Büyük Çerkes Sürgünü'nün 158. yılı: '21 Mayıslar bizim için mücadele günüdür artık'

Büyük Çerkes Sürgünü'nün 158. yılında Çerkesler'i ve bu yıl neden Yenikapı'da miting yaptıklarını Kafkas Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Ümit Dinçer'le konuştuk.

Haber Merkezi

Bugün Büyük Çerkes Sürgünü'nün yıldönümü. Bu yıl 21 Mayıs'ta Çerkesler yaşadıkları sürgünü ve tarihsel dönemeci anlatmak üzere saat 16.00’da Yenikapı Miting Alanı’nda bir araya gelecek.

Çerkesler'i, bu yıl neden Yenikapı'da miting yaptıklarını ve sürgünü Kafkas Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Ümit Dinçer'le konuştuk.

Öncelikle Çerkesler kimdir bundan bahseder misiniz? Tek bir millet midir veya birkaç milletten mi oluşur, dilleri ve kültürleri hakkında bilgi verir misiniz?

Çerkesler Kuzeybatı Kafkasya'nın yerli halkıdır. Kuzey Kafkasya dediğimiz yer de Kafkas sıra dağlarının Kuzey tarafını oluşturan bölge. Bu bölgede kendi endonimleri adiye olan bir halk yaşar. Onun haricinde yakın komşularından Osetler, Çeçenler, güneyinde bugünkü Abhazya dediğimiz bölgede Abazalar yaşarlar. Bu Çerkes soykırımı ve sürgünü sonrasında Anadolu'ya savrulan halkların tamamı Çerkes ismiyle anılmaya başlandığı için Türkiye üzerinde Çerkes denildiğinde bu halkların hepsi algılanır. Dolayısıyla geneli itibariyle bir adlandırma yapmak gerekirse eğer Çerkesler Kuzey Kafkasya'nın yerli halkıdır diyebiliriz.

Tek bir millet değildir, Türkiye'deki kompozisyon açısından. Çerkes denilince Adiyeler anlaşılıyor aslında büyük ölçüde ancak Türkiye adlandırması açısından bakıldığında Abazalar'ı da Çeçenler'i de bu çerçevede değerlendirenler vardır ama Çerkesler açısından da kendi anavatanlarında değerlendirme yapmak gerekirse eğer Adiyeler'i anlamak mümkündür diyebiliriz.

'Savaşın kökeni emperyal nedenler'

Sürgün nedeni neydi ya da bir başka deyişle Ruslar neden Çerkesler'in topraklarını istiyordu, neden bu kadar önemliydi?

Sürgünün nedeni aslında yaklaşık 101 yıl süren Kafkas-Rus savaşlarıdır. Bu savaşların kökenine inmek gerekirse eğer, emperyal bir imparatorluğa dönüşen Rus Çarlığı'nın özellikle güneyde ticaretin döndüğü ticaret yollarının çoğunun içinde olduğu Akdeniz havzasına ve doğuda Hindistan'a, güneyinde ve batısındaysa Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarına ya da zenginliğine olan ilgisi nedeniyle kuzey Kafkasya'yı bir engel olarak görüyordu. Burayı kontrol etmek istiyordu. Bu manada özellikle 1. Petro döneminde ortaya konulan stratejiyle, kuzey Kafkasya'nın işgal ve ilhak edilmesi gündeme geldi. Bu süreçte de 1763 yılında da ilk müstahkem mevkii oluşturan Ruslar, Çerkesler'le uzun süren bir mücadeleye giriştiler. Dünyanın gördüğü en büyük soykırım ve sürgünlerden birisi gerçekleşti . Ve nihayetinde 21 Mayıs 1864 tarihinde de Çerkesler savaşı kaybetti, çar tarafından sürgüne gönderilmeleri konusunda bir karar verilmiş oldu. Dolayısıyla bugün Türkiye, İsrail, Ürdün, Suriye, Irak ve birçok Avrupa ülkesine savrulan Çerkesler'in anavatanları dışında olmasının en önemli sebebi Kafkas-Rus Savaşı'nı kaybetmiş olmalarıdır. Kafkas-Rus Savaşı da aslında tıpkı bugün göz önünde yaşanan savaş gibi emperyalistlerin savaşının kuzey Kafkasya halklarını yerinden yurdundan etmesiyle sonuçlanmıştır.

Ümit Dinçer

'21 Mayıslar bizim için diriliş ve mücadele günüdür artık'

Büyük sürgünün ve soykırımın 158. yılında Çerkesler ne istiyor?

Çerkesler soykırım ve sürgünün 158. yılında şunu söylüyorlar öncelikle: 'Biz 128 yıl önce anavatanımızdan sürüldük, soykırıma uğratıldık ama hâlâ ayaktayız!' Ve '21 Mayıslar bizim için diriliş ve mücadele günüdür artık' demek için alanlardayız. İstediğimiz şey, Çerkesler'in başına gelen bu büyük felaketin, soykırımın, sürgünün şu andaki muhatabı olan Rusya Federasyonu tarafından tanınması Çerkesler'den özür dilenmesi ve bundan kaynaklanan haklarının geri verilmesidir. Çerkesler anavatanlarıyla yani Kafkasya'yla şartsız şekilde ilişkilenmek, oranın vatandaşı olabilmek gibi talepleri var. Ama en önemli talebimiz Çerkes soykırımı ve sürgününün tanınarak halkımızdan özür dilenmesidir. Bunu alanlarda artık yapmamızın sebebiyse şu, biz 21 Mayısları artık bir yas ve anma günü olarak değil, bir mücadele ve haykırış günü olarak anlamak istiyoruz.

'1,5 milyon kişi sürgüne gönderildi'

Sadece sürgünde yaklaşık 1 milyon kişi yaşamını yitirdi. Ayrıca yaklaşık 100 yıl süren Rus saldırılarına karşı topraklarını koruma mücadelesi sırasında da binlerce kişi hayatını kaybetti. Peki neden gözardı ediliyor Çerkesler'in yaşadığı durum?

Bu savaşlarda ve sürgünde bahsettiğimiz kuzey Kafkasya halklarının yaklaşık yüzde 90'ı, bazı bölgelerde yüzde 100'ü (mesela Ubıhlar açısından bakıldığında) ya topraklarından sürüldüler ya da katledildiler. Bu çok önemli bir rakamdır. Geneli itibariyle bakıldığında 1,5 milyon nüfusun sürgüne gönderildiğini, belki 1 milyona yakın nüfusunda öldürüldüğünü söylemek mümkün. Tabi bu 100 yıl süresince ne kadar olduğunu ne biz  ne de tarihçiler biliyor. Ancak bilinen şu ki 1864'ten sonra kuzey Kafkasya'nın tamamına yakını boşaltılmıştı. Orada yaklaşık yüzde 10'luk bir nüfus kalmayı başarmıştı. Bu durum neden göz ardı ediliyor çünkü uzun yıllar anavatanda Rusya'nın baskısıyla gündeme gelemedi.

'Çerkesler'in yaşadığı soykırım'

Talepleriniz nedir?

Çerkesler de diasporada yaşadıkları yerlerde bunu belki son 30 yılda dile getirebilir hale geldiler. Ondan önce yaşadıkları ülkelerde de bu konu dile getirilemedi. Dünya devletleri tarafından neden göz ardı edildiğine doğrusu biraz uluslararası ilişkiler perspektifiyle bakmak gerekiyor. Çünkü bir soykırım gerçeğini tanımak, tanımlayabilmek bir yanıyla da uluslararası ilişkilerin işi. Ancak bakıldığında Birleşmiş Milletler'in soykırım suçlarının önlenmesine dair yasasıyla karşılaştırıldığında Çerkesler'in yaşadığı yüzde 100 soykırım tanımına oturuyor. Rusya'nın bu konudaki ağır baskısı nedeniyle kimse bu konuyu tanımaya yanaşmıyor. Şu anda devlet ölçeğinde tanıyan yalnızca Gürcistan var, onun haricinde henüz dünya gündemine de gelmedi. Bizim diğer bir talebimiz de tüm parlamentoların Çerkes soykırımını tanımalarıdır.

'Yıstanbılako': İstanbul yolu

Neden bu sene neden Yenikapı’da daha geniş bir anma yapmaya karar verdiniz?

Yenikapı'dayız çünkü Çerkesler bu sürgünü 'Yıstanbılako' diye adlandırırlar. Bu 'İstanbul'a gidiş', 'İstanbul yolu' gibi naif bir adlandırmadır ancak bu tabi ki sürgüne verilen isimdir. Dolayısıyla İstanbul bizim aslında temel hafıza mekanımız. Öte taraftan dünyada en çok Çerkes'in yaşadığı yer İstanbul'dur. Bu İstanbul'un dünya metropolü olması, dünyanın gözünün önünde olması itibariyle organizasyonumuzu bu yıl İstanbul'da yapmaya karar verdik. Yenikapı bu manada mekansal bir tercih sadece, özel bir anlamı yok. İstanbul'da olmak için Yenikapı'dayız. Bundan sonra Çerkesler soykırım ve sürgünü sadece yas, matem, anma havasında geçmeyecekler, taleplerini dillendirmeye, seslerini yükseltmeye ve bununla ilgili ısrarcı olmaya devam edecekler. İstanbul'un seçilmesinin tek ve yegane sebebi budur.