İklim değişikliği orman yangınlarını kolaylaştırıyor

Doğal olarak yangına meyilli olan Akdeniz ve Ege kıyılarındaki ormanlar iklim değişikliğinin de etkisiyle yılın daha uzun bir döneminde yangına daha açık hale geliyor.

Bilim ve Aydınlanma

Ülkeyi etkisi altına alan orman yangınları iklim değişikliğinin ülkemize etkilerini bir kez daha gündeme taşıdı. Ülkemizde 28 Temmuz’dan beri süregelen yangınların nedenleri ile ilgili pek çok iddiaya karşın, eşzamanlı olarak birçok farklı bölgede oluşması doğal nedenleri ön plana çıkarıyor. Ege ve Akdeniz bölgelerindeki ormanlarda hakim tür olan kızılçamın yangına meyilli yapısı iklim değişikliğinin yarattığı elverişli koşullara bağlı olarak eskiye oranla daha kolay alev alıyor. Bunun yanı sıra ormanlık alanlarda yürütülen kıvılcım oluşumunu kolaylaştıran faaliyetler yangınların sıklığının artmasına neden oluyor.

Tüm Akdeniz coğrafyasında etkili

Temmuz ayının sonlarından itibaren tüm Akdeniz ve orta Avrupa’da etkisini gösteren sıcak hava dalgası beraberinde orman yangınlarını da getirdi. Türkiye ile birlikte İtalya, Yunanistan ve İspanya da büyük orman yangınları ile mücadele ediyor. İklim değişikliğinin etkilerinin en fazla hissedilmesi beklenen Akdeniz Havzası’nda yer alan bu ülkeler ortak iklim özelliklerini barındırıyor. İklim değişikliği sonucunda Akdeniz Havzası'nda sıcak ve kurak günlerin sayı ve şiddetinin artacağı öngörülüyor.

Türkiye özelinde ise, Akdeniz ikliminin hakim olduğu güney ve batı bölgelerde sıcaklığın özellikle yaz mevsiminde artması, yağışın ise zaten kurak yazlar yaşanan bu bölgelerde daha da azalması bekleniyor. Son günlerde yaşanan sıcak hava dalgası ise bu beklentinin gerçekleşmekte olduğunu haber veriyor. Bununla birlikte iklim değişikliği nedeniyle sıcaklık ve nemin belirleyici olduğu yangın sezonu da uzuyor. Dolayısıyla, doğal olarak yangına meyilli olan Akdeniz ve Ege kıyılarındaki ormanlar iklim değişikliğinin de etkisiyle yılın daha uzun bir döneminde yangına daha açık hale geliyor ve daha geniş alanların yanmasına neden oluyor.

Yangınların nedenleri

Ormanlar, sosyal ve kültürel amaçlarla kullanım, elektrik hatları, anız yakma gibi nedenlerle de tutuşabiliyor. İklimsel özellikler orman yangınlarının çıkması için hala en büyük etken olmakla birlikte, ormanların içindeki ekonomik ve sosyal faaliyetler yangın olasılığını artırıyor. Ormanları doğal olmayan yangınlardan korumak için orman içinde bu faaliyetlerin mümkün olduğunca azaltılması ve iklim değişikliğinin etkilerinin bu faaliyetlerin planlanmasında dikkate alınması gerekiyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli raporlarında iklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışı ve kuraklık sonucunda orman yangınlarının sayı ve şiddetinin de artacağı ortaya konmuştu. Avustralya’da 2019 ve 2020 yılında 240 gün süren yangınlar, geçtiğimiz yıl Sibirya’da yaşanan boreal orman yangınları, ABD ve Kanada’da meydana gelen büyük yangınlar bu tahmini doğrular nitelikte. Bununla birlikte, iklim değişikliği orman yangınlarını artırırken, orman yangınları da iklim değişikliğini artırıyor. Orman yangınları bir yandan yangın sonucunda salınan kabondioksit gazının oluşturduğu sera etkisi nedeniyle iklim değişikliğine katkıda bulunurken, diğer yandan karbon yutağı olan orman alanlarının yok olması nedeniyle iklim değişikliğine karşı en etkili mekanizmalardan biri zayıflamış oluyor. Dolayısı ile ormanların korunması iklim değişikliğine karşı en önemli önlemlerden biri olarak öne çıkıyor. Değişen koşullar altında orman yangınları ile mücadelede için iklim değişikliğine uyumlu yöntemler geliştirilmesi ve uygulanması gerekiyor.

Kızılçam Ormanları ve Yangın

Kışları yağışlı ve serin olan Akdeniz iklimi, bitki örtüsünün gelişmesine olanak tanıyor. Diğer taraftan sıcak ve kurak yaz ayları doğal yangınlar için elverişli bir ortam oluşturuyor. Bunun sonucu olarak Akdeniz iklimine sahip bölgelerde ekolojik ve evrimsel süreçler yangının da etkisi ile gerçekleşmiş durumda. Türkiye’nin güney ve batı bölgelerinin bitki örtüsü de yangın etkisiyle evrimleşen türleri barındırıyor. Bunların başında ise bölgenin ormanlarında hakim tür olan Kızılçam var. Kızılçam ormanları, büyük çoğunlukla, yangını izleyen bahar ayında tekrar yeşeriyor. Yeşermediği halde ise yanan alanı yeniden ormanlaştırmak için tohum desteği gibi çeşitli önlemler alınabiliyor. Kızılçamın yanı sıra orman ekosisteminin bir parçası olan diğer bitki türleri de yangın sonrası alana geri dönebiliyor. Yanan alanların doğrudan sürülerek ağaçlandırılması ise biyolojik çeşitliliği azaltıyor ve yanan alanda kalan ve yeşermeyi bekleyen bitki örtüsünü tamamen tahrip ediyor.

Ülkemizde her yıl yaşanan orman yangınlarının sonrasında gündeme gelen ağaçlandırma kampanyaları bu bakımdan oldukça tehlikeli. Bu yıl da henüz yangınlar kontrol altına alınmadan sivil toplum kuruluşları tarafından başlatılan ve devlet kurumlarının da desteklediği fidan bağışı ve ağaçlandırma kampanyaları Kızılçam ormanlarının devamlığını tehdit eden bir nitelik taşıyor.

İklim değişikliği ile mücadelede en büyük doğal desteğimiz olan orman varlığının korunması tüm ormancılık faaliyetlerinin diğer sektörler ile birlikte bütüncül olarak planlandığı, ormancılık dışı faaliyetlerin ez aza indirildiği ve kâr amacıyla değil toplumsal fayda ile orman ekosistemine en az zararı verecek şekilde yürütüldüğü bir toplumsal düzen ile mümkün görünüyor.

Kaynaklar

Bilim ve Aydınlanma Akademisi, İklim Değişikliği ve Çevre Komisyonu, Kapitalizmin İklim Değişikliği Sorunu: Nedenleri, Sonuçları ve Çözüm Arayışları, 2021.

Turp, M. T., Öztürk, T., Türkeş, M. and Kurnaz, M. L. 2014. RegCM4.3.5 bölgesel iklim modelini kullanarak Türkiye ve çevresi bölgelerin yakın gelecekteki hava sıcaklığı ve yağış klimatolojileri için öngörülen değişikliklerin incelenmesi. Ege Coğrafya Dergisi 23(1): 1-24

F. Moreira Et Al. , "Wildfire management in Mediterranean-type regions: paradigm change needed," ENVIRONMENTAL RESEARCH LETTERS , vol.15, no.1, 2020