İşçi Hikayeleri | Sömürü ve taciz kıskacında göçmen kadın işçiler: Havva anlatıyor...

'Dışarıdan geldiğimiz için bazı insanlar her şeyi istiyor. Ev işine giden iki arkadaşımı zorla eve kapatmıştı bir adam. Sonra sussunlar diye tehdit etmiş. Polise de gidemediler oturma izinleri yoktu'

Sancak Yıldız

Göçmen sorununun oldukça yüksek sesle ve düzenin değil göçmenlerin hedef tahtasına oturtulduğu bir şekilde tartışıldığı bir dönemde başladığımız göçmen emekçiler dizimizin bu kısmında, göçmen kadınların yaşadıklarına odaklanacağız. Göçmenlerin en yoğun sömürüye maruz kalan, emeği en ucuz şekilde gasp edilen kesimini kadınlar oluşturuyor. Kadınlar bu yoğun sömürünün yanında bir de çok yoğun şekilde taciz ve istismara maruz kalıyor. O göçmenlerden biri olan Havva, yaşadıklarını "Dışarıdan geldiğimiz için bazı insanlar her şeyi istiyor. Bizi buradaki kadınlar gibi görmüyorlar. Ev işine giden iki arkadaşımı zorla eve kapatmıştı bir adam. Sonra da sussunlar diye tehdit etmiş. Polise de gidemediler oturma izinleri yoktu" diyerek anlatıyor.

Cinsiyete göre maaş: Erkeklere 120 lira, kadınlara bazen yevmiye bile yok

Çağlayan bölgesinde, tekstil atölyelerindeki iş gücünün önemli bir kısmını göçmen emekçiler oluşturuyor. Tekstil patronları bir yandan göçmenlerin ulusuna göre emeğini ücretlendirirken, cinsiyete göre de farklı maaş tarifeleri uyguluyor.

Suriyeli işçilerin yevmiyeleri 120 lira seviyelerinde iken, Afgan ve Pakistanlıların yevmiyeleri 70-90 lira arasında değişiyor.

Atölyelerdeki göçmen kadınların büyük çoğunluğunu Suriyeliler oluşturuyor. Suriyeli kadınların günlük yevmiyesinin ise standart bir karşılığı yok. Kadınların bir kısmının emeği ailenin erkek bireyinin aylık kiraladığı bütün aile emeğinin içinde ücretlendirilirken, yalnız olanlar çok daha kötü koşulları kabul etmek zorunda kalabiliyorlar.

Merdiven altı bir atölyede çalışan Suriyeli Havva’ya, yanıt verme konusunda yaşadığı tedirginliği aşarak uzun zamandır tanıdığı bir başka göçmen işçinin yardımıyla sorularımızı yöneltiyoruz.

2017 yılında Türkiye’ye gelen Havva Halep’te doğup büyümüş. Halep’teki yoğun saldırılar ve savaşın yarattığı yıkıma dayanamayıp ailesiyle birlikte türlü engelleri aşarak İstanbul’a gelmişler. Aile bireylerinin ikisi Karadeniz’de tarım işçiliği ve çobanlık yaparken, kendisi de tekstil atölyelerinde dikimci olarak çalışıyor.

'Paramı istediğimde kötü tekliflerde bulundu'

Kaç seneden beri burada çalışıyorsun?

4 senedir burada çalışıyorum. Buradan önce ev temizliği yapıyordum.

Ev temizliği yapan çok insan var savaştan kaçıp geldikten sonra sanırım, doğru mu?

Ev temizliğine Özbekler çok gidiyor. Ben de Özbek arkadaşımdan dolayı yaptım. Türkiyeye 5 sene önce geldim. İlk geldiğim zaman her işi yaptım. Ev işi ağırdı ama parası daha güzeldi.

Neden bıraktın o halde ev temizliğini?

Her hafta evine gittiğim biri vardı. Birgün akşam paramı istediğimde kötü tekliflerde bulundu. Bağırdım, paramı almadan korkudan gittim.1 yıl olmuştu, yeni gelmiştim Türkiyeye.

Sonra evlere gitmeye korktum. Burası kalabalık en azından diyip bu işe girdim.

'İki arkadaşımı eve kapattı, polise de gidemediler oturma izinleri yoktu'

Dışarıdan geldiğimiz için bazı insanlar her şeyi istiyor. Bizi buradaki kadınlar gibi görmüyorlar. Ev işine giden iki arkadaşımı zorla eve kapatmıştı bir adam. Sonra da sussunlar diye tehdit etmiş. Polise de gidemediler oturma izinleri yoktu.

Ne kadar ücret alıyorsun burada?

Günlük 90 lira alıyorum. Benimkisi başka yerlerden yüksek .Ben Türkçeyi daha iyi biliyorum hem de eskiyim. Komşularım var, 70 lira alıyor.

Erkeklerin ücretleri daha yüksek galiba?

Erkeklerin ne ücret aldığını görmedim ki… Sadece başımızda duranlar var. Onlar 150 lira alıyor.

Kadınlar çetelerin hedefinde

Taşocağı'ndaki göçmen işçi pazarlarıyla başladığımız Kağıthane’deki göçmenler araştırmasına, Çağlayan bölgesindeki merdiven altı tekstil atölyeleri ile devam etmiştik. Sömürünün ulus değişince başka boyut alabildiği tablonun cinsiyetin de değişmesiyle katmerli bir hal aldığını tekstil atölyelerinde yakıcı şekilde hissetmiştik.

Çağlayan’da görüştüğümüz insanlar, göçmen kadınların Kağıthane'nin bazı bölgelerinde çeteler eliyle fuhuşa zorlandıklarını da dile getirdi. Bölgede birçok noktada bu durumun yaşandığı belirtilirken, çetelerin pasaportlarına el koyduğu kadınları fuhuşa zorlaması, yetkililerin de seyirciliğinde gerçekleşiyor.

Türlü baskı, taciz, şiddet ablukasının katmerli hal aldığı ve geleceksizliğin bir hayat biçimi olarak dayatıldığı göçmen kadın emekçilere değindiğimiz ‘göçmen işçiler’ serimizin bir sonraki kısmında; göçmen emekçilerin barınma, eğitim ve sağlık gibi temel insan haklarına hangi koşullarda ulaştıklarından bahsedeceğiz.