Kayyım politikaları, Türkiye'de özellikle 2016 yılından itibaren Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı kentlerde uygulamaya konulmasıyla karşımıza çıktı.
674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 38. Maddesi’ne dayandırılarak 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 45. maddesine terörle mücadele kapsamında şöyle bir ek yapıldı:
“Belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması ya da kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona ermesi hallerinde 46. Madde’deki makamlarca belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilir.”
Seçme ve seçilme gibi çok temel bir anayasal hakkı gasp eden ve 2016’da KHK ile yasalaşan kayyım uygulamasıyla yerel yönetimlerde iktidarın atadığı isimler görevlendirilebiliyor.
Kayyım atamaları, genellikle "terörle bağlantılı" oldukları iddia edilen belediye başkanlarının görevden alınmasıyla kamuoyuna yankı buldu. Ancak sonuçları itibariyle bölgede yaşayanları etkiledi.
Onlarca belediyeye kayyım: İlk adım Diyarbakır'da atıldı
30 Mart 2014 yerel seçimlerinde HDP, 102 belediye kazanmıştı. 2016 yılında yaşanan darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL döneminde birçok belediyeye kayyım atandı.
İlk adım Diyarbakır'da atıldı. Ardından Mardin, Van gibi iller geldi. Özgürlük İçin Hukukçular tarafından hazırlanan rapora göre, 2016'da 102 belediye eş başkanının 96’sı görevden uzaklaştırılarak yerlerine kayyım atandı. Görevden alınan 67 belediye eş başkanı tutuklandı.
Her seçim aynı: Kayyım gaspı 'alışkanlık' oldu
Kayyım uygulaması 2019 seçimlerinin ardından da devam etti. 19 Ağustos 2019 tarihinde başlayan kayyım süreçinde 65 HDP’li belediyeden 6 belediye eş başkanına, 56 belediye meclis üyesine mazbata verilmedi. 65 belediyenin 59’una tekrar kayyım atandı. Ayrıca pek çok belediye meclis üyesi de bu sürede tutuklandı.
DEM Parti 2024'te Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir ile 7 il, 58 ilçe ve 10 beldeyi kazandı.
Van Büyükşehir Belediye Başkanı DEM Partili Abdullah Zeydan oldu. Van'daki kayyım girişimi tepkilerin ardından engellendi.
Hakkari Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış da "gizli" soruşturmayla gözaltına alındı, yerine kayyım atandı. HDP’nin ardılı DEM Parti, taşıma seçmenlere rağmen 2024 yerel seçimlerinde yüzde 48,92 oy alarak kentte belediyeyi tekrar kazanmıştı.
Yeni 'açılım' sonrası gelen kayyımlar: Esenyurt, Mardin, Batman ve Halfeti
Geçtiğimiz günlerde de CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, evine yapılan baskınla "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla tutuklandı ve yerine İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy kayyım olarak atandı. Esenyurt Belediye Meclisi kayyım kararıyla askıya alındı. Seçilmişlerden oluşan Belediye Meclisi’nin görev ve yetkileri, encümenin memur üyelerine devredildi. Kayyım Can Aksoy tarafından imzalanan kararda, komisyonların ve encümenin görev ve yetkilerinin ikinci bir talimata kadar encümenin memur üyeleri tarafından yürütüleceği belirtildi.
Esenyurt, kayyım atanan ilk CHP'li belediye değil. Daha önce İzmir'deki Urla Belediyesi'ne kayyım atanmıştı. CHP'nin önde tamamladığı ancak seçimlerin iptal edildiği Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesine de kayyım atanmış, 2 Haziran'da tekrarlanan seçimine kadar belediyeyi vali yardımcısı yönetmiş, ardından CHP'nin adayı Deniz Yağan seçimi kazanmıştı.
Esenyurt'a tepkiler sürerken İçişleri Bakanlığı, DEM Parti yönetimindeki Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük ve Urfa Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan'ı görevden aldı.
Bir günde 3 kayyım kararı alınmış oldu. Mardin Valisi Tuncay Akkoyun Mardin Büyükşehir Belediyesi'ne, Batman Valisi Ekrem Canalp Batman Belediyesi'ne, Halfeti Kaymakamı Hakan Başoğlu Halfeti Belediyesi'ne kayyım olarak atandı.
'Her sabah yeni bir kayyım haberiyle uyanabiliriz'
Kayyımların devamının gelebileceği sinyali de geldi.
İktidara yakın Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, bugünkü köşesinde "Bu bir başlangıç gibi gözüküyor. PKK ile ilişkisi tespit edilen belediye başkanlarının görevden alınacağı, yerlerine kayyım atanacağı söyleniyor. Ama PKK ile ilişkisi olmayan DEM Partili belediye başkanlarının görevlerine devam edeceği ifade ediliyor. Yani bir süre her sabah yeni bir kayyım haberiyle uyanabiliriz" dedi.
Sebep yalnızca 'ideolojik' değil: Rant, işten çıkarma, yandaşlara kaynak aktarma...
Kayyımlarla yerel yönetimlerin işleyişi de büyük ölçüde olumsuz olarak etkilendi.
"TMMOB Kayyım Uygulamaları ve Takibi Komisyonu" tarafından hazırlanan rapora göre kayyım dönemlerinde birçok taşınmaz satıldı, yandaşa davet usulüyle ihaleler verilerek kaynak aktarıldı. 2016 ve 2019 yıllarında yapılan kayyım atamaları sonucunda belediyelerde 8 bin 334 kadrolu ve hizmet alımı personel ile 923 memur işten çıkarıldı. Toplam işten çıkartmaların 9 bin 237’ye ulaştığı düşünülüyor.
HDP'nin kayyım izleme raporuna göre de kayyımlar tarafından yapılan ihalelerde büyük yolsuzluklar tespit edildi. Örneğin, dönemin Batman Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Demir, kayyımların 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 21. maddesini kullanarak ihaleleri pazarlık usulüyle gerçekleştirdiğini belirtti. Bu durum, ihalelerin istenilen firmalara verilmesini sağlamakta ve kamu kaynaklarının israfına yol açtı. Demir konuya dair açıklamasında, "Kayyımlar; kanunsuzlukta, yolsuzlukta ve talanda hükümetten destek aldıkça peyderpey istisnai bir uygulama olması gereken kanunun 21’inci maddesini genel uygulama haline getirdiler" ifadelerine yer verdi.
Kayyım döneminde yapılan ihaleler ve usulsüzlükler belediyeleri aynı zamanda iktidarın yandaşlara gelir kapısı ilan ettiği kurumlar haline getirdi. Dersim Belediyesi'nde kayyım döneminde yapılan usulsüzlükler, bu politikaların somut zararlarını ortaya koyan örneklerde sadece biri oldu. 2014 seçimlerinden sonra atanan ve 2019 yılına kadar devam eden ve kayyım tarafından gerçekleştirilen ihalelerde yüksek bedellerle yaptırılan işler tartışma konusu oldu.
2019 yerel seçimlerinde kayyımların yerine seçilen belediyeler borç yükü açısından dikkat çekici rakamlara ulaştı.
Kadın ve emek düşmanı uygulamalar: Kadın sığınma evi, ücretsiz kreşler kapatıldı
Kayyımlar sadece mali kayıplarla değil, aynı zamanda kadın ve emek düşmanı politikalarla da gündeme geldi. Kayyımlar kadınların haklarını kısıtlayıcı uygulamalara da sebep oldu.
Belediyelere bağlı bazı kurumlar kapatıldı, kadınların sosyal hayattaki yerinin zayıflatılmasına yol açan uygulamaların önü açıldı. Böylelikle söz konusu bölgelerde kadınlar ekonomik ve sosyal hayatta daha da yoksullaştı. Kayyım atanan belediyelerde birçok kadın sığınma evi, ücretsiz kreşler kapatılırken yine birçok işçi hiçbir gerekçe gösterilmeden işten atıldı.
Kayyımlar tüm bu gücünü denetimden yoksun bırakılmaları ve şeffaflık ilkesini ihlal etmeleri sayesinde elde etti. Halkın iradesini yok sayarak, seçilmiş belediye başkanlarının yerine atandıkları için, demokratik denetim mekanizmalarını devre dışı bırakıldı.
Kayyımların bıraktığı miras: Borç batağında belediyeler
Kayyımlar yerine seçilen belediyelere birçok belediye faaliyetini yapamayacakları oranda büyük borçlar bırakarak görevden çekildi.
Bakanlıkların ya da ilgili kurumların borçlanma yetkisi ve harcama kalemlerini denetlemedikleri kayyımlar birçok gereksiz harcama ile gündeme geldi. Bu harcamaların önemli bir kısmını ise "protokol giderler ve misafir ağırlama ya da otel masrafları" olarak açıklandı.
Van Büyükşehir Belediyesi, kayyım yönetimi altında büyük bir borç yükü altına girdi. 2019 yılında kayyım atandıktan sonra, belediyenin borcu 3 milyar TL’yi aştı. Kayyım yönetimi, birçok ihaleyi usulsüz bir şekilde gerçekleştirmiş ve bu ihalelerin toplam bedeli 363 milyon TL'yi geçmişti.
Sayıştay raporlarına göre, Van Büyükşehir Belediyesi'nin 2022 yılı içerisinde 3 milyar TL’ye yakın bütçe kullandığı, ancak alacaklarını tahsil etmede başarısız oldu. Yine Kars'ta yüzyıllık tarihe sahip rustik yapılar belediyenin borçları nedeniyle satışa çıkarıldı.
Bir diğer örnekse Hakkâri Belediyesi. 2019 yılından beri kayyım tarafından yönetilen belediye, icra borcunu ödeyemeyecek duruma geldi.
Özetle belediyeleri zarara uğratan denetimden yoksun kayyımlar seçme ve seçilme hakkını gasp etmekler kalmıyor, bütçeyi de halk zararına kullanıyor. Bu durum, hem ekonomik hem de toplumsal açıdan ciddi sorunlara yol açıyor.
Emekçilerin haklarının ihlal edilmesi, yolsuzluklar ve usulsüzlükler aynı zamanda yoğunluklu olarak Türkiye'de gelir dağılımın en düşük olduğu ve toplumsal eşitsizliklerin en yoğun yaşandığı yerlerde, Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı kentlerde meydana geliyor.