Çevirmenleri anlatıyor: 'Tarihin ilk Kürtçe romanı, Bolşevik bir çoban'

Kürt Çoban romanına dair soL okurları için çevirmenlerin hazırladıkları röportaj hem kitabın öyküsünü hem de Kürt edebiyat tarihindeki yerini anlatıyor.

Özkan Öztaş - Kamuran Demir

Geçtiğimiz günlerde Yazılama Yayınevi tarafından okuyucu ile buluşturulan Kürt Çoban romanı, tarihte yayınlanmış ilk Kürtçe roman olarak geçiyor kayıtlarda.  Eserin bundan yıllar önce birkaç defa çevirisi ulaşmıştı okuyucuya. Tarihte ilk kez Kürtçe orijinal metninden çevrilen bu çalışmanın Yazılama Yayınevi’ndeki örneği aynı zamanda bir dizi anekdot ile döneme ışık tutuyor. 

Ekim Devrimi’nin sonrasında Sovyet Kürdoloji çalışmalarının bir çıktısı olarak yayınlanan bu roman Ekim Devrimi sürecine katılan çobanın hayatındaki değişimi anlatıyor. 1935 yılında Erivan’da Kürdolog Ereb Şemo tarafından yayınlanan romana dair soL okurları için çevirmenlerin hazırladıkları röportaj hem kitabın öyküsünü hem de Kürt edebiyat tarihindeki yerini anlatıyor.

Özkan Öztaş: soL Haber her şeyden önce aynadaki yüzümüz. O yüzden bu röportaj şansını bize sunduğu için hem heyecan duyduk hem de görev telakki ettik. Röportaj için sözün tamamen bize bırakılması hem rahatlatıcı bir şey anlatmak adına hem de ciddi mesuliyet. Okuyuculara mahcup olmamak adına... Ama ilk soruyu ben sorarak başlayayım Sevgili Kamuran’a.

Yıllar önce İzmir'de ilk kez yan yana geldiğimizde sevgili Kamuran'ın Homeros'u Kürtçeye çevirme öyküsünü soL Portal’a haber yapmak için buluşmuştuk. O günden bugüne yıllara yayılan bir dostluk gelişti. 
Şimdi ise bir çeviride birlikte buluştuk tekrar. O gün "bu çocuk benim peşimi bırakamayacak sanırım" dedin mi hiç?

Kamuran Demir: (Gülerek cevaplıyor) Doğru, 2015'te bizi buluşturan eser İlyada idi. -Artemis'in oku gibi tam on ikiden- bir dostluğumuz oluşmuştu. İyi ki diyorum; yer yer konuşulmayan pek çok şey üzerinde konuştuk, edebiyatın başka yüzünü insanlara anlatmak istedik. En son, Kürt Çoban... İlk senden Kürt Çoban'la ilgili öneriyi aldığımda, "Özkan Öztaş Kitaplığı"ndan bir kitap hediye edildiğinde bana, buna mutlaka çalışılmalı dedim. Dünyada kutsal kitaplar kadar bilinen İlyada'nın yanına kitaplıklarımızda Kürt Çoban yakışır dedim.

Peki ya senin bu kitabı düşünme nedenin neydi?

Özkan Öztaş: Ben sürekli "neden Kürt kültürünün Sovyetler Birliği dönemi ile bu kadar az ilişkimiz var. Bu topraklarda neden bunun bilgisi bu denli kısıtlı" diye düşünüp durdum yıllarca. Daha evvel Sovyetler Birliği'nde Kürtler üzerine yaptığım çalışmalar bana bunun bir kasıt olduğunu düşündürdü. Hani derler ya bu kadar cehalet eğitimle olur diye. Onun gibi bu da. Kürt kültürünün sosyalist deneyim ile olan ilişkisinin üzeri örtülmek istenmiş gibi çünkü. Düşündürdü haliyle bu beni. Bakınca, Kürt tarihinin ilk sinema filmi, ilk romanı en uzun süre yayınlanan gazetesinin SSCB döneminde olması tesadüf olabilir mi? Üstelik burası kadim Kürt coğrafyasının merkezi değil. Ama başka bir şeyin merkezi, emeğin ve insanlığın… Bu yüzden de kıymetli.

Sonra oturup düşündüm. Bizim ilk romanımız Sovyetlerde yayınlandı ama elimizde bu kitabın çevirisi dahi yok. İşte o an gecenin bir vakti seni aradım. Bu işi yapmalıyız diye. 

Hatta hatırlarsan "yahu eğer becerir de çevirirsek bu kitabı tanıtım çalışmaları nasıl olur bu işlerin, yazarı Ereb Şemo'un gıyabında tuhaf olmaz mı" diye sormuştum sana. Sen de Homeros ile cevap vermiştin.

Kamuran Demir: Haklı sorulardı. Pek çok alanda olduğu gibi sanatsal üretimlerin de oldukça sıkı olduğu zamanlarda bu ilk dediğimiz eserler ortaya çıktı. Özellikle Kürt Çoban'ın yazılış ve çeviri serüvenini ilk okuduğumda oldukça şaşırmıştım. Kuşkusuz ki bu romanın yazılışı için tüm şartlar Ereb Şemo lehineydi. Şemo, dönemin önemli bir aydınıydı. Burada yazarın hâlâ tüm edebiyat dünyasının saygısını kazanması, şüphesiz yaptığı seçimdi. Kıymetli yazar, bir elin parmakları kadar dil bilmesine rağmen seslerini öğrendiği ilk dili seçmiş, bütün ömrünü bu dilde yazmaya adamıştı. Bu noktada insan dolu dolu bir misyon okuyabiliyor. Homeros'la Şemo'yu buluşturan şey, kendi dillerinden tüm dünyaya verdikleri kanatlı sözleridir. Hatırlıyorum. Homeros’un anısına imza attım daha önce, neden Ereb Şemo için de yapmayalım demiştim.

Özkan Öztaş: Benim de hafızamda kalan kısmı buydu. Senin “Ben Homeros’un anısına imza attım yıllar önce Ereb Şemo bizden sayılır sorun yok” dediğini anımsıyorum. Peki kitabın Kürt edebiyat tarihindeki yeri nedir senin için? Kürt Çoban, tarihin ilk Kürtçe romanı olması dışında neden kıymetli?

Kamuran Demir: Özellikle dönemin fotoğrafını iyi temsil eden bir kitap Kürt Çoban. 20. yüzyılın başında kırsal coğrafyalarda kültürel hayat, insanlar arası ilişkiler, sosyal ve ekonomik yaşam, dönemin toplum ve devletler nezdindeki siyasi atmosferi... Kürt Çoban bu hayatın birebir portresidir. Kürt edebiyatı için ilk ve özel bir roman. 

Ama benim merak ettiğimiz bir şey var. Şemo kimden etkilenip böyle bir roman yazmaya kalkışmış olabilir? Sonuçta daha önce Kürtçe bir roman yoktu.

Özkan Öztaş: Bu soru önemli. Hatırlarsan kitabın çevirisini yaparken bizi en çok zorlayan şey dönemin Ermenice, Gürcüce ya da Rusça kelimelerinden etkilenen kültürel iklimiydi. Burada Sovyetler Birliği dönemi temel belirleyen. Konu sadece coğrafi bir konu değil çünkü. Yani kitabın 1935 yılında Kafkasya’da yayınlanmış olması bunu tam olarak karşılamıyor. Ben çeviriye katkısı olması için Rusça yemek tarifi kitabı dahi okuduğumu hatırlıyorum. İşte bu araştırmalardan birisi bizi Rus Devlet Kütüphanesi’nin arşivlerinden birine, “Başarılarımız” isimli dergiye ulaştırmıştı. Burada da Gorki’nin sorumluluğunda yayınlana dergide tanıdık bir isme denk gelmiştim. Ereb Şemo. O an anlaşılıyor ki kitabın orijinal metninin girişinde Gorki’den alınan ithaf cümlesi boşuna değil. Gorki ile Ereb Şemo’nu bir mesaisi vardı ve sosyalist gerçekçi romanın bir tür örneğiydi bu roman. Romanın başarısı edebi derinliğinde değil, Kürt tarihinde çok geç kalınmış bir üretimin hakkının verilmesindedir. İşte burada Kürt tarihinin Rönesans’ı denilen şey devreye giriyor. Halkların kardeşçe ve eşit bir şekilde yaşadığı bir dünyada, Kürtçe böyle bir üretim daha önce olmasa da benzer örneklerin varlığı sizi ilerletebiliyordu. 

Tekrar eline sağlık Kamuran. Her şey bir yana sabrın için teşekkürler. Ve tabi unutmadan, çeviri sürecinde bize Rusça çeviriler konusunda yardımcı olan dostlarımız var. Her birinin emeği çok kıymetli.  

Kamuran Demir: (Gülüyor) Evet, sabır kısmı önemli zira seninle çalışmak biraz yorucu bir süreç olabiliyor. 

Özkan Öztaş: (Gülerek) Bir nicesinde tekrar buluşmak dileğiyle sevgili Kamuran. Umarız okuyucusu çok olur. 

 https://www.yazilama.com/kitap/kurt-coban/