İzmir'in göbeğinde belediyenin ve holdinglerin yarattığı yılan hikayesi: 'Basmane Çukuru'

40 yılı aşkın süredir akamete uğrayan türlü yapılaşma projeleri nedeniyle bugün göle dönüşmüş bir halde şehrin göbeğinde yer alan "Basmane Çukuru" yeniden gündemde, öykü uzun ve karışık.

Haber Merkezi

İzmir'in Konak ilçesinde bulunan İsmet Kaptan Mahallesi'nde, Dokuz Eylül (Basmane) Meydanı, Dr. Refik Saydam Bulvarı, Hürriyet Bulvarı ve 1362 Sokak arasında kalan, 40 yılı aşkın süredir akamete uğrayan türlü yapılaşma projeleri nedeniyle bugün göle dönüşmüş bir halde şehrin göbeğinde yer alan "Basmane Çukuru", son günlerde yeniden gündemde. 

İki gün önce İzmir yerel basınında, "Basmane Çukuru'nda yeni bir sayfa", "Başkan Tugay'dan İzmir'in kronik sorununa çifte çözüm", "Yüksek kamu yararı" gibi manşetlerle yer bulan haberlere göre, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile anlaşmaya varması halinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Basmane Çukuru'ndaki hissesinden vazgeçecek; karşılığında ise TMSF, 2020 yılındaki depremde hasar gördüğü için yıkımına karar verilen Büyükşehir Ana Hizmet Binası'nı yeniden yapacak. 

Semt garajı, ticaret merkezi, gölet... İzBB, Güçbirliği Holding, Folkart Yapı: İzmir'in yılan hikâyesi 

Öykü uzun ve karışık. 1922 büyük İzmir yangını sonrası kentin merkezinde geriye kalan enkaz bölgesinde bulunan bu alan, savaş sonrası kurulan Kültürpark'la ilişkili olarak, 1939 yılında hem şehir içi hem de şehir dışı otobüslerin yer aldığı bir garaj olarak kullanılıyordu.

1951 yılında düzenlenen bir yarışmanın sonucunda, Kemal Aru ve ekibi tarafından hazırlanan imar planına göre, şu anki Çukur'un bulunduğu alan ve çevresi, ulaşım fonksiyonunu yitirmeden, bir "Ticaret Alanı" olarak planlanmıştı.

1973 yılında İmar ve İskân Bakanlığı tarafından onaylanan ilk kapsamlı İzmir Metropoliten Alan nazım imar planında, Çukur'un bulunduğu alan ve çevresi, "Bölgesel-Kentsel Aktivite Merkezi" olarak planlanmış; garajın Halkapınar'a taşınmasıyla Çukur, 80'li yılların sonuna dek ESHOT'un otobüs garajı olarak hizmet vermeye başlamıştı. 

1984'te belediye, mülkiyetinde bulunan alanda "Turizm ve Ticaret Merkezi İnşaat ve İşletme" işi için teklif alınacağını ilan etti. İşi üstlenenlere belediye tarafından herhangi bir para ödenmeyeceği, yapılacak inşaatta ve işletmede belediyeye kalacak hisse veya diğer esasların teklifte ayrıntılı olarak belirtileceği ve belediyeye en fazla menfaati sağlamayı kabul edenlerin tercih edileceği belirtilerek, hisse paylaşımına dayalı yap-işlet sistemi yapılması planlandı.

Süreç davalarla sarpa sarıyor

Özelleştirme furyasıyla dönemin Anavatan Partili Belediye Başkanı Burhan Özfatura, 1997'de burayı satışa çıkardı. Güçbirliği Holding araziyi satın aldı. Holding, buraya Dünya Ticaret Merkezi yapmak istiyordu. Temel için hafriyat çıkarıldı, kazıklar çakıldı, istinat duvarı yapıldı.

Derken, 2001 krizi patlak verdi, Güçbirliği Holding'in hisselerinin TMSF'ye geçmesiyle arazinin bir kısmı TMSF'de kalmış oldu. Güçbirliği, TMSF ve belediye arasındaki gitgelli sürece bir de eski başkanlardan Yüksel Çakmur'un projenin imar mevzuatına aykırı olduğu gerekçesiyle üst üste açtığı davalar yüzünden inşaatın tamamen durması eklendi.

2014 yılına gelindiğinde, TMSF hisselerini satışa çıkardı. İhaleyi İzmir'in Folkart yatırımlarını gerçekleştiren Sancak Ailesi şirketi Livamine Madencilik kazandı. Projeden kat karşılığı pay almak isteyen İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin istediği imar değişiklikleri, proje tadilatı derken, TMSF'nin inşaatın başlaması için verdiği 30 aylık sürede ruhsat alamayan Folkart da projeyi iade etmek zorunda kaldı.

TKP İzmir'den sorular: 'Yalan söylenmesine geçit vermeyeceğiz'

Bu özet bile, durumun tüm detaylarıyla bu sayfada ele alınamayacak karışık olduğunu gözler önüne seriyor; ihale tek bir tarafa yıkılamayacak kadar uzun bir süreyi ve fazla tarafı kapsıyor. Üstelik, meselenin ihtilaflı ve çelişkili yanları var. TKP İzmir İl Örgütü de, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'na bu ihtilaflı başlıklara dair sorular yönelttiği bir açıklama yayımladı.

Her yeni belediye başkanının bu bölgeye dair farklı öneriler sunduğu ancak ya bazı gerçeklerin üzerinin örtüldüğü ya da kimi sermaye gruplarının çıkarlarının ön plana çıkarıldığı belirtilen açıklamada Tugay'a yöneltilen sorular şöyle:

  • Yıllardır, 1997 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Güçbirliği Holding arasında imzalanan tartışmalı protokol ve sonrasındaki usulsüz tapu devri nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tapudaki hissesinin %11’de bırakıldığını, kamuya ait bir taşınmazın yok pahasına özel sektöre devredildiğini söylüyoruz. 
  • Eski belediye başkanlarından Aziz Kocaoğlu, bu payın kendi döneminde %30’a çıkarıldığını iddia etmiş ancak belgesini gösterememişti. Biz ise, Kocaoğlu’nun bu iddiasının, plan notlarında yer alan ve inşaat alanının %30’unun belediye hizmet alanı için ayrılacağını belirten maddeden kaynaklandığını belirtmiş, tapuya işlenmiş herhangi bir karar olmadığını vurgulamıştık.
  • Şimdi, doğrudan açıklanmalıdır: İzmir Büyükşehir Belediyesinin feragat etmeyi önerdiği tapu hisse payı ne kadardır?
  • 1998 yılında, alanda 1/1000 ölçekli imar planı bulunmamasına karşın, kanunlar hiçe sayılarak alanda bir inşaat ruhsatı düzenlenmiş, 1999 yerel seçimlerinin hemen öncesinde de, Burhan Özfatura tarafından Güçbirliği Holding’e tapu devri gerçekleştirilmiştir. 
  • İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, inşaat ruhsatının yasalara aykırı olarak düzenlenmiş olmasını kabul mü etmektedir? 
  • Belediye Başkanı Cemil Tugay, yine yasal olmayan bir projeye dayanarak, kat irtifak hakkı üzerinden tapu devri gerçekleştirilmesini doğru ve etik mi bulmaktadır?
  • Cemil Tugay, başkanlığını yaptığı kurumun, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 1997 yılında imzalanan sözleşmenin feshedilmesi için dava açtığını bilmekte midir? 
  • Bu davanın olumlu sonuçlanması durumunda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Basmane Çukuru” olarak anılan alandaki mülkiyetin tamamına yeniden sahip olacağını bilmekte midir?

Yapılan açıklamada son olarak "Bizim niyetimiz çok açık: Yalan söylenmesine geçit vermemek, halkın çıkarlarını savunmak ve kamunun olanın kamuda kalmasını sağlamak. Bu kadar net" denildi.