Bursa'da art arda kazalar: Hafif uçakların düşmesi tesadüf mü?

Bursa'da son aylarda üst üste üç hafif uçak düştü. Kazalarda 4 kişi yaşamını yitirdi. Peki bu uçakların birbirine yakın yerlerde düşmesi tesadüf mü?

Aslı İnanmışık

Ülkemizde ilk havacılık çalışmaları 1912 yılında, ilk Sivil Hava Taşımacılığı ise 1933 yılında "Türk Hava Postaları" adı ile başlatıldı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'na bağlı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü sitesinde yer alan bilgilere göre 1954 yılında bakanlık bünyesinde kurulan "Sivil Havacılık Dairesi Başkanlığı", 1987 yılında "Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü" ismini alarak yeniden düzenlendi.

Bakanlığın "Ana Hizmet Birimi" olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, AKP döneminde 18 Kasım 2005'te yürürlüğe giren 5431 sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile finansal açıdan "özerk" hale getirildi.

Bugün ülkemizdeki havacılık faaliyetleri, 2920 Sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu ve bu kapsamda yayımlanmış olan İdari ve Teknik Yönetmelikler ve Havacılık Talimatları çerçevesinde yürütülüyor. 

Bursa'da arka arkaya gerçekleşen kazalar

Öte yandan Bursa'da, haberlere çoğunlukla "eğitim uçağı" olarak yansıyan, hafif uçak kazalarının sayısının artması gözleri bu alandaki denetimlere çevirdi.

Bursa'daki asıl havalimanı Yunuseli'nin doğusundaki eski askeri havalimanı olan ve o şekilde hâlâ kullanılmaya devam edilen Yenişehir Havalimanı. Art arda gerçekleşen 3 kaza ise Yunuseli İniş Şeridi ve çevresinde gerçekleşti. 2001-2017 yılları arasında askeri hizmetlerde kullanıldıktan sonra 1 Şubat 2017’de tekrar sivil havacılığa açılan, Türkiye'nin ilk "iniş şeridi" olan bu alan zamanla kentin merkezinde kaldı ve çok yakınında yerleşim yerleri konumlandı.

Yunuseli Havalimanı ya da iniş şeridi AKP'li Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin ulaşım işletmesi olan Bursa Ulaşım Toplu Taşıma İşletmeciliği'ne (BURULAŞ) bağlı. Sivil havacılık eğitimleri veren eğitim kurumları da bulunan iniş şeridinde 2021 yılında Teknofest İHA ve SİHA yarışmaları yapıldı. Öte yandan meydanda bir kule ve hava kontrolörü bulunmuyor.

Bölgede son aylarda gerçekleşen kazalar:

  • Geçtiğimiz Nisan ayında Yunuseli İniş Şeridi yakınlarında Osmangazi ilçesinde, tek motorlu "eğitim uçağı" evlerin arasına düştü. Şans eseri bölgede yaşayan kimse görmedi ancak 2 pilot yaşamını yitirdi. Uçağı kullanan Furkan Ökten ve eğitim alan Murat Avşar'ın yaşamını yitirdiği sivil eğitim uçağının UPT kuyruk numaralı Tecnam P2002JF tipi tek motorlu iki kişilik uçağı belirtilmiş, acil durum eğitimi yapmak üzere kalkış yaptıkları duyurulmuştu.
  • Bursa'da geçen yıl Haziran ayında "eğitim uçuşu" yapılan içinde 2 kişinin bulunduğu uçak, motor arızası nedeniyle havaalanına zorunlu iniş yaparken yakındaki bahçeye düştü. Kazada, pilot Serkan Ünverdi ve öğrenci Rabia Erdun hafif yaralanırken, uçakta hasar oluştu. Kocaeli Cengiz Topel Havalimanı'ndan eğitim amacıyla havalanan tek motorlu Cessna 172 tipi eğitim uçağının ikmal amacıyla Bursa Yunuseli Havaalanı’na yöneldiği öğrenilmişti.
  • En son 1 Aralık'ta tek motorlu uçak termik santral yakınındaki boş araziye düştü. Kazada Yunuseli Sportif Havacılık Derneği Başkanı pilot Hakan Köksal ile Burcu Sağlam hayatını kaybetti. Uçakta yaşamını yitiren Hakan bey, bölgede sıklıkla uçuş yapan ve aslında bir tür koordinasyon sağladığını öğrendiğimiz Yunuseli Sportif Havacılık Derneği'nin başkanıydı. Bölgede yoğun sis olduğu belirtilirken kazaya neyin yol açtığına ilişkin detaylı raporlar henüz paylaşılmadı. Ancak kazayla ilgili görüntülerde uçağın havada doğalgaz çevrim santralindeki 380 bin voltluk elektrik taşıyan yüksek gerilim hattına çarptığı ve patlamanın ardından alev aldığı görülmüştü.

'Meydan şehrin çok içerisinde kaldı'

Bursa Yunuseli'nde kazaya karışan pilotlarla aynı eğitimi almış ve ticari pilot lisansı olan görüştüğümüz kişi bölgedeki denetim eksikliğine dikkat çekiyor. "Yunuseli'ndeki en önemli konu oranın kontrolsüz bir meydan olması" diyen lisanslı pilot, "Sportif havacılık gelişmediği için sivil havacılık biraz bunları nasıl denetleyeceğini de bilemiyor. Alışık oldukları bir şey değil" ifadesini kullanıyor.

soL'a konuşan lisanslı pilot şunları söylüyor:

"ABD'de örneğin havacılık daha gelişkin durumda. Daha fazla kişinin özel uçağı ve pilot lisansı var. Bunun geniş coğrafyalarda yaşamakla da ilgisi var. Avustralya'da da mesele Yunuseli'ndeki gibi çok sayıda alan bulunuyor. Ama bu tür sorunlar yaşanmıyor. Adana'da da kontrolsüz bir meydan var Türkiye'de. Buradaki denetim sorunları da böyle başlıyor.

Biz uçuşlarımızda asıl havalimanı olan Yenişehir'i kullandık. Yunuseli'ni hiç kullanmadık ancak üzerinden geçtik. Bölgeden geçerken frekanslarına bağlandığımızda konuşmalarda teknik detaylara uyulmadığına şahit olmuştuk. Üzerinden geçerken tedirgin olmuştuk. Çanakkale, Erdemit ve İzmir'e giderken Yenişehir'den kalkıp bu yolu kullanmıştık.

Meydanın kendisi de şehrin çok içerisinde kaldığı için tartışmalı. Bir önceki kaza hatırlarsınız evlerin çok yanına düşmüştü. Bahçeye düşen bir tane daha var orada yaralanma olmuştu, onlar da Yunuseli'ne gidiyordu.

'Yunuseli'nde asıl sorun hava trafik kontrolörünün ve kulenin olmaması'

Yunuseli'ndeki en önemli konu oranın kontrolsüz bir meydan olması. Belli bir ağırlığın üzerinde uçak inmediği için, meydanın bakımı operasyonun kendisi belki çok etkilemez. Yunuseli iniş şeridinin uzunluğu yaklaşık 1400 metre kadar ve aslında fazlasıyla yeterli. Hafif uçaklara 500 metre yetiyor.

Bu hafif uçakların tamamına 'eğitim uçağı' demek de doğru değil. Bunların bir bölümü birilerinin özel uçağı. Hobi için uçuyorlar. Bu Yunuseli'nde çok yaygın. 'Yunuseli Sportif Havacılık Derneği' orada faaliyet gösteriyor zaten çoğunlukla. Yolcu taşımacılığı ya da eğitim faaliyeti yapmıyorlar yani. Bölgede uçaklar daha çok otobüs gibi inip kalkıyor. Eğitim faaliyetinin denetimi daha sıkı zaten, lisansı daha zor. Yaptıkları fiilen eğitimle ilgili değil.

Havayolu taşımacılığı dışında kalan her şey aslında genel havacılığa giriyor. Böyle bir ayrım var. Eğitim ve sportif havacılık da genel havacılığa giriyor yani. Sportif havacılık gelişmediği için sivil havacılık biraz bunları nasıl denetleyeceğini de bilemiyor. Alışık oldukları bir şey değil.

Yunuseli'nde asıl sorun hava trafik kontrolörü ve kule olmaması. Kule yok. DHMİ'ye bağlı memurlar yok. Şehrin göbeğinde bir yer. Burada her şey olabilir. Lisanslar öylece dağıtılmıyor sonuçta ama bu yeterli değil. Neden hava trafik kontrolörü olmaması sıkıntı yaratıyor peki? Örneğin son kazada Pamukova'dan Yunuseli'ne dönerlerken, havanın sisli olduğu Yunuseli'nde bu işi koordine eden sanırım dernek tarafından söyleniyor. İniş şeridi yakınlarına düştüyse inerken düşmüş olabilir, motor arızası olabilir. Bunlar tabii raporda belli olacak. Ancak hava trafik kontrolörü olsaydı, 'gelmeyin' diye 'talimat' verirdi. Hakan Köksal, sorumlu pilot inisiyatif alabilirdi. Fakat hava kontrolörü caydırıcı oluyor. Ayrıca Köksal o kaza ölmeseydi lisansını kaybedebilirdi, bu işin yaptırımı olurdu."

'Olay biraz da meteorolojik şartlar nedeniyle gerçekleşti'

Düşen uçağın resmi olarak bağlı olduğu ve bölgede faaliyet gösteren Asya ASC Havacılık'tan bir yetkiliye de ulaştık. Görüştüğümüz yetkili uçağı yalnızca yaşamını yitiren pilotun kullanma yetkisi olduğunu ifade etti. O günkü meteorolojik şartlara, havanın sisli olmasına dikkat çeken yetkili şöyle konuştu:

"Uçak işletmemizdeydi ancak bu uçak özel uçuş izin belgesiyle uçuyordu. Bu nedenle uçakla yalnızca Hakan Köksal uçabiliyordu. Biz yalnızca evrak takibini yapıyorduk. SHGM ve devlet hava meydanlarına karşı yalnızca takip gerçekleştiriyorduk. Kendi işletmemizde kullandığımız bir hava aracı değildi. Özel uçuş izin belgesini SHGM veriyor. Tüm prosedürler aynı, sadece uçakla ilgili 'uçağın sahibinin kullanabileceği' belirtiliyor. Olayın biraz da meteorolojik şartlar nedeniyle gerçekleştiği belirtiliyor.

Uçakların iniş kalkış yaptığı alanlar iki statüde yer alıyor ülkemizde. Bunlardan bir havaalanı diğeri iniş şeridi statüsü. İniş şeridi olmasının havaalanından farkı şu: Buraya yolcu uçağı inemez. Belli bir ağırlık ve kapasitedeki uçaklar iniş kalkış yapabildiği için bu statü veriliyor."

'En fazla küçük uçağın bulunduğu şehir Bursa'

Yunuseli'nde "hava trafik kontrolörünün olmadığı ve denetimsiz olduğu" iddialarına ilişkinse yetkili şunları söyledi:

"Türkiye'de hava kontrolörünün olmadığı birçok meydan var zaten. Bahçeniz olsun örneğin, toprak ve çim fark etmez, uçak iniş kalkışına yeterli seviyede olsun yeterli. Havacılık ülkemizde gelişmediği için bize bu durum garip geliyor. Ancak mesela küçücük Bulgaristan'a bakın çok sayıda iniş şeridi bulunur. Ben de eğitimimi yurtdışında aldım. Eğitim aldığım yer toprak pistti ve oraya iniş kalkış yapabiliyordum. Avrupa'nın her yerinde bu uçaklar toprağa da, çime de, uygunsa yola da iner.

En fazla küçük uçağın bulunduğu şehir Bursa. Biliyorsunuz ekonominin kalbi İstanbul. Ancak bunun İstanbul'da yapılabileceği herhangi bir yer yok. Mesela İstanbul Havalimanı'ına bu küçük uçaklarla inemezsiniz, yasak. Sabiha Gökçen'e inemezsiniz yasak. Çünkü yoğun hava trafiği var. İstanbul'a en yakın yer de Bursa. Bursa'da 3 tane uçuş okulu var. Sadece onlarda 20 küçük uçak var. Ayrıca hobi veya sportif olarak uçan 50 uçak var. Risk havacılıkta uçuşta vardır."

'Hava trafik kontrolörü alınması gerektiğini defalarca söyledik'

"Riski azaltmak için daha fazla emniyetli olmak lazım" diyen Asya Havacılık yetkilisi, "Yunuseli Havalimanı'nda hava trafik kontrolörü neden yok? Bunun sorumlusu kim?" sorularımızı ise şöyle yanıtladı:

"Tabii ki hava trafik kontrolörü olsa daha güzel, faydalı olur. Buradaki iniş şeridi Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü'nde değil, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin ulaşım işletmesi olan BURULAŞ'ın işletmesinde. Biz de başkaları da buraya hava trafik kontrolörü alınması gerektiğini defalarca dile getirdik. Bu atamanın yapılabilmesi için iniş şeridinin yani belediyenin devletten talep etmesi gerekiyor."

Yunuseli AKP'li belediyenin kontrolünde

Türk Sivil Havacılık Kanunu'na göre, gerçek kişilerin ve tüzel kişilerin havaalanı ve iniş şeritleri inşa etmesi ve işletmesi Genelkurmay Başkanlığı'nın olumlu mütalaası üzerine Ulaştırma Bakanlığı iznine bağlı.

Dolayısıyla AKP'li Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı söz konusu iniş şeridi de bakanlık onayından geçmiş olmalı. Bu çerçevede tekrar bakınca bölgede yaşanan sıkıntılardan hem bakanlığın hem de AKP'li belediyenin sorumlu olduğunu söylemek mümkün.