İstanbul Grubu HSK’yi ele geçirdi, Adalet Bakanı güç kaybetti

Yeni seçilen ve atanan toplam 11 üyeyle birlikte HSK görevine başladı. Dairelerin belirlenmesiyle Erdoğan’ın avukatlarının oluşturduğu İstanbul Grubu'nun etkisinin arttığı görülüyor.

Haber Merkezi

7 Haziran Pazartesi günü Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nda (HSK) görev değişimi yaşandı. TBMM tarafından seçilen 7, Cumhurbaşkanı tarafından atanan 4 üye resmen göreve başladı. Doğal üye olan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz’ın katılımıyla birlikte 13 kişilik yeni HSK, 4 yıl boyunca yargıya hükmedecek.

Yeni kurulda dengeler nasıl?

Ankaragazetecisi'nden Alican Uludağ'ın haberine göre ilk mesai gününde başkan vekilliği, daire başkanlıkları ile daire üyelikleri için seçim yapıldı. Oylama sonucunda HSK Başkan Vekilli Mehmet Akif Ekinci oldu. Birinci Daire Başkanlığı’na mevcut başkan Halil Koç, İkinci Daire Başkanlığı’na ise Mehmet Akif Ekinci seçildi.

Dairelerde görev dağılımı

Görev dağılımı sonucunda Daire üyelikleri ise şu isimlerden oluştu:

HSK 1. Dairesi:  Halil Koç (Başkan), üyeler Hasan Yılmaz (Bakan Yardımcısı), Hamit Kocabey, Ömür Topaç, İbrahim Kolcu, Ömer Faruk Yıldırım

HSK 2. Dairesi: Mehmet Akif Ekinci (Başkan), Aysel Demirel, Ergün Şahin, Sinan Esen, Cumhur Şahin, Bilal Temel

İstanbul Grubu artık etkin

Ortaya çıkan manzara, HSK’nin büyük oranda İstanbul Grubu’nun etkisi altına girdiğini ortaya koydu. Örneğin HSK Başkan Vekili Mehmet Akif Ekinci, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak görev yaparken, 2017’de HSK Üyeliği’ne seçilmişti. Kendisini Erdoğan bu göreve getirmişti. Ancak o dönem sadece üye olarak görev yapıyordu. Cumhuriyet davası iddianamesini hazırlamasıyla bilinen Ekinci, artık HSK’nin iki numaralı ismi oldu.

Kritik dairede yine İstanbul Grubu

Kurulun en kritik dairesi, Birinci Daire. Buraya seçilen üyelerin dağılımında da belirgin şekilde İstanbul Grubu’na yakın isimler göze çarpıyor. Örneğin doğal üye Hasan Yılmaz, İstanbul Başsavcı Vekili olarak görev yaparken Erdoğan tarafından Bakan Yardımcılığı’na atanmıştı. Daire üyesi Mehmet Akif Ekinci de İstanbul’dan geldi. İbrahim Kolcu, HSK’ye Erdoğan tarafından atanırken Hamit Kocabey, MHP’nin avukatıyken, bir önceki dönemde kurula gelmişti. Birinci Daire’de yine CHP kontenjanından seçilen Ömür Topaç da yer alacak.

Erdroğan 1. Daire’yi kontrol altına aldı

Cumhurbaşkanı’nın atadığı 4 üyenin tamamının da bu dairede görev yapacak olması, Erdoğan’ın 1. Daireyi kontrol altında tutmak istediğini gösteriyor.

Atama ve soruşturmaları yapıyor

Peki, Birinci Daire’nin önemi ne? Bu daire, hâkim ve savcıların atama, nakletme, yetki verme, kadro dağıtma gibi işlemlerini yürütüyor. Yine, HSK Teftiş Kurulu Başkanlığı eliyle hâkim ve savcılar hakkındaki şikâyetlerle ilgili inceleme ve soruşturma yürütme görevi de Birinci Daire’de. Bir anlamda bu daire, HSK’nin beyni ve kalbi konumunda.

İkinci Daire’ye muhalefetten iki üye

İkinci Daire’de ise İYİP kontenjanından gelen üyeler Sinan Esen ile Cumhur Şahin, eski Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü Bilal Temel, Yargıtay’dan seçilen Ergün Şahin de görev yapacak.

Daire üyesi Aysel Demirel, İstanbul’da avukat olarak görev yaparken 2017’de Erdoğan tarafından HSK’ye seçilmiş, ardından görev süresi bitince Danıştay üyesi yapılmıştı. Demirel, bu dönemde yeniden Meclis tarafından HSK’ye seçildi. Bu daire ise hakim ve savcılarla ilgili disiplin soruşturması sonucunda karar verme yetkisine sahip.

Adalet Bakanı nasıl güç kaybetti?

Peki, Adalet Bakanı’nın kuruldaki etkinliği nasıl zayıfladı? Kulislere göre, Bakan Gül Mehmet Akif Ekinci’yi başkan vekili olarak istemiyordu. Gül’ün Halil Koç’la çalışmak istediği belirtilirken, Ekinci’nin seçiminin Gül’ün tercihi dışında olduğu ifade edildi.

Ekinci’nin ise doğrudan Saray’dan onay alarak buraya seçildiği kulislerde konuşuluyor. Benzer durum, Hasan Yılmaz’ın Adalet Bakan Yardımcısı olarak seçilmesinde de yaşanmıştı. Hasan Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı tarafından Bakan Yardımcısı olarak atanması konusunda Adalet Bakanı’nın rızasının olmadığı iddia ediliyor. Ancak Erdoğan’ın “böyle istiyorum” demesi üzerine Gül’ün bir şey diyemediği öne sürülüyor.

Gül: Yargı hiçbir grubun…

Adalet Bakanı’nın yeni kurul üyeleriyle birlikte yaptığı ilk toplantıda, dile getirdiği şu sözler belki de İstanbul Grubu’na bir mesajdı:

“Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinin olmazsa olmazı da bağımsız ve tarafsız bir yargıdır. Hukuk devleti özünü, yargının bağımsızlığında bulur. Yargının bağımsız ve tarafsız oluşu tüm hak ve özgürlüklerin teminatıdır. Yargı ele geçirilecek bir mevzi, bir makam, bir kurum değildir. Yargı asla el uzatılmaması gereken, göz bebeğimiz gibi korumamız gereken bir Anayasal kurumdur. Yargının hiçbir ideolojisi, hiçbir cemaati, hiçbir grubu, hiçbir taassubu olamaz. Yargının tek ama tek bir ideolojisi vardır, o da adalettir. HSK’nın yeni seçilen üyeleri de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile hakimlik ve savcılık teminatını daha da güçlendirecektir.”

İstanbul Grubu - Bakan Gül kavgası

Öte yandan havuz medyasında yargıda 'FETÖ'cülerin kritik noktalara atandığını ifade eden yazılar çıkmıştı. Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör de "Yargıda tehlikenin farkında mısınız? başlıklı yazı yayımlamıştı. Gül'ün 'maklube' çıkışının bu yazıların üzerine gelmesi dikkat çekmişti.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, AKP içinde Pelikancı diye bilinen ekibin "yargıda FETÖ’nün halen etkin olduğuna" yönelik kendisine yaptığı ithamlar üzerine "Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar bugün çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye kalkışmasınlar" demiş, bu açıklamayla yargı içindeki taraflaşma daha görünür hale gelmişti. 

Güngör’ün yazdıklarına Bakan Gül’ün verdiği sert yanıt ve Adalet Bakanı’nın, soruşturmasının yeniden açılmasını istediği Tamince hamlesi ile gün yüzüne çıkan kavgada, Gül’ün karşısında yer alan tarafın Erdoğan’ın avukatlarının oluşturduğu ‘İstanbul Grubu’ olduğu iddia edilmişti.  

Bu süreçte Hakimler ve Savcılar Kurulu'nda (HSK) görev değişiklikleri meydana gelmiş, Teftiş Kurulu Başkanı Yunus Nadi Kolukısa ve Genel Sekreter Fuzuli Aydoğdu istifa etmişti.

Yaşanan gerilim sürerken Yargıtay’dan konuyla ilgili bir açıklama yapılmıştı:

“Yargıtay, 15 Temmuz hain darbe girişiminin hemen akabinde, FETÖ/PDY Terör Örgütüne yönelik olarak güçlü bir refleks göstermiş, söz konusu örgüt ile iltisaklı olan üyelerini Yargıtaydan uzaklaştırmıştır. Bu kapsamda, disiplin işlemleri sonucunda ilk aşamada, Yargıtay Kanununun m.19 ve m.43/son hükümleri uyarınca 106 kişi hakkında en ağır disiplin cezası olan ve ihraç anlamına gelen ‘çekilmeye davet’ yaptırımı uygulanmış; içlerinde firari olanlar, ceza soruşturması devam edenler ve kendi istekleri ile emekli olanlar da dahil olmak üzere, bu süreçte genel toplam itibarıyla 141 kişinin Yargıtay ile ilişiği kesilmiştir.”