Geri dönen mülteciler anlatıyor: Gitmek mi kolay, kalmak mı zor?

Son zamanlarda çokça tartışılan mülteci sorununu ülkelerine geri dönen Suriyelilerle soL Haber için konuştuk.

Özkan Öztaş

Ülkemizde ve dünyada mülteci sorunu gözle görülür oranda artıyor. Avrupa sokaklarında yaşam mücadelesi verenler bir yana ülkemizde kurulan çadırkentler ya da mülteci kampları da fotoğrafın bir diğer tarafını oluşturuyor. Bu sorunun gelişim süreçleri savaş, ekonomi ya da çevresel etmenlerden belirlense de her birinin kaynağında sermaye sınıfının tercihleri ve bunun sonuçları yatıyor. Konu öyle bir yere geldi ki Suriye'de iç savaşın neden çıktığı, İslamcı çetelerin yaptığı katliamlar dahi unutuldu. Tartışılan tek şey artık Suriyelilerin nasıl gönderileceği üzerine sabitlenmiş durumda. Öyle ki merkezinde sadece mültecilik konusu olan bir siyasi parti dahi var artık ülkemizde. 

Peki Suriyeliler geri dönmek istiyor mu memleketlerine? Geriye dönenleri neler bekliyor? Savaşı bahane edip Türkiye'ye mi geldiler? Geriye dönmek mümkün mü? Konuyu derinlemesine Suriye'ye geri dönen mülteciler ile soL okurları için konuştuk.

Suriye dönüş: ABD ablukasında bir yaşam ve ekonomik zorluklar

Suriye'de cihatçı çetelerin 2011 yılında başlattıkları savaş, etkisini her ne kadar kaybetse de, Suriye'nin yaralarını sarması için daha uzun bir zamana ihtiyacı var. Savaş çıktığında Kamışlı'da yaşayan Edip Abdulfettah savaş sonrasında Türkiye'ye gelenlerden. Hikayesi diğer mültecilerle aynı. Türkiye'de bir taraftan eğitimine devam eden Edip, diğer taraftan da Suriye Televizyonu'nun Ankara muhabirliğini yapmış uzunca bir süre. 

Edip Abdulfettah şöyle diyor:

"Suriye eskisi gibi değil, evet birçok bölgede Suriye ordusu gücüsünü yeniden tahkim etti. Ancak güvenlik sorunuyla bitmiyor mesele. Şu an çok ciddi bir ekonomik ablukayla karşı karşıyayız. Birçok ürüne erişim sorunu yaşıyoruz. Normalde sadece bu sorun dahi göç etmek için bir sebep. Ancak burada yaşamak için inat edenlerdeniz. Ülkemize güveniyoruz. Fakat sorunları da görmezden gelemeyiz.

ABD birçok ürüne ambargo koymuş durumda. Gündelik tüm alışkanlıklarımız değişti. IŞİD'in zarar verdiği elektrik tesisleri ve barajlar ülkedeki elektrik sorununun ana kaynağı. Ve elektrik, internet kesintisi gibi sorunlar artık sıradan hale gelmiş durumda. Savaş bitti mi? Çatışmaların yoğunluğu azaldı ancak şu an ciddi bir ekonomik savaş içindeyiz. Bu ilk döneme göre daha kolay değil. Ayrıca Suriye'de, ABD dışında Türkiye'nin varlığı hiç konuşulmuyor. Burada Türkiyeli patronların her gün yakıp yıktığı zeytin ağaçlarının videolarını görüyoruz. Bunları Tik-tok'ta paylaşıyorlar. İdlip'te hâlâ islamcı çeteler cirit atıyor."

Edip'in Suriye'ye döndüğünde çektiği ilk fotoğraflardan. 'Suriye bayrağının hâlâ dalgalandığını görmek hem gurur hem de mutluluk kaynağı oldu' diyor.

'Türkiye'nin bir mülteci planı var mı emin değilim. Sorun burada başlıyor. Mülteciler konusu bir rant bir siyasi koz meselesi oldu'

Esma Mustafa, Halepli Kürt bir ailede dünyaya gelmiş. Savaş çıktığında kendisi Lazkiye'de hukuk eğitimi görüyormuş. Halep cihatçı çeteler tarafından kuşatıldığında ailesini bulmaya gitmiş. Ancak ailesiyle birlikte kendilerini Hatay sınırında bulmuşlar. "Çok kötü bir dönemdi ve kimsesizdik" diyor. Babasının aynı zamanda Bulgaristan pasaportu olduğu için önce Türkiye'ye sonra da Bulgaristan'a göçmüşler. Türkiye faslı ise dört yıl sürmüş. "Türkçeyi unutmuşum iyice, ne garip geliyor şimdi" diye anlatıyor. 

Esma, Türkiye'de yaşadıklarını şöyle tarif ediyor:

"Türkiye'ye geldiğimizde ailemiz zaten parçalara bölünmüştü. Birçok akrabamı kaybettim bu süreçte. Ama Türkiye'de mülteciler için yapılan tek şey oluşturulan kamplar ya da çadırkentler oldu desem haksızlık etmem sanırım. Ben bir hukukçuyum. Yaşadıklarımdan dolayı da mecburen uluslararası hukuka da vakıfım. Türkiye'nin bir mülteci planı yoktu bunu açıkça ifade edebilirim. Her şeyden önce biz mülteci değil misafir statüsünde yer aldık. Bu bir koz. Avrupa'ya karşı AKP'nin elinde tuttuğu bir koz içindi bu adım. Avrupa'dan para istemek ya da sınırları açmakla tehdit etmek için. Bir mülteci hakkına dahi sahip değildik. Dil öğrenimi yetersizdi. Uyum ya da entegrasyon ile ilgili neredeyse hiçbir adım atılmadı.

'Önce buradaki yabancı unsurların ülkeyi terk etmesi lazım'

'Kör ebe' gibi kendi yolumuzu aradık. Halbuki Avrupa'daki tanıdıklarımız bir sürü imkandan söz etti. Böyle bir bilinç ve ortam yaratılmayınca da 'sahil kenarında nargile içen Suriyeli manzaraları' çıktı ortaya. Evet bu manzara bir gerçeklik, bazı Suriyeliler parasız kalınca gayri meşru işlere de girdi. Ama burada tüm kabahat bize ait olabilir mi? Tüm bu sorunlar biz gelmeden önce hiç mi yoktu Türkiye'de? Bizi her şeyin günahkarı ilan ettiler. Yerlerimizden edildik, evlerimiz yıkıldı, ailelerimizi kaybettik ve gittiğimiz yerde kimse ne iş verdi ne de eğitim. Şimdi Halep'teyim. Eksik kalan hukuk eğitimimi tamamlıyorum. Ancak burası bugün 'haydi geri dönün' diyeceğimiz durumda değil. Sürekli elektrik kesintisi var. Elektrik olmazsa sağlık tedavisi alamayacak insanlar var. Bu onlar için ölüm olur. Burada şartların iyileştirilmesi için önce buradaki yabancı unsurların ülkeyi terk etmesi lazım." 

Savaşın en yoğun yaşandığı dönmelerde Türkiye sınırında görünen IŞİD bayraklarından.

'Suriye geriye dönmek için henüz yeterli alt yapıya sahip değil'

Edip Abdulfettah, "Suriyeliler neden ülkelerine dönmüyor?" sorusuna da şu yanıtı veriyor: 

"Neden dönsünler ki? Şu an ciddi bir ekonomik sorun var. Ülkede ABD ablukası var. ABD petrolümüzü, buğdayımızı, pamuğumuzu, Türkiye de zeytinimizi ve tahılımızı kaçırıyor ülke ekonomisinden. Elektrik kesintileri devam ediyor. Hayat güvenlik noktasında normale döndü ancak bu yeterli değil. Evet hayat, Haseke'de Deyrulzor'da, Rakka'da, Halep'te, Humus'ta normale döndü belli açılardan ama İdlip öyle değil. İdlip'te islamcı teröristler var hâlâ. Ve orası Türkiye kontrolünde şu an. Eğer buralar yaşanabilir yerlerse şu an neden Türkiye'de islamcı yardım kuruluşları buralara yardım etmek için para topluyor?"

'Şam muhatap alınmazsa gençlerin döneceğine inanmıyorum'

Bugün Suriyelilerin geri dönmesi için "Suriye hükümetinin muhatap alınması gerektiğini" ifade ediyor Halil. Halil Rakka doğumlu. Türkiye'de uzunca bir zaman çobanlık yapmış. Normalde Halep'te üniversitede edebiyat eğitimi görürken yarıda bırakmış okulunu. "Ben ilk zamanlar muhalefeti destekliyordum. Ancak yaşananları görünce diğer ülkelerin işbirliğini fark edince uyandım. Ama geç oldu" diyor. 

Afgan mülteci nüfusu artınca Türkiye'de tek işi olan çobanlık da gitmiş elinden. "Şimdi Suriye ile Türkiye arasında iş yapan bir firmada danışmanlık yapıyorum" diyor. "Ticaret devam ediyor mu hâlâ?" diyorum. Gülüyor Halil, "Ticaret hiç biter mi, savaş devam ederken de devam ediyordu. Lübnan üzerinden devam eden ticari yollar var. Şu an Türkiye üzerinden temizlik ve gıda ürünleri gidiyor Suriye'ye" diye yanıt veriyor. 

Halil kritik bir konuya dikkat çekiyor:

"Bugün savaş 11. yılını geride bıraktı. Ve sorun şu ki o gün gelen geçlerin her biri şu an Suriye'de asker kaçağı. Eğitimleri de yarıda kaldı. Evet Suriye hükümeti bir uzlaşma çağrısı yaptı ve bizim gibi gençlere geri dönün dedi. Ancak bu gençlerin önemli bir kısmı bu konuda tereddüt yaşıyor. Çünkü resmi bir kanal ya da temas yok. Türkiye'de mülteci sorunu çözülecekse Şam ile iş birliği yapmalı Türkiye. Bu hem geri dönmek isteyenler için hem de artık Türkiye'de kalacaklar için gerekli. Geri döndüğünde islamcı çetelerin kucağına düşmekten korkanlar var. İdlip hâlâ böyle bir yer."

Savaşın yoğun yaşandığı günlerde yaşanan mülteci hareketliliği.

'Şimdi böyle söylesem kızarlar belki ama Türkiye bu konuda dürüst değil' 

Türkiye'nin Suriye politikalarını eleştiren Edip Abdulfettah, "Şimdi böyle söylesem kızarlar ama AKP hem elinde İdlip'te teröristleri besleyecek hem de İdlipli bir gence hadi ülkene dön diyecek. Oradaki çetelerin o insanın malına ya da canına zarar vermeyeceğinin garantisi var mı? Yok. E nasıl dönecek geriye? Bakın bir sürü yaşanan ekonomik sorunu, elektrik sorununu, alt yapıyı söylemiyorum dahi. Sadece bu konu bile dürüst olunmadığını gösteriyor" diyor. 

"Savaş 11 yıl sürdü. Buranın toparlanması bir iki yılda mümkün değil. Topraklarımızda yabancı ülkelerin fiili işgalinin olduğu yerler var. Emin olun Türkiye'de Suriyeli düşmanlığı yapanların görmesi gereken şey bu. Biz Türkiye'ye sığındık. Savaş vardı. Mecburduk ve tercih etmedik. Zaten biliyorsunuz Türkiye'de kalanların sayısı Türkiye'den geçip başka ülkelere sığınanlardan daha az. Türkiye'de kalanlar biraz da mecbur olanlar. Esas biz ülkemizde yabancı asker, İslamcı teröristlerden rahatsızız. Türkiye'deki arkadaşlar, kardeşler kusura bakmasın kızmasın ama Türkiye Suriye'den çekilmeden Suriyelilere ülkenize dönün diyemez. Ahlaka uygun değil bu" diye tamamlıyor sözlerini. 

***

Yaşananlar ve anlatılanlar bir yana Suriyelilerin Türkiye'de ucuz iş gücü olarak patronların servetine servet kattığı, sermaye sınıfının Suriyelilerin ve bir bütün olarak tüm mültecilerin varlığından memnun oldukları bir diğer gerçek. Çünkü çarklar bu sayede dönüyor ve örgütsüz, haklarından uzak bir işçi yığını oluşuyor. Hem toplumsal anlamda kardeşliği ve uyumu hem de Suriyelilerin hak ettikleri yaşama dönmelerini sağlayacak gerçeklikse Suriyeli ve Türkiyeli emekçilerin birlikte verecekleri mücadeleyle belirlenecek.