Erdoğan'dan 'Suriye'de ABD varlığı'na ilişkin açıklama: Barış için o bölgelerde kalmanın anlamı yok

Erdoğan ABD'de CBS News'a verdiği söyleşide "tasarrufu olursa' ABD'nin Suriye ve Irak'tan çıkmasını tercih edeceğini söyledi, 'barış için o bölgelerde kalmanın hiçbir anlamı yok' ifadesini kullandı.

Dış Haberler

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu'na katılmak için gittiği New York'ta CBS News televizyonunun Face The Nation programı için gazeteci Margaret Brennan'ın sorularını yanıtladı.

Erdoğan söyleşide ABD'nin Suriye ve Irak'tan çıkmasından yana olduğunu söyledi, Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığına ilişkin ise "Biz istenmediğimiz yerde durmayız, istenmediğimiz yerde bulunmayız. Bakın biz şu anda Suriye’de 100 bin briket ev inşa ediyoruz" ifadesini kullandı.

Sayın Biden 'otokrat' ile neyi ifade etmeye çalıştı ben bilemem'

Biden'ın başkanlığı öncesinde kendisi hakkındaki "otokrat" nitelemesine ilişkinse Erdoğan "Sayın Biden, otokrat tanımıyla neyi ifade etti bilemem. 40 yıllık siyasi geçmişimde demokrasiyi hazmederek yaşadım" dedi.

Brennan, Erdoğan'a, "Biden sizin için otokrat dedi. Biden ile olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?" sorusunu sordu.

40 yıllık siyasi geçmişi olduğunu ve bu süre içinde "demokrasiyi hazmederek yaşadığını" savunan Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu demokrasi sürecinde halkına hizmet etmiş bir liderim. Böyle bir sürecim var ve buralara da böyle geldim. Son 20 yılda sürekli olarak girdiğim her seçimi kazanmış olan bir liderim. Bu da bir şeyler ifade ediyor. 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandım. Ardından başbakanlığı kazandım, daha sonra da cumhurbaşkanlığını kazandım. Halkıma hizmet etmeye devam ediyorum. Tabi sayın Başkan (Biden) otokrat ile neyi ifade etmeye çalıştı ben bilemem."

'Davetimize olumlu bir cevap alamadık'

Joe Biden, 2019 yılının Aralık ayında verdiği bir röportajda Erdoğan için ayrıca, "Türkiye'deki insan hakları ihlalleri için bedel ödeyeceği" ifadelerini kullanmıştı.

Gazeteci Brennan'ın bu sözleri hatırlatması üzerine Erdoğan, "Tam tersine, bu konuları benimle konuşmadı. Bir araya geldiğimizde bana olan saygısını biliyorum. Başkan Yardımcısı olduğu dönemlerde bile bana olan yaklaşımı saygılıydı. Ama şu an bu ifadeyi nasıl kullanıyor anlamak mümkün değil. En son Brüksel'de görüştüğümüzde, Karzai Havaalanını terketmeye hazırlandıklarında, havaalanını güvenliğini bize teklif edecek kadar da bize olan güvenini ortaya koydu. Gönül arzu ederdi ki sayın Biden bunları benle bire bir konuşsun." dedi.

New York'ta Biden ile bir görüşmenin planlanıp planlanmadığı konusunda ise Erdoğan "Malum Covid gibi şartlar nedeniyle pek liderlerle görüşemiyor. Biz kendilerine bu davetimizi yaptık. Bu davete de olumlu bir cevap alamadık" diye konuştu.

S-400 açıklaması 

CBS News'un tamamını bugün yayınladığı söyleşide Margaret Brennan'ın sorularını yanıtlayan Erdoğan, Türkiye'nin Rusya'dan yeni parti S-400 hava savunma sistemi almaya niyeti olup olmadığı sorusuna şöyle yanıt verdi: "Bundan sonraki dönemde de kimse bizim savunma sistemleri noktasında hangi ülkeden ne kadar ne alacağımıza müdahale edemez. Bunun kararını verecek olan biziz." Brennan'ın "Bu kulağa 'evet' gibi geliyor" sözleri üzerine ise Erdoğan "Ne demek, tabii ki evet" dedi.

Söyleşinin tamamının yayınlamasının ardından TRT Haber de söyleşinin metnini yayınladı. TRT Haber'in aktardığına göre Erdoğan'a sorulan sorular ve Erdoğan'ın verdiği yanıtlar şöyle:

"ABD’nin Afganistan’dan ayrılmasının bölgeyi daha emniyetsiz hale getirdiğini düşünüyor musunuz?

"20 yıldır Amerika’nın burada kalışıyla bölge güvenli bir hale gelmedi ki… Tam aksine, bölge her geçen gün ciddi manada kan kaybetti. Biz burada bine yakın elemanımızla havalimanının korunması konusunda görev icra ettik. Bize en sonunda havalimanının korunması teklifi geldiğinde Brüksel’de Sayın Biden’la bunları konuştuk. Bizim böyle bir görevi üstlenebileceğimizi kendilerine söylediğimde, “Üç şeyi de isteriz” dedim. Bunun birisi lojistik destek. Lojistik destekten talebimiz, idari ve malidir. Bir diğer adım da özellikle şu an ellerinde bulunan silah, mühimmat vesaire bunların Türkiye’ye devridir. Ama öyle şeyler oldu ki tam aksine Karzai Havalimanındaki tüm silahların mühimmatların, araçların hepsi Taliban’a verildi.

Şu anda da Taliban orada Amerika’nın silahlarıyla hareket ediyor. Bu gerçekleri de tabi görmek gerekir. Fakat biz bazı şeylere de alıştık. Aynı şekilde Türkiye’ye saldıran terör örgütleri de maalesef Amerika’dan çok ciddi silah, mühimmat desteği aldı. Bu, geçmiş hükümette de aynı şekilde oldu, şu anda da aynı şekilde oluyor. Öncelikle PKK/YPG/PYD terör örgütlerine bu tür silah desteklerinin verilmemesi gerekir."

"ABD’nin, DEAŞ’a karşı mücadelede müttefik olarak gördüğü gruplara tedarik ettiği silahların Türkiye’ye karşı kullanıldığına yönelik bir kanıt var mı? ABD desteğinden dolayı bu gruplardan size yönelik tehdit var mı?"

"Bunu Sayın Trump döneminde de Trump’ın kendisine de ifade etmiştim. Şu anda da yine aynı şekilde tırlarca silah, mühimmat vesaire bölgeye geliyor. Bunların hepsini biz kendilerine istihbarat örgütümüz vasıtasıyla da ifade ettik, ifade ediyoruz. Bundan sonraki süreçte de aynı şekilde tabi bunu ifade edeceğiz."

"Bunları Başkan Biden’a sundunuz mu?"

"Bunların hepsini biz muhataplarımıza sunduk. Şu anda benim İstihbarat Başkanım aynı şekilde muhatabına bunları sundu, sunuyor. Bundan sonra da bunları sunmaktan çekinmeyiz. Çünkü bazı gerçekler var. Amerika NATO ülkesidir. Biz aynı şekilde NATO ülkesiyiz. NATO’da dayanışma içerisinde olmamız gerekirken, terör örgütleri buralardan bu tür destekleri almamalı. Bunu da söylemek durumundayız" dedi.

"Türkiye’nin Taliban’a Afganistan’daki havalimanını işletmesi için yardım ve teknik destek sağlayıp sağlamadığı ve yeni Taliban hükümetiyle ilgili ne düşündüğü" sorusu

"Şu anda henüz bizim Taliban’la anlaşmaya vardığımız herhangi bir konu yok. Şu anda Taliban daha çok Katar ile müşterek hareket ediyor. Biz ise askerlerimizi, sivil vatandaşlarımızı oradan çektik. Biz şu anda havalimanında yokuz. Taliban ile de şu anda herhangi bir iş birliğimiz yok. Ama bir şeyi çok açık ve net söylemem lazım. Bizim Afganistan halkına karşı tarihten gelen bir birlikteliğimiz var. Kimsenin Afganistan’a vermediği desteği her zaman biz verdik. Alt yapıda, üst yapıda Afganistan’da birçok yatırımların içerisinde olduk ve bundan sonraki süreçte de bunu yaparız. Dediğim gibi, bu yapılan yanlışlıklar sebebiyle de askerimizi çektik, sivil vatandaşlarımızı çektik ve şu anda Afganistan’da biz yokuz."

“Havalimanının işletilmesine yardım etmeyecek misiniz?”

"Dediğim gibi, bu, anlaşmalara, sözleşmeye bağlı. Burada eğer gerçekten karşılıklı anlaşmalarla olumlu bir adım atılacak olursa… Şu anda Afganistan’daki hükümet kapsayıcı değil, kucaklayıcı değil. Kucaklayıcı, kapsayıcı olmayan bir hükümetle böyle bir adım atmak da bizim için bir defa mümkün değil. Ama bu kapsayıcı olursa, kucaklayıcı olursa bizler de Türkiye olarak orada yer alırız"

"Taliban şu an sadece erkek çocuklarının okula gitmesine izin veriyor, kızlara müsaade etmiyor. Kamu kurumlarındaki kadınlara işe gelmemelerini söylediler. Taliban gelişim göstermiş gibi durmuyor. Böyle bir hükümetle çalışır mısınız?”

“Türkiye’nin bu konuda özellikle kadına bakışı bellidir. Bizde kadın hayatın her yerinde vardır. Eğitimde, sağlıkta, adalette, yargıda vardır; hayatın her yerinde vardır. Kendi ülkemizde bu böyle olduğuna göre, Afganistan’da biz niçin farklı bir şey düşünelim? Orada da aynı şekilde kadının hayatın her yerinde olmasını arzu ederiz. Kadınlar buralarda aktif rol alır hale geldiği anda, onlara eğitim, sağlık, adalet, emniyet, her noktada biz Afganistan’a da bu desteği veririz. Bunların eğitimlerine de ayrıca ülkemizde fırsat sağlarız."

"Mevcut durumda Taliban’la çalışmak istemiyorsunuz gibi görünüyor?"

"Bu saydığım konularla ilgili olarak eğer bunlar kabul edilirse yaparız. Ama kabul edilmezse yapamayız."

"Şu an ülkesinden kaçan Afgan mülteciler var. Bunların bazıları Türkiye’ye yöneldi. Geçen ay Türkiye’nin mülteci deposu olmak gibi bir görevi ve yükümlülüğü olmadığını söylediniz. Bu kimin yükümlülüğü? Bu mültecileri almak ABD’nin yükümlülüğü mü?" 

"Şu anda ABD zaten bu tür sorumlulukları yerine getirmedi ki… Şu anda kayıt dışı, kayıt içi olmak üzere benim ülkemde 300 bini aşkın Afganlı mülteci var. Bundan sonra da ülkemize hala Afganlı mülteci almaya gücümüz yetmez. Ama Amerika, Afganlı mültecileri buraya alacaksa o da ayrı bir konu. Ben Amerika’nın mülteci politikalarını paylaşamam ama Amerika da benim mülteci politikalarımı herhalde paylaşamaz. Ama tabi, özellikle açık söylüyorum, bizim kapımız da yol geçen hanı değildir."

"ABD’nin bu konuda daha fazlasını mı yapması gerekiyor?" 

"ABD’nin tabi ki çok şeyler yapması gerekir, çok da yatırım yapması gerekir. Çünkü 20 yıldır Amerika orada neden vardı? Önce bu soruların cevabını Amerika’nın kendi kendisine vermesi gerekirdi. O sosyolojik değerlendirmeyi yapması gerekirdi. Acaba bunlar niye yapılmadı? Özellikle bu tür silah yapılandırması vesaire, bunlar ne için yapıldı? Bunların üzerinde durulması gerekir? Orada bunca badigardlar görevlendirilirken bu badigardlara ödenen ücretler sıradan rakamlar değildi. Yani bunların hepsinin tüm Amerikalılar tarafından sorgulanması gerekir. ‘Afganistan’a niye girdik, şu anda niye çıkıyoruz?’; bunun herhalde Amerika tarafından sorgulanması gerekir diye düşünüyorum."

"Haziran’da yüz yüze görüştüğünüzde Biden’a bu soruları yönelttiniz mi? Biden’ı potansiyel problemler gördüğünüze dair uyardınız mı?"

"Bizim Brüksel’de konuştuğumuz şeyler daha çok, havalimanı konusu olmuştur. Havalimanı konusuyla ilgili gerekli soruları kendilerine yönelttim. ‘Eğer bizim orada olmamızı istiyorsanız özellikle lojistik desteklerin verilmesi lazım, idari ve mali noktada gerekli desteklerin verilmesi lazım. Biz de bir NATO ortağı olarak sizinle burada müşterek hareket edelim.’ dedim."

"Siz de ABD gibi NATO’nun bir parçasısınız. Rusya, Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemlerini satın almaya devam etmeyi planladığını söylüyor. Neden buna devam ediyorsunuz? Biden sizden durmanızı istedi mi?"

"Ben Başkan Biden’a gerekenlerin hepsini söyledim. Şimdi de söyleyeyim; bakın biz F-35 uçaklarını aldık ve 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık. Fakat bizim bu 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptığımız uçaklarımızı Amerika bize teslim etmedi. Patriotlar noktasında bunları istedik, maalesef bu konuda da yine aynı şekilde bize Patriot vermedi. Sayın Trump’ın döneminde de bunları görüştüğümüzde, konuştuğumuzda Sayın Trump şunu söyledi; ‘F-35’ler için 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yapan Türkiye’ye F-35’leri niçin vermiyoruz?’ Bunu dünya basınının önünde söyledi. Peki şu anda benim bu 5 tane uçağım niye verilmiyor? Bu parayı ben ödedim. Ödediğim para ortada."

"Ona karışamaz. Siz bana Patriot vermezseniz, savunma noktasında benim bir başka ülkeden alacağım herhangi bir savunma sistemine müdahale edemezsiniz. Bakın bu konuda NATO Genel Sekreteri Stoltenberg gayet güzel bir açıklama yaptı; ‘Biz ortaklarımızın kimden, nereden, ne kadar herhangi bir sistem satın aldığına müdahale edemeyiz.’ dedi. Kim bu? Stoltenberg; NATO’nun Genel Sekreteri. Buyurun, gerçek ortada. Kimse kusura bakmasın. Ben de şunu söyleyeceğim; Türkiye’nin güvenlik riskini kim paylaşacak? Türkiye, kendi güvenlik riskini kendisi temin edemezse, acaba birilerinin eline avucuna mı bakacak? Sen bana Patriot vermeyeceksin, benim hangi ülkeden, hangi savunma sistemini aldığıma da müdahale edeceksin! Öyle bir şey olamaz."

"Savunma sistemleri farklıdır, hava kuvvetleri farklıdır. Çünkü şu anda hava kuvvetleri noktasında da yarın Amerika’nın F-16’ların devamını sürdüreceğine, benim elimde bir garanti var mı? Böyle bir garanti de olmayacağına göre belki o zaman biz çok daha farklı adımları da atmak zorunda kalacağız."

"Yani siz hala S-400’lerin yeni partisini alma niyetinde misiniz?"

"Bundan sonraki dönemde de kimse bizim savunma sistemleri noktasında hangi ülkeden ne kadar ne alacağımıza müdahale edemez. Bunun kararını verecek olan biziz. Şu anda 84 milyon nüfusa sahip bir ülke olan Türkiye, kendi savunma noktasındaki bütün kararlılığını ortaya koyacaktır. Bu kararına da kimse müdahale edemez."

"Bu, yanıtın ‘evet’ olduğu gibi anlaşılıyor."

“Ne demek… Tabi ki evet."

"Amerikan halkı ABD’nin Orta Doğu’da askeri dahli olmasına siyasi irade göstermediğine karar verdi. Bu sizin ve ülkeniz için ne anlama geliyor?" 

"Bu, Amerika’nın kendi takdiridir, bunu biz belirleyemeyiz. Orta Doğu’da ne yapacağımızın kararını biz veririz. Ben sadece bir şey söylüyorum; Amerika NATO ülkesidir, Türkiye NATO ülkesidir. Amerika, bölgedeki PKK, PYD, YPG gibi terör örgütleriyle beraber mi hareket edecek yoksa NATO’da beraber olduğu dostuyla, Türkiye’yle mi beraber mi hareket edecek? Bunun kararını vermesi lazım. Ben ikincisini tercih ediyorum."

"Biden yönetimi size Suriye ve Irak’taki müttefiklerine yönelik politikasında değişikliğe gitme niyetinde olduğunu söyledi mi?”

“Bu konulara girme fırsatımız olmadı, çünkü üzerinde durduğumuz konu ağırlıklı olarak Afganistan’dı. Ama ben her zaman Amerika’daki lider dostlarıma PKK, PYD, YPG terör örgütlerine karşı duruşumuzu anlattım. Bunu Trump döneminde de yaşadık. Dedik ki ‘Bunların Türkiye’ye taşıdıkları binlerce tır silahı, mühimmatı ne yapacaksınız?’ Olumlu cevap alamadık."

“Suriye’deki 900 ABD askerinin kalmasını mı yoksa gitmesini mi istiyorsunuz?”

“Tabii ki benim burada tasarrufum olursa Suriye’den çıkmalarıdır, Irak’tan çıkmalarıdır; Afganistan’dan çıktıkları gibi çıkmalarıdır. Çünkü eğer dünyada biz barışa hizmet etmeyi istiyorsak barış için o bölgelerde kalmanın hiçbir anlamı yok. Bırakalım o bölge halkı, o bölgedeki yönetim kararını kendisi versin.” 

"Suriye için araya girilmesini Türkiye’ye mi bıraksınlar?"

"Bir defa şunu çok açık net söyleyeyim; biz istenmediğimiz yerde durmayız, istenmediğimiz yerde bulunmayız. Bakın biz şu anda Suriye’de 100 bin briket ev inşa ediyoruz. Evlerinden barklarından tamamıyla kovulmuş olan aileler için bunları biz inşa ediyoruz. Acaba diğer ülkeler ne yapıyor? Bu önemli."

"Vladimir Putin’le bunun hakkında mı konuşacaksınız?"

"Biz bunları zaten Putin’le konuşuyoruz."

"Temenni ederim ki Amerika, Rusya, İran ve Türkiye, Suriye’de de Irak'ta da bu bölge insanlarının huzuru için bir çalışma içerisinde olsunlar."