Dengbêj makamında Blues

Ferit Sevim Şırnak’ta Kürt müziğine mütevazi bir katkı sunuyor. Yanlış anlaşılmasın, mütevazi olan kendisi, çalışmalarıysa kendini ciddiye aldırıyor.

Özkan Öztaş

Botan’da söylenen bir blues düşünelim. Kürtçesiyle Pale denilen tarım işçilerinin hep bir ağızdan okudukları ezgilere de benziyor, Muddy Waters’ının pamuk toplarken okuduğu şarkılara da.

Benzer üretim biçimlerinin yine benzer kültürel çıktıları olduğunu düşünüyor kimi araştırmacılar. Tarım emeğinin bu alandaki örnekleri ise yaygınlık gösteriyor. Bugün internette “Botan Senfonisi” diye üzerine yakıştırmalar yapılan tarım işçilerinin şarkıları ile blues müzik arasında bir duygusal benzerlik yakaladığını söylüyor Ferit Sevim.

Ferit Sevim, kendi şarkılarını söylemekte ısrarcı biri. Ayağını bastığı topraklarda yeşeren ne varsa hem sesinde hem de sözünde izi sürülebilir. Dengbêj bir ailede dünyaya gelen Sevim, çocukluğu boyunca bu ezgilere temas etmiş ve bu stranlarla büyümüş. 

Botan Kürt kültüründe öne çıkan bir yer. Hem kadim hem de bereketli… Tarımın kimi yerlerde hala el emeğiyle sürdürüldüğü, sarp yamaçların ve dağların olduğu bu yerde “heyranok”lar ve tarım işçilerinin kültürel ifadesi olan “paleyî”ler ile harmanlanıyor şarkılar. Şırnak’ta 1995 yılında dünyaya gelen Ferit Sevim, lise yıllarında okuldan kaçıp internet kafede oyun oynarken dinlediği bir şarkıda, kendi ifadesiyle “beyninden vurulmuşa döner”.  Listede çalan Muddy Waters’ın Mannish Boy parçasıdır. 

Dinlediği eserin peşine düşen Sevim “ne varsa dinledim blues’a dair. Blues dediysem de bununla sınırlı kalmadım tabi. Mevzu caz ile başlıyor. Ben de New Orleans ile başlayıp günümüze gelen her şeyi hem okudum hem söyledim” diyor. “Sonra fark ettim esasında” diye de ekliyor Ferit Sevim, “bizim Ciwan Haco’nun Sî û Sê Gule şarkısında da arkada gitar çalan kişi Oddvar “Sol” Solheim’miş. Biz fark etmeden kulaklarımızdan blues enstantaneleri girmiş.”    

Amiyane tabirle okulu astıkları bir zamanda karşılaştığı bir şarkı ile hayatı değişiyor Sevim’in. “Okul müdürünün kulağına gitmez umarım” diye de ekliyor bir yandan gülerek. Tabi bir sürü de zorlukla karşılaşıyor. Hem blues müzik için kaynak hem de müzikal bir ortam sorunu yaşıyor önceleri. İmdadına Kürtlerin makus talihi olan uzağa göç etmek yetişiyor. Kanımca Kürtlerin hem kaderi hem talihi olan göçler daha da ilerisini üretmeye vesile oluyor. 

Göçün adresi “Bereketli Topraklar”. Mersin’de üniversite okurken tanıştığı müzik grupları ve Kürtçe üreten insanlar Ferit için daha iyisini yapmaya kaynak oluşturmuş. Orada başladığı okulu yarıda bırakıp şimdi müzik öğretmenliği için sınavlara hazırlanıyor. “Sadece dinleyip söylemek yetmez akademik olarak da üretmek istiyorum” diyor. Haklı da. Hem yetenekli hem de Kürt müziği bunu hak ediyor. Ve gayet mütevazi bir şekilde tamamlıyor cümlesini “kendimi abarttığımı düşünmeyin, Türk müziğinin bana ihtiyacı yok. Türkçenin bir sürü grubu var. Pilli Bebek yeter de artar mesela. Ama Kürtçenin bana, benim gibi insanlara ihtiyacı var”.

Botan'da Blues

Velhasıl Ferit Sevim ne yardan geçiyor ne de serden. Ne nenesinden dinlediği dengbêj ezgilerini bir kenara koymuş ne de Muddy Waters’ın gitarındaki tınıdan vazgeçmiş. “Botan’da bir blues” diyor çalışmalarına. Üstelik eğreti de durmuyor çalışmaları. 

Peki kayıtları nerede alıyorsun diye sorunca “Bazı kayıtları Şırnak’ta, evimizin döşek odasında aldım, hatta bu kayıtlara ‘made in mezela doşeqa” diyorum” diyerek gülüyor. Mezel Kürtçenin bazı yöresel ifadelerinde mezar anlamına gelse de Şırnak’ta evin odası için de kullanılıyor. Döşek odası kayıtları ise Ferit’in inadının ve çabasının göstergesi. 

Sohbeti tamamlarken çok uzak günler için bir sürü hayal kurup bir sürü sözler verdik birbirimize. “İyi ama hangi şarkını koyalım şimdi bu röportaja” diye sorunca “Xelîn’i koyalım, en bilinen şarkım odur” dedi. Kusura bakma ben en çok Mîro’yu sevdim onu koyuyorum deyince bari “Rast Hatinek” şarkısını koyalım Mîro’nun kaydı çok iyi değildi diyerek gülüyor. 

Ferit Sevim Şırnak’ta Kürt müziğine mütevazi bir katkı sunuyor. Yanlış anlaşılmasın, mütevazi olan kendisi, çalışmalarıysa kendini ciddiye aldırıyor. Çünkü tekrara düşmeden, bir sürü yeni beste yaparak ilerliyor bu yolda. İlerleyen zamanlarda daha da çok duyacağız adını.