THTM’nin hafta sonu Ankara’da düzenleyeceği Cumhuriyetçiler Kurultayı öncesinde kurultaya katılacak isimlerden Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir ve yazar Ahmet Müfit Bayram sorularımızı yanıtladı.
Haber Merkezi
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi (THTM) bu hafta sonu Ankara’da Cumhuriyetçiler Kurultayı düzenliyor.
24-25 Mayıs’ta gerçekleşecek kurultayda “Cumhuriyet nasıl kaybedildi?”, “Laikliği nasıl yeniden inşa edeceğiz?”, “Ülkemizi emperyalizmin tahakkümünden nasıl kurtarırız?”, “Ekonomide halk egemenliğini nasıl kuracağız?” sorularına yanıt aranacak.
Kurultaydan bir sonuç bildirgesi çıkması bekleniyor.
Cumhuriyetçiler Kurultayı’na katılacak isimler, Türkiye’nin içine girdiği güncel siyasi konjonktürde düzenlenecek kurultayın önemini vurguluyor, zor ama gerçek olanı seçmek için bir an önce harekete geçmenin bir zorunluluk olduğuna işaret ediyor.
Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir ve yazar Ahmet Müfit Bayram kurultay öncesinde sorularımızı yanıtladı.
'Cumhuriyet 'demokrasi' maskesiyle saldırı altında'
24-25 Mayıs 2025 tarihinde gerçekleşecek olan Cumhuriyetçiler Kurultayı’nın Türkiye’nin içine girdiği güncel siyasi konjonktürde nasıl bir anlama denk düştüğünü söylersiniz?
Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir: Bugün eskinin tartışmalarının hafızalardan silindiği, yeni hedeflere yönelik belirlemelerin de bulanık olduğu bir süreçten geçiyoruz. Halkı derin bir sefalet ve yokluk içine sürükleyen iktisadi ve siyasal buhrana karşı ne siyasal iktidar ne de muhalefet bir gelecek önermiyor, öneremiyor. Bu zorlu günlerde halk siyasallaştırılamayan ama kendisine ait olan talepler üretiyor. Bugün sokaklarda yükselen cumhuriyetçi ve halkçı talepler var. Memleket genelinde gelir ve gelecek eşitsizliğinden muzdarip, gericiliğe karşı duran, cumhuriyet devriminin kazanımlarının yitirilmesine tepki duyan, çocukların eğitimi, gençlerin yarınları ve kadınların hakları konularında kaygıları olanlar var. Bu ülkeyi alın teriyle ören emekçiler, uğruna kendini adamış devrimciler, sosyalistler, ülkesini savunan aydınlar, ülkesini terk etmemiş gençler var. Cumhuriyetçiler Kurultayı, bu birikime dayanıyor. Cumhuriyetçiler Kurultayı, bu ülkeyi ve halkı sevmenin, bu ülkeyi ve halkı savunmanın, geleceği bu topraklarda kurmanın heyecanı ve iradesini canlandırmak anlamına geliyor.
Ahmet Müfit Bayram: Cumhuriyetin, Cumhuriyetin kurucu değerlerinin doğrudan ve artık açıkça/gizlenmeye gerek duyulmaksızın, “demokrasi” maskesiyle saldırı altında olduğu günlerden geçiyoruz.
Dün olduğu gibi bu günde, toprak ağaları, işbirlikçi sermaye, din tacirleri, etnikçi/mezhepçi liberaller, Tanzimat aydınları ve NATO/”Batı” muhiplerinden oluşan Cumhuriyet değerleri karşıtı cephe, Cumhuriyete karşı saldırıların başladığı gün olarak gördüğüm Atatürk’ün hemen vefat sonrasında başlattıkları karşı devrim sürecini sonlandırmak için topyekun bir saldırıya geçmiş durumda.
Geçmişte yani Cumhuriyetin Kuruluş yıllarında olduğu gibi yine arkalarında Batının “güçlü” ülkeleri ve finans sermayesi var. Düne göre en büyük avantajları, borç parayla yaptıkları tüketimle ulusal değerlerden, ulusal bağımsızlık ülküsünden kopartılan, geçim derdiyle ulusal sorunlardan uzak tutulan bir halk ve özelleştirme adı altında bağımsız ekonominin en büyük güvencesi kamu iktisadi kuruluşları yok edilmiş yani hayat damarları yok edilmiş bir devletle karşı karşıya olmaları.
AKP hükümeti iktidarda olduğu yıllar boyunca Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklere ilişkin başlıklarda faturayı Cumhuriyet Devrimi’ne çıkarması ile biliniyor. Üstelik AKP’nin cumhuriyetle bu bitmeyen hesaplaşmasında farklı zamanlarda farklı müttefiklerle hareket ettiğini de görüyoruz. Kimi zaman liberaller, kimi zaman islamcılar, kimi zaman milliyetçiler bu ittifakın tarafı oluyor. Siz bu sorunların kaynağında Cumhuriyet’le somutlanan değerlerin görülmesini nasıl yorumluyorsunuz?
Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir: Bu topraklarda Cumhuriyet ile somutlanan değerler aydınlanmacı, anti-emperyalist, laik ve toplumdan yana değerlerdir. En genel hatlarıyla, bu ülke topraklarında dayanışmayı yükseltmek, kamusallığı öne çıkarmak, piyasalara toplum adına müdahaleyi gerçekleştirmek amacını güder. İşte liberal ya da İslamcı açılımlar piyasalara toplum adına yapılabilecek her türlü müdahaleye karşı olmak tabanında ortak olduklarından, cumhuriyete ait kamusallık fikriyle ve bağımsızlık şiarıyla tam anlamıyla uyuşamazlar.
Ahmet Müfit Bayram: “AKP hükümetinin iktidarda olduğu yıllar boyunca Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklere ilişkin başlıklarda faturayı Cumhuriyet Devrimi’ne çıkarması ile biliniyor.” sözüyle ilgili olarak söyleyebileceğim şey, bunda şaşılacak bir şey olmadığı. Öyle yaparak kendi siyasi meşruiyetini, attığı, atacağı siyasi adımların meşruiyetinin zeminini oluşturmaya çalışıyor. Bu noktada soruya ilişkin tek itirazım, soruda yapılan, -liberal, İslamcı, milliyetçi, vb.- tanımlamaların içeriği ve soruda kast edilen/edildiğini düşündüğüm kesimlerin bu kavramlara ilişkin temsil niteliklerinin tartışılır olduğunu düşünüyor olmam. Örneğin, her dönem ulusal bağımsızlık yanlısı hareketlerin karşısında olmuş bir MHP, milliyetçi olarak tanımlanabilir mi?
'Bu köklerde, gerçekleşebilir düşlerin sahibi devrimcilerin, aydınların ve bilim insanlarının tarihi var'
Ülkede Cumhuriyet devrimine sahip çıkan çok büyük bir çoğunluğun siyaset düzleminde dağınık, örgütsüz kaldığı görülüyor. Halkın çok büyük bir kesiminin hassasiyetleri siyasal alanda yeterince dile getirilmiyor. Buna dair, Cumhuriyetçi bir siyasal platformun oluşturulması neden önemli ve bunun başarılabilmesini mümkün görüyor musunuz?
Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir: Bugün Cumhuriyetçi bir siyasal platform, bu toprakların halk Kemalizminden beslenen ilerici, devrimci, yurtsever köklerine dayanıyor. Bu köklerde sosyalizme giden yolda, kamucu, anti-emperyalist, bağımsızlıkçı ve kalkınmacı siyaseti/hattı savunmak var. Bu köklerde ülkenin insanlarının halk Kemalizmiyle, Anadolu aydınlanmacılığıyla ve Cumhuriyetin kazanımlarıyla buluşmaları var. Bu köklerde, gerçekleşebilir düşlerin sahibi devrimcilerin, aydınların ve bilim insanlarının tarihi var. Cumhuriyetçi bir siyasal platform, bu köklerden gelecek ufkuna yürüme ve emekçilerin kendini bir ulus olarak var edeceği sosyal Cumhuriyeti kurma yolunda oldukça önemlidir.
Bu cumhuriyetin geleceğini onu terk etmiş olanlar ya da terk etmeye hazırlananlar değil ona mecbur olanlar belirleyecektir. Biz de bu ülkeye, cumhuriyete ve devrime inanıyoruz.
Ahmet Müfit Bayram: Soruda yapılan tespitlere katılmamak elde değil. Yine, özünde cumhuriyetin kurucu değerleri savunusu olan görüşlerin bir araya gelerek, bir siyasi platform oluşturması gereği konusu da öyle. Öyle çünkü şimdi yapılmazsa çok geç olacağı açık ve kişisel olarak, bu gerekliliğin gerektirdiği adımların atılması önünde bir engel görmüyorum. Yeter ki bu konu bir liderlik sorunu olarak görülmesin, yeter ki -kişisel deneyimim olarak çokça örneğini gördüğüm-, “ayrılıkları” öne çıkarma hastalığının, bu kez de bu iyi niyetli adımları boşa çıkarmasına izin verilmesin.
Cumhuriyetçiler Kurultayı’na doğru: Siyasi bir merkez oluşturulabilir mi? Hangi sorulara yanıt aranacak? | ![]() |
![]() | Cumhuriyetçiler Kurultayı’na doğru: Zaman kısıtlı, 'zor ve gerçek olanı' seçme zamanı |