Etki ajanlığında ilk taşı MHP attı ama hepsi günahkar: Tüm düzen 'fon'un altında kalır

MHP, yabancı kurumlardan fon alarak yayın yapan kuruluşların lisans iptali için kanun teklifi verdi. Peki, tek sorun yabancı kurumlardan fon almak mı?

Haber Merkezi

"Yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları doğrultusunda suç işleyenlere" yönelik hapis cezasının öngörüldüğü "etki ajanlığı" düzenlemesi, kısa süre önce TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi.

Düzenlemenin önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu'nda görüşülerek yasalaşması beklenirken, benzer bir kanun teklifi de MHP'den geldi. Yabancı vakıf ve derneklerden fon alarak yayın yapan kuruluşların lisanslarının iptal edilmesini öngören kanun teklifi TBMM'ye sunuldu. 

İktidara yakın veya mesafeli birçok yayıncı kuruluşun, yabancı kurumlar tarafından fonlandığı bilinen bir gerçek. "Parayı veren düdüğü çaldığı" da bir diğer gerçek. Ancak sorun sadece yabancı kurumlar tarafından fonlanmak mı? Türkiye'nin medya sahipliği de sermaye sınıfı ve siyaset bağlantılarıyla "stratejik çıkarlar" içermiyor mu?

MHP'den yabancı fonlara karşı kanun teklifi

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, 17 Ekim'de İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na yazılı soru önergesi verdi. Konu, Türkiye'de faaliyet gösteren dernek, vakıf ve toplulukların yabancı kuruluşlarca fonlanmasıydı.

Önergede şu sorular yer aldı:

  1. Türkiye'de faaliyet gösteren dernek, vakıf, topluluk veya kuruluşlara fon ya da para aktaran yabancı kuruluşlar ve faaliyet gösterdikleri ülkeler hangileridir?
  2. Bahse konu yardımları alan kuruluşlar hangileridir?
  3. 2023 yılında ülkemizde bulunan dernek, vakıf ve topluluklara aktarılan yabancı fon tutarı toplam ne kadardır?

Özdemir verdiği soru önergesinin akıbetine dair herhangi bir açıklamada bulunmazken, 6 Kasım tarihinde konuya ilişkin yeni bir adım attı. Yabancı vakıf ve derneklerden fon alarak yayın yapan kuruluşların lisanslarının iptal edilmesini öngören kanun teklifi Özdemir'in imzasıyla TBMM'ye sunuldu. 

Teklifte, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkındaki Kanun'da değişiklik yapılması talep edildi. Önerilen düzenlemeye göre, yayıncı kuruluşlar yabancı vakıf ve derneklerden hiçbir şekilde yardım alamayacak. Söz konusu teklifin kanunlaşması halinde düzenlemeye uymayan yayıncı kuruluşların yayın lisansları iptal edilecek.

Kanun teklifinin gerekçesinde, Türkiye'de faaliyet gösteren ve özellikle sosyal medya üzerinden yayın yapan bazı kuruluşların yabancı dernek ve vakıflardan fon aldıkları, bu yayıncıların "devlet ve millet aleyhine, ulusal birliği ve egemenliği tehdit edecek yayınlar" yaptıkları belirtildi.

Batı ve verdiği fonlar

ABD ve Avrupa ülkeleriyle doğrudan veya dolaylı yollardan ilişkili kurumların, Türkiye'deki çeşitli yayıncı kuruluşlara fon sağladığı bilinen bir gerçek. Söz konusu durum kamuoyunun gündemine, iktidara mesafeli bir yayın politikası izleyen yayıncı kuruluşların aldığı fonlarla gündeme geldi. 

Medyascope'un internet sitesinde yer alan bilgilere göre, kuruluşa "destekte bulunanlar" arasında Chrest Vakfı, Avrupa Demokrasi Vakfı, Heinrich Böll Vakfı ve İsveç Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Vakfı yer alıyor. Ayrıca yayımlanan görsel ve yazılı içeriklerin üretiminde Avrupa Birliği'nin finansal desteğinden faydalanıldığı belirtiliyor.

Teori dergisinde yayımlanan Serdar Üsküplü imzalı "ABD'nin Yeraltı Örgütü: Ulusal Demokrasi Vakfı (NED)" başlıklı yazıda da Chrest Vakfı'nın, Medyascope’a “tarafsız ana akım haber üretimi, yayını ve genç gazetecilere yönelik eğitimler” için 2016-2022 yılları arasında 19 milyon TL fon sağladığı aktarıldı. Yazıda, Medyascope'a 2017 yılında İsveç Devleti tarafından 2 milyon TL,  2021-2022 yılları arasında da Norveç Dışişleri Bakanlığı tarafından 1,9 milyon TL fon sağlandığı belirtildi.

Aynı yazıda, İsveç Devleti’ne bağlı İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı'nın Bianet’e 2007-2023 yılları arasında 335 milyon TL fon sağladığı, 2024-2026 yılları arasında ise 67,5 milyon TL daha ödeme yapacağı belirtildi. Press Now, Avrupa Birliği, Chrest Vakfı, Friedrich Ebert Vakfı, İsveç İstanbul Başkonsolosluğu, Danimarka Ankara Büyükelçiliği, Heinrich Böll Vakfı gibi çok sayıda kurumdan milyonlarca liralık fon aldığı öne sürülen Bianet'in, aldığı toplam fon miktarını 95 milyon TL olarak açıkladığı ifade edildi.

Öte yandan yazıda, "Punto 24, Gazete Duvar, T24 ve Serbestiyet gibi bir takım medya kuruluşları da onlarca emperyalist vakıf tarafından fonlanmaktadır" denildi.

'Fondaşlar' sadece muhalifler değil

Söz konusu yayıncı kuruluşlar iktidar cephesi tarafından "fondaş" olarak nitelendirilirken, iktidara yakın kuruluşların da yabancı kurumların "fon pastasından" paylarını aldıkları ortaya çıktı.

T24'ten Ceren Bala imzalı haberde Avrupa Birliği ve vergilerle oluşturulan fonların iktidara ve tarikatlara yakınlığıyla bilinen vakıf ve derneklere verildiği belirtildi. Toplamı 500 bin 419 avro olan fonlardan en büyük payı ise AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan ve kızı Esra Albayrak'ın yönetim kurulunda bulunduğu TÜRGEV aldı.

Fonlanan kurumlar ve aldıkları meblağlar şöyle:

  • Bilal Erdoğan ve Esra Albayrak'ın yöneticisi olduğu TÜRGEV’e 161 bin 100 avro,
  • TÜGVA’ya 114 bin 150 avro,
  • Çocuklara yönelik istismar skandalıyla bilinen Ensar Vakfı'na 54 bin 744 avro,
  • Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile protokol imzalamasıyla gündeme gelen ve Nakşibendi tarikatıyla bağlantılı olduğu bilinen Safa Vakfı’na 17 bin 846 avro, vakfa bağlı Verenel Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne 45 bin 265 avro,
  • İHH İnsani Yardımlaşma Vakfı’na ait Yeryüzü Çocukları Derneği’ne 18 bin 839 avro, Yetimler Derneği’ne ise 51 bin 525 avro
  • İlim Yayma Cemiyeti’ne 36 bin 950 avro.

Tek sorun yabancı kurumların sağladığı fon mu?

MHP'nin verdiği kanun teklifi, yabancı kurumlar tarafından fonlanan yayıncı kuruluşlarla sınırlı. Ancak Türkiye'deki yayıncı kuruluşlara yabancı kurumların yanı sıra Türkiye'deki çeşitli kurumlardan tarafından da fon sağlanıyor.

Hatta Türkiye'deki medya sahipliğine bakıldığında karşımıza sermaye ve siyaset çıkıyor. Türkiye'deki yayıncı kuruluşlar hali hazırda çeşitli çıkarlar doğrultusunda borazan görevi görüyor. AKP'nin en büyük müdahalelerinden birisi de medyaya yönelik oldu. AKP'nin müdahaleleriyle el değiştiren sahipliklerle yeni bir medya yaratıldı:

  • Albayrak Medya Grubu: Yeni Şafak gazetesi; TVNET, Derin Tarih, Gerçek Hayat, Lokma, Nihayet, Post Öykü, Cins, Z Raporu, Skyroad, Bilge Çocuk, Bilge Minik dergileri; GZT dijital medya portalı, Ketebe Yayınları.
  • Ciner Yayın Grubu: Show TV, Show Türk, Show Max, Haberturk.com, Habertürk Radyo, Habertürk TV, Habertürk ve Bloomberg HT adlı medya yayın organları ve Bloomberg TV, Newsweek, FHM, Marie Claire Maison, Marie Claire, Food and Travel, GEO, Mother and Baby dergileri.
  • Demirören Medya Grubu: Milliyet, Hürriyet, Posta, Fanatik, Hürriyet Daily News, Milliyet Sanat gazeteleri; Kanal D, CNN Türk, Teve 2, Dream TV, Dream Türk, Euro D televizyon kanalları; Radyo D ve CNN Türk Radyo.
  • Kalyon Grup'a baplı Turkuvaz Medya Grubu: Sabah, Takvi, Yeni Asır, Fotomaç ve DAily Sabah gazeteleri; ATV, A Haber, Yeni Asır TV, Minika, A Spor, a2 televizyon kanalları; Bebeğim ve Biz, China Today, Cosmopolitan, Esquire, Forbes Türkiye, GQ Türkiye, Harper's Bazaar, HomeArt, House Beautiful, Lacivert, Otohaber, Para, Sofra, Şamdan ve Vogue Türkiye dergileri; çeşitli radyon kanalları.
  • Doğuş Yayın Grubu: NTV, Star, Euro Star televizyon kanalları; NTV Radyo, Kral Pop Radyo ve Kral FM radyoları; Puhu TV.

Albayrak, Ciner, Demirören ve medya alanında faaliyet gösteren diğer büyük holdingler, AKP döneminde yapılan "ayrıcalıklarla" büyüdü, etkisini arttırdı. Ancak medyadaki sermaye ve siyaset etkisi, yalnızca öne çıkan bu holdinglerle sınırlı kalmadı. Sadece iktidara yakınlığıyla bilinen kuruluşlar değil, birçok yayıncı kuruluşun çeşitli sermaye ve siyaset odaklarıyla bağlantısı bulunuyor.

Gazetecilik, bir kamu görevi. Gazeteciler, kamuya karşı sorumlu. "Fon" tartışmasının tek gerçek çözümü, basın faaliyetlerinin kamu, yani halk tarafından desteklenmesi.