her şey aradan geçen zaman içinde gerçekleşti. Milli Güvenlik Kurulu kaldırılmadı ama yapısı bütünüyle değişti. Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlandı ve TSK yeniden yapılandırıldı. İç güvenlik İçişleri Bakanlığı’na, dışa karşı savunma da MSB’ye verildi. Jandarma Genel Komutanlığı’nın Genelkurmay’la organik bağı koparıldı. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nden (MGSB) iç tehdit değerlendirmeleri kaldırıldı. YAŞ’ın yapısı değiştirildi ve bütün kararları yargıya açık hale getirildi. Askeri yüksek yargı kaldırıldı, askeri hâkimler üniformasız oldu. Bütün bunlar yazıda “SADAT Planı” olarak ele alınıyordu.

Öte yandan Mehmet Eymür’ün verdiği, SADAT’ın yeni bir anayasa taslağı hazırlayarak hem laik cumhuriyeti hem de TSK’yı tasfiye etmeye hazırladığı bilgisi doğrulandı. Bu iddialar hem basında hem Meclis’te tartışıldı.

Suriye’de cihatçıları eğittiği iddiası da onlarca kez yazıldı, tartışıldı. Sedat Peker de bunu doğruladı ve bu işlerde SADAT’la birlikte çalıştığını açıkladı.

Yazarımız Gökdemir’in dava konusu olan köşe yazısı şöyleydi: DARBE HAVASI