Bit pazarına nur değil, yoksulluk yağdı: Yiyecek almak için kıyafet satıyorlar

Her geçen gün artan fiyatlar ve geçim sıkıntısı nedeniyle yurttaşlar ikinci el eşya pazarlarına ilgi gösteriyor. Geçinebilmek için ikinci el kıyafet arayan yurttaşlar soL'a konuştu

Özkan Öztaş

Artan fiyatlar, hayat pahalılığı, Türk Lirasının değer kaybetmesi derken birçok emekçi artık yeni kıyafet ya da ev eşyası almakta güçlük çekiyor. Gündeme yansıyan taksitli kıyafet satışı ya da mont alabilmek için verilen kredi seçenekleri aslında buzdağının görünen yüzü. Sahnenin arkasında ise 5-10 ya da 30 liraya satılan gömlekler, ayakkabılar için sıraya girenler ve ev ekonomisine katkı sunmak için elindeki fazla kıyafetleri pazara getirip satmaya çalışan emekçiler var. 

Manzara Türkiye'de kira fiyatlarının en çok arttığı ve gıda ile tekstil ürünlerine erişimde en büyük sorunların yaşandığı kentten, Antalya'dan. Son zamanlarda her ne kadar "2023 yılına rekor turist sayısıyla girmesiyle" gündeme gelse de kentte hayat pahalılığı emekçilere nefes aldırmıyor. 

Bilinen haliyle Eğitim ve Araştırma Hastanesi arkasındaki Perşembe pazarı ile şehir merkezinde kurulan Pazar ve Çarşamba pazarları uzunca bir süredir ikinci el kıyafetlerin satıldığı buluşma noktaları olarak biliniyor. Amiyane tabiriyle "bit pazarları". Hayat pahalılığını ve geçim sıkıntılarını Perşembe pazarındaki yurttaşlar ile soL Haber için konuştuk. 

'Burası hep yoğundu ama 2 yıldır inanılmaz bir artış var'

Pazar esnafı da aynı dertlerden muzdarip. Hiçbiri manifaturacı ya da tekstil sektöründe çalışan kişiler değil. Her biri ya emekli ya da işsiz. Ya ek gelir olsun diye pazarda ikinci el eşya satıyorlar ya da işsiz oldukları için. Fatma Hanım, "Ben 20 yıldır Antalya'dayım. Aslen Eskişehirliyiz. Bizim çocuk geldi buraya okumaya, kaldık burada biz de. Eskiden evden çıktık mı bir nefes alır oturup bir yerde çayımızı içer eve dönerdik. Ben 20 yıl önce de emekliydim şimdi de. Eşimle birlikte şimdi pazara gelip bu kıyafetleri satıyoruz. Mesela şu ceket 30 Lira. Şu mont da 75 lira. Bunu şimdi gidip almaya kalksan en az 700-800 lira para vereceksin. Nerede o para. Hele şu aylarda. Doğalgaz, elektrik faturası dedin mi işin rengi değişiyor. Bakma sen şimdi havalar soğudu da insanlar biraz seyreldi. Sıcak havalarda buraya iğne atsan yere düşmez. Bana sorarsan %70 arttı buraya gelen insanlar. Kimisi çocuğuna kırtasiye malzemesi bakıyor kimisi de oyuncak. Birçoğumuz için yeni eşya almak hayal oldu" diye anlatıyor yaşananları. 

'Burada kazandığım parayla karşıya geçip sebze meyve alıyorum'

Sabri Bey de emekli. Kesintilerle birlikte 4000 lira maaş geçiyormuş eline. Evi ise kira. "Ev sahibim şükür çok sorun yaratmadı. 2500 Lira veriyorum şimdi kiraya. Artık ucuz oldu bu rakamlar. Bak ben ayakkabıları diziyorum buraya, 20-30 liraya. Bak az evvel gördün, insanlar 30 liralık ayakkabı 20 lira olur mu diye pazarlık ediyor. Ama ne yapsın adam, belki o 10 lira ile gidip şuradan gömlek alacak kendine. Ben de buradan aldığım parayla pazardan eve soğan, patates alıyorum" diye anlatıyor pazardaki kazancını nasıl harcadığını. 

'Kendisine yapılan yardım malzemelerini satan oluyor'

Pazara gelen eşyalar ise ya evlerine ek gelir olsun diye fazlasını satan yurttaşlardan ya da kendilerine yapılan yardımları pazarda satıp ek gelir elde etmek isteyenlerden temin ediliyor. Ayrıntıları Serhat anlatıyor. Kendisi genç işsizlerden. 25 yaşında. Çalıştığı otel kışın kapılarını kapatınca Serhat da işsiz kalmış. "Nisan-Mayıs ayına kadar buralardayız abi. En azıncan cep harçlığımız çıksın diye" söze giriyor.

Serhat eşyalarını pazarcılara getiren yurttaşlardan söz ederken "Şimdi burada sosyal yardımları, eşinden dostundan gelen yardımları pazara getirip satanlar oluyor. Böyle düşününce garip gelebilir ama öyle değil. Yani bu insanlar yalancı ya da iki yüzlü değil. Bizde alışkanlık var abi. Biri ihtiyaç sahibi olunca herkes kendisinde fazla olanı veriyor. Karşıdakinin neye ihtiyacı var diye soran yok. Hadi şimdi günahlarını almayalım ama çok az vardır soran. Şimdi adam işsiz. Evinde tek lokma yiyecek yemeği yok. Komşuları dolduruyor torbalara fazla kıyafeti yardım diye kapısına bırakıyor. Abi ne yapacak o adam o kadar kıyafeti. Acıkınca bunları mı yiyecek? Getiriyor bunları pazara bize satıyor. Buradan aldığı parayla da evine erzak götürüyor. Eskiden böyle örnekler tek tük olurdu. Şimdi vallahi biz hepsini alabilsek varya dolar taşar buralar. Bu insanlara iyi bakın. Her biri evinde akşam otururken fazla olan neyimi gidip satabilirim diye düşünüyor. Bazıları internetten satıyor bazısı buraya getiriyor" diyor.

'Çocuğuma bir mont aldım, biraz oyuncak bir de kendime çanta... Hepsi 150 lira tuttu'

Pazara gelenlerden bir yurttaş ise çocuğuna mont almak istemiş. "Bunların yenisi ateş pahası. İyisini güzelini alsam bin lirayı geçiyor zaten. Ucuzu desen 400-500 lira. Bu benim bir haftalık mutfak masrafım bile değil. Çok pahalı. Çocuklarım henüz okula gitmiyor benim. Bu aldığım montu da zaten en fazla 6-7 ay giyecek. Sonra üzerine olmayacak bu mont. Çocuk büyüyor. Montu 75 liraya aldım. Kendime de çanta aldım, 40 lira tuttu. Biraz da oyuncak aldım çocuklar sevinsin diye. Yanıma 150 lira almıştım onu verdim." 

'Bu belediyelere söyleyin de bize yer göstersinler, aldığımız para ödediğimiz cezaya gidiyor'

Pazardan dönerken yolumuzu bir amca kesiyor, "Şu belediyelere söyleyin de bize yer göstersinler. Böyle olmaz yavrum. Biz hırsız değiliz bir şey değiliz. Geçinmek için bir şeyler yapıyoruz. Bak bu arazi boş hatta. Geçici olarak versinler bize. Desinler ki bu tezgah da sizin. Ödeyelim kiramızı satalım eşyalarımızı. Her gün eşya topla, eşya kaldır yorulduk valla. Daha geçen gün elinde eşyalarını gezdiren seyyar satıcıya 700 lira ceza kestiler. Yahu bu adamcağız 700 lira kazanmıyor ki. Sabahın beşinde altısında geliyoruz buraya yer kapmak için. Yazıktır günahtır olmaz böyle. Bak bu pazar Perşembe dolu Cuma günü boş. Cuma günü de bize versinler. Buraya alışverişe gelenler de zaten yoksul insanlar. Kimseye faydası yok bu inadın. Altın gümüş satmıyoruz" diyor.