Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, her yıl belirli periyotlarda gazetecilerle bir araya geldiği toplantıyı, memleketi Burdur'da gerçekleştirdi.
Patronlara yeni pazarlar bulmak ve mevcut pazarlardaki ilişkileri derinleştirmek için çalışan DEİK Başkanı'nın gündeminde Çin'in "Kuşak ve Yol" projesi vardı.
Asya, Avrupa ve Afrika'yı lojistik ve yol projeleriyle birbirine bağlamayı amaçlayan girişim, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Haziran ayındaki Çin ziyareti sonrası gündemdeki ağırlığını artırdı. İktidar medyasının bir bölümü projeyi "fırsat" olarak değerlendirirken bir kısmı "Çin'in bir sessiz istila" peşinde olduğunu savunmuştu.
DEİK Başkanı Olpak'ın patronlar cephesinden yaptığı açıklamaysa dengeliydi. Ekonomik imkanlar kadar yitirilebilecek pazarlara işaret edildi, açıkça uyarıda bulunuldu.
'Lojistik avantajımız ortadan kalkacak'
Çin'in, Kuşak ve Yol projesi için şu ana kadar 50-60 milyar dolar harcadığını hatırlatan Olpak, "Çin'in zengin pazara çabuk ve hızlı ulaşmaya çalıştığını" söyledi.
Bugün bir gemi Şahghay'dan Amsterdam'a 40-45 günde gidiyor. Olpak'ın aktardığına göre, 2-3 yıl önce Türkiye'nin yer aldığı projenin Orta Koridor ayağında yapılan bir denemede Şanghay'dan Amsterdam'a 11 günde gidilebildi. Projenin hedefi bu süreyi 7-9 güne düşürmek.
Olpak, bu hedefe yaklaşıldığını kaydederek şöyle konuştu:
"İyi ihracatçı illerimizden Gaziantep'ten yola çıkan bir tır, 3-4 günde Amsterdam'a varıyor ama Çin, 8 güne indiğinde 'en büyük avantajım' dediğimiz lojistik avantajımız ortadan kalkacak. O zaman Çin'in Kuşak ve Yol'unu alkışlarken neyi alkışladığımızı iyi bilmemiz lazım. Oradan gelen tırlar geriye boş gitmeyecek, nasıl dolduracağımı bilmem lazım. En büyük pazarımız olan Avrupa pazarımızda ciddi bir kayıpla karşı karşıya kalacağız."
'Çin'le ortaklığımız 1'e 10 oranında aleyhimize'
DEİK'in konuya ilişkin iki rapor hazırladığını kaydeden Olpak, "Akıllı hareket edersek bu süreci fırsata da çevirebiliriz. Çin en büyük ortağımız haline geldi ama 1'e 10 gibi bir oranla aleyhimizde... Bunu kapatmamız lazım" dedi.
DEİK Başkanı Olpak, "Türkiye'nin BRICS üyeliğine nasıl bakıyorsunuz?" sorusu üzerine, Türkiye'nin BRICS ile ilişkisinin bugün başlamadığını, daha önce gözlemci üye olarak toplantılarda yer aldığını belirterek, "Ekonomik değerlendirmemden ziyade siyasetin bir oyun alanı olarak değerlendiriyorum. Bugünlerde biraz hareketlenmiş görünen, Avrupa ile ilişkiler konusunda yeni bir kart açması gibi..." dedi.
BRICS yorumu: 'Bu bir şeyler alabilme sürecidir'
Daha önce Avrupa Birliği ile yüksek düzeyli ekonomik diyalog toplantıları yapıldığını, Doğu Akdeniz krizinden sonra bu toplantıların iptal edildiğini hatırlatan Olpak, şöyle devam etti:
"Bu yılın başında İstanbul'da, bir ay önce de ismi değiştirilerek Brüksel'de yüksek düzeyli ticaret toplantıları başlatıldı. Bu aslında üstü kapalı bir şekilde 'biz hem dik duruyoruz hem de bir taraftan gelin ufak ufak karşılıklı ısınalım' demenin bir başlangıcıydı. Dışişleri Bakanımızı da gayriresmi dışişleri bakanları toplantısına uzun süre sonra ilk kez davet ettiler. Donan ilişkilerde böyle olumlu bir şeyler görülmeye başlandı. Onların olduğu yerde siyasetin karşılıklı bir kartlaşması şeklinde görüyorum. Bunun kopmaya doğru götüreceği kanaatinde değilim. Türkiye, o ilişkiyi bence dengeli götürebilir. Bunu ifade ederken kimseden herhangi bir sinyal almadığımı söylemek isterim. Bu bir pazarlık, bir şeyler alabilme sürecidir. İki dengeyi de birlikte götürebileceğimizi düşünenlerdenim."
Patronlar hâlâ 'kolaylık' istiyor
Hükümetin yeni Orta Vadeli Programı'nı değerlendiren Nail Olpak, kendisine gazeteciler tarafından sorulan "servet transferi" ifadesinin ekonomi yönetimiyle bir araya geldiği farklı toplantılarda da kullanıldığını söyledi.
İhracat patronlarına sağlanan döviz desteğinin artırılmasını isteyen Olpak, bunun "bütçe dengesini çok da bozmayacağını" söyledi.
Olpak'ın talepleri bununla sınırlı değildi. "Merkez Bankası rezervlerinin iyiye gittiğini her gün dinliyoruz" diyen DEİK Başkanı, ihracatçı patronlara getirilen yüzde 30'luk döviz bozma zorunluluğunda oranın düşürülmesini istedi. Ayrıca küçük ve orta ölçekli işletmeler için kredilerin büyütülmesi gerektiğini savundu.