Almanya'da darbe senaryoları: Olası darbenin olası neden ve hedefleri

Almanya’da darbe planı yaptıkları iddiasıyla İmparatorluk Vatandaşları adlı örgüte dönük orantısız operasyonda asıl hedefin adı geçen faşist yapı olmadığı anlaşılıyor.

Tevfik Taş

Liberal tarih okumasının pek sevdiği ''espri''yi yinelemekte yarar var: ''Sabah erken uyananın darbe girişiminde bulunduğu ülkeler'' arasına Almanya'nın da gireceğini kim düşünürdü ki! ''Tanrıya uzak ancak ABD'ye yakın olma''nın bütün musibetlerini yaşayan Latin ve Güney Amerika kıtasındaki ülkelere darbe daha mı yakışırdı? Yoksa ''sivil toplum'' birikimi olmadığı vazedilen Asya ülkelerine mi? Belki de devlet geleneği olmadığı iddia edilen Afrika ülkelerine? Seçenek çok bu tarih okumasında. Ancak belki de en son akla gelecek yerlerden birinde, kapitalizmin merkezlerinden Almanya'da olmasa gerek. Şaşırtıcı olmalı... Ama kapitalist/emperyalist dünyada şaşırtıcı hiçbir şey kalmayalı çok oldu.

Şaşırmamaya, yeni-normallik diyoruz.

11 kent ve 130 farklı noktayı kapsayıp, yaklaşık üç bin güvenlik görevlisinin katıldığı ve yakın dönem Federal Almanya tarihinin en geniş çaplı polis operasyonları arasında ifade edilen bir haber uluslararası medyanın gündemine düştü. Karlsruhe Federal Başsavcısı Peter Frank'ın ifadesiyle ''bir terör grubu''na dönük operasyondan ortaya saçılan verilere göre Hükümeti devirmek isteyen bir darbe planından söz ediliyor.

Orantısız operasyon

Operasyonun çapı, iddiaların vahameti ve yarattığı yankı göz önünde bulundurulduğunda elde edilen sonuç hiç de orantılı görünmüyor. Orta yerde büyük bir gürültü olmasına karşın, bir darbe planında olması gereken ögelerden çok uzak olunduğu ilk bakışta dahi anlaşılıyor. Medyada dolaşıma sokulan iddialara göre, 71 yaşında bir aristokrat eskisinin başında bulunduğu bir gruptan söz ediliyor. İmparatorluk Vatandaşları adı verilen ve 80'li yıllardan beri faaliyet yürütülmesine şu veya bu oranda göz yumulan bir faşist örgütlenme.

İtalya yakınlarında gözaltına alınan emekli Neo-Nazi subay, Berlin'de hakimlik yapan Almanya İçin Seçenek (AfD) adlı faşist parti üyesi eski Milletvekili Birgit Malsack-Winkemann, olası darbe hükümetinde adı Dışişleri Bakanı olarak geçtiği iddia edilen hukukçu Tim Paul G., yine olası Sağlık Bakanı olarak adı geçen hekim Melani R. ve toplamda 30'u bulmayan bir gözaltı listesi...

İçişleri Bakanı Nancy Faeser'e göre, ortada büyük bir terör örgütü ve ayrıntılı bir darbe planı var. Ancak bu iddiayı kanıtlayacak veriler kamuoyu ile paylaşılmadı. Kamuoyuna bir darbe planının varlığından söz ediliyor ve birtakım hedefler gösterilerek, suçlamalarda bulunuluyor.

İmparatorluk Vatandaşları adlı örgütün faşist bir örgüt olduğuna kuşku yok. Ancak bu örgüt hem yeni değil hem de bir darbe örgütleyebilecek donanımda olmadığı biliniyor. Sözü geçen faşist yapılanmanın üyelerine dönük pek çok ceza soruşturması var. Başında olduğu iddia edilen soylu artığı 13. Heinrich Reuss'un emlak milyarderi olarak örgütü bir süredir finanse ettiği de biliniyor. Zira 1918'de başarısız olan Kasım Devrimi'nde Reuss'un ailesinin bugünkü Thrüngen Eyaleti'ndeki derebeylikten kalma malına mülküne dokunulmadığı da biliniyor. Kasım Devrimi'nin yapmak istediği kamulaştırmayı bugünkü karşıdevrimcilerin ataları engelleyince ve 13. Heinrich Reuss'un aristokrasi merakı ile güçlendirilmiş faşizmine sahici bir engel koyulmayınca irili ufaklı onlarca faşist yapılanma aldı başını yürüdü. Mali kaynakları hazırdı zaten.

Bugün Almanya'da İmparatorluk Vatandaşları, PEGİDA, NPD, DVU, REP, Anti-Antifa, Freie Kameradschaften ve benzeri onlarca parti, örgüt, yerel inisiyatif ve ''sivil toplum kuruluşu'' olarak açık örgütlülüklerini sürdürüyorlar. Bir o kadar da illegal örgütlü faşist güçler varlığını koruyor.

Faşizmi suç değil de ''düşünce'' olarak kavrayan sermaye siyaseti, işçi sınıfının devrimci taleplerini bastırmak için ''bir gün işe yarayacağı'' gerekçesiyle ırkçı ve faşist yapılanmaların üzerine gitmiyor. Öyle ki, bu yapıların birçoğu bizzat istihbarat örgütlerinin sevk ve idaresi altında yönetiliyor.

İmparatorluk Vatandaşları: Almanya bağımsız bir devlet değil

İmparatorluk Vatandaşları adlı faşist yapılanmanın diğer faşist örgütlerden daha fazla vurgu yaptığı bir özelliği, Almanya'nın hâlâ Batı işgali altında olduğunu dillendirmesinde. Başta ABD olarak üzere İngiltere ve Fransa'nın işgal hükümleri ile Almanya'nın elinin kolunun bağlandığını vazediyorlar. Siyaseten meczup sayılabilecek bu örgütün (meczup olmayan tek bir faşist yapılanma bulunmaz ise de sermaye tarafından kullanılışlı olmaları nedeniyle varlıklarının sürmesine titizlikle önem verilir elbette) bu denli büyük bir operasyonun konusu yapılmasında sözü geçen niteliği olan ''Almanya'nın bağımsız bir ülke olmadığı'' iddiası gerekçe yapılmış gibi görünüyor.

Alman emperyalizminin yönelimleri üzerinde rezerv sahibi unsurlar arasında ölümcül bir kavga sürüyor. Liberal önderliğin direksiyonda olduğu mevcut yönetimin anti Rusyacı tutumu, bu operasyonda etkili unsurlardan biri olarak okunabiliyor. Darbe iddiaları arasında ''örgüte Rusya'nın yardım ettiği'' tezi öylesine dillendirilmiş bir başlık değil. Ayrıca Amerikancı ekolün yönelimine en güçlü itirazı yapan Almanya İçin Seçenek (AfD) partisinin üyesi bir eski milletvekilinin adının ''olası darbe hükümetinde bakan'' olarak geçirilmesi de önemsenmeli.

Darbe senaryosuna en hazırlıklı parti Yeşiller çıktı

Koalisyon hükümetinin bütün bileşenleri aynı fikirde değil ve bu son kamuoyu yoklamalarında bir kez daha açığa çıktı. Enerji kaynakları gereksiniminin karşılanmasında güçlükler, yükselen enflasyon oranları, kitlelerin yoksullaşması ile at başı gelişen hoşnutsuzluk tepilere yola açtığı oranda koalisyonun iç gerilimi de yükselmeye başladı. Alman hükümetinin Ukrayna (ve tabi ABD) için fazlasıyla tarafgir davrandığına dönük eleştiri ve protestoların artış göstermesi de bir gündem saptırma operasyonunu gerekli kılan unsurlar arasında sayılmalı.

Öyle ki, aynı parti içinde olup, taban tabana zıt görüşleri savunanlar pek fazla. Örneğin, koalisyon bileşenlerinden Hür Demokrat Parti genel başkan yardımcısı Kubicki Rusya-Ukrayna savaşında aşırı anti-Rusyacılık yapıldığını dile getirmekten geri durmuyor ve ''bu bizim savaşımız değil'' diyor. Sosyal Demokratlar arasında da yekpare bir bütünlük yok. Dahası Scholz'un Şansölye'liğini başarılı bulan oran çok ama çok düşük.

Alman emperyalizminin ikirciksiz bir şekilde ABD çizgisinde devam etmesini savunan ve içinde neredeyse hiç ''çatlak ses'' olmayan tek koalisyon bileşeni Yeşiller Partisi. Baerbock'un anti-Rus siyasetini dengelemeye dönük Federal Meclis'teki toplantı salonunun adının ''Bismarck'' olmaktan çıkartılması ya da Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda mekân içindeki İsa ikonunun çıkarttırılması pekâlâ seküler/sol seçmene verilmiş mesaj olarak yorumlanabilir. Şaka gibi ama Die Linke Eş Genel Başkanı Janine Wissler, darbe girişimi senaryolarını büyük bir naiflikle karşılayarak, ciddi bir siyaset dışılık örneği sundu. Wissler'e göre tüm bu darbe söyleminden çıkartmamız gereken şey, ''militan ve uluslararası bağlantıları olan bir sağın Almanya'da örgütlü olduğunun kanıtı''dır!

Olası darbenin olası neden ve hedefleri

İmparatorluk Vatandaşları örgütüne dönük orantısız operasyonda asıl hedefin adı geçen faşist yapı olmadığı anlaşılıyor. Bu operasyon ile birden fazla unsurun hedeflendiği öne sürülebilir. Bir, ''Bu bizim savaşımız değil'' diyenlerin yükselen sesini kısmak için Rusya'nın Almanya'nın içişlerine darbe yaptıracak kadar karıştığı mesajını kamuoyuna dikte ettirmek. İki, Amerika'nın Almanya'daki varlığını sorgulayan çevrelere (özellikle de faşist kitle partisi AfD'ye) sert bir gözdağı vermek. Bu arada AfD yönetiminden sözü geçen darbe operasyonuna dair derin sessizlik hâlâ sürüyor. Üç, Sermayenin bir kesiminin yeşil dönüşüm programının yarıda kalmaması için koalisyonun her ne koşul altında olursa olsun halk nezdinde popülaritesinin diri tutulmasını sağlamak. Dört, doğal gaz nakil hatlarına yapılan bombalı sabotajın failleri ile bu darbe söyleminin kurgu ve iddianamesini hazırlayanların benzer bir merkezden yönetildiği kuşkusunun hafife alınmaması gerçeği.