Filistin Halk Partisi: ABD İsrail'in Filistin halkına saldırganlığının parçası olduğunu gösterdi

Filistin Halk Partisi Uluslararası İlişkiler Sekreteri Taqz'a göre son 30 yıldır Filistinliler ile İsrail arasında arabuluculuk yapan tek taraf olan ABD'nin hakimiyeti başarısız oldu.

Haber Merkezi

23. Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı bu yıl TKP'nin ev sahipliğinde Türkiye’de yapıldı. 19-22 Ekim 2023 tarihlerinde İzmir’de düzenlenen toplantıya katılan Filistin Halk Partisi Uluslararası İlişkiler Sekreteri, Dünya Barış Konseyi Başkan Yardımcısı Akel Taqz soL TV’ye açıklamalarda bulundu.

Gazze'de devam eden savaşa ilişkin Taqz şunları söyledi:

"Tüm bu durumun İsrail işgalinin bir sonucu olduğuna inanıyorum. Bildiğiniz üzere, İsrail'in Filistin topraklarını ve diğer bazı Arap topraklarını işgali, Birleşmiş Milletler'in bu işgali sona erdirmek ve bir Filistin devleti kurmak için pek çok kararı olmasına rağmen, uluslararası toplumun İsrail'i herhangi bir kararı uygulamaya zorlamak için ciddi bir çabası olmadan onlarca yıldır devam ediyor. Bu birincisi. İkincisi, İsrail'in tüm bu yıllar boyunca, tüm bu on yıllar boyunca Filistin halkına karşı acımasızca davranmasıdır. Filistinlileri öldürdüler, Gazze'ye karşı pek çok saldırı gerçekleştirdiler. Batı Şeria'da binlerce Filistinliyi öldürdüler. Yerleşimciler Batı Şeria'da her gün Filistinlileri öldürüyor. İsrail 2007'den bugüne kadar Gazze'yi kuşatma altında tuttu. Gazze büyük bir açık hava hapishanesine dönüştü. Ve bu nedenle Filistinlilerden bu işgale karşı direnmek ve bağımsız bir Filistin devletine ulaşmak, kurtuluşu sağlamak, kendi kaderini tayin etmek ve bir Filistin devleti kurmak için meşru bir tepki geldi."

Arap ülkeleri yeni bir Nakba istemiyor

İsrail hükümeti Filistinlileri Gazze Şeridi'nden çıkarmaktan ve Mısır topraklarına yerleştirmekten bahsediyor. İsrail hükümeti Gazze konusunda ne kadar ileri gidebilir? Bu bölgede neler beklenebilir? 

Her şeyden önce hiçbir Filistinli Filistin'den çıkmak istemiyor çünkü bu ikinci Nakba olacak. İsrail bu katliamı ve Filistinlilerin sürgününü 1948 yılında gerçekleştirdi ve Filistinlilerin yarısını mülteci konumuna düşürdü. Ve 1948'den bugüne, Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen bu mülteciler meselesi çözülmedi. Bildiğiniz gibi Birleşmiş Milletler mültecilerin 194 numaralı kararı mültecilerin evlerine dönme hakkı olduğunu belirtiyordu. 1948'den ve daha sonra Irak'ta, Suriye'de, Bosna'daki diğer vakalardan biliyoruz ki bu emperyalist ülkeler bir mülteci sorunu yaratabilirler ama bunu çözmek istemezler. Ve bunun Türkiye'deki, Avrupa'daki Suriyeli mülteciler için de geçerli olduğunu görebiliyoruz. Yugoslavya'ya saldırdıkları 1999'dan beri bile mülteci sorunu hâlâ devam ediyor. Ve bu yüzden Filistinliler Filistin'den çıkmak istemiyorlar. Etraftaki Arap ülkelerinin bile bu sorunun tekrar yaşanmasını ve yeni bir Nakba olmasını istemediğine inanıyoruz. Bu nedenle Mısır ve Ürdün'ün İsrail'in bu kararını kabul etmeme kararını destekliyoruz.

'İsrail'in Batı Şeria'daki davranışı Gazze'de olanın aynısı'

Peki ya Batı Şeria? Savaş bu bölgeye de sıçrayabilir mi? Savaş Gazze'de devam ediyor. Batı Şeria'ya sıçrayabilir mi?

Batı Şeria'daki durum farklı. Batı Şeria İsrail işgali altında ve Batı Şeria'nın içinde İsrail güçleri, askerleri ve yerleşimciler var. Batı Şeria'daki Filistinlilerin mücadelesinin başka bir şekli var. Batı Şeria'daki Filistinliler İsrail güçlerine karşı halk direnişiyle mücadele ediyor. Yerleşimcilerin saldırılarıyla, her gün Filistin köylerine saldıran, işgal eden, Filistinlileri tutuklayan, Filistinlileri öldüren İsrail ordusunun saldırganlığıyla karşı karşıyalar. Hatırlayacağınız üzere, iki gün önce Tulkarim'deki mülteci kampını işgal ederek bir gecede 13 kişiyi öldürmüşlerdi. Bu nedenle Batı Şeria'da farklı bir mücadele şekli var, ancak İsrail'in Batı Şeria'daki davranışı Gazze'de olanın aynısı, Filistinlilerin evlerini ve mülklerini işgal ediyor, öldürüyor ve yıkıyor.

Filistin Yönetimi'nin yaklaşımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Mahmud Abbas son gelişmenin yaşandığı ilk birkaç gün nispeten sessiz kaldı. Birkaç gün sonra Venezuela Devlet Başkanı Maduro ile yaptığı bir telefon görüşmesinde Hamas'ı eleştirdi. Ancak daha sonra bu eleştiri Filistin Haber ve Bilgi Ajansı sayfasından kaldırıldı. 

Politikasını bildiğimiz Filistin Devlet Başkanı, Filistin sorununu çözmenin tek yolunun sadece müzakereler olduğuna inanıyor. Ve 30 yıllık müzakerelerden ve Oslo anlaşmalarının imzalanmasından sonra, İsrail'in hiçbir anlaşmaya ya da Birleşmiş Milletler kararına veya FKÖ ile yapılan ikili anlaşmalara saygı göstermediğini bile bile hâlâ bu yolu desteklediklerini, neden anlamadıklarını bilmiyorum. Hamas ve El Fetih arasında bazı sorunlar ve bölünmeler olduğunu da biliyoruz. Hamas, uluslararası toplum tarafından Filistin halkının temsilcisi olarak tanınan FKÖ'nün bir parçası değildir. Filistin halkının çoğunluğunun direnişi desteklediğini ve Filistin Yönetimi'nin resmi tutumunu eleştirdiğini düşünüyorum.

Emperyalistler direnişi 'terörizm' olarak göstermek istiyor

Batı medyası özellikle bunun Hamas'ın bir girişimi olduğu fikrini öne çıkarmış ve bu girişimin devrimci Filistin örgütleri de dahil olmak üzere bir dizi farklı örgüt tarafından alındığını görmezden gelmiştir. Bu durum Filistin halkının direnişini gölgeliyor mu? 

Sorunun Hamas'ta olduğunu göstermek İsrail'in işine geliyor. Sorunun Filistin halkıyla olduğunu görmezden geliyorlar ve Hamas'ın Filistin hareketinin ve Filistin halkının bir parçası olduğunu kabul etmiyorlar. Hamas'ın 2006 yılında Filistin'deki seçimleri kazandığını unutuyorlar. Bu da Hamas'ın Filistin halkının bir parçası olduğu anlamına gelir. Ki, bu da Hamas'ın Filistin hareketinin bir parçası olduğu anlamına gelir. Hamas'ın İslami bir hareket olduğunu biliyoruz. Hamas ile farklılıklarımız var ama Hamas'ın Filistin kurtuluş hareketinin bir parçası olarak faaliyet gösterdiğini biliyoruz. Hamas'ı terörist bir grup olarak nitelendirmeye, IŞİD ile karşılaştırmaya çalışıyorlar ki böyle bir şey söz konusu değil çünkü Hamas'ı terörist bir grup olarak nitelendirmeyi başarırlarsa tüm Filistin direnişinin terörizm olduğunu söyleyebilirler. Uzun süredir üzerinde çalıştıkları bu durum, Batı medyası ve başta Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Avrupa Birliği ve NATO olmak üzere dünya emperyalizminin resmi politikaları tarafından desteklenmektedir.

'Filistin sorunu çözülmeden Ortadoğu'da barış olmaz'

Son sorum. İsrail'deki ilerici insanlar ve hareket hakkında ne düşünüyorsunuz? İsrail'de pek çok kişinin İsrail hükümetinin politikalarına karşı çıktığını biliyorsunuz.

Şunları söyleyebiliriz. İsrail'de maalesef İsrail Komünist Partisi dışındaki ilerici güçler son dönemde ortadan kayboldu. Bu nedenle İsrailli komünistler İsrail sağının, özellikle de içinde bazı faşist unsurlar barındıran son hükümetin saldırısı altındalar ve bu hükümet nedeniyle acı çekiyorlar. Biz, İsrailli yetkililer ve İsrail hükümetinin; İsrail içinde işgal hakkında konuşan, İsrail toplumunun ve İsrail devletinin temel sorununun işgal olduğunu söyleyen herhangi bir ses duymak istemediğine inanıyoruz. Filistin halkını ve işgali görmezden gelmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Arap ülkeleriyle normalleşmeye başlamak için Filistin sorununu çözmeye gerek olmadığını söyleyerek Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmeye çalışıyorlar. Yaşanan gelişmeler bunun imkânsız olduğunu ve Filistin meselesinin artık uluslararası toplumun birinci derecede ilgi alanında olduğunu gösteriyor. Bu gelişmelerin tüm bölgeyi ve uluslararası toplumu Filistin halkı için gerçek bir çözüm arayışına sokması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü Filistin sorunu çözülmeden Ortadoğu'da barış olmaz, İsrail için barış olmaz, Filistinliler için barış olmaz. Ve bunun bedelini iki tarafın halkları ödeyecektir. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Arap ülkeleri, Rusya ve Çin gibi konuyla ilgili tüm tarafların katılımıyla uluslararası bir konferans düzenlenmesinin artık mümkün olduğuna inanıyoruz çünkü son 30 yıldır Filistinliler ile İsrail arasında arabuluculuk yapan tek taraf olan ABD'nin hakimiyeti başarısız oldu. Amerika Birleşik Devletleri bu gelişmelerde İsrail ile ittifak içinde olduğunu, İsrail'in Filistin halkına yönelik saldırganlığının bir parçası olduğunu gösterdi. Bu nedenle, Filistin sorunu çözülmeden Orta Doğu'da barış olmayacağına inanıyoruz.