Kemal Okuyan'dan Akşener ve Kılıçdaroğlu açıklaması: CHP'deki dengeler değişecek

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, İYİP Genel Başkanı Akşener'in restine ilişkin 'Normal karşılanabilecek bir şey değil. Cumhuriyet Halk Partisi'nin içiyle ilgili bir boyut da görüyorum' dedi.

Haber Merkezi

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, İYİP Genel Başkanı Meral Akşener'in altılı masadaki diğer parti liderlerini ağır sözlerle eleştirip İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a çağrı yaptığı sözlerini Cumhuriyet'e değerlendirdi. 

Meral Akşener'in masadan kalkacağını öncesinde kendisinin de tahmin ettiğini belirten Okuyan, "Ama bu kadar çirkinleşmeyi -çünkü bir çirkinlik var ortada- beklemiyorduk. Ama zaten hep beklemediğimizle karşılaşıyoruz bu ülkede. Söyleyeceğim şey şudur: Biz Türkiye Komünist Partisi olarak, bu sözünü ettiğimiz alternatifi oluşturmak için elimizden geleni yapacağız" dedi. 

'Şimdi değilse ne zaman'

Okuyan'ın Cumhuriyet'in sorularına yanıtları şöyle: 

İYİ Parti lideri Meral Akşener'in açıklamalarını izlediniz. Cumhurbaşkanı adayı konusundaki çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Açıkçası Millet İttifakı'nın iç dinamikleri bizi ilgilendirmiyor. Biz hep toplumsal ve siyasal boyutlarıyla değerlendirdik şimdiye kadar. Ve başından beri ısrarla şunu söyledik: Türkiye'de siyaset, ilkesizlik, programsızlık ve tamamen pazarlıklar üzerine kurulu. Şu anda da artık şunu söyleyebiliriz çünkü ayyuka çıkmış bir gerilim, tartışma var Millet İttifakı içinde. Artık bir ittifak kaldı mı onu da bilmiyoruz. Olacağı buydu. Yani Türkiye'de yirmi yıldır yobaz, piyasacı, Amerikancı bir iktidar var. Bunun alternatifini aşağı yukarı aynı politikalarla sağlamaya kalkılırsa iş gelir, pazarlıkla dayanır ve masa dağılır. Ben geçen hafta bir dostumla konuşurken, ‘Meral Akşener bu masadan kalkacak’ demiştim. Nitekim bu doğrulandı. Nedeni de çok basit: Çünkü iktidarla muhalefet arasında sanıldığı gibi, mutlak bir karşıtlık yok; bir geçişkenlik var. Yani bu geçişkenlik ideolojik, siyasi ve örgütsel bir geçişkenlik. Yani kast ettiğim şu: Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı arasında aynı siyaset felsefesi iç içe geçmiş durumda. Aynı ideolojiler (yani dünya görüşleri) iç içe geçmiş durumda. Yapısal olarak da bir iç içe geçmişlik var: Mesela Mansur Yavaş'ın hangi partiye ait olduğu belli değil. Bu konuşulduğu için söylüyorum. Biz aslında başka partilerin iç işleriyle ilgilenmeyiz. Şimdi burada ortaya çıkan tabloda bize düşen şu: Biz Millet İttifakı içerisindeki yarılmada taraf değiliz. Tabii ki Akşener bizim için sicili belli, geçmişi belli bir siyasetçi. Dolayısıyla taraf değiliz derken eşit mesafeden söz etmiyorum. Ama artık halkımız bu ülkede şunu anlasın: Türkiye solu, devrimcileri, başkalarına sığıntı, başkalarına destek olmak yerine kendi alternatiflerini yaratmak zorunda. Şimdi değilse ne zaman? Deprem yıkmış geçmiş ülkeyi. Büyük bir ekonomik kriz yaşamışız. Türkiye'de devrimci bir alternatif ilkeleriyle halkın karşısına çıkmayıp başka ittifaklara sığıntı olmaya kalkarsa, bu döneme ihanet ederiz. Bizim yaklaşımımız bu. Dolayısıyla, bu beklediğimiz bir şeydi, onu söyleyeyim. Ama bu kadar çirkinleşmeyi -çünkü bir çirkinlik var ortada- beklemiyorduk. Ama zaten hep beklemediğimizle karşılaşıyoruz bu ülkede. Söyleyeceğim şey şudur: Biz Türkiye Komünist Partisi olarak, bu sözünü ettiğimiz alternatifi oluşturmak için elimizden geleni yapacağız. 

Kemal Bey, sizce Cumhur İttifakı'nın bu sürece bir müdahalesi olmuş olabilir mi? 

Kesinlikle olmuştur. Ama herkes her şeye müdahale ediyor zaten.

'Milli mutabakat isteyenler var'

İktidarla bir uzlaşma ihtimali görüyor musunuz peki?

Elbette. Bunu isteyenler var. Yani ‘Türkiye'de bir milli mutabakat olsun, geniş bir şey olsun’ diyenler var. Türkiye'de hem seçim öncesinde, yani 14 Mayıs'ta yapılacaksa- hem sonrasında yeni dengeler ortaya çıkacak, bu belli. Ama bu dengelerin ortaya çıkması bu halka ne verecek? Ben şu anda Hatay'dayım, içim sızlıyor. Ortalık savaş alanı gibi. Terk edilmiş, çaresiz bir kent. Hala bir organizasyon yok. Bugün benim gördüğüm tek organizasyon Osmaniye'ye bizi sokmamak isteyen, polis güçlerinin organizasyonuydu. Orada tıkır tıkır işliyor her şey. Ama şu anda Hatay'a bakıyorum, yok. Hatay'da organize hiçbir faaliyet yok. Şimdi, dolayısıyla bu ülke, bu kadar acıyı madem yaşadı, madem 20 yılın üstüne böyle bir depremi yaşadık, o zaman artık buradan çıkmanın yolunu bulalım. Benim söyleyeceğim budur.

'Kılıçdaroğlu bizi de aradı'

Akşener'in çıkışından sonra siyasi partilerde bir hareketlilik görülüyor. Kılıçdaroğlu, SOL Parti ve TİP ile bir görüşme sağladı. Bu durum sola açılma veya yeni bir arayış olarak değerlendirilebilir mi? Sizinle de görüşecekler mi?

Sayın Kılıçdaroğlu bizi de aradı. Ben bugün Osmaniye'de olduğumu söyledim ama görüşme nedeni seçimler falan değildi. Deprem dönemindeki çalışmalarla ilgili ve nezaket ziyaretiydi. Bir de son dönemde bizim partimize ve başka sol güçlere karşı yürütülen baskılara dönük bir dayanışma ziyaretiydi. Biz de 'hay hay' dedik. ‘Ankara'da Genel Merkez binamızda görüşürüz’ dedik ama ben bugün Osmaniye'de olduğumu söyledim. Dolayısıyla gelecek haftaya ilişkin bize geri döneceklerdi. Ama bu süreçte, altılı masa, Millet İttifakı'yla ilgili bir görüşme değildi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Akşener'in hemen ardından ''Taşlar yerine oturacak'' ifadesini kullandı. Sizce bu söylem ne anlama geliyor?

Evet, şimdi taşlar yerine oturacak konusu, tahminimce önümüzdeki dönem Türkiye'de bütün siyasi dengelerde değişiklik olacak ama başka bir şey daha olacak: Cumhuriyet Halk Partisi'nin içindeki dengeler de değişecek. Bu çok net. Çünkü açık ki bugün Meral Hanım’ın iki Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanının ismini açıktan zikretmeye cesaret etmesi, normal karşılanabilecek bir şey değil. Dolayısıyla o ifadede ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin içiyle ilgili bir boyut da görüyorum."